Hayvanlar alemini incelediğimiz zaman çok farklı ağız yapısına sahip canlılar görüyoruz. Bu hayvanlarda ağız nazı durumlarda korkutucu bir silah, bazen ise şaşırtıcı derecede yaratıcı bir araç haline gelebilir. Dişler, diller ve çeneler söz konusu olduğunda doğa hayal gücünü oldukça geniş tutmuş görünüyor. Bazı hayvanların ağız yapıları, onlara sadece hayatta kalma şansı vermekle kalmıyor, aynı zamanda bizleri “Bu da mı gerçekmiş?” dedirtecek kadar garip görünüyor. İşte doğadaki en tuhaf ağızlı hayvanlar…
1. Kambur balina
Tuhaf ağızlı hayvanlar listemize başlıyoruz. Kambur balinaların ağzı, koca bir yemek deposu gibidir. Onlar yılın büyük kısmını aç geçirir, ama kısa sürede devasa miktarda yiyecek tüketerek bu açığı kapatırlar. Bunu yaparken kullandıkları en ilginç yöntemlerden biri “kabarcık ağı avı” adı verilen taktik. Bir grup kambur balina, suyun altından yükselirken ağızlarından baloncuklar çıkarır. Bu baloncuklar, avlarını oluşturan kril sürülerini bir araya toplar ve yukarıda sıkışmış bir yığın hâline getirir. Tam olarak bu sırada balinalar dev ağızlarını sonuna kadar açarak sadece tek hamlede tonlarca suyla beraber avlarını içeri çekebilir.
2. Gulper yılan balığı
Derin denizlerin hayaletlerinden biri olan gulper yılan balığı, ağzıyla âdeta bir karikatür kahramanı gibi görünür. Ağız açıklığı, vücudunun dörtte biri kadar büyüyebilir. Normalde pek işlevsel görünmeyen bu devasa çene, av zamanı geldiğinde birden açılır ve karşısına çıkan ne varsa içine çeker. Derin denizde yiyecek bulmak zor olduğundan, bu yılan balığı “fazlası zarar etmez” diyerek önüne geleni mideye indirmeye çalışır. Avını yutarken balon gibi şişmiş hâle gelmesi ise komik ama aynı zamanda ürkütücü bir görüntü oluşturur.
Uskumru balıkları, beslenme konusunda esnekliğin kitabını yazmış gibidir. Çoğu hayvan ya avlanır ya da filtreleme yoluyla beslenir. Ama çizgili uskumru, ikisini de yapar. Küçük plankton sürüleriyle karşılaştığında, solungaç tırmıkları sayesinde sudaki besin parçacıklarını süzerek bir filtre görevi görür. Ancak av seyrek ve daha büyükse, tıpkı bir yırtıcı gibi tek tek yakalayıp mideye indirir. Bu geçiş kabiliyeti, onlara beslenme konusunda büyük avantaj sağlar. Kimi zaman sürüler hâlinde dolaşırken bile karınlarını doyuracak kadar becerikli olurlar. Yani çizgili uskumru, denizlerde “fırsatçı gurme” olarak bilinir. Onların ağzı ne tamamen bir süzgeç ne de tamamen bir kapan, ikisinin birleşiminden doğmuş eşsiz bir yemek aracı gibidir.
4. Deniz kestanesi
Deniz kestanelerinin dikenli görüntüsü kadar ağız yapıları da hayli ilginçtir. Ağızları vücutlarının alt kısmında bulunur ve “Aristoteles’in feneri” adı verilen özel bir mekanizmaya sahiptir. Bu yapı, kalsiyum karbonattan oluşan sert plakaların bir araya gelmesiyle oluşur. Her plakada küçük kanca benzeri dişler bulunur ve bu dişler, kayaları kazıyıp yosunları koparmada ustadır. Plakalar birbirine sürtündükçe daha da keskinleşir, yani deniz kestanesinin dişleri hiçbir zaman körelmez. Böylece kayaların üzerindeki yosunları büyük bir iştahla tüketirler. Bir koloni deniz kestanesi, kısa sürede koca bir yosun alanını yok edebilir.
Adını duyunca tatlı bir şey bekleyebilirsiniz ama çörek kapan köpek balığının ağzı tam tersine ürkütücüdür. Bu küçük köpek balığı, avlarını öldürmek yerine onlardan yuvarlak parçalar kesip alır. Alt çenesindeki keskin dişler, adeta bir testere gibi çalışır. Kendini sabitlemek için üst dişlerini kullanır, ardından alt çenesiyle yuvarlak bir parça kesip çıkarabilir. Yani genel olarak büyük balıklar, deniz memelileri ve hatta insan yapımı denizaltı ekipmanları bile bu kesiklerden nasibini almıştır.
6. Lamprey
Eğer korku filmlerinde gördüğünüz dev ağızlı canavarların gerçekte bir ilham kaynağı olduğunu merak ettiyseniz, cevabı lamprey olabilir. Yuvarlak emici ağızları, iç içe geçmiş diş halkalarıyla doludur. Çene kemikleri olmadığı için dişleri keratinden oluşuyor. Bu yapı sayesinde büyük balıklara veya hatta balinalara yapışarak kanlarını emebilirler. Dilleri piston gibi ileri geri hareket ederek avın etini deler ve sıvıları emer. Görünüşleri korkutucu olsa da lampreyler ekosistem için önemlidir. Larva dönemlerinde suyu filtreleyerek nehirlerin temizlenmesine katkı sağlar, ayrıca bazı yırtıcı balıklar için besin kaynağıdır.
Denizanalarının baş düşmanı deri sırtlı kaplumbağalar, ağız yapılarıyla gerçekten şaşırtıcıdır. Denizanası gibi kaygan bir canlıyı yakalamak zordur, ancak bu kaplumbağaların ağzı ve boğazı dikenlerle kaplıdır. Geriye dönük bu dikenler, avın kaçmasını engeller. Böylece kaplumbağa denizanasını kolayca parçalar ve yutar. Çeneleri makas gibi çalışarak yumuşak gövdeli avlarını küçük parçalara böler. Üstelik bu kaplumbağalar günde yüzlerce kilo denizanası tüketebilir, bu sayede okyanuslarda denizanası nüfusunu kontrol altında tutarlar. Boğazlarındaki dikenlerin aynı zamanda avın yakıcı hücrelerine karşı bir tür koruma sağladığı düşünülüyor.
8. Pacu balığı
Amazon nehirlerinde yaşayan pacu balıkları, ağız yapılarıyla herkesi şaşırtır. Çünkü dişleri insan dişlerine inanılmaz derecede benzer. Kare ve düz yapılı bu dişler, onlara sanki gülümseyen bir yüz ifadesi kazandırır. Piranaların akrabası olmalarına rağmen daha çok bitki ve tohumla beslenirler. Sert kabuklu yemişleri kolayca kırabilmeleri sayesinde ekosistemde tohumların yayılmasına katkıda bulunurlar. En büyük türlerinden biri olan tambaqui, bir metreyi aşan boylara ve onlarca kiloluk ağırlıklara ulaşabilir.
Tuhaf ağızlı hayvanlar listemizin sonuna geldik. Penguenlerin sevimli görünüşüne aldanmamak gerek; ağızlarının içi hiç de masum değildir. Dil ve damak kısımları, papilla adı verilen geriye dönük dikenlerle kaplıdır. Bu dikenler, avladıkları kaygan balık ve kalamarların boğazlarına doğru kaymasını sağlar. Eğer bir penguen sizi yalasa, dilinin üzerindeki bu sert dikenler kolayca cildinizi çizebilir. İlginç olan bir başka nokta, penguenlerin tat alma yetilerinin oldukça sınırlı olmasıdır. Balıkların tadını bizim gibi algılayamazlar, çünkü düşük sıcaklıklarda tat duyusunu sağlayan genler işlevsiz hâle gelmiştir.