Tarihin erken dönemlerinden itibaren güvenlik ve barınma insanoğlunun en temel ihtiyaçlarını oluşturmuştur. Güvenlik endişesiyle yapılan yer altı şehirleri bugün pek çok farklı hikaye ve efsanelere konu olsa da ilk çağ insanları bu şehirleri aktif bir yerleşim alanı olarak kullanmış. Duvar resimleri, dehlizleri, katakompları ve büyüleyici odalarıyla keşfedilmeyi bekleyen bu şehirler dünyanın pek çok noktasında bulunuyor. Türkiye’de de tarihi milattan öncesine kadar uzanan pek çok yer altı şehri bulunuyor. Savaşlardan, yırtıcı hayvanlardan ve doğal afetler korunmak amacıyla inşa edilen bu büyüleyici yer altı şehirleri ziyaretçilerine gizemli dünyaların kapısını aralıyor. İşte Türkiye’de mutlaka ziyaret etmeniz gerek 5 yer altı şehri…
1. Derinkuyu Yer Altı Şehri
Kapadokya kendine özgü tarihi ve kültürel dokusuyla Türkiye’nin en gözde turizm bölgelerinden biri. Kapadokya bölgesinin uçsuz bucaksız vadilerine yayılmış peribacaları, eşsiz güzelliğiyle görenleri kendine hayran bırakır. Fakat bölgenin büyülü güzelliği sadece peribacalarıyla sınırlı değildir. Bölge aynı zamanda dünyada eşi benzeri olmayan yer altı şehirleriyle de herkesin ilgisini çekiyor. Kapadokya’da yaklaşık 200 adet yer altı şehri bulunuyor. Bu yer altı şehirlerinin neden inşa edildiği ise hala gizemini koruyor. Fakat pek çok bilim insanı, buradaki yer altı şehirlerinin güvenlik kaygısıyla inşa edildiğini belirtiyor. M.Ö. 4. yüzyıldan beri var olan Derinkuyu yer altı şehri pek çok medeniyetin doğuşuna ve yok oluşuna şahitlik eden nadir yerlerden. Yaklaşık 50.000 kişinin yaşayabileceği şekilde dizayn edilen bu şehir, oldukça uzun ve zahmetli bir yapım aşamasından geçmiş. Bu anlamda dünyanın en büyük ve en ünlü yer altı şehirlerinden biri olan Derinkuyu, büyük bir topluluğun tüm ihtiyaçlarına cevap verebilecek şekilde inşa edilmiş. Mühendislik harikası yapısıyla ziyaretçileri kendine hayran bırakan şehirde; havalandırma bacaları, banyo, tuvalet, ahır, okul, mutfak, salon ve çok amaçlı odalar bulunuyor. Aynı zamanda dünyanın en eski akıl hastanesi de burada yer alıyor. Kapadokya’ya uğrayanların mutlaka görmesi gereken yerlerden biri olan Derinkuyu yer altı şehri yılın her ayı ziyaret edilebilir.
2. Kaymaklı Yer Altı Şehri
Nevşehir’e yaklaşık 20 km mesafede olan Kaymaklı yer altı şehrinin tarihi M.Ö. 3000 yılına kadar uzanıyor. Tüf kayaların oyularak yapıldığı bu şehrin yapımına Hititler döneminde başlanmış. Roma ve Bizans dönemlerinde ise var olan yer altı şehirleri genişletilerek bugünkü haline dönüştürülmüş. Derinliği 40 metre olan bu şehir 8 kattan oluşuyor. Yıllık ortalama 700 bin kişinin ziyaret ettiği Kaymaklı Yer Altı Şehri’nin sadece ilk dört katı ziyarete açık. Burası normal bir toplumun yaşamına devam edebilmesi için gerekli olan bütün donanıma sahip. Birbirine dar koridorlarla bağlı olan pek çok oda, salon, su kuyusu, havalandırma sistemi, ahır, mutfak, şarap mahzeni ve hatta kilise bulunuyor. Bölgede bulunan hemen hemen her evin Kaymaklı yer altı şehrine bağlantısı bulunuyor. Yöre halkı evlerinin avlusuna açılan şehrin odalarını günümüzde hala kiler ya da depo olarak kullanmaya devam ediyor.
3. Ağırnas Yer Altı Şehri
İlk çağlardan günümüze kadar insanoğlunun en temel ihtiyacı her zaman sığınma ve barınma olmuştur. Sadece savaşlardan değil yırtıcı hayvanlardan korunmak için de yer altı şehirlerine ihtiyaç duyan ilk çağ insanları, Anadolu’da arazi yapısı müsait olan neredeyse tüm bölgelerde yer altı şehirleri inşa etmişler. Ağırnas da kıraç ve volkanik olan arazi yapısıyla yer altı şehirlerinin inşa edilmesine oldukça elverişli bir bölgedir. Kayseri kent merkezine yaklaşık 30 km mesafede konumlanan Ağırnas mahallesi, 3000 yıllık geçmişiyle pek çok yer altı şehrine ev sahipliği yapmaktadır. Ağırnas yer altı şehri dar bir geçitten vadilere açılan pek çok odayla birbirine bağlantılıdır. Tamamen insan gücüyle oyularak muhteşem bir yaşam alanına dönüşen Ağırnas yer altı şehri, Kayseri’ye yolu düşen herkesin mutlaka görmesi gereken yerler arasında bulunuyor.
4. Çeşka Yer Altı Şehri
Yozgat il sınırları içinde Kapadokya-Hattuşaş arasında bir güzergahta bulunan Çeşka yer altı şehrinin tarihi geçmişi M.S.300 yılına kadar uzanıyor. Yüksek bir tepeye inşa edilen şehir, 300 metre uzunluğunda ve toplam 8 odası bulunuyor. Şehrin 3 adet giriş kapısı bulunuyor. Şehrin kuzeybatısında bulunan en büyük giriş kapısı doğa olayları neticesinde tamamen kapanmış durumda. Diğer iki giriş kısmen bozulmadan günümüze kadar ulaşabilmiş. Yöre halkı uzun yıllar bu yer altı şehrini ahır ve depo olarak kullanmış. 2008 yılında ise temizlik işlemi tamamlanarak turizme kazandırılmıştır. Çeşka yer altı şehrine ziyaretiniz sırasında Bizans ve Roma dönemlerinden kalma seramiklerin yanı sıra pek çok kaya mezarlığını da görebilirsiniz.
5. Mucur Yer Altı Şehri
Mucur yer altı şehri Kırşehir’in en önemli turizm noktalarından biri. Tüf kayaların oyulmasıyla inşa edilen bu büyülü şehir 8 metre derinliğe sahip. M.S. 4. yüzyılda yapıldığı tahmin edilen bu yer altı şehri Anadolu’daki ilk Hristiyan topluluk tarafından inşa edilmiş. Şehrin 42 odası bulunuyor ve toplam 3 kattan oluşuyor. Fakat şu an için sadece ilk 2 katın temizliği yapılmış. Bu sebeple ziyaretçilerin diğer kata girmesine izin verilmiyor. Hava sirkülasyonunun sağlanması için yapılan bacalar günümüze çok fazla hasar görmeden ulaşmış. İbadet yerleri, mutfakları, ahırları ve havalandırma sistemiyle pek çok kişinin ilgisini çeken yer altı şehrini yılın her ayı ziyaret etmek mümkün.