Fransız romantik yazarı Victor Hugo, gençliğin ateşli zamanlarında bir kadına tutulur. Şans o ki Hugo’nun kardeşi Eugène Hugo da aynı kadını sevmektedir. 1819 yılının nisan ayında bir gece iki kardeş birbirlerine aynı kadını sevdiklerini itiraf eder. Bahsi geçen ve Victor Hugo’nun da mektuplarıyla sevgilerini ilettiği kadın Adèle Foucher’dir. Yalnız Hugo için, kardeşiyle aynı kadına âşık olmanın ötesinde daha önemli bir dert vardır: Yazarın annesi Sophie, oğluna alt kesimden bir kadını layık görmez. Onun tasavvuru, oğlunun zengin ve yüksek zümreden bir kadınla evlenmesidir. Annenin bu engelleriyse bugün önemli bir edebiyat eseri olarak okuduğumuz “Nişanlıya Mektuplar”ın meydana gelmesine vesile olur. Gençliğin, o tutkulu çağın yüreğini taşıyan Hugo, sevdiceğine romantik ve sevda dolu mektuplar yazar. Anne Sophie 1821’de vefat ettikten on altı ay sonra Victor Hugo ve Adèle Foucher evlenir. İşte Victor Hugo’nun, annesi hayattayken imkansız aşk olarak gördüğü ve o ruhla yazdığı Nişanlıya Mektuplar’dan pareler!