Bugünün çocukları teknolojinin içine doğuyor, evcilik takımları ya da toplar yerine teknolojik aletlerle oynayarak büyüyor. Henüz birkaç yaşındaki çocukların elinde iPad’lerle gününü geçirmelerini, ilkokul çağındaki çocukların sokakta top peşinde koşturmak yerine evde oyun konsolları başında saatlerce maç yapmalarını artık yadırgamamaya başladığımız dönemler yaşıyoruz.
Bu durum bir yandan da “Benim çocuğum çok zeki, bak nasıl da hemen çözdü teknolojiyi” gibi gururlar yaşayan anne-babaların etrafımıza dolmasına, çocuğuna doğum günü hediyesi olarak tabletler, oyun konsolları alan ailelerin sayısının artmasına sebep oluyor.
Ama gerçekten küçük çocukların teknolojiden anlaması onun iyi bir öğrenici olduğu ya da zeka seviyesinin yüksek olduğu anlamına mı geliyor? Şimdi sizi zeka, öğrenme ve algılama ile teknoloji ilişkisini ters köşeye yatıracak bir eğitim sistemi ile tanıştırmak istiyoruz. Var olan eğitim müfredatlarını tekrardan gözden geçirmenize de sebep olacak ve içinde sıfır teknoloji barındıran bu okulun adı Waldorf School of the Peninsula.
Waldorf School of the Peninsula Silikon Vadisi devlerinin; e-Bay, Google, Apple, Yahoo ve Hewlett-Packard gibi teknoloji şirketlerinin yöneticilerinin çocuklarını göndermeyi tercih ettikleri bir okul
Günümüzün teknolojisine yön veren şirketlerin üst düzey yöneticileri çocuklarını içinde hiçbir şekilde teknoloji barındırmayan bu okula göndermeyi tercih ediyorlar. Oldukça tezat geliyor değil mi?
Bu okuldaki eğitim sistemi tamamen teknolojiden arındırılmış durumda
Bilgisayarlar, akıllı tahtalar ya da dijital sistemin parçası olan hiçbir cihaz yok.
Bilgisayarlar ya da akıllı tahtalar yerine çocuklar eski kara tahtalar, renkli tebeşirler, kağıt ve kalem ile derslere katılıyorlar
Yani birçoğumuzun çocukluğundaki ama günümüzdeki çocukların deneyimlemediği gibi.
Bunların haricinde ilkokul seviyesindeki çocuklar örgü ve dikiş malzemeleri, hatta çamur gibi malzemeleri kullandıkları dersler alıyorlar
Okul yöneticilerine göre bu dersler ve aktiviteler çocukların problem çözme, matematik becerileri ve koordinasyon yeteneklerini geliştiriyor ve bu teknolojinin öğretebileceğinden çok daha değerli. Bu derslerin uzun dönemli amacı ne dersiniz? Herkesin kendi çorabını kendisinin yapabilmesi. Yani çocuklar derslerde çorap yaparak bir iPad’de öğrenebileceğinden çok daha fazla ve yararlı beceriler kazanabiliyor.
Waldorf eğitim sistemine göre el becerileri ve atlama, zıplama, tırmanma gibi hareket becerileri 7 yaşından sonra zekaya dönüşüyor
Problem çözme ve matematik becerisi ise örgü örmek, makas ya da bıçak kullanmak gibi ufak el becerileriyle gelişebiliyor.
Mesela matematik dersinde kesirler çocuklara bir pastayı dilimlere bölerek anlatılıyor ve sonra bu pastalar yeniliyor
Öğretmenler bu şekilde çocukların ilgisini çekebildiklerini ve çok kısa sürede kesirler gibi zor bir konunun tüm sınıf tarafından öğrenilebildiğini söylüyorlar. Diğer yandan çoğu öğrencinin sevmediği matematik dersi böylelikle eğlenceli bir modele dönüştürülmüş oluyor.
Kızı bu okula giden Google’ın üst düzey yöneticilerinden Alan Eagle “Bir uygulamanın ya da iPad’in çocuğuma okumayı ya da matematiği daha iyi öğreteceği fikri çok saçma” diyor
Hatta Alan Eagle’ın 5.sınıfa giden kızı hala Google’ın nasıl kullanıldığını bilmiyor. Bunun yerine arkadaşları gibi o da teknolojiden uzak bir eğitim alıyor ve bunun yerine el becerilerini geliştirmeye odaklanıyor.
Alan Eagle’a göre teknoloji sonradan kolaylıkla öğrenebilecek bir şey ve küçük yaşta çocuklara bunu öğretmenin hiçbir faydası yok
Nitekim Eagle’a göre teknolojiyi öğrenmek diş fırçalamayı öğrenmek kadar kolay. Eagle şöyle diyor: “Google’da ve diğer her yerde, teknolojiyi, zekası en düşük insanın bile rahatlıkla kullanabileceği kadar basit hale getiriyoruz. Çocuklarımız büyüdüğünde teknolojiyi kullanmayı becerememeleri gibi bir şey söz konusu bile olamaz.”
Anne-babaları bugünün dev teknoloji şirketlerinde çalışan çocuklar ise kağıt-kalemle haşır neşir olmaktan çok memnun; hatta akıllı cihazlarıyla çok fazla geçiren ebeveynlerini, kuzenlerini uyaracak kadar da duruma hakimler
Örneğin babası Google’da çalışan 10 yaşındaki küçük Finn, “Kağıda yazarak birinci sınıfta el yazının ne kadar yamuk yumuk olduğunu görebilirsin. Ama bunu bilgisayarlarla yapamazsın. Çünkü orada tüm harfler birbirinin aynısı” diyor.
11 yaşındaki Aurad Kamkar ise yakın zamanda kuzenlerini ziyarete gittiğini ve onlarla otururken 5 kuzeninin de cihazlarla oynadığını, ne ona ne de birbirlerine ilgi göstermediklerini farkettiğini söylüyor. Durum böyle olunca da Aurad ellerini kaldırmış ve “Merhaba çocuklar, ben buradayım” diye bağırmaya başlamış.
Waldorf sisteminin başarısı ise kanıtlanmış durumda: Okuldan mezun olanların en iyi üniversitelere kabul edilmesi bir tesadüf değil
Sadece Kaliforniya’da 40 civarı okulu bulunan Waldorf Kurumları’nın yöneticilerinin açıkladığı üzere Waldorf liselerinden 1994 ile 2004 arasında mezun olanların %94’ü ABD’nin en iyi üniversitelerine kabul edildi ve buradan mezun oldu.
Waldorf gibi diğer bir farklı ve harika eğitim sistemini daha tanımak isterseniz şu listemizden Finlandiya eğitim sisteminin detaylarına ulaşabilirsiniz.
Kaynak 1: New York Times
Kaynak 2: Eğitimpedia