Erkek egemen bir dünyada, devletlere yön veren, tek bir sözüyle imparatorlukları titreten, yaptıkları buluşlarla dünyayı güzelleştiren, ilklere imza atarak dünya üzerinde büyük değişikliklere kapı açan 23 kadın…
Not. Bu listeye onlarca, hatta yüzlerce kadın eklemek mümkün tabii. Biz sadece bir seçki yaptık.
“Ölüm kötü bir şey; bak, işte tanrılardan belli, iyi bir şey olsaydı ölüm; önce tanrılar ölmez miydi?” Sappho (M.Ö. 630 ila 612-M.Ö. 570)
Tarihin ilk kadın edebiyatçısı. Kadınların özgürleşmesi için çok çaba harcamış olan ve adı hâlâ lezbiyen aşklarla birlikte anılan, antik çağın Midillili Yunan kadın şairi. Yazdığı coşkulu ve cesur lirik şiirler nesiller boyunca yaşadı ve günümüze kadar geldi.
“Bana karşı zafer kazandırtmayacağım” Kleopatra (M.Ö. 69-30)
18 yaşında Mısır kralıçesi olan 9 dil bilen Kleopatra dönemin en güçlü iki ismi Sezar ve Marcus Antonius ile beraberliği sayesinde ülkesinin varlığını korumasını sağladı. Kimi kaynaklar, bilinenin aksine kısa boylu ve çirkin bir kadın olduğunu tasvir etse de, kendisi hâlâ tarihin en güçlü kadınları arasında yer alıyor.
“Yine de insanların kalplerinin gerçekten güzel olduğuna inanıyorum” Anne Frank (1929-1945)
Almanya’daki Yahudi Soykırımı’nın simge isimlerindendir. 13 yaşındayken Amsterdam’da babasının ofisindeki gizli odalarda saklandıkları zaman yaşadıklarını yazdığı günlüğüyle Nazi zulmünü tüm dünyaya duyurmuştur.
“İnsanları yargılarsan, onları sevmeye zamanın kalmaz” Rahibe Teresa (1910-1997)
1979 Nobel Barış Ödülü sahibi Rahibe Teresa hayatını güçsüz ve bakıma muhtaçlara adamış ve Hindistan’ın en büyük şehirlerinden Kalküta’da sadece kendi elleri ile 1000 kişiyi kurtaran biri olarak adını tarihe yazdırmayı başarmıştır.
“Zeki olup da aptal görünmek kadar iyi bir şey yoktur” Agatha Christie (1890-1976)
Agatha Christie, dünyada İncil’den ve Shakespeare kitaplarından sonra en fazla okunan kitapların yazarı unvanını elinde bulunduruyor. Popüler edebiyatın en önemli isimlerinden olan Christie, Mary Westmacott takma adıyla aşk romanları da yazdı. Ancak asıl ününü, yazdığı 80 dedektif romanına ve West End tiyatrolarında başarıyla sahnelenen oyunlarına borçludur. Kitaplarında sıklıkla bahsettiği zehirleri ve öldürülme biçimlerini bu kadar iyi bilme nedeni ise savaş zamanında hemşire olmasıdır.
“Tanrı bana bir kadının zayıf vücudunu vermiş olsa da, bir kralın yüreğine ve midesine sahibim” I. Elizabeth (1533-1603)
Kimseyle evlenmemiş ve manevi olarak kendini İngiltere’yle evli ilan eden, İngiltere’ye siyasi ve ekonomik olarak en başarılı dönemlerinden birini yaşatmış Kraliçe I. Elizabeth. İngilizlerin gurur duya duya bitiremediği, adına Amerikan kolonilerinden birini adadığı pek muhterem bu hükümdar, Kral VIII. Henry‘nin Anne Boleyn‘den olma kızıdır.
“Doğru olan şeyi yaparken korku hissetmemelisiniz” Rosa Parks (1913-2005)
ABD’nin güney eyaletlerinde siyahlarla beyazların farklı kapılardan otobüse bindiği 1950’lerde Rosa Parks, Alabama’nın Montgomery şehrinde bir gün otobüse bindi. Basit gibi görünen bu olay daha sonra Amerikan tarihinin en önemli sivil haklar mevzuatının tekrar ele alınmasını gündeme getirdi. Çünkü Parks, o otobüste bir beyazın, beyazlara ayrılan yerde yer bulamayınca siyahlara ait bölümde Parks’tan kalkıp kendisine yer vermesini istemesine kalkmayarak karşılık verdi. Şoförün uyarılarına rağmen yerinden kalkmayan Parks tutuklandı ve hapse girdi.
Bu olayı protesto eden siyahlar bir yıldan fazla otobüslere binmedi ve her yere yürüyerek gitti. Bu kararlı eylem sonrasında Amerikan Federal Mahkemesi, otobüslerdeki bu uygulamayı yasakladı. Alabama’da beyazlar tarafından taciz edilen ve kuzeye taşınmak zorunda kalan Parks, 1999’da Time dergisi tarafından 20. yüzyılın insan hakları savunucusu seçildi.
“Aile hayattaki en önemli şeydir” Prenses Diana (1961-1996)
Gelmiş geçmiş en çok fotoğrafı çekilmiş kişi olmasının dışında prenseslik unvanıyla yaptığı hayır işleri ve toplumun alt kesimleriyle kurduğu yakın ilişkilerden dolayı 20. yüzyılın en çok tanınan ve sevilen hümanist ikonlarindan biri haline geldi. 1997’deki ölümü dünya çapında büyük ses getirdi.
“Yükses sesle över, alçak sesle suçlarım” Büyük Katerina (1729-1796)
Rusya’yı 18’inci yüzyılın en büyük gücü haline getiren büyük çariçe zamanında, yüzbinlerce kilometrekarelik alan fethedildi. Rus İmparatorluğu’nun sağlam temelleri onun zamanında atıldı.
“En iyi danışmanımız kendi hislerimizdir” Jeanne d’Arc (1412-1431)
Yüzyıl Savaşları boyunca İngiltere’ye karşı savaşan ve 19 yaşında İngilizler tarafından öldürülen Fransız kahramanı ve azizesi. Yaşadığı dönemde çok riskli bir karar olmasına rağmen 16 yaşında evinden ayrılır ve Fransa ordusuna katılır. Onu esir alan İngilizler, onun erkek giysileri giyip savaşan ve gaipten sesler duyan bir kâfir olduğunu öne sürerek diri diri yakılarak öldürülmesine karar verir. Ölümünden 490 yıl sonra, öldürülmesine karar veren kilise tarafından azize ilan edilmiştir.
Bugün Fransa‘nın en önemli azizelerinden ve kutsal ikonlarından olan Jeanne d’Arc’ın hayatı edebiyata ve sinemaya yoğun şekilde konu olmuştur.
“Öldüresiye sıkıcı olmaktansa, öldüresiye gülünç olmayı yeğlerim” Marilyn Monroe (1926-1962)
Asıl adı Norma Jean Baker olan Marilyn Monroe, çocukluğu yoksulluk içinde geçen, fotojenikliği, güzelliği, çekiciliği, sofistike havası ve yaşamı ile kısa sürede Amerikan idolü haline gelen özel bir isim. Yazar Arthur Miller ile evliliği ve suikasta kurban giden Amerikan Başkanı Kennedy ile olan ilişkisi ile de tanınan Monroe, filmlerinde canlandırdığı aptal sarışın imajına karşın entelektüel, zeki ve esprili biri olarak dikkatleri üzerine çekti.
“Siyasette bir şeyi söyletmek istiyorsanız bir erkekten isteyin. Bir şeyi yaptırmak istiyorsanız, bir kadından isteyin” Margaret Thatcher (1925-2013)
İngiltere’nin ilk kadın başbakanı, uyguladığı katı politikalar nedeniyle “Demir Leydi” lakabını aldı. Ronald Reagan ile birlikte Soğuk Savaş döneminin son yıllarının en etkin ismi olan Thatcher, Doğu Bloku’nun çöküşünde önemli rol oynayan aktörlerden biri olarak dikkat çekti.
“İnsanlar görevlerini unutmaya, haklarını hatırlamaya meyillidir” Indira Gandhi (1917-1984)
Hindistan’ın ilk ve tek kadın başbakanı olan Gandhi, görevde olduğu 1966-1977 ve 1980-1984 yılları arasında ülkesini en zor zamanlarında dağılmaktan kurtardı. Herhangi bir akrabalığı olamayan Mahatma Gandhi’den sonra, 20. yüzyılın ikinci yarısında ülkesinin en önemli siyasi figürü olan Indira Gandhi 1984’te koruması tarafından öldürüldü.
“Başkalarının hayatından ders alın. İnsan bütün hataları kendi yapacak kadar uzun yaşamıyor” Eleanor Roosevelt (1884-1962)
ABD Başkanı Franklin D. Roosevelt’ın eşi ve siyasi danışmanıdır. Eşinden sonra başkanlık koltuğuna oturan Harry S. Truman döneminde Birleşmiş Milletler temsilciliği yapan Eleanor Roosevelt, yaşamı boyunca insan hakları alanında savaşmış ve ‘Uluslararası İnsan Hakları Bildirgesi’ni Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’na sunarak kabul edilmesini sağlamıştır.
“Çirkin kadın yoktur. Tembel kadın vardır” Helena Rubinstein (1870-1965)
Kozmetik kavramını bulan ve bir servet sahibi olan Polonyalı girişimci. Zengin bir tüccar ailenin kızı olarak dünyaya gelen Rubinstein, bir dönem tıp eğitimi aldıktan sonra Avustralya’ya yerleşti. Burada tarımla uğraşan kadınların güneş yanıklarını, Avrupa’dan getirdiği kremlerle iyileştirince Sidney’de bir güzellik merkezi açan Rubinstein, daha sonra Londra, Paris ve New York’ta merkezler açarak sektöre yön veren isim oldu.
“Demokrasi en iyi intikamdır” Benazir Butto (1953-2007)
Müslüman bir ülkede seçilmiş ilk kadın başbakan olan Benazir Butto, görevi sırasında Pakistan’ı askeri diktatörlükten demokrasiye geçişi için çalışmış, yoksullar için özel destek ve sosyal reformların uygulaması için çaba göstermiştir. Babası Zülfikar Ali Butto’nun yolundan giderek siyaseti seçen Butto, yolsuzluk suçlamalarından dolayı görevden alındıktan sonra 2007 yılında suikasta kurban gitti.
“Başarımı şuna bağlıyorum; ne kimseden özür diledim, ne de kimse benden özür diledi” Florence Nightingale (1820-1910)
Kırım Savaşı sırasında Selimiye Kışlası’nda hizmet veren Florence Nightingale, özverisi ve yoğun çalışmaları ile hemşireliğe hak ettiği saygınlığı kazandırmayı başarmıştır. Ölümünün ardından Dünya Sağlık Örgütü, Nightingale’in doğum günü olan 12 Mayıs’ı Dünya Hemşireler Günü ilan etmiştir.
“Moda geçicidir ama stil kalır” Coco Chanel (1883-1971)
En yenilikçi moda tasarımcılarından biri olan Coco Chanel, modanın abartılı olduğu, kadınların kabarık etekler, süslü şapkalar taktığı bir dönemde kendinden taviz vermeyerek yalınlığı, tercih edilmeyecek durumda olsa bile rahatlığı ön plana çıkararak kadınlar için pantolon tasarlamış özel bir modacı. Time dergisi kendisini 20. yüzyılın en ilham verici 100 isminden biri olarak gösterdi.
“İnsanlar konusunda daha az, fikirler konusunda daha çok meraklı olun” Marie Curie (1867-1934)
Nobel Ödülü alan ilk kadın bilim insanı olan Curie, aynı zamanda iki kere Nobel Ödülü alan ilk insan olma özelliğine de sahip. Uranyum ile yaptığı deneyler sonucu radyoaktiviteyi keşfeden Curie, radyoloji biliminin kurucusu unvanına da sahip.
“Sevmek, insanı yalnız kılıyor” Virginia Woolf (1882-1941)
Bilinç akışı tekniğini ilk kez Mrs. Dalloway eserinde kullanan İngiliz feminist yazar, evine çok yakın olan Ouse Nehri’ne, cebine taşlar doldurup atlayarak intihar etti. İntihar nedeni sadece manik depresif olması ve yeteneğini kaybettiğini düşünmesi değil, aynı zamanda adının Nazilerin ölüm listesinde olmasıdır. Edebi başarısının yanı sıra dünyanın belki de gelmiş geçmiş en mutsuz kadını olmasıyla da ünlüdür ve bunu eserlerinde fazlasıyla hissettirir.
“Hareket etmeyen, zincirlerini fark edemez” Rosa Luxemburg (1871-1919)
Marksist düşünür, yazar ve eylemci olan Rosa Luxemburg, Almanya’da sosyal devrimi gerçekleştirmek için tutkuyla mücadele etti. Önce Alman Sosyal Demokrat Partisi’ni, daha sonra da Alman Komünist Partisi’nin kurdu. İktisatçı olan Luxemburg, 1919 yılında Alman askerleri tarafından öldürüldü ve cesedi Berlin’de Landwehrkanal’a atıldı.
“Mutlu insanların öyküsü olmaz” Simone de Beauvoir (1908-1986)
Simone de Beauvoir, 20. yüzyılın önde gelen varoluşçu filozof ve akademisyenlerinden biri olarak dikkat çeker. Tanınmış yazar, Jean Paul Sartre ile yakın kişisel ve entelektüel bir ilişkisiyle ve onun üzerindeki etkisi ile de bilinir. “İkinci Cins” adlı kitabında kadınların gördüğü baskıların bilimsel incelenmesini yaparak modern feminizmin temellerini kurduğu düşünülmektedir. Paris’teki Montparnasse Mezarlığı’nda Sartre ile aynı mezarı paylaşmaktadır.
“Harem ne ki? Dünyayı ben yöneteceğim!” Hürrem Sultan (1500-1558)
O yıllarda Lehistan Krallığı’na bağlı olan Ukrayna’ya yapılan akınlardan sonra İstanbul’a getirilen ve saraya alınan Anastasia’nın adı Hürrem olarak değiştirilir. Kısa sürede Sultan Süleyman’ın beğenisini kazanan Hürrem’in, devlet işlerinde etkin rol oynamaya başlayarak, Osmanlı İmparatorluğu’nda “Kadınlar Saltanatı” olarak anılan devri başlattığı kabul edilir. Sultan Süleyman’ın nikâhlı karısı olarak sultana beş evlat veren Hürrem Sultan’ın 1520’lerden ölümüne kadar, o yıllarda dünyanın en büyük ve güçlü devleti olan Osmanlı İmparatorluğu üzerinde büyük etkisi olur.