“Bir millet var, koyun sürüsü. Onlara bir çoban lazım, o da benim…” Osmanlı Devleti’nin teneşire yatırıldığı son dönemin sözde görkemli Padişah’ı Vahdettin’in dudaklarından dökülen bu sözler Rauf Bey (Orbay)’in de aralarında bulunduğu heyet tarafından şaşkınlıkla karşılandı. Ali Fuat Cebesoy’un da “Milli Mücadele Hatıraları (1953) isimli eserinde karşılaştığımız bu tümceler TBMM gibi bir organın hayati önemini ortaya koyuyor. Bu nedenle TBMM açılışı tarihi bir dönüm noktası oluyor…
Egemenliğin bir hanedandan, daha da önemlisi çıkarları doğrultusunda onay verenlerin koltuk sevdasına sahip zümreden alınıp halka emanet edilmesini sağlayan 23 Nisan 1920 tarihi Türkiye Cumhuriyeti’nin dönüm noktalarından birini oluşturuyor. Ulu Önder ve arkadaşlarının kelle koltukta halkı bağımsızlığa kavuşturmak için başlattığı serüvenden kısacık bir yolculuk yapmaya ne dersiniz?
Ankara milli Mücadele’nin kalbi olmalıdır
Atatürk’ün Samsun’un ardından geçtiği Havza’da yaptığı gözlemler yapmak istediklerini kafasında daha net bir şekilde belirlemesine olanak kılmış, önce Erzurum sonra da Sivas Kongreleri’nde alınmasını sağladığı kararlar ise Kurtuluş Savaşı’nın hatlarını belirlemiştir.
Mustafa Kemal Paşa’ mücadelenin merkezi olarak belirlediği Ankara’yı silah arkadaşlarına açıklamış ancak buna karşı çıkanlar olmuştur. Karşı çıkanların başında ise 15. Kolordu Komutanı Kazım (Karabekir) Paşa yer almaktadır. Kurtuluş mücadelesinin simge isimlerinden biri olan Kazım Paşa’nın Ankara önerisine muhalefet etmesinin sebebi ise Doğu Anadolu’nun güvenliğinin sağlanamayacağı endişesidir. Mustafa Kemal Paşa, Kazım Paşa’yı ikna ederken böylesine hayati bir sürecin Ankara’da olmasını gerekliliğine dair tüm detayları titizlikle kendisine anlatmış, stratejik açıdan üstün bir konumda olan Ankara’nın ulusal direnişin kalbi olması noktasında onu ikna etmeyi başarmıştı.
27 Aralık 1919: Temsil Heyeti Ankara’da
Tüm bu gayretlerin farkında olan Mustafa Kemal ise yer yer karamsarlığın hakim olması üzerine sık sık telkinlerde bulunup tüm vatanseverlere umut dağıtmakla yetinmiyor, stratejik hamlelerle hem işgal güçlerini hem de onunla işbirliği içinde olan odakları yaralamaya devam ediyordu.
Ankara’nın işlerini sehven kolaylaştıran İstanbul Yönetimi ve işgal güçleri
16 Mart 1920’de sabaha karşı İstanbul’un işgal edilmesi, Osmanlı Mebusan Meclisi milletvekillerinin ve onlarca aydının tutuklanması ve Şehzadebaşı Karakolunun basılıp 61 askerin üzerine ateş edilip 5 askerin şehit edilmesi Ankara’nın haklılığını kanıtlıyordu.
Bu işgal ve gerçekleştirilen tutuklamalar ile katliamlar Anadolu’da ciddi bir rahatsızlık yaratmıştı. Mustafa Kemal Paşa, yapılması gerekeni bir kez daha dillendirmişti; Ankara’da bağımsız bir meclis kurulacak ve Milli Mücadele bu organa bağlı olarak gerçekleştirilecektir…
Mustafa Kemal Paşa kurucu meclisin açılmasını istiyor: TBMM bu kararlardan birkaç hafta sonra açılacaktır
Meclis-i Müessian (Kurucu Meclis) Ankara’da toplanacaktır.
Bu kurucu meclise katılacak olanlar medeni cesarete, fikri yeteneğe, selabeti diniye ve milliyeye haiz olmalı.
Bu kişiler yirmiş beş yaşından küçük ve kötü şöhret sahibi olmamalı.
Her liva (sancak)dan 5 kişi seçilecektir.
Seçimler her liva, idare ve belediye meclisleriyle, Müdafai Hukuk merkezi heyetleri tarafından aynı günde ve aynı celsede yapılacaktır.”
Daha önce Ankara’nın merkez olmasına da karşı çıkan Kazım Paşa ile birlikte Sivas Valisi, bu kez de açılacak meclisin “kurucu” niteliğine karşı çıksalar da Mustafa Kemal Paşa bu konudaki ikna girişimlerinde başarı sağlar.
TBMM gibi bir meclisin açılacağını bilen İngilizler türlü oyunlara başvuruyor
TBMM açılışı için bina seçiliyor
Uğraşlar sonunda bulunan ve bugün müze olan bina ise daha önceden İttihat ve Terakki Kulübü tarafından kullanılan çatısız ve bakıma ihtiyaç duyulan yapıydı. Ankara halkının kendi evlerinden söktüğü kiremitlerle çatısının onarıldığı, şehir halkının topladıklarıyla ve dönemin Ankara Valisi Yahya Galip (Kargı) Bey’in de katkılarıyla diğer ihtiyaçlarının karşılandığı bina kullanıma hazır hale getirilmişti.
TBMM açılışı 22 Nisan 1920’de gerçekleşecekti
TBMM açılışı sonrası ilk başkan Şerif Bey
Şerif Bey, ilk çalışmayı başlatırken; “… Bu yüksek meclisin en yaşlı üyesi olarak ve Tanrı’nın yardımıyla ulusumuzun iç ve dış tam bağımsızlık içinde alın yazısının sorumluluğunu doğrudan doğruya yüklenip kendi kendisini yönetmeye başladığını tüm cihana ilan ederek Büyük Millet Meclisini açıyorum.”
24 nisan 1920 oturumu: Türkiye’nin Ebedi Şef’i TBMM Başkanı olarak seçildi
Gün içinde yapılan oylamada Mustafa Kemal Paşa TBMM’nin seçilmiş ilk başkanı olmuştu.
Milli Mücadele’nin stratejik dehası, Modern Türkiye’nin kurucusu, yakın geleceğin Atatürk’ü, Türk halkının Ebedi Şef’i Mustafa Kemal Paşa, bugün 100. yılını kutladığımız TBMM’nin haklı ulusal direnişin merkezi olduğunu haykırıyordu.