Ana sayfa » Teknoloji - Bilim » Kötü Yanları da Var! Teknolojinin Eğitim ve Bireysel Hayatımızdaki 10 Olumsuz Etkisi
Kötü Yanları da Var! Teknolojinin Eğitim ve Bireysel Hayatımızdaki 10 Olumsuz Etkisi
Parmak uçlarımızda dünya kadar bilgi… Harika değil mi? Bir tuşa basıyoruz, istediğimiz her şeye anında ulaşıyoruz. Peki bu avantajın aslında farkında olmadan kendi yaratıcılık kalelerimizi, sosyal becerilerimizi yok ettiğini hiç düşündünüz mü?
Ders çalışırken bilgisayarın ekranında bir yandan YouTube açık, bir yandan WhatsApp grupları coşmuş, üstüne üstlük bir de Instagram’dan bildirimler yağmaya başlamışsa, dikkatinizi toplamanız neredeyse imkânsız hale gelir. Teknoloji hepimizin hayatında vazgeçilmez bir yer edindi, ama bu vazgeçilmezlik biraz da başımızın belası oldu. Eğitim alanında sunduğu avantajların yanında, görünmez ve pek konuşulmayan teknolojinin olumsuz etkileri var. Hadi şimdi, bu karanlık tarafa birlikte göz atalım.
1. Yaratıcılığı öldürebilir
Eskiden bir proje ödevi geldiğinde oturur uzun uzun düşünürdük. Şimdi ise ilk refleksimiz Google’a koşmak. Sonuç? Kendi fikirlerimizi geliştirmeden hazır cevaplara ulaşmak. Bu da öğrencilerin hayal gücünü köreltiyor ve teknolojinin olumsuz etkileri aşamasında en önemli problemlerden birisi haline geliyor. Her sorunun tek doğru cevabı varmış gibi davranmak, eleştirel düşünceyi de öldürüyor. Aslında yaratıcılık biraz zorlanmayla, biraz deneme yanılmayla gelişir. Ama teknoloji işleri öyle kolaylaştırıyor ki, gençler fikir üretmeye ihtiyaç duymuyor. Yani Google’a sorup saniyeler içinde cevabı almak, zihnimizin egzersiz yapmasını engelliyor.
Telefon, tablet ya da bilgisayar, öğrencilerin yanında sürekli duran görünmez arkadaşlar gibi oldu. Ama bu arkadaşlık, gerçek dünyadaki sosyal ilişkilerin yerini dolduramıyor. Birlikte oyun oynamak, yüz yüze sohbet etmek ya da ders aralarında yapılan muhabbetler azalıyor. Böylece empati, beden dili okuma ya da karşılıklı iletişim kurma becerileri giderek zayıflıyor. Bir bakıma ekranların içine sıkışmış bir nesil yetişiyor ve bu da teknolojinin olumsuz etkileri arasında önemli bir problem. İlerisinde ise iş hayatında, arkadaşlık ilişkilerinde ve hatta aile içinde ciddi sorunlara yol açabiliyor.
3. Dikkat dağıtır
Bir öğrencinin ders çalışmaya niyetlenip bilgisayarını açtığını hayal edin. On dakika sonra YouTube’da kedilerin piyano çaldığı videolara dalmış olabilir. Çünkü ekran karşısında dikkat dağıtıcıların sonu yok. Sosyal medya bildirimleri, oyun davetleri, mesajlaşma uygulamaları… Bunlar dersin bütün akışını sabote ediyor. Araştırmalara göre öğrencilerin büyük bir kısmı ders çalışmaktan çok sosyal medyada vakit harcıyor. Yani teknoloji, öğrenmeye yardımcı bir araç olmaktan ziyade, çoğu zaman odaklanmayı engelleyen bir tuzağa dönüşüyor.
İnternette her soruya cevap bulmak mümkün ama bu cevapların doğruluğu ayrı bir mesele. Herkesin içerik üretebildiği bir dünyada, yanlış bilgiye rastlamak da kaçınılmaz. Öğrenciler güvenilir kaynak ile sahte bilgiyi ayırt etmekte zorlanabiliyor. Bu durum onların eğitim süreçlerini doğrudan etkiliyor. Yanlış öğrenilen bilgiler, sınavlarda ve gerçek hayatta problem yaratıyor. Üstelik “internette yazıyordu” bahanesi, bu hataları daha da yaygınlaştırıyor.
5. Kopya kültüründe değişiklik
Eskiden sınavlarda kopya çekmek için kağıtların arasına minik notlar sıkıştırılırdı. Şimdi ise tek gereken şey, internet bağlantısı olan bir akıllı telefon. Bu kolay erişim, öğrencileri dürüstlükten uzaklaştırıyor. Teknoloji aslında öğrenmeyi kolaylaştırması gerekirken, çoğu zaman işin kısa yolunu seçmeye itiyor. Bu da öğrencilerin gerçek bilgiye ulaşma çabasını zayıflatıyor. Sonuçta eğitim süreci, öğrenmek yerine “nasıl kopya çekilir” pratiğine dönüşebiliyor.
Birçok öğrenci artık ağır ders kitaplarını taşımak yerine e-kitaplara yöneliyor. Pratik gibi görünse de bu durumun da bazı sorunları var. Örneğin bilgisayar ya da tablet desteklemiyorsa, ders materyallerine ulaşmak mümkün olmuyor. Ayrıca fiziksel kitapların sayfalarını çevirerek öğrenmek, zihinde daha kalıcı bir etki bırakıyor. Dijital ekranlardan okuma ise çoğu zaman dikkati daha hızlı dağıtıyor. Kitap kokusunun yerini mavi ekran ışığı almış durumda ve bu, öğrenmenin doğallığını biraz da olsa gölgeliyor.
7. El yazısının unutulması
Kalem ve kağıt, yerini klavye ve dokunmatik ekranlara bıraktı. Eskiden derslerde defter tutmak, not almak hem hafızayı güçlendirir hem de yazı stilini geliştirirdi. Şimdi ise öğrenciler ödevlerini tamamen bilgisayarda hazırlıyor. Bu da el yazısının neredeyse unutulmasına yol açıyor. Güzel yazı yazmak bir beceri olmaktan çıkarken, kalemin ucunda gelişen sabır ve özen de tamamen kaybolmaya yüz tutmuş diyebiliriz.
Ekran başında geçirilen uzun saatler sadece fiziksel değil, zihinsel olarak da öğrencileri yıpratıyor. Özellikle gençler, sosyal medya ve oyunlara bağımlı hale geliyor. Sürekli bildirim beklemek, sürekli ekranı kontrol etme ihtiyacı, beynin dinlenmesine izin vermiyor. Bu durum ilerleyen yıllarda depresyon, kaygı bozukluğu ve hatta dijital bağımlılıkla ilgili ciddi sorunlara yol açabiliyor. Yani teknoloji, beynimizi durmaksızın çalıştırarak aslında yavaş yavaş yoruyor.
9. Fiziksel sağlığa olumsuz etkisi
Bilgisayar ya da tablet başında saatlerce oturmak, sırt ve boyun ağrılarından göz yorgunluğuna kadar birçok sağlık sorununu beraberinde getiriyor. Ayrıca bu hareketsiz yaşam tarzı, çocuk ve gençlerde obezite riskini artırıyor. Daha az hareket, daha fazla fast food ve daha az uyku… Teknoloji, fark ettirmeden günlük alışkanlıklarımızı değiştiriyor. Uzun vadede bu durum kalp-damar rahatsızlıkları gibi ciddi sağlık sorunlarına bile zemin hazırlayabiliyor.
Ekranlar sadece oyun, ödev ya da eğlence için kullanılmıyor; aynı zamanda siber zorbalığın da kapısını aralıyor. Çocuklar ve gençler, internet üzerinden yapılan kötü niyetli mesajlara, ifşalara ya da tehditlere maruz kalabiliyor. Gerçek hayatta saklanabilen bu saldırılar, dijital dünyada anında yayılıyor. Bu da öğrencilerin kendilerini daha savunmasız hissetmesine yol açıyor. Siber zorbalık, teknolojinin en karanlık etkilerinden biri ve psikolojik açıdan ciddi yaralar bırakabiliyor.