Andy Warhol vakti zamanında “Bir gün herkes, 15 dakikalığına ünlü olacak” dediğinde şunu eklemeyi unutmuş: “Bir gün her şey, bir sezonluğuna da olsa yeniden moda olacak”
Ergenlik fotoğraflarımızı yakma istediği uyandıran ne varsa, şimdilerde moda namına karşımızda. Tırt moda olayı dediğimiz şey, her an her şeyin moda olabilir konumda olabilmesidir. Yeter ki ünlü birinin üstünde gözüksün, fotoğrafı çekilip internete düşsün.
Sevgili Google ile internette kısa bir gezinti sonrası anladık ki, bu ünlülerin ipiyle kuyuya inilmez. Onlar milyon dolarlar götürürken, biz moda diye madara olduğumuzla kalırız. Annelerimizin böyle durumlar için çok güzel bir lafı var: “Arkadaşın camdan atlasa sen de mi atlayacaksın?”
Azalarak bitsin dediğimiz ancak yıllar sonra moda diye karşımıza çıkan şeyleri sizin için derledik. Atladıklarımız olmuştur ama telaşa mahal yok, nasılsa bir gün yeniden moda olacak.
Bir moda davası: Şalvar
Amca ya da teyze giyince sadece ‘şalvar’ olan bu kumaş parçası, Psy giyince ‘şalvar pantolon’ nasıl oluyor, İsviçreli bilimadamları açıklasın istiyoruz. İnek sağarken, tarla çapalarken hem konfor hem de gündelik kıyafet ihtiyacını karşılayan şalvar, hangi ara trendy oldu, anlayamadık. Yani her şey yerinde güzel diyor, Ferdi Tayfur’un ‘Hadi Gel Köyümüze Geri Dönelim’ şarkısını hediye ediyoruz.
Leopar desenli her şey
Seksi kadın vahşidir, öyleyse leopar desenli kıyafet giymelidir anlayışının modaya yansımış halidir. Ahu Tuğba ve Banu Alkan filmlerinin sinemamızda cirit attığı dönemde, minderden dona, perdeden bornoza kadar çeşitli şekillerde karşımıza çıkan bu desenin, bir neslin üstünde onarımı mümkün olmayan izler bıraktığını söylesek abartmış olmayız. O nesil, ne zaman bir leopar görse duygulanır ve hormonlarına hakim olamaz.
Açık ayakkabı veya terlik içine çorap
Sandalet içine çorap giydiği için yıllarca dalga geçtiğiniz o genç var ya, işte o genç, size her yeriyle gülüyor. Yaz günü bile üşüyen hassas ayaklara sahip olan, çocuğu olmaz korkusu ile ayağına çorabını geçiren ama sandalet zevkinden de mahrum kalmak istemeyen bu yiğitler, güzeller anlaşılacağı günü bekledi ve o gün geldi çattı. Çoğumuzun ergenlik dönemini depresyondan depresyona koşarak geçirmemize sebep olan o alaycı gözlerin hepsi, şimdilerde hipster gözlükleri takıyor, marka çoraplarının üstüne marka terliklerini geçiriyor. Biz de diyoruz ki, “Islak banyo terliğine çorapla basasınız!”
Anne terliği
Hedefi onikiden vurmak ise marifet, neden olimpiyatlarda okçuluk yarışları yapılır da terlik atışı olmaz? Olimpiyatlarda bu alanda kayda değer bir başarısı olmayan Türkiye’nin, saniyenin onda birinde ayağından terliği çıkarabilen, hedefi algılayıp uzun mesafeden isabetli atış yapabilen annelerimizi acilen kampa çağırmasını tavsiye ediyoruz. Yıllar boyu oramızda, buramızda patlayan o terlikleri yakmak yerine, biraz değiştirip moda yapan zihniyete de ne diyeceğimizi bilemiyoruz.
Shutter gözlük
Çocukken bir şey ne kadar renkli ve ne kadar ucuz ise o kadar güzel gelir. Çocukken gözlerimizi bozmaya ant içmiş bu gözlüklerin, yeniden karşımıza çıkmasını gerçekten hiç beklemiyorduk.
Altın diş
“Neden?” diye sormaktan kendimizi alamıyoruz bu fotoğraflara bakınca. “Hiç mi eşleri, dostları yok bu ünlülerin acaba?” diye düşünüp duruyoruz. “Derdi, tasası size mi düştü!” derseniz haklısınız. Altın dişleri için mezarları kazılacak kişiler onlar, biz niye düşünelim.
Deri tayt
Giymeyenin rockçı sayılmadığı günlerdi. Iğıl ığıl terleseniz de, zangır zangır titreseniz de serde rockçılık varsa, o deri tayt giyilecekti. Evlenip, çoluk çocuğa karışan rockçılar, sandıklardan deri taytları tekrar gün yüzüne çıkarmış olmalı. Babadan oğula geçerek çoğaldığı düşünülen deri taytların, ortalıktan ne zaman kaybolacağı merak konusu.
Banyo terliği
Banyo terliği deyip yıllarca hor görmüşüz meğerse. Biz ‘banyoda olan banyoda kalır’ anlayışını benimseyelim, el alem ‘banyoda olan neden moda olmasın’ deyip piyasaya versin. İşte bunlar, hep ce-ha-pe zihniyeti.
Omuzların özerklik ilanı: Vatka
Biz toplu vatka yakma törenleri yapılmasını beklerken, vatka çılgınlığı geri geldi. Sinsi sinsi önce ceketlerde, sonra da elbiselerde görünmeye başladı. Daha ne olduğunu anlamamıştık ki, vatkasız kıyafet bulamaz olduk. İnsanlık, geçmişten tanıdığı ama günümüz koşullarına göre şekil değiştiren vatka virüsü ile yeniden karşı karşıyaydı. Dünyaya Lady Gaga’dan dağıldığı düşünülen bu vatka virüsüne “Sen mi büyüksün, yoksa Lady Gaga mı?” diye sormak istiyoruz ve dünyayı bu virüs ile daha etkin bir mücadeleye çağırıyoruz.
Geyikli kazak
Bu geyikli kazak, bere, atkı, hırka ve benzeri şeyleri kim gösterdiyse dünyaya, bir zahmet geri alsın, rica ediyoruz. Yılbaşı değil, bayram değil, ortalık geyikli kazaktan geçilmiyor.
Gladyatör sandalet
Roma döneminde gladyatör abilerimizin ayağından çıkarmadığı bu sandaletler kim derdi ki, yüzyıllar sonra modanın kurbanı olacak. Bazı modelleri ile gladyatörleri mezarlarında ters çevirebilecek bu sandaletlerin ait olduğu çağa dönmesini bekliyoruz.
Palmiye desenli gömlek
Bu gömleği görünce insan kendini Miami Vice setinde hissediyor, Don Johnson sokağın köşesinden kopup gelecekmiş gibi geliyor. Ömrünün diziyle sınırlı olduğunu düşünmüştük ama yanılmışız.
Kafadan büyük, kafa üstü kulaklık
Yıllarca teknolojinin geldiği nokta, cep boyutumuz ile ölçüldü. Cebe girebilen telefonla, bilgisayarla övündük, daha küçüğü çıktıkça koştura koştura gidip aldık. Daha fazla küçülemeyecek olanlar zamanla büyümeye başladı. Kulaklık da onlardan biri. Kulaklıklar büyüdükçe ses kalitesi de aynı oranda artıyor mu, bilemiyoruz ama bazıları karizmayı parlattığından emin ki kullanan sayısı her geçen gün artıyor.
Balıkçı çizmesi
Yıllarca Karaköy’e gidip balık peşinde koştuk, birimizin de aklına şu çizmeleri moda yapmak gelmedi. Balığın aman tazesi, aman ucuzu olsun derken gözümüzün önündeki fırsatı göremedik. ‘Adamın ayağından botunu alırlar’ misali, aldılar, boyadılar, rafa koydular, biz de ayıla bayıla satın aldık. Ayakları kışın soğuk, yazın sıcak tutan bu botlardan almayanı dövüyorlarmış, öyle duyduk.
Perma saç
‘80’ler ölmedi, kalbimizde yaşıyor’ demenin en iyi yolu permadan geçiyor. O dönem herkesin bir perma macerası olmuştur. Bir dönemi kapattık, üstüne beyaz bir sayfa açtık derken perma saklandığı yerden çıktı. Kuaförlere ikinci baharını yaşatan perma akımı, dünyada permasız insan kalmayana kadar devam edecek gibi görünüyor.
Yüksek bel pantolon
Boyband, girlband devri bitti ama yüksel bel pantolon modası bitmek bilmedi. Tarih tekerrürden ibaret, bunu biliyoruz ama yüksek bel pantolon üstünden teyit etmeseydik, iyiydi.
Eşofman altı
Pazar günleri eşofmanla takılmak artık bir gelenek haline geldi. O eşofman üstten hiç çıkmaz, adeta yapışır, bütün gün dolaştığın eşofmanla da aynen yatılır. Böyle kişiler için tembel demek kolaycılık olur. Bazılarımız için bu, sisteme bir başkaldırı adeta. Ama gün oldu devran döndü, eşofman asiliğimiz modaya dönüştü. Pazar günleri bütün gün eşofmanla dolaşmanın da eski tadı tuzu kalmadı.
Yırtık kot pantolon
Eskiler, bir yırtığı olsa diker ya da yamayı basardı kıyafete. Şimdiki gençler öyle mi? Eline iğne iplik almak bir kenara dursun, yırtılan yerleri daha da açmak, bir iki kesik de fazladan atmak adet haline geldi. Zenginlerin yırtık kot merakını, fakirlerin halinden anlama çabası olarak değerlendirmeye çalışarak, bu anlamsız moda akımına bir amaç katmaya çalışıyoruz ama olmuyor.
Apartman topuk
Adı üstünde, bu topuklar ‘apartman’ gibi. Giydiğinizde kürsüye çıkmış gibi hissediyor, bir anda kitlelere hitap edesiniz geliyor. Oturduğunuz kata asansöre ihtiyaç duymadan, pencereden girmenizi sağlayacak bu topukların adının, yıllar içinde güncellenerek ‘gökdelen topuk’ olması muhtemel.
Ekose ceket
Aslında dünya ekose ceketi bırakalı, şıklığı ve mutluluğu tek renkte bulalı çok oluyor. Ancak ülkemizden tanıdık bir isim, ölmüş bir ruhu diriltmekte oldukça ısrarcı. Ekose Severler Derneği kurulsa, onun da başkanı olacak bu ismi, ekoseye olan inancı ve inadı için tebrik ediyor, kendisini en kısa zamanda dernek başkanı olarak görmeyi umut ediyoruz.
Bonus: Kürk ve timsah derisi
Yıllardır yürütülen hayvan hakları mücadelesine kulağını tıkayanların favori montu kürk, çantası ve çizmeleri de timsah derisidir. Bir zamanlar canlı olan hayvanların parçalarını, ‘moda’ uğruna üstünde taşımaktan imtina etmeyen her canlının bir gün fotoğraftaki anı tatmasını diliyoruz.