1901 yılında İmparatorluğun son günlerinde Ankara’da başlayan bir hayat; ticarete, yeniliğe bitmek bilmeyen bir heves ve çalışkanlık…Vehbi Koç kocaman bir döneme tanıklık ettiği yaşamında, kurulan yeni devletin sanayisinin öncülerinden olur ve Türkiye’yi çağdaş ürünlerle tanıştırmayı kendine amaç edinir. Bu büyük serüveni ve cumhuriyet çınarı Vehbi Koç’un hayatını merak edenler için derledik. Keyifli okumalar…
Vehbi Koç, Ankara’nın Çoraklık semtindeki yazlık evlerinde babası Koçzade Hacı Mustafa Efendi ile annesi Fatma Hanım’ın ilk çocukları olarak bir yaz günü dünyaya gelir.
Önce mahalle mektebine daha sonra ilkokula devam eder. Öğrenim hayatının son durağı olan Ankara İdadisi’ni ise yarım bırakır. Bunun için de çok önemli bir sebebi vardır: Ticaret! Bugün Anafartalar Caddesi olarak bilinen Karaoğlan Caddesi üzerindeki evlerinin altında bulunan kendilerine ait dört adet dükkan babası tarafından o zamanlar ticaretin kontrolünü büyük ölçüde ellerinde bulunduran Gayrimüslimlere kiraya verilmiştir. Küçük yaşlardan beri dikkatini çeken bu durum Vehbi Koç’un sonraki kararlarını da etkiler ve durumları aslında kötü olmamasına rağmen geçim darlığı gerekçesiyle idadiden ayrılır.
15 yaşındaki Koçzade Vehbi, bu dükkanlardan birinde 120 lira sermayeyle esnaflığa başlar.
Zamanla işini geliştirip kösele, hırdavat ve aktariye işleriyle uğraşan Vehbi Koç’un ticari hayatı yolunda gitse de ülke için aynı şeyi söylemek güçtür. 16 Mart 1919’da İstanbul işgal edilir, ardından Kurtuluş Savaşı günleri gelir. Millî Mücadele’nin merkezi konumundaki Ankara da artık eski Ankara değildir. Lise mezunu olmadığı için önce askere alınmayan Koçzade Vehbi, ülke için bir şeyler yapmak ister ve Büyük Millet Meclisi açıldıktan sonra mecliste bir süre memur olarak çalışır. Daha sonra bir süre askerlik de yapar ve bu sırada ordunun ihtiyacı olan malzemelerin temininde yardımcı olur.
Artık 24 yaşına gelen Vehbi Koç için evlenme zamanı gelir.
Ailesinin onu teyzesinin kızıyla evlendirme isteğine karşı gelmez ve 1925’in sonlarında Sadberk Hanım’la 47 yıl sürecek bir beraberliğe adım atarlar. Artık evlenen, rakipleri arasında tanınan ve çalışkanlığıyla kendini ispat eden genç Vehbi’ye babası 1917 yılında kurdukları Koçzade Hacı Mustafa Rahmi firmasını devreder ve bundan bir yıl sonra da ölür.
Ford ve Standart Oil’in Ankara temsilciliklerini alan Vehbi Koç’un artık amacı İstanbul’a açılmaktır.
Doğup büyüdüğü ve ticaret hayatının ilk tohumlarını attığı Ankara artık hayallerini taşıyamayacak kadar dardır. 1934’te Haliç Sütlüce’de Hovagimyan Biraderler’in kurduğu boru fabrikasına ortak olmasıyla İstanbul pazarına da girmiş olur. Bu girişimi başarısızlıkla sonuçlansa da öğrendiği bir şey vardır: “Başkalarına ortak olma, kendi kurduğun işe ortak ara!” Bu fikir onu 1937’de ilk şubesini açtıktan sonra 1938’de Koç Ticaret Anonim Şirketi’ni kurmaya götürür.
Zamanla işlerini büyüten ve ülkenin en önemli iş insanları arasında yer almaya başlar ve tüccarlık yerini yavaş yavaş sanayiciliğe bırakır.
Gayrimüslimleri gözlemleyerek öğrendiği ticaret ülkenin ihtiyaçlarını gözeterek öne sürdüğü fikirlere ve sanayi hamlelerine dönüşür. İlk çamaşır makineleri ve termosifonlardan traktör üretimine, ilk otomobil lastiğinden buzdolaplarına, ilk kablo fabrikasından ilk yerli otomobile her şeyin altından başarıyla kalktığı parlak bir dönemdir bu yıllar. Çocukluğuna dair anıları ve dönemin yokluklarını görmek ona Türk insanını çağdaş ürünlerle tanıştırma gayesi kazandırır.
Küçük bir tüccarken Türkiye’de sanayinin öncülerinden olan Vehbi Koç’un bu başarısı dünya çapında da dikkat çeker.
1987’de Milletlerarası Ticaret Odası onu Dünyada Yılın İş adamı seçer ve ödülünü Hindistan Başbakanı Rajiv Gandhi’den törenle alır. Çabaları sadece sanayi alanında da değildir. 1994’te Türkiye Aile Sağlığı ve Planlaması Vakfı’ndaki çalışmalarından dolayı Birleşmiş Milletler Dünya Nüfus Planlaması Ödülü’nü Genel Sekreter Boutros Ghali’nin elinden alır.
”Hayat üniversitesi diploma vermeyen bir üniversitedir. Her gün ders alınacak o kadar çok şey var ki!”
Hayat üniversitesinin son gününde bile çalışmayı sürdüren Vehbi Koç 25 Şubat 1996 günü Antalya’daki Migros mağazasını gezer ve yeni projelerle ilgili bilgi alır. Otele döndükten sonra fenalaşır ve yaşama veda eder. Kurduğu şirket, hayatının her gününden çıkardığı dersler, yaptığı yatırımlar ve imza attığı ilkler ise ülke sanayisine miras kalır.
Kaynak:1