Enflasyon kavramının tarihi neredeyse paranın tarihi kadar eskilere dayanıyor. Enflasyon para biriminin dalgalanması nedeniyle gerçekleşen bir durum. Bu dalgalanma aslında direkt olarak enflasyon kavramını oluşturmuyor. İşin aslı bu para birimi dalgalanmalarının şiddet ve devamlılığında. Enflasyon ve hiperenflasyon kavramları da tam da bu dalgalanmanın şiddeti ve süresi ile alakalı. Para birimi değer kaybettikçe para arzında ister istemez bir artış söz konusu oluyor. Hükümetler çoğu zaman bu arzı karşılamak için yeni paralar basıyor. Yeni para basımı ise çoğu zaman paranın değer kaybetmesine yol açıyor. Tünelin sonunda ise insanlara zor günler yaşatan bir kavramla karşılaşıyoruz: Hiperenflasyon! Enflasyon her ne kadar dünyada sık olarak görülse de hiperenflasyon oldukça nadir karşılaşılan bir durum. Gelin tarihte yaşanan hiperenflasyonlara birlikte bakalım.
1. Antik Çin’de yaşanan hiperenflasyon
Bilindiği üzere Antik Çin dünyada ilk kez banknot kullanan ülkelerden biriydi. Her ne kadar rasyonel olarak bu kağıdın bir değeri olmasa da hükümet bu parayı değerli kılmıştı. Bu banknotlar Antik Çin’de temel değişim araçları olarak benimsendi. Belirli bir zaman sonra hükümet bu paralar üzerindeki kontrolünü kaybetti. Özellikle ihraç üzerinde gerçekleşen denetimsizlik nedeniyle enflasyon ortaya çıktı. Yuan Hanedanlığı o dönemde askeri harcamalarını ciddi bir para basımı ile karşılamaya çalıştı. Bunun sonucunda enflasyon giderek katlandı ve hiperenflasyon ortaya çıktı. Para biriminin değeri yaşanan devalüasyon nedeniyle ciddi bir kayba uğradı. Halk temel ihtiyaçlarını elde edemez hale geldi. Bu da sonuç olarak Yuan Hanedanı’nın çöküşüne zemin hazırladı.
2. Weimar Cumhuriyeti’nin canını okuyan hiperenflasyon
Weimar Almanya’sında yaşananlar muhtemelen dünyada en çok bilinen hiperenflasyon örneği. 1923’te yaşanan bu büyük krizin sebebi ise Versailles Anlaşması’ndan sonraki dönemi kapsıyor. Weimar Almanya’sı savaş sonrasında anlaşmanın şartları altında ezildi. 1922 yılında ödemeleri gereken savaş tazminatının bir taksidini karşılayamadılar. Fransızlar bu durum için Almanya’dan hesap sordu. Almanya ise bu durumun nedenini enflasyona bağladı. Fransızlar bu duruma inanmayarak Alman endüstrisi için kilit bir bölge olan Ruhr bölgesine el koydu. Durum Almanya için daha zor bir hale evrildi. Almanya’da insanlar artan enflasyon nedeniyle huzursuzlanmaya başladı. Alman hükümeti ise bu durumu daha fazla para basarak çözmeye çalıştı.
Fazla para basılması devalüasyona neden oldu. Bu da sonuç olarak para birimi olan Mark’ın dibe çakılmasıyla sonuçlandı. 1922 yılının sonlarında bir somun ekmek 2 milyar Mark değerindeydi. Hiperenflasyon Alman halkının belini bükmüş ve onları ciddi bir sefalete sürüklemişti. Neyse ki 1930’lu yıllarda bu problem çözülmüş ve Almanya, hiperenflasyon belasını atlatabilmişti.
3. Hiperenflasyon Yunanistan’a sefalet, açlık ve utanç getirmişti
1941’de Almanya, Yunanistan’ı işgal etmesinden önce ülkede ciddi bir stokçuluk baş göstermişti. Savaş korkusu nedeniyle halk akın akın temel gıda maddeleri ve diğer emtiaları stokladı. Kıtlık korkusu nedeniyle bu ürünlere olan talep, fiyatların ciddi miktarlara yükselmesine neden oldu. 1941 yılında Yunanistan, Nazi Almanya’sı tarafından işgal edildiğinde durum daha vahim bir hale geldi.. Naziler, Yunanistan’ın değerli mallarını ve ürünlerini yok pahasına kendi ülkelerine taşıdılar. Bu da Yunanistan Merkez Bankası’nın daha fazla para basmasına neden oldu. Drahmi tarihinin en kötü dönemini yaşadı. Nihayet Almanların Yunanistan’ı terk etmesiyle işler tersine döndü ve Yunanistan tarihinin ilk hiperenflasyonundan kurtuldu.
4. Hiperenflasyondan nasibini alan bir diğer ülke Macaristan
II. Dünya Savaşı’nın son yılı Macaristan için tam bir felaketti. Macar hükümeti banknot basımının kontrolünü devralmıştı. Macaristan’ın resmi para birimi olan Pengö’nun durumu hiç iç açıcı değildi. Buna ek olarak ülkeye yerleşen Sovyet ordusu kendi askeri parasını bastı. Bu durum Macar halkında ciddi bir kafa karışıklığına neden oldu. 1945’ten 1946’ya kadar tarihinin en büyük enflasyon rakamına sahipti. Ülkenin radyosu artık ülkede işler halde olan iki para biriminin değerlerini açıklamak zorunda kalıyordu. Nihayet Sovyetlerin Macaristan’dan çekilmesi ile yeni para birimine geçildi. Yeni para birimi olan Forint ile kısa bir süre sonra enflasyon dengelenmeyi başarmıştı. Bu durum böylece Avrupa’da yaşanan son hiperenflasyon örneği olarak tarihe geçti.
5. Hipernenflasyonun son kurbanı: Zimbabve
Zımbabve eski bir İngiliz kolonisiydi. Nisan 1980 yılında dünyaca tanınan bağımsız bir devlet olmuştu. Ülke, bağımsızlığını kazandıktan sonra buğday ve tütün üretimi açısından başarılı gelişmeler gösterdi. Ne yazık ki bu durum uzun sürmedi. Ülkenin yeni başkanı olan Robert Mugabe tarım faaliyetlerini yönetemedi. Ekonomi kısa bir süre sonra çöktü. Ülkedeki zenginler durumu fark edip yurt dışına çıktılar. Kurumsallaşmış yolsuzluk sorunu da eklenince ülkenin para birimi oldukça sert bir kayıp yaşadı.
Enflasyon Zımbabve’de 2000’lerin başında tırmanışa geçmişti. En ağır zamanlar ise 2007 ve 2009 yılları arasında yaşandı. Ülkede kilit rolde çalışan işçiler ve uzmanlar işlerini terk etti. Altyapı çöktü. Hükümete olan güvensizlik de duruma eklenince hiperenflasyon açığa çıktı. Ülkede fiyatlar her 24 saatte bir iki katına çıktı ve bu da oldukça ciddi sorunlara neden oldu. Zımbabve günümüzde hiperenflasyondan kurtulmuş olsa da güncel enflasyon hala ciddi bir sorun olarak devam ediyor.
Kaynak: 1