Bu listedeki filmlerin bazıları dünya genelinde, gerek izleyiciden gerekse eleştirmenlerden geçer not almış olsa da, her daim Türk izleyicisinin başka türlü bir bağ kurduğunu düşündürtmüştür. Fight Club, Matrix, Shawshank Redemption, Star Wars, LODR, Godfatfer gibi ‘banko’lar dışarıda tutulduğunda kimisini anlamlandırdığımız, kimisini ise anlamakta gerçekten güçlük çektiğimiz bir liste çıkıyor karşımıza…
Avare – Awaara
Raj Kapor imzalı 1951 yapımı bu Bollywood melodramı, Türkiye, Rusya ve Çin’de tam anlamıyla bir fenomene dönüşmüştü. Film o kadar popüler olmuştu ki Türkiye’de şarkılı melodramların önünü açmış, Yeşilçam’ın her daim tutan film reçetesinin oluşmasına büyük katkılar sağlamıştı.
Şampiyon – The Champ
80’lerin başında annesinin elinde sinemaya sürüklenen her Türk çocuğu bu azabı tatmıştır. Eski bir boksör son bir maç için ringlere geri döner, pek sevimli oğlu Ricky Schroder sonunda mefta olan babası için ağlarken ülkedeki selpak satışlarını patlatır. Çocuklar ise, babası dayak yiyerek ölen bir yaşıtlarının katıla katıla ağlamasının üzerlerinde yarattığı travmayla eve döner.
Çağrı – The Message
‘Duydun mu, Anthony Quinn bu filmden sonra Müslüman olmuş’ geyiğinin müsebbibi film. Mustafa Akkad’ın Arap sermayesiyle İslam’ı tüm dünyaya sevdirmek amacıyla çektiği bu film ilk seyredildiğinde gideri olsa da, her Ramazan tüm TV kanallarında 20 yıl boyunca RPT’si yapıldığında gerçek bir kabak tadı veriyor ve kendini ‘Hamza’yı vurdulaaaar’ diye bağırarak arabanın altına atma isteği uyandırıyor. Ama beterin beteri var; yönetmeni ve başrol oyuncusu aynı olan Çöl Aslanı…
11 Gün, 11 Gece – 11 Days, 11 Nights
Tüm dünyada büyük ilgi çeken 9,5 Hafta’nın yandan yemişi olan bu B sınıfı erotik film, 90’larda normal vizyon filmleri oynatan Beyoğlu Lale sinemasında bile tam 56 hafta oynadı! Bu gözler, afişin üzerinde ‘56. Zafer Haftası’ yazısını gördü. Hoş, sinema yıkılıp yerine Megavizyon inşa edileceğine, keşke hala oynuyor olaydı da Lale açık kalaydı.
Çingeneler Zamanı – Time of the Gypsies
‘Tanrı dünyaya geldiğinde Çingenelerle baş edemedi ve ilk uçakla geri döndü’ cümlesiyle açılan bu büyüleyici filmi de biz Türkler bir başka türlü sevdik. Film aylarca gösterimde kaldı, ardından da yıllar boyunca yaz aylarındaki tüm toplu gösterimlerin baş tacı oldu. Benzer bir durum Emir’in diğer filmleri Arizona Dream ve Underground için de geçerliydi. Bana sorarsan en güzeli Kara Kedi Ak Kedi idi ama neyse…
Yeşil Yol – The Green Mile
Tamam, kötü film değil. Tom abi iyi oynuyor, gönül telimizi titreten ve mistik güçlere sahip sevimli de bir mağduru var. Ama bu kadar da abartmaya lüzum var mı? Stephen King adaptasyonu desen Shining var Shawshank var, ‘mağdur mahkum filmi’ desen Kelebek var, Cool Hand Luke var. Bir de 189 dakika be abicim!
İlk Dans, İlk Aşk – Dirty Dancing
35 yaşın üzerinde olup, kız arkadaşının ‘Ay ne güzel film, di mi hayatım?’ sorusuna boş boş bakıp kafa sallamak zorunda kalmayan bir Türk genci yoktur. Toprağı bol olsun, rahmetli Patrick Swayze bol bol dans eder, hatta şarkı bile söyler. Dirty Dancing ‘mainstream’ bir filmde görebileceğiniz en çirkin kadın başrol oyuncusuna sahip olan film olarak da tarihe geçmiştir. Hayalet – Ghost ise bu listede ilk ona girmekten kıl payı kurtulan ikinci Patrick Swayze filmidir.
Yağmurdan Önce – Before the Rain
İstanbul Film Festivali müdavimlerinin 94 yılı favorisi Yağmurdan Önce, festivalden hemen sonra gösterime girdi ve uzun haftalar boyunca vizyonda kalmayı başaran nadir Avrupa filmlerinden biri oldu. Birkaç festivalden ödülle dönün bu film, Türk sinefiller arasında ise bir efsaneye dönüştürüldü.
Cesur Yürek – Braveheart
Hollywood Mel Gibson’u aforoz etmeden önce çok severdi. Hatta bu filmle ona Oscar bile verdi. Ama biz Cesur Yürek’i bir başka sevdik. İstiklal’in bir sinema merkezi oluşunun son günlerinde Cesur Yürek ergen bünyelere sinema salonundan koşarak ‘Freeedoomm’ diye bağırtabilecek testosteronu salgılamaya muktedirdi. Ne izledik be!
Zafere Kaçış – Victory
Stallone, Rambo’dan, Rocky’e pek çok filmiyle bu listeye aday. Ama onurlu mağlubiyetlerle pışpışlanmış futbol sevdalısı bir ülke olduğumuz düşünüldüğünde bu filmin yeri ayrı. Sly’ın kayık üst dudağının yanında Pele ve Ardiles gibi babalarla Nazilerin futbol takımının madara edilişini izlemek, Türk izleyicisi için, eee nasıl derler… Priceless!