“Bugün bakalım gündem değiştirmek için ne yapacaklar?” diye elimizde çekirdekle takip ettiğimiz ülke gündemi ve büyüklerimiz bizi bugün de şaşırtmadı. Her gün en az 100 sene geri gittiğimiz Yeni Türkiye’de bugün Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’dan müthiş bir öneri geldi: Üniversite kampüslerine artık külliye densin.
Cumhurbaşkanımızın tam olarak söylediği şu: “…Benim aklıma tarihimize gitmek, dönmek geldi. Herhalde buna ‘külliye’ daha güzel olur dedim. Bu yeni dönemde bir ilk olur, dolayısıyla Esenboğa Kampüsü yerine Esenboğa Külliyesi Temel Atma Töreni çok daha isabetli olur diye düşünüyorum.”
Osmanlıca, Arapça derken güzel Türkçemizi tamamen unutturma konusunda dev adımlarla ilerlediğimiz şu günlerde madem kampüse külliye diyeceğiz, kendimizi şimdiden alıştıralım ve yakında eğitim kurumlarında yerini alacak kelimelere bir bakalım dedik. Cumhurbaşkanımız isterse bizden kopya çekebilir.
Üniversite demeyelim, medrese diyelim
Madem kampüs, yerleşkenin yerine Arapça olarak külliye diyoruz, üniversitenin üniversite olarak kalması çok saçma değil mi? Müslüman ülkelerde orta ve yüksek öğretimin yapıldığı eğitim kurumlarının genel adı olan medreseyi kullanalım, bu dertten kurtulalım. Cümle içinde kullanıyoruz: İstanbul Medresesi Beyazıt Külliyesi ya da İstanbul Bilgi Medresesi santralistanbul Külliyesi. Harika durmadı mı?
Hoca, öğretmen demeyelim, müderris diyelim
Koca koca profesörlere, araştırma görevlilerine artık hocam demeyi bırakalım. Onlar eğitmen değil müderris. Sonuç olarak Arapçada “ders”ten gelen müderris kelimesi, ders veren öğretmen ve ders vermeye yetkili ilim sahibi kimse manasına geliyor. Biz de medreselerin külliyelerinde ders veren öğretim üyelerine müderris diyerek güzel Arapça’mızı sevelim, koruyalım.
Asistan demeyelim, muid diyelim
Medreselerde müderris yardımcılarına muid deniyor. Diğer bir deyişle sözlük anlamı tekrarlayan olan muidler, medreselerde müderrislerin verdiği dersi tekrar eden ve müderrise yardımcı olan öğretim görevlileri. Madem öğretim üyelerine müderris diyoruz, asistanlara da muid diyelim; iyice özümüzden kopalım.
Öğrenci demeyelim, danişmend diyelim
Bilgili, ilim sahibi anlamına gelen danişmendler, medreselerde icazet alma seviyesine gelmiş talebelere verilen isim. Artık teyzenizin komşusu “Çalışıyor musun, okuyor musun yavrum?” diye sorduğunda şöyle demeye hazır olun: “Medresede danişmendim, teyze.”
Vize, final diyenin ağzına vuralım, illa imtihan diyelim
Vizeleri ilk imtihan, finalleri son imtihan diye ayırırsak bir sorun olmaz bizce.
Yemekhane demeyelim, darüzziyafe diyelim
Aşhane de diyebiliriz ama o yine biraz Türkçe. Biz kökten darüzziyafe diyelim, öğlenleri yemeklerimizi burada yiyelim danişmend arkadaşlar. Zor gelirse küçük bir revizeyle imarete de çevirebiliriz.
Okul içindeki sağlık birimlerine, revire falan hep darüşşifa diyelim
Medrese içinde başınıza bir iş geldi. Müderris ya da muid sizi nereye yönlendirecek? Tabii ki darüşşifaya. Geçmiş olsun.
Bonus: Cumhurbaşkanı demeyelim, padişah diyelim
Saray da hazır varken, yakında olur mu olur.