Kimi zaman alışkanlık olarak adlandırılarak önemsizleştirilen bir konudur trafiğin akış yönü. Kimi ülkelerde soldan akan trafik kimi ülkelerde ise tersi yönünde seyreder. Bu uygulamanın trafik gibi hayati bir konuda kanunlarla emir haline getirilmesi konunun ne kadar önemli olduğunu gösteriyor aslında.
Bu uygulamanın başlaması yaklaşık olarak Orta Çağ’a tarihlense de işin aslı daha eski dönemlere gidilmesi gerektiğidir. Bazı kaynaklar 1300’lü yılları işaret ediyor ancak durum gözüktüğünden farklı. Çünkü uygulamanın başlamasına ilişkin bilgiler, çok daha eski dönemlere götürüyor bizi.
Trafikte “güvenlik” odaklı bir yaklaşımın dünyayı ikiye böldüğü bu uygulama, araç trafiğinin olmadığı dönemlere dayanıyor. Peki yolda yürürken, at arabasıyla ilerlerken kendini emniyette hissetmek isteyenlerin başvurduğu bu yöntemin ülkelerdeki yansımasının ne olduğunu biliyor musunuz?
Trafiğin farklı ülkelerde farklı taraflardan ilerlemesiyle ilgili bilinmesi gerekenleri bu yazıda listeledik. Nasıl mı?
1. Uygulama, genel bilgiye göre dost düşmanı ayrımıyla başladı
Araçların yarattığı bir trafikten bahsedilmeyen bir dönemde yolda yürüyen kişi, karşıdan gelenin düşman olma ihtimaline karşın solunda tuttuğu kılıcını kınından zaman kaybetmeksizin çıkarması için yolun solundan gidiyordu. Böylece sağından gelecek muhtemel bir saldırıyı bu taraftaki eliyle ve elinde tuttuğu kılıcıyla savuşturabilecekti.
2. Anatomi, dünya trafiğine yön veriyor
Trafiğe yön veren sebeplerden biri anatomik sebeplerdir. Çünkü dünyanın büyük çoğunluğu sağ elini kullanan bireylerden oluşuyor. Bu durum da herhangi bir alet kullanılması gerektiğinde sağ elin kullanımının öne geçmesini sağlıyor.
Ayrıca bir başka önemli sebep de, yine anatomiye dayanan sağ gözün sol gözle kıyaslandığında görme açısının geniş, yetisinin iyi olduğuna ilişkin bilimsel verilerdir. Sağdan giderseniz, sol karşıdan gelen araç ya da aynı yöndeki herhangi bir durumu zayıf gözünüzle izlemek zorunda kalırsınız.
3. Anglosakson etkisi
Dönemin “Güneş Batmayan İmparatorluğu” olan İngiltere’nin, dünya sömürge yarışında önde olduğu için hükmünü kesinleştirdiği bölge ve ülkelerde trafiğin soldan akışını sağlaması da ayrı bir sebep olarak belirtilmelidir.
Hindistan’da da akış yönü bu nedenle sol taraftan gerçekleşir. Çünkü bilinir ki Hindistan, İngiltere’nin en uzun süreli sömürgelerinden biriydi.
Bugünkü hegemonik duruma atıfta bulunmak için uygun bir konu olmadığından yazımıza devam edelim.
4. Dinsel etki
Teolojik olarak açıklanan bu etki, Avrupa’da bir zaman sonra Papa’nın emriyle yolun solunu kullanmak “farz” olur. Bu uygulama, Papa’nın etkili olduğu her coğrafyada yürürlükte kalır. Ta ki Napolyon’a kadar…
Papa’nın etkisi demişken; Katolik anlayışa kafa tutmak isteyen ABD’de durum aşamalı olarak şekil değiştiriyor ve eyaletler farklı zamanlarda kendi bölgeleri için çıkardıkları yasalarla trafiğin akışını sağ şeritte sabitliyor.
5. Avrupa, Napolyon solak olduğu için sağa geçti
Kesin bilgiler içermese de bazı tarihi kaynaklara göre Napolyon solaktı. Bu nedenle de Avrupa’da girdiği hep ülkenin toprağında insan ve at arabalarının oluşturduğu trafiğin sağdan akmasını emrettiği iddia edilir.
Bu kural ve kanuna sadece İngiltere uymaz. Siyasal sebeplerin yattığı bu direniş, bugüne kadar süren uygulamanın ideolojik bir boyuta dahil olduğu anlamına gelir.
6. Milattan önce 11. yüzyıldaki kanuna göre at arabaları ortadan gitmeliydi
Çin’de milattan önce 11 yüzyılda ilan edilen bir kanuna göre adamlar sağdan, kadınlar soldan gitmeliydi. At arabaları ise ortadan gitmek zorundaydı. Dünya ikiye bölünmüşken dünyadan çok da haberi olmayan Çin, üçüncü bir yol açmış oluyordu böylece. Bu uygulama 1945’e dek sürer ve bu tarihten itibaren trafik soldan değil, aksi yönden ilerler.
7. Her üç ülkeden biri soldan gidiyor
Dünya üzerindeki ülkelerden yaklaşık 1/3’ü trafiğin sol taraftan aktığı ülkelerdir. Avustralya, Bangladeş, Endonezya, Güney Afrika, Hindistan, İrlanda, İngiltere, Japonya, Kıbrıs Cumhuriyeti, Malezya, Malta, Pakistan, Singapur, Sri Lanka, Tanzanya, Tayland gibi ülkeler trafiğin soldan ilerlediği ülkeler arasındadır.