Konuk yazarımız Oktay Volkan Alkaya listeledi, haberiniz olsun. (@ovalkaya)
Uluslararası platformlarda bizi bizden habersiz temsil eden isimsiz kahramanlarımız vardır.
Bunlar kimi zaman bizi resil rüsva eder, kimi zaman göğsümüzü kabartırlar. Her ne olursa olsun ülke tanıtımımıza az da olsa katkısı olan bu karakterlerin bazılarını, milli karizmamızın Suriye kriziyle biraz çizildiği bu günlerde anmak ve aslında dünyanın bizi nasıl gördüğünü anımsamak lazım.
Billur patlatan The Turk – The Quest
Adı The Turk diye geçen bu kara kuru arkadaş ilk bakışta Ahmet Uğur’a benzese de aslında pek de Türk gibi durmuyor. Kim olduğu belirsiz bu vatandaş, Van Damme’ın The Quest filminde İskoç rakibinin billurlarını avuçlarında patlatarak Türk’ün gücünü, pisliğini, çirkefliğini ve hatta zalımlığını dünyaya ispatlamıştır.
Beni Türk hekimlerine emanet ediniz – Stargete Atlantis
Türkiye her ne kadar sağlık skandallarıyla kaynasa da Stargate Atlantis dizisindeki sağlık ekibinin Başhekimliğine kadar yükselen Türk doktoru, süpersonik bir zamanda göğsümüzü kabartmıştır.
Repliği olmayan adam: Erol Tabak – Prison Break
Prison Break dizisinde adıyla sanıyla net bir şekilde karşımıza çıktıydı Erol abi. Bizdendi, bizimdi, canımızdı, kanımızdı. İyi adamdı vesselam ama repliği yoktu dizide; kendisine fahri konsolosluk verilse yeridir yurdudur.
Biz korsanlığı sizden iyi biliriz – Karayip Korsanları 3
Karayip Korsanları 3’te zalım deniz canavarına Rum kankasıyla yem olan Türk denizcisini unutmak ne mümkün… Ta Karayipler’de elin Rum’uyla ne yapıyordu Türk denizcimiz bilmiyoruz ama bir kız mevzusu olması muhtemeldir.
Nargilemin marpucu Leonardo Da Vinci’den – Da Vinci’nin Şeytanları
Da Vinci’nin Şeytanları olarak geçen dizide Leonardo Da Vinci’nin akıl babası, bir nevi yol göstereni, iş öğreteni, ilim irfan vereni, kafası güzel bir Türk abimiz. Kendisi yeri geldiğinde bir Türk’ün Orta Doğu ve Balkanlar’a bedel olabileceğini hissettirdiğinden sevilir, sayılır, hürmet edilir. Yalnız o sürmeler falan, aman diyim…
“Mafyayık gardaş” – The International
The International filminde Clive Owen’a karşı oynayan Haluk Bilginer, Ahmet Sunay adında namazında niyazında bir Türk mafya liderini canlandırarak yeri geldiği zaman topuklara da sıkan bir millet olduğumuzu yedi krallığa duyurmuştur.
Jason Başgaaaan! – Snatch
Her ne kadar tipi muslukçuya benzese de dünyanın şu an en karizmatör aksiyon yıldızlarından Jason Statham, Snatch adlı filminde “Turkish” yani bildiğin Türk ismiyle rol aldıydı. Filmi izlemeyenler için mevzunun neden böyle olduğunu anlatıp ağız ishali yapmayalım ama net bir şekilde Türk olmak neyi gerektirdiyse Jason Başgan da gerekeni yapmıştır. Kimi zaman ezilen, kimi zaman ezen, bazen ise “ne kral, ne de kralcı, alayına giden” bir insan evladıdır.
Adamsın Selahattin! – Cennetin Krallığı
Ve tarihi bir karakter, Selahattin Eyyübi. Cennetin Krallığı filminde karizması, insanlığı ve adamlığıyla gönülleri fethetmiş, dünya onu Arap sansa da (rivayetler çeşitlidir ancak biz onu Türk olarak kabul ediyoruz) Türk’ün gücünü Orlando Bloom’a göstermiştir.
Arnold Sivas Serengil- 80 Günde Devr-i Alem
80 Günde Devr-i Alem filminde kendini beğenmiş bir Osmanlı sultanını canlandıran Arnold Schwarzenegger (soyadına lanet) Türklerin yetki ve koltuk verildiğinde nasıl da değişebileceğini (adeta leş olabileceğini) göstermiş, dünyanın tüm iğretisini üstümüzde daim kılmıştır.