Türkiye, hepimizin de bildiği gibi deprem kuşağında yer alan bir ülke. Bu nedenle Türkiye’de yapılan binaların depreme dayanıklı olması hayati önem taşıyor. Özellikle 17 Ağustos 1999 tarihinde merkez üssü Gölcük olan depremden sonra çıkarılan yönetmeliklerle, binaların depreme dayanıklı inşa edilmesine dair birçok düzenleme getirildi.
Ancak diğer taraftan yıkılan binalar arasında çok sayıda 2000 yılından sonra yapılan ve deprem yönetmeliğine uygun olduğu ifade edilen yapılar olması akıllarda soru işareti oluşturdu. Henüz enkazlarda arama kurtarma çalışmalarının devam etmesi sebebiyle binaların yıkım nedenlerine dair raporlar hazırlanmış değil. Fakat Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği’ne (TMMOB) bağlı İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) konuyla ilgili harekete geçmiş durumda. Buraya bağlı inşaat mühendisleri deprem bölgesine gidip incelemelerde bulunuyor. İncelemeler sonrasında hazırlanacak olan ön raporun ise kamuoyu ile paylaşılacağı duyuruldu.
İnşaat Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Taner Yüzgeç de şu an deprem bölgesinde il il gezerek incelemelerde bulunuyor. Independent Türkçe’ye Hatay ile ilgili gözlemlerini aktaran Yüzgeç, “Korktuğumdan daha fazlasıyla karşılaştım” dedi. İşte, Yüzgeç’in merkez üssü Kahramanmaraş olan deprem ile ilgili ilk izlenimleri..
Binaların yarıdan fazlası kullanılamaz halde!
Yüzgeç bölgedeki ilk izlenimlerini şu şekilde anlatıyor: “Hatay’da çok ciddi boyutta bir yıkım mevcut. Kent merkezinde %60-70 civarında bir yıkım veya ağır hasarlı bina olduğunu söyleyebilirim. Yani yıkılan binaların yanı sıra ağır hasar gören binalar da çok fazla. Ayakta duruyor gibi görünen binaların da bu süreç atlatıldıktan sonra tasfiye edilmesi gerekiyor.” Yani Yüzgeç’e göre bölgedeki binaların %60-70’ı kullanılamaz halde.
2000 sonrası yapılan binalarda da hasar var
Yüzgeç’e göre her tür binada hasarlar var ama yoğunlaştığı şey elbette eski binalar. Ona göre 2000 öncesi yapılan binalarda hasar ve yıkımın daha fazla. Aynı zamanda çok katlı binaların, hatta hem eski hem de çok katlı binaların riske daha açık olduğunu belirtiyor.
Ovalarda ve alüvyon zeminlerde hasar daha yüksek
Yüzgeç, zemin parametrelerinin oldukça önemli olduğunu söylüyor. İlk tespitlere göre ovalarda veya alüvyon zeminlerde hasar son derece yüksek. Öte yandan gözlemlerine göre kamu binalarında kabul edilebilirliğin daha üstünde hasar, yıkım söz konusu. Yüzgeç’in dikkat çekici diğer gözlemleri şöyle:
“Yeni binalarda göze çarpan detaylar var. Hem yıkılmış hem de ağır hasar almış yeni binalar mevcut. Bunun nedenleri için uzunca tartışmak gerekir. Aslında tartışma demeyelim de izahat gerektirir diyeyim. İşin gerçeği bizde yapılaşma süreci biraz çarpık gelişiyor. Yapı güvenliğinin ikinci plana itildiği, göz ardı edildiği bir yapılaşma düzeni var. Mühendislik işlerinin kâğıt üzerinde kaldığı bir yapılaşma düzeni. Bunun sonuçları da elbette tüm yapılara yansıyor.”
“Kamu kaynaklarının da ifade ettiği gibi istatiksel olarak Türkiye’de 6,5 ile 7 milyon arasında değiştiği düşünülen riskli yapı stoğu var. Yani 10 milyon yapımız var, bunların 6,5 – 7 milyonunun riskli olduğunu öngörüyoruz. Bunların da büyük oranda eski yapılar olduğunu düşünüyoruz. Bu rakam tahminlerden oluşmaktadır. Çeşitli bölgelerde yapılmış analizlerin ülke geneline yansıtılmasıdır.”
2023 yılına kadar depreme hazırlıklı olacaktık
Birçok uzman gibi Yüzgeç de 2000’li yılların başından beri bina envanterlerinin çıkarılmaya çalışıldığı ve risk durumlarının tespit edildiğini söylüyor. Ancak çalışmalar nihai sonucuna ne yazık ki ulaşamadı:
“Normal koşullarda 2010’lu yıllardan itibaren, hatta 2000’in başından beri hep bina envanterinin çıkarılması ve bunlardaki risk durumunun saptanması söylenir. Hatta 2011 yılında hazırlanıp 2012’de yayınlanan Ulusal Deprem Stratejisi ve Eylem Planı’nda da bunlara yer verildi. Bugüne kadar bu çalışmaların tamamlanmış olması gerekirdi. Çünkü 2023 yılı Türkiye’de depreme hazırlıklı bir yıl olarak hedeflenmişti. Planlanmış bir strateji ve eylem planı hazırlanmıştı ama ne yazık ki onların hepsi rafta kaldı”
Plan, 2023’e kadar uygulanması gereken birçok hedefi içeriyordu
Taner Yüzgeç’in bahsettiği Ulusal Deprem Stratejisi ve Eylem Planı Afad’ın web sitesinde yer alıyor. Bu planda 2023 yılına kadar tamamlanması gereken birçok karara varılmıştı. Bunlardan bazıları şu şekilde:
- Eylem A.2.2.4: Deprem riski olan bölgelerde pilot yerleşim merkezleri kurularak risk azaltma planları uygulanmaya geçirilecek.
- Hedef b.1: Depreme karşı dayanıklı yapılaşma ve güvenli yerleşme sağlanacak.
- Strateji b.1.1: Planlama, çevre ve şehircilik çalışmalarında deprem riskini esas alan yöntemlere öncelik verilecek.
- Strateji b.1.2: Hastaneler ve okullar başta olmak üzere ülkemizdeki bina envanteri ortaya çıkarılacak ve riskleri esas alınarak gruplandırılacak.
- Eylem B.1.2.4: Eğitim yapılarının güçlendirme çalışmalarına öncelik verilecek ve devam eden çalışmalar hızlandırılacak.
- Eylem B.2.1.3: Güvenli olmadığı belirlenen binalar için güçlendirme yöntemleri geliştirilecek.
- Strateji c.1.4: Afet gönüllülük sistemi kurulacak.
- Strateji c.2.3: Riskli bireyler için özel düzenleme yapılacak.
Bu içeriğimiz de ilginizi çekebilir:
Kahramanmaraş Depremlerinin Ardından Yanıtı En Çok Merak Edilen 7 Soru
Kaynak: 1