“Yerli malı, yurdum malı, herkes onu kullanmalı.”
Bu cümle, zamanda paralel bir kapı açıyor. Bilal’cesi şöyle anlatılabilir, “Ülkede var ulan işte kullansana onu?”
Farkında mısınız bilmiyoruz ama, ilkokuldayken boynumuza “Patates” yazılı bir tabela asıp “Ben patatesim, yerli malıyım, Niğde’de çıkarım kehkeh.” diyorduk ya. Şuan o patatesi ithal ediyoruz. Karpuzu da. Yerli malı haftasında canlandırdığımız hiç bir gıdayı şuanda ülkemizde yetiştirmiyoruz.
Çocuktan bize anlatılan bu mottoyu kaale alsaydık, şuan herkesin içi daha rahat olacaktı. Taze soğanı, domatesi, hatta fındığı lan fındığı bile ithal ettiğimiz çok acı bir gerçek olarak vuruyor akıl semamıza. Korkarak, çekinerek şu cümleyi kuruyoruz hepimiz. Türkiye’de artık sadece beton yetişiyor. AVM’yi kaynatır suyunu içeriz artık. Baksanıza bir?
Mesela, baskı yaptığınız Patates Erasmuslu!
Nevşehir, Niğde ve neredeyse memleketin dört bir yanından yeşeren patatesler, herhalde Erasmus görsünler diye olacak, İran’dan patates ithal etmemiz gündemde.
Saklasaydınız lan samanı, geldi işte zamanı?
Türkiye, yağışların azalması sebebiyle, evet gerçekten, bir tarım ülkesi değilmiş de İzlanda’nın kuzeniymiş gibi, 5 yıldır saman ithal ediyor. Saman ya.
Deniz çuprası değil abi, Singapur’dan geldi, az bi Jetlag’i var.
Ne öğrendik? Türkiye 3 yanı denizlerle çevrili bir kara parçasıdır. İstanbul ilinin içinden bile deniz geçerken, tabii ki balığı da ithal edecektik. Nereden tutacağız? Deniz kızı Ariel’i yakalamaya çalışıyoruz ya.
Zengin buğdayı
Tabii ki bir tarım ülkesi olmadığımızdan, bununla ilgili hiç bir şeyimiz olmadığından, “Ofis, tarımın kötü gün dostudur.” diye bir mottonun hiç bir yerde yazmamasından mütevellit, yıllardır İsviçre’den buğday ithal ediyoruz. Euro ile buğday yiyoruz. Zenginiz lan biz.
Sen misin sinemada 10 liraya satan? Mısır bile Amerika mezunu
Şimdi mısır ne? Hububat. Nerede çıkar? Anadolu hariç her yerde. Biz ne yaparız? İthal ederiz. Neden? Harbi neden? Bakliyatı bile ithal ettiğimize göre biz zengin bir ülkeyiz galiba.
Zeytini etmeyelim bari?
Şuan etmiyoruz evet. Ama Zeytin ağaçlarına yönelik bir tabiat dışı itlaf da söz konusu. Atınız fava, bekleyiniz.
Çüş artık diyoruz ve yeni yıldızımızı sahneye çağırıyoruz: Taze soğan!
Gerçekten aklımız ağrıyor artık. Cidden mi? Soğan ithal etmek demek, bu ülkede betondan başka bir şey yeşermemesi demek.