Zamanın hiç olmadığı kadar kıymetli olduğu bir dünyada yaşıyoruz. Herkesin gün içinde 24 saati var, ama uyku için ayırmamız gereken o saatleri bile çoğu zaman sosyal medya, kaygılı rüyalar ve dünya çapındaki krizler kaplıyor. Elbette geçmişte de zor zamanlar yaşadık, ancak bugünkü gibi sürekli bir bilgi akışıyla bunları gözlerimizin önünde hissetmemiştik. Kendimizi sürekli bir “kapatma düğmesi” ararken buluyoruz ve belki de bu yüzden birçoğumuz pahalı tatiller için plan yapıyoruz.
Diyelim ki, bu düşüncelere kapıldınız ve fazladan mesailerle işlerinizi halledip, heyecanla tatile çıkmaya karar verdiniz. Havaalanına giderken, tüm sorumluluklardan uzak olmanın verdiği huzuru hissetmek istiyorsunuz. Ancak tam o anda, zihninizde beliren düşünceler sizi rahat bırakmıyor: “Döndüğümde beni bekleyen iş yığını ne olacak?”, “Bu tatil de hızla geçip bitecek mi?”
Belki de defalarca “Keşke zamanı durdurabilsem!” diye düşündünüz. Tabii ki, bu imkansız gibi görünüyor. Ama zamanı, saatlerle değil de algımızla ölçmeye başladığımızda, bazı şeylerin aslında mümkün olabileceğini fark edebiliriz. Peki, tatildeyken zamanı yavaşlatmak mümkün mü?
Bazı bilim insanları, 18 yaşına geldiğimizde algısal olarak hayatımızın yarısını yaşadığımızı öne sürüyor
Bu fikir, çocukken zamanın nasıl yavaş geçtiğini ve yaş aldıkça günlerin hızla akıp gittiğini düşündüğümüzde oldukça anlamlı geliyor. Yaşlılarımız, zamanın nasıl da hızla geçtiğinden sık sık bahsederler; bir gün, göz açıp kapayıncaya kadar bir yıl olabilir.
Zamanın çok hızlı geçtiğini düşünmek stres ve kaygıyı beraberinde getirebilir. Bilim insanlarına göre zamanı saate bakarak değil algılarımızla ölçmeye başladığımızda işler bir anda değişiyor
İşin ironik yanı ise, zaman algısını yavaşlatmak istiyorsak, bu stres ve kaygıyı yenmemiz gerektiğidir. Zamanı ölçmek zor olsa da, araştırmalar kaygının zamanın daha hızlı geçmesine neden olduğunu gösteriyor. Tatile çıkmak, stresi azaltıp zihinsel sağlığımıza iyi gelse de, tatilin hızla geçip gitmesini önleyebilir miyiz? İşte burada dikkatli olmak gerekiyor.
İlginizi çekebilir:
Yirmili Yaşlarınız Bitmeden Seyahat Edebileceğiniz En İyi 10 Yer
Bu anlamda tatil dönemini daha uzun hissetmek için yapabileceklerimiz var
Tatil öncesi ve tatil sırasında sosyal medyadan uzaklaşmak, yeterince uyumaya özen göstermek, zamanın farkında olmak ve rutininizi değiştirmek gibi adımlar tatilinizi daha uzun hissetmenin anahtarı olabilir. Çocukken zamanı uzun hissetmenin sebebi, her gün yeni şeyler öğrenmemizdi. Yaş aldıkça, zihinlerimiz yeni uyaranlara daha az açık hale gelir ve otomatik pilota geçeriz.
Eğer tatilinizde sadece dinlenmek istiyorsanız, yine de günlük planlar yaparak farklı aktivitelerle gününüzü renklendirmeye çalışın
Telefonunuzu bir kenara bırakın ve acil durumlar dışında kullanmamaya çalışın. Yeni şeyler denemek, bölgenin yerel mutfağını keşfetmek, kültürel yerleri gezmek gibi basit adımlarla tatilinizi zenginleştirebilirsiniz.
İlginizi çekebilir:
Gezginlerin Uğrak Noktası Dublin’de Mutlaka Yapılması Gereken 9 Şey
Tatilde zamanın daha yavaş aktığını hissetmek istiyorsanız, farklı günleri farklı aktivitelerle doldurmak akıllıca olabilir
Örneğin, bir gün plajda dinlenirken ertesi gün keşif turları yapmak, tatilinizi çeşitlendirecektir. Daha da ileri gitmek isterseniz, plajda meditasyon yapmayı deneyebilir ve bu anıların tadını daha fazla çıkarabilirsiniz. Modern hayat bizi sık sık geçmişte ya da gelecekte yaşamaya zorlar, ama bir tatilin en büyük amacı, anı yaşamak olmalıdır.
Tatil anılarınızı belgelendirmek ve üzerinde düşünmek de bu süreci uzatmanın bir yolu
Fotoğraflar çekmek, günlük tutmak ve bu anıları ara ara gözden geçirmek, tatilinizi daha kalıcı hale getirebilir. Deneyimleriniz üzerine düşünmek ve en sevdiğiniz anları seçmek, tatilinizi sadece bir anı olmaktan çıkarıp, uzun süre hatırlayacağınız bir deneyime dönüştürecektir. Tatildeyken zamanı yavaşlatmak mümkün mü yazımızın sonuna geldik.
Kaynak: 1