Türk edebiyatında bilim kurgu romanı, hem edebiyatın diğer türlerine hem de dünyadaki muadillerine kıyasla bakir kalmış bir alandır. Bizde şair, denemeci, gazeteci – yazar, diğer türlerde eserler veren romancılar saymakla bitmeyecekken bilim kurgu edebiyatında verebileceğimiz isimler sınırlıdır. Yine de bu alandaki ilk denemelerin yanı sıra yeni bilim kurgu yazarlarımızın ortaya çıkışları da bu türde yavaş yavaş gelişim gösterdiğimizin bir işareti. Kısa bir tarih gezintisine çıkarsak; bilim kurgu edebiyatıyla tanıştığımız dönem Tanzimat edebiyatına rastlar ve bu tanışıklık Jules Verne çevirileri sayesinde gerçekleşir. Daha sonraları, 1950’li yılların öykücüleri arasında yer alan Orhan Duru bilim kurguyu öykülerinde işleyen ilk Türk yazarı olarak bilinir. Orhan Duru ayrıca ‘’bilim – kurgu’’ kelimesini Türk Dil Kurumu’na da öneren isim olmuştur. Ardından, özellikle 1980 sonrası dönemde edebiyatımızda bilim kurgu ve fantastik eserler alanında görece verimli bir dönem yaşanır. İhsan Oktay Anar’ın ‘’Puslu Kıtalar Atlası’’ gibi eserlerle bilim kurguya yakınlaşmaya başlarız. Bu kadar tarih yeter, diyorsanız sizi piste alalım. İşte geçmişten günümüze 12 Türk bilim kurgu yazarı!
1. Müfit Özdeş
Yerli bilim kurgu dediğimiz zaman akla ilk gelen isimlerden biri Müfit Özdeş’tir. 1943, Ankara doğumlu olan yazar ODTÜ’de Elektrik Mühendisliği ve Ekonomi eğitimi alsa da 1960’lardaki öğrenci hareketlerine katılır ve eğitimini yarım bırakır. 12 Mart 1971 sonrası 4 sene kadar Beyrut ve Oslo’da yaşayan Özdeş, 1975’te ülkeye geri döner ve bu tarihlerde serbest çevirmenlik yaparak geçimini sağlar. Yazarın bilim kurguya meyletmesini başlatan olay 1940’ların Baytekin filmleri olur. Sonraki yıllar İngilizceyi öğrendikten sonra özellikle Amerikan bilim kurgu dünyasıyla tanışır ve eserlerini okur. Özdeş 1983’ten bu yana fantazya, bilim kurgu ve masal ögeleri içeren metinler yazdıysa da onun en meşhur eseri, aynı zamanda yazarın ilk bilim kurgu eseri olan ‘’Son Tiryaki’’ olur. İlk kez 1996’da basılan Son Tiryaki’de fantastik yirmi üç öykü bir araya geliyor. Kitabın tanıtım bülteninden bir parça: ‘’Bir türlü çalıştırılamayan aile yadigârı bir transfer makinası, dünyayı dev bir et besi çiftliği olarak gören uzaylı bir yaratık, sigaranın tamamen yasaklandığı Dünyadan kaçan bir tiryaki, insanoğluna âşık olan bir peri kızı, tüm yaşayanların acısını çekmesi için yapılmış bir robot, başka bir olasılık düzeyinden gelen ve Dünyalı erkeklere bayılan bir kadın, uzaydan geldiğini iddia eden bir ayyaş, dünyanın yok olan yüzeyinden yeraltına kaçan ve orada ‘mükemmel’ bir düzen kuran insanlar…’’
2. Aşkın Güngör
Masal, fantezi ve hayal dünyasını bir araya getirdiği eserleriyle birden fazla ödül kazanan Aşkın Güngör, yerli bilim kurgu eser meraklıları için önemli bir diğer isim. 1972, İstanbul doğumlu olan yazar 1990 yılında yayınevlerinde editörlük, redaktörlük, karikatüristlik, çizgi roman ressamlığı ve metin yazarlığı yaparak yayıncılık hayatına adımını atar. 1994 – 99 yılları arasında dergilerde sürdürdüğü yazarlık, çizerlik görevlerinin yanı sıra 1996’da Çocuk Edebiyatı Roman Yarışması’nda Jüri Teşvik Ödülü’nü alır. 2000’li yıllarda da çeşitli bilim kurgu eser yarışmalarının düzenlendiği organizasyonlarda birincilikleri bulunan Güngör, bilim kurgu türünde en çok ‘’Gohor Kıyametten Sonra’’ eseriyle bilinir. İlk olarak 2003 yılında iki cilt olarak yayımlanan eser, Türk bilim kurgu romanının çok önemli örneklerinden biridir. Müellifi tarafından ‘’yazma sürecinin her anı da keyifli ve heyecanlı bir başka serüvendi’’ olarak tanımlanan Gohor’un tanıtım bülteninden ufak bir alıntı: ‘’21. yüzyılın ortalarında bilinen yaşam sona erdi. Yeni kurulan düzen yok olandan pek de farklı değildi… Genetik değişim geçirerek akıl almaz varlıklara dönüşenlerin dışında!’’
3. Dost Körpe
1972, İstanbul doğumlu çevirmen ve yazar Dost Körpe, Boğaziçi Üniversitesi İş İdaresi, ardından İstanbul Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı bölümlerini okur. Oldukça prestijli bir ödül olan Yunus Nadi Yayımlanmamış Öykü Kitabı Ödülü’nü 1991 yılında, yani henüz 19 yaşındayken kazanır. O yıllardan bugüne pek çok dergide şiir, öykü ve denemeleri yayımlanan Körpe çeviri dünyamıza da önemli hizmetler verir. W. Blake, H. P. Lovecraft, P. B. Shelley’den yaptığı çevirilerinin yanı sıra Fahrenheit 451, Otomatik Portakal, Edgar Allen Poe, Pinokyo çevirilerine de katkıda bulunur. Zaman Sona Ermeli (1993), Günah Yiyen (1997), Kıyı (1998) ve 2010’da yayımlanan Nötralizör eserleriyle bilim kurgu edebiyatımızda önemli bir yere sahip olan yazarın bu son kitabına, Nötralizör’e bir bakalım. Teknolojinin son sürat ilerlediği çağımızda bu ilerlemeler bilim kurgu yazarlarının da ilgilerini çekiyor olsa gerek. Körpe’nin bu eserinde insanlığın Mars’ı kolonileştirmesinin 106. yıldönümünü görüyoruz. Nötralizör, aynı zamanda bir distopya olması bakımından da meraklılarının seveceği bir eser. Eserin tanıtım bülteninden: ‘’ ‘Bir rüya ne kadar uzarsa gerçek olmaya başlar?’ Mars takvimiyle sene 106… İnsanoğlunun Mars’ı kolonileştirmesinin 106. yılında Türk kökenli I Khan Shun Lee’nin Kızıl Gezegen’de geçirdiği maceralı bir gün. Kubbeli bir şehrin içinde, plastik yaşamların ortasında, Khan varoluşuna yeni bir kapı açabilmek için Nötralizör’e ulaşmak zorunda… Dost Körpe’nin bilimkurgu diyarına taşıdığı distopyasını soluksuz okuyacaksınız.’’
4. Zühtü Bayar
Tabii ki yerli bilim kurgu edebiyatında ismini saymadan geçemeyeceğimiz isimlerden biri de Zühtü Bayar’dır. 1943 Niğde doğumlu olan Bayar, ilköğretimi Mersin’de okuduktan sonra siyasal eylemlerde yer aldığı için lise hayatını yarıda bırakma zorunda kalır. Çocukluğundan itibaren keşiflere, ilginç buluşlara imza atar ve bu buluşları neticesinde henüz on altı yaşındayken Hürriyet, Milliyet gazetelerine röportajlar verir. Yarım kalan lise öğreniminden sonra sekreterlik ve düzeltmenlik yaparak geçimini sağlayan yazar 1978 yılında yine siyasal eylemler nedeniyle tutuklanır. Daha sonra, 1980’lerin başında antikacılık yapmayı sürdürür. 80’lerinde sonunda ise İspanya’ya taşınan ve burada ikamet eden Bayar çeşitli radyo programlarına katılarak, Nâzım Hikmet Vakfı Danışma Kurulu üyeliğine seçilerek, arşivini kamuya açarak ve televizyon programlarına katılarak aktif bir isim olur. Bayar ayrıca Jack London’dan çevirdiği ‘’Kıyametten Sonra’’ kitabıyla da bilinir. 26 Mart 2011 yılında İstanbul’da vefat eden yazarın en meşhur bilim kurgu eseri ‘’Sahte Uygar’’lıktır. İlk defa 1999’da yayımlanan eserin tanıtım yazısından bir parça: ‘’Kültürel zenginliklerin adil olarak paylaşıldığı ileri bir uygarlık dönemini yaşayan Arz günün birinde Samanyolu Galaksisi’nin bilinmeyen köşesinden gelen zalim bir ırk tarafından istila edilir. Artık altın çağ sona ermiş özgür Homo Sapiens ırkının kölelik dönemi başlamıştır. Ancak galaksinin uzak karanlıklarından çıkıp gelen ve kendilerine Pler adını yakıştıran zalim müstebitler gözlerini yalnızca Homo Sapiens’in emeğine değil aynı zamanda yirmi bin yıllık kültürel birasına da dikmiştir. Orion Nebulası’nın karanlık dünyalarından birinde gizlenen küçük bir gerilla grubu ise Pler’lere karşı kozmik isyana hazırlanmaktadır.’’
5. Halil Kocagöz
Eski ve kıymetli bilim kurgu yazarlarımızdan biri olan Halil Kocagöz 1930 Söke doğumludur. Galatasaray Lisesi’nde öğrenim görmesinin ardından, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde eğitim alan yazar burayı bitirince Söke’de çiftçilik yapmaya başlar. Şairliği ile de bilinen Kocagöz’ün şiirlerinde toplumsal hadiseler, sosyal gerçeklikler görülür. Bu alandaki başarısından dolayıdır ki 1967 “Academie Internationale De Lutece à Paris” Şiir Ödülü’nü kazanır. Bunların yanı sıra oyunları ve çocuk romanlarıyla da bilinen yazar bir süre Türk Dil Kurumu’nda da görev alır. 7 Ağustos 1984’te Söke’de yaşamına veda eden Kocagöz’ün Türk bilim kurgu edebiyatının da ilk örneklerinden biri oluşturan eseri ‘’Uzaya Kaçış’’tır. Yazarın 1982 yılında yazdığı eser ilk kez 1997 yılında yayımlanır. Uzaya Kaçış, 2511 yılında geçen bu roman Tan ve Andur adlarındaki iki bilimcinin Dünya’yı yutacak olan Güneş’ten kaçmak adına düzenledikleri göçü ve rakip ülkelere karşı verdikleri mücadeleyi anlatır. Kocagöz’ün, bilim kurgu dilimizin ilk ustası olarak kabul edildiğini de göz önünde bulundurursak eserin değeri katbekat önemli hale geliyor.
6. Barış Müstecaplıoğlu
Boğaziçi Üniversitesi İnşaat Mühendisliği’nden mezun olan yazar 1977 İzmit doğumludur. Hikâye ve roman eleştirileri Varlık, Altyazı gibi önemli dergilerde yayımlanan yazar 1995 İffet Esen Öykü Ödülü’nün de sahibidir. 2002 – 2004 yılları arasında ülkemizin ilk fantastik kurgu serisi olan ‘’Perg Efsaneleri’’ni kaleme almasıyla bir ilkin de sahibi olur. İngilizce, Almanca, Lehçe, Romence, Çince, Arapça gibi dillere çevrilen eserlerin sahibi olan yazarın ‘’Kardeş Kanı’’, ‘’Şakird’’, ‘’Bir Hayaldi Gerçekten Güzel’’ adında üç romanı bulunur. İlk kez 2016 yılında yayımlanan son eseri ‘’Osmanlı Cadısı’’ ise bilim kurgu edebiyatındaki önemli yerli ürünlerden biridir. Eserin tanıtım bülteninden: ‘’Osmanlı sularında sefere çıkan Haymanalı Süleyman Paşa denizin ortasında büyüleyici güzellikte bir kız bulur. İdaresindeki Şahmeran kalyonunun sulara gömüldüğü büyük bir fırtınanın sonunda sadece ikisi hayatta kalır. Paşanın Ayşe adını verdiği ve giderek tutkuyla bağlandığı bu kızı korumasının tek yolu onu bir Mevlevi dergâhında saklamaktır. Ama gizem ve sürprizlerle dolu Ayşe burada güvende olacak mıdır? İstanbul Şehir Cumhuriyeti’nin iki yüz katlı megakulelerinden birinde yaşayan özel dedektif Kemal hayatını cehenneme çeviren sıradışı bir hastalıktan mustariptir. Bir gün kapısına gelen varlıklı bir müşteri, isteklerini yerine getirdiği takdirde onu bu illetten kurtarabileceğini söyler. Kemal’in bir cinayeti çözmek için yeraltındaki İstanbul Eşitlik Hareketi’ne sızması gerekmektedir.’’
7. Galip Tekin
Muazzam bir isimle devam edelim. 1958 Konya doğumlu olan Galip Tekin, meşhur Gırgır dergisinde Oğuz Aral döneminde yetişen bir çizgi roman yazarıdır. Fantastik, masalsı ve mizahî çizgi romanları, öyküleriyle bilinen Tekin ayrıca bir dönemin popüler mekânı olan Kemancı’nın da vaktiyle ortağıdır. Üniversitelerde çizgi roman alanında dersler de vermiş olan Tekin döneminin hemen bütün mizah dergilerinde çalışır. Tekin, yarattığı öykü ve karakterlerin başında çeşitli bilgiler verir, bazen de kurgunun kahramanı kendi olur. Kara delikler, zamanda yolculuklar, boyutlar arası yolculuklar gibi fantastik ögeleri kullanarak ardında çok sağlam öyküler bırakır. 6 Temmuz 2017 senesinde Arnavutköy’de vefat eden yazarın ilk kez 2000 yılında yayımlanan serisi Tuhaf Öyküler, tabiri caizse değeri bakımından güncelliğini ve okuyucusuna verdiği heyecanı hala koruyor. Bir üçleme olan Tuhaf Öyküler bilim kurgu ve çizgi romanın bir arada olduğu şahane bir yerli üründür.
8. Sercan Leylek
Tiyatrocu bir ailenin ortanca çocuğu olarak İzmir’de doğan Sercan Leylek 2003’te Dokuz Eylül Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği’ni kazanır, ikinci yılında Erasmus programından istifade ederek eğitimine İtalya’da devam eder. Burada Bilgisayar Bilimleri okur ve ardından yurda geri döner. Tercümanlık, spor animatörlüğü, programcılık gibi farklı kulvarlardaki mesleklerde çalışan Leylek daha sonra 2009 yılında Norveç’e giderek burada stajyer olarak işe başlar ve Oslo Thomson Reuters’da enerji borsaları analisti olarak çalışmayı sürdürür. İlk bilim kurgu romanı ”Cydonia” olan yazarın ‘’Piri Reis ve Nostradamus’’ adlı eseri de onun isminin duyulmasını sağlar. Eserin tanıtım bülteninden bilgi verici bir alıntı: ‘’Orta Çağ’a damgasını vurmuş iki esrarengiz adam Piri Reis ve Nostradamus… Gelecek görüsüyle ün salmış bu iki âlim geçmişte bir araya gelmiş olabilir mi? Yeni romanında bu sorudan yola çıkan Sercan Leylek okuyucularını gizem ve macera dolu bir serüvene davet ediyor. Piri Reis Haritasının 500. yılında yazılan roman, Nostradamus’un 500. yıl kehanetlerine de dikkat çekiyor. Bir gemiyi sadece suyun üzerindeki şeyler batırmaz. Kaptan Alberto’nun timsalini duymadığı mızraklı saldırı, Kara Çingene’de kendisini bekleyen sürprizin yanında ufak bir Ali Cengiz oyunuydu. Çaresiz adam okların ucundaki halatları kesmeye devam ediyordu.’’
9. Fatih Emre Öztürk
Genç romancılarımızdan biri olma yolunda ilerleyen Öztürk 1993 İzmit doğumludur. Halen 1999 yılında ailesiyle beraber taşındığı Ankara’da yaşayan yazar Bilkent Üniversitesi Felsefe Bölümü’nü okur. 2011’de çıkan ilk romanı ‘’MUT’’ felfesî bir romanken, ardından bilim kurguya yönelir ve ‘’Andromedan’’ gibi fantastik bir eser kaleme alır. Bu eserinde Andromedan adındaki bir ırkın kendi yurtlarından gitmek zorunda kalmaları ve uzayın derinliklerindeki macera dolu yolculukları anlatılır. Romanın tanıtımından bir parça: ‘’Andromeda galaksisinin üç güneşinin etrafında dönen Bumerang isimli gezegende karanlığa aşina olmayan bir ırk yaşar. Andromedan ismindeki bu ırkta devlet denilen otorite yerini yönlendirmeli yönetim şekline bırakmıştır. Andromedanlar yönetilmez, yönlendirilir. Bu yönlendirmeyi yapan kişiler de gelişmelerine en çok olanak sağlayan meslek grubu olduğunu düşündükleri bilim andromedanlarından oluşur. Doğurganlıklarını yitirdiklerinde üremeden çoğalmanın, çalışmak üzerine kurulan sistemlerini sarsacak olan çalışmadan yaşamanın imkânına ulaştıklarında ise bir arada kalmanın yolunu bilim sayesinde bulan andromedanlar gezegenlerini tekrar yaşama döndürmenin çaresini bilim ile bile bulamazlar ve galaksiler arası arayışa mecbur kalırlar.’’
10. Özlem Kurdoğlu
1972 Ankara doğumlu olan Özlem Kurdoğlu, bilim kurgu edebiyatı sahasındaki en önemli kadın yazarlarımızdan biridir. Ortaöğrenimini İstanbul’da tamamlayan yazar, ardından İstanbul Tıp Fakültesi’nde eğitimine devam eder. Yazarlık hayatının dönüm noktalarından biri; ‘’Acıyı Yoketmek’’ adlı öyküsünün 1996 yılında Atılgan dergisinde yayımlanması olur. Özel ve özgün bir ırkın insanlığı yok etme girişimlerini konu alan bu öykü ile beraber uzun yayın maratonuna da adımını atmış olur. Öykülerinin yayımlanması ve bilinirliğinin artmasıyla beraber ayrıca bu süreçte çeviriler de yapar. J. R. R. Tolkien’in dünyaca ünlü ‘’The Hobbit’’ eserinin çizgi roman uyarlamasını Kurdoğlu çevirir. Türk edebiyatının ilk bilim kurgu üçlemesi olan ‘’Son Cephede Şafak’’ eseriyle bu alandaki ismini parlatan yazar ‘’Karanlık Uykusu’’ ile hem geleceğimizi hem de değişmeyen insan tabiatını ele alıyor. Tanıtım bülteninden aydınlatıcı bir alıntı: “İnsanlığı nasıl bir gelecek bekliyor? Sıfırıncı İnsan Yasası’nı özümsemediğimiz sürece, insan doğasının yaratacağı
yıkımdan herkes payına düşeni alacak… Nedir Sıfırıncı İnsan Yasası? Bu yasaya göre, kendini ilkel güdülerinin taleplerine bırakmış insanların bir arada mutlu yaşamasına, birbirine büyük zararlar vermemesine imkân yoktur. Böyle bireylerden oluşan toplumlarda tarihi hataları tekerrür ettirmekten başka hareket tarzı görülemez.”
11. Çiçek Sekban Tüfekçi
1984 İstanbul doğumlu olan yazar eğitimini Bilgi Üniversitesi İşletme Bölümü’nde tamamlar. İşletmecilik kariyerindeyken de mitolojik, felsefî yazılar yazmayı sürdüren Tüfekçi içsel yolculuk, kişilikte devrim gibi konulara her daim oldukça meraklıdır. Kendi gelişim sürecini de bu yolda ilerletir. En bilinen kitapları arasında ‘’Irklar Akdemisi’’, ‘’Diriliş Kehaneti’’ ve ‘’Ari’’ yer alır. Bu eserlerden 2017’de yayımlanan ve yazarın da şu ana değin son eseri olan ‘’Ari’’den bahsedersek; tarihî bilim kurgu romanı dememiz yanlış sayılmaz. Atatürk’ün tarihî araştırmaları, Sümerler, çeşitli kadim uygarlıkları hayalî kahramanlarla bir arada görebileceğiniz romanın tanıtımından bir alıntı: ‘’Hepimiz için bir köken arayışından çok, kadim atalarla tanışma ve tarih döngülerini anlama fırsatı. Bu çok bilinmeyenli kurgunun öğeleri; Atatürk’ün kadim tarih merakı, keşfedilen anlamlar, gerçek kişiler, küresel hareketler, farklı zamanlar ve hayali kahramanlarla örülen olaylar dizisinden oluşmakta. Sağlaması ise; ancak ve ancak toplum olarak birliğimizde gizli. Sadece bir roman değil ARİ… Türk edebiyatında farklı bir soluk, özgün bir anlatımla ezberleri bozacak bir kurgu. Bir Cumhuriyet kadınından iddialı ve farklı bir denklem…’’
12. Cem Gülbent
Derlememizin son ismiyle devam ediyoruz. 1982 İzmir doğumlu olan Cem Gülbent ilk eğitim yıllarının ardından Dokuz Eylül Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi’nde Fizik Bölümü okur. Öğrencilik yıllarında verdiği özel dersleri daha sonra ‘’çılgın projem’’ adını verdiği bir tema etrafında geliştirir. Bu proje; özel dersleri Türkiye genelinde vermektir. Bu amaçla ilgilendiği dijital ortamlarda web tasarımını da öğrenmeye başlar. Gülbent’in çocuk edebiyatında verdiği ‘’Olimpiyat Ülkesi’’ serisinin yanı sıra ‘’Paradokya’’ adlı bir fantastik kurgu serisi de vardır. Gülbent’in gizemli dünyasına yolculuk edebileceğiniz Paradokya’nın ilk kitabından harika bir alıntı: ‘’Gecenin sessizliğini bozan derin nefes alıp vermelerini, hızla çarpan kalp atışların takip etti. Bu kadar korktuğunu hatırlamıyor, belki de bundan daha heyecanlısını yaşayacağını sanmıyordun. Yanılıyorsun… Sıradan hayatın, değer verdiklerin, arzuladıkların… Her şey çok uzak, bir o kadar da yakın… Karşında çözmen gereken şifreler, tamamlaman gereken görevler var. Uyanman için Gecenin Gizemli Oyunu’nu tamamlamak ve geçmişe tersten bakmak zorundasın. Bu gece, geçmişin izlerinin peşine düşmeye, bilinçaltınla yüzleşmeye, paradokslarla çevrili rüyalar âlemine dalmaya hazır mısın? ŞİMDİ GÖZLERİNİ KAPAT. OYUN BAŞLIYOR…‘’