Ana sayfa » Sağlıklı Yaşam » Yabancı El Sendromu: Kişinin Ellerinden Birinin Bilinçten Bağımsız Olarak Hareket Ettiği Nörolojik Bozukluk
Yabancı El Sendromu: Kişinin Ellerinden Birinin Bilinçten Bağımsız Olarak Hareket Ettiği Nörolojik Bozukluk
Yabancı El Sendromu, kişinin bir elinin kendi kontrolü dışında hareket ettiği nörolojik bir durumdur. Sanki el, kendi beyni ve iradesi varmış gibi davranır; istemsizce nesneleri kavrayabilir, giysileri çekiştirebilir veya kişinin yapmaya çalıştığı işleri engelleyebilir.
Düşünün… Edebiyat dünyasında kaybolmuş, oturmuş kitap okuyorsunuz, bir yandan da çayınızı yudumluyorsunuz. Derken, hiçbir komut vermediğiniz halde, bir eliniz ansızın havaya kalkıyor ve sizi tokatlıyor. Ya da gömleğinizin düğmelerini sabırla iliklerken, diğer eliniz aynı hızla onları çözmeye başlıyor. Kulağa mükemmel bir korku filmi sahnesi veya komik bir şaka gibi geliyor, değil mi? Ancak bu durum, tıp dünyasında Yabancı El Sendromu (Alien Hand Syndrome) olarak bilinen, son derece nadir ve gizemli bir nörolojik durumun gerçekliği. Gelin, bu sendrom ile ilgili şaşırtıcı gerçekleri birlikte keşfedelim.
Yabancı el sendromu nedir?
Yabancı el sendromu, 1908 senesinde keşfedilmiş olmasına rağmen, tıp dünyasının en ilginç ve nadir vakalarından biri olmayı sürdürmeyi başarıyor. Bu sendromu yaşayan bir birey için gündelik hayat, adeta vücudunun içinde bir yabancıyla yaşamak gibidir. Kişi, bir elinin artık kendisine ait olmadığını, onun kendi zihninden bağımsız bir iradeye, bir ajanlığa sahip olduğunu hisseder. Bu ‘yabancı el’, sahibinin istekleri dışında hareket eder, nesneleri kavrar, giysilere veya vücudun diğer bölgelerine dokunur, hatta bazen yapılmak istenen işi sabote eder. En ürpertici yanı ise, bu hareketlerin rastgele olmaktan ziyade amaçlı, planlı ve hatta bazen oldukça becerikli görünmesidir. Kişi, kendi uzvunun yaptığı bu eylemleri izlemekten başka bir şey yapamaz, bu da derin bir çaresizlik ve kontrol kaybı hissi yaratır.
Yabancı el sendromu türleri
Tıpkı bir karakterin farklı rollere bürünmesi gibi, yabancı el sendromu da beynin hangi bölgesinin etkilendiğine bağlı olarak farklı şekillerde ortaya çıkabilir. Aslında bu sendrom sadece elleri değil, nadiren de olsa bacakları da etkileyebilir, bu nedenle daha kapsayıcı bir terim olan “Yabancı Uzuv Sendromu” da kullanılır. Sendromun üç ana çeşidi vardır. Frontal lob versiyonu, genellikle sağ eli etkiler ve elin istemsizce kavraması, nesneleri bırakmakta zorlanması veya kişiyi rahatsız edici şekilde ‘taciz etmesi’ gibi semptomlarla kendini gösterir.
Kallosal versiyon ise, beynin iki yarıküresini birbirine bağlayan köprü görevi gören korpus kallosum bölgesindeki hasardan kaynaklanır. En belirgin özelliği, iki el arasında yaşanan amansız bir çatışmadır, bir el diğerinin yaptığı her işi bozmaya çalışır. Posterior versiyon ise parietal lobu hedef alır ve etkilenen kolun adeta kendi kendine havaya kalkması (levitasyon) ve kişinin o uzvu artık kendisininmiş gibi hissetmemesi gibi daha soyut semptomlarla kendini gösterir.
Peki, bu tuhaf ve kontrol dışı durumun arkasında yatan sebep nedir?
Cevap, beynin karmaşık kablolama sistemindeki bir arızada yatıyor. Normalde bir elinizi hareket ettirmeye karar verdiğinizde, beyninizdeki geniş ve birbiriyle bağlantılı bir sinir ağı uyum içinde çalışır. Yabancı el sendromu ise bu iletişim ağında bir kopukluk yaşanmasıyla oluşur. Hareketi başlatan bölgeler daha izole hale gelir ve kontrol mekanizması devre dışı kalır.
Bu arızaya yol açan başlıca etkenler arasında beyin ameliyatları, inme, anevrizma, kafa travması veya beyin tümörleri gibi beyne zarar veren durumlar sayılabilir. Ayrıca bazı nadir nörodejeneratif hastalıkların da bir yan etkisi olarak ortaya çıkabilir. Önemle vurgulamak gerekir ki, bu hastalıklara sahip herkes yabancı el sendromu geliştirmez. Genellikle bu tarz bir durum son derece nadirdir. Hatta bazı vakalarda kesin bir sonuç bile bulunamaz.
Yabancı el sendromu kimlerde görünür?
Yabancı el sendromu için tipik bir hasta profili çizmek neredeyse imkansızdır. Sendromun en önemli ve tek ön koşulu ise beynin belirli kısımlarında meydana gelen ve hareket kontrol yolaklarını bozan bir hasardır. Dolayısıyla, beyinle ilgili ciddi bir sağlık sorunu yaşama riski olan herkes, teorik olarak bu sendromla da karşılaşabilir. Vakaların büyük çoğunluğu, inme ve nörodejeneratif hastalık riskinin daha yüksek olduğu 60 yaş üstü bireylerde görülmüştür. Ancak tıp literatürü, bu kuralın dışına çıkan şaşırtıcı örneklerle de doludur. Örneğin, beyin ameliyatı sonrasında bu sendromu geliştiren 13 yaşında bir kız çocuğunun vakası da kayıtlara geçmiştir. Bu da durumun kesinlikle yaşa bağlı olmadığını, yalnızca altta yatan nörolojik hasarla ilişkili olduğunu gösteriyor.
Nadirliği nedeniyle, yabancı el sendromu ile karşılaşmamış bir doktorun bu hastalığı teşhis etmesi oldukça zor olabilir
Bu yüzden, eğer böyle bir deneyim yaşıyorsanız, sizin gözlemleriniz en değerli tanı aracınız olacaktır. Doktorunuza, ‘yabancı’ elinizin tam olarak neler yaptığını, bu hareketlerin size nasıl hissettirdiğini ve ne zamanlar ortaya çıktığını mümkün olduğunca detaylı anlatmalısınız. Doktorunuz, öncelikle sizi dikkatle dinleyecek, ardından kapsamlı bir tıbbi öykünüzü alacak ve nörolojik muayene yapacaktır. Kesin tanıya giden yol ise genellikle beyin görüntüleme tekniklerinden geçer. Manyetik Rezonans Görüntüleme (MRG) veya Bilgisayarlı Tomografi (BT) gibi yöntemlerle, beyninizdeki hasarın yeri ve boyutu tespit edilerek sendromun hangi türüne sahip olduğunuz anlaşılmaya çalışılır.
Yabancı el sendromu belirtileri
Yabancı el sendromunun semptomları, sadece fiziksel rahatsızlıkların ötesinde, derin psikolojik etkilere de sahiptir. İnsanlar kendi bedenlerine çaresizlik ve yabancılaşma, hatta utanç tarzı duygular hissedebilirler. Frontal lob versiyonunda el, adeta bir canavara dönüşür; giysileri çekiştirir, istemsizce nesneleri kavrar ve bırakmakta inatçı bir tutum sergiler. Posterior versiyonlar incelendiğinde ise el daha pasif ve agresif bir tavır takınarak, havada süzülür, sallanır ve bireyler onu artık kendisinin bir parçası olarak algılamamaya başlar.
En ilginç olanı ise kallosal versiyondur. Burada iki el birbirine düşman olmuş gibidir. Birisi bir düğmeyi iliklerken, diğeri anında onu çözebilir. Bunun dışında biri bir kapıyı açarken, diğeri onu kapatmaya çalışır. Bu tarz bir içsel savaş ise günlük hayatınızı daha imkânsız hale getirebilir. İlginç bir not: Tüm bu karmaşaya rağmen, bu sendromun ağrıya neden olduğu bildirilmemiştir.
Maalesef yabancı el sendromu için kesin bir tedavi yöntemi yoktur. Tedavi, büyük ölçüde kişiye özel stratejiler geliştirmeyi ve altta yatan nedeni ele almayı içerir. İnsanlar, bu ‘isyankar’ uzuvla yaşamayı öğrenmek için oldukça yaratıcı yöntemler bulmuşlardır. Bazıları eli meşgul tutmanın işe yaradığını fark etmiştir, örneğin, elin tutması için bir nesne (bir top, bir cep telefonu veya bir dergi) vermek, onun istenmeyen eylemlere yönelmesini engelleyebilir. Toplum içindeyken elin üzerine oturmak da sık başvurulan bir yöntemdir. Elinizin sizin kontrolünüz dışında, bilinçli ve amaçlı hareketler yaptığını fark ederseniz, bunu hafife almamalı ve derhal bir nöroloji uzmanına başvurmalısınız.