Ana sayfa » Tarih » Sanat Dünyasını Sarsan Tarihin En Büyük 5 Müze Soygunu
Sanat Dünyasını Sarsan Tarihin En Büyük 5 Müze Soygunu
Hırsız dendiğinde akla genellikle kaba suç imgeleri gelse de bazı müze soygunları bu algıyı baştan aşağı değiştirebilir! İşte 5 tarihin en büyük soygunu…
Sanat hırsızlığı, suç dünyasının en çok konuşulan başlıklarından biri olmuştur. Bir yankesicinin cüzdan çalmasından farklı olarak, müze soygunları akıllarda bambaşka bir yer edinir. Çünkü burada mesele yalnızca maddi kazanç değildir, işin içinde paha biçilemez kültürel miras, tarihe meydan okuyan eserler ve çoğu zaman inanılmaz derecede planlı operasyonlar vardır. Hatta Hollywood’un gözünden baktığımızda, bu soygunlar gizemli bir zekâ ve bazen de neredeyse romantik bir cazibe kazanmayı başarmış. Ama işin gerçeği, her kaybolan eserin insanlık tarihinden koparılmış bir parça olmasıdır. Gelin, tarihin en unutulmaz müze soygunları ve detaylarına birlikte göz atalım.
1. Paris Louvre Müzesi soygunu
1911 yazında Paris Louvre Müzesi’nden çalınan Mona Lisa, belki de tarihin en ünlü sanat soygunu olarak anılır. İlginçtir ki Leonardo da Vinci’nin bu başyapıtı o dönemde bugünkü kadar popüler değildi. Ancak Vincenzo Peruggia isimli İtalyan bir tamirci, tabloyu duvardan indirip montunun altına gizleyerek müzeden çıkardığında işler değişti. Olay gazetelere yansıdı, polis soruşturması büyüdü ve Mona Lisa’nın adı bütün dünyada duyuldu. Günümüzde ise bu olay tarihin en büyük müze soygunları arasında yer almayı başarmış.
O dönem tabloya biçilen değer yaklaşık 5 milyon dolar olarak tahmin edilse de bu, daha çok sembolik bir rakamdı. İki yıl sonra tablo Floransa’da bulunup yeniden Louvre’a döndüğünde ise çoktan bir kültürel ikon haline gelmişti. Bugün hâlâ sergilendiği cam vitrinin önünde uzun kuyruklar oluşuyor. Kısacası, bu soygun Mona Lisa’nın ününe ün katarken, Louvre tarihinin en büyük skandallarından biri olarak kayıtlara geçti.
Kanada tarihinin en büyük sanat hırsızlığı, 1972’de Montreal’de yaşandı. Üç silahlı soyguncu, tamir edilmekte olan bir çatı penceresinden müzeye sızdı. Yaklaşık doksan dakika boyunca bekleyip içerideki gece bekçilerini etkisiz hale getirdiler. Planları oldukça büyüktü: müzenin kamyonetlerinden birini kullanarak eserleri kaçıracaklardı. Ancak tetiklenen bir alarm işleri bozdu ve hırsızlar çaldıkları eserlerin yalnızca bir kısmıyla kaçmak zorunda kaldı.
Kaçırılan 18 tablo arasında 17. ve 19. yüzyıl Avrupalı sanatçılara ait milyonlarca dolar değerinde eserler bulunuyordu. Bugün hala bu tabloların büyük çoğunluğu kayıp. İlginç olan, soygunun yaşandığı hafta sonu Montreal’de peş peşe felaketler ve büyük olaylar yaşandığı için bu dev hırsızlık medyanın gündeminde hızla gölgede kaldı. Yarım asırdan fazla zaman geçti, fakat bu gizem hala çözülebilmiş değil.
3. Antropoloji Müzesi soygunu
1985 yılının Noel sabahı, Meksika Ulusal Antropoloji Müzesi beklenmedik bir sürprizle sarsıldı. İki genç veterinerlik öğrencisi, müzenin klima kanallarından girerek tam 124 paha biçilemez eseri çaldı. Aztek ve Maya dönemlerine ait altın, obsidyen, yeşim ve turkuazdan yapılmış kutsal eşyalar arasında maymun biçimli ünlü bir obsidyen kap da vardı.
İkilinin soygundan önce aylarca plan yaptığı ortaya çıktı. Müzenin güvenlik zafiyetlerini araştırmış, eserlerin değerini öğrenmek için defalarca ziyaret gerçekleştirmişlerdi. Çaldıkları eserlerin toplam değeri milyonlarca doları buluyordu. Çoğu zaman böyle olaylarda eserler karaborsaya düşer, ancak bu hikâyenin sonu biraz farklı oldu. Öğrencilerden biri yıllar sonra yakalandığında, eserlerin büyük kısmı hala ailesinin evindeki dolapta saklanıyordu. 124 parçadan 111’i kurtarıldı, ancak kayıp olanlar bulunamadı.
Kasım 2019’da Almanya’daki Yeşil Kasa (Green Vault), modern tarihin en çarpıcı soygunlarından birine sahne oldu. Hırsızlar önce elektrik panosunda yangın çıkararak güvenlik sistemlerini devre dışı bıraktı. Ardından önceden kesilmiş bir pencereden içeri girdiler ve balta darbeleriyle güçlendirilmiş vitrinleri kırarak kraliyet mücevherlerini çaldılar.
Çalınan parçalar arasında Hindistan kökenli devasa elmaslar ve 18. yüzyıldan kalma paha biçilemez mücevherler vardı. İlk anda değeri 1 milyar doları bulduğu söylense de daha sonra kesin rakam 132 milyon dolar olarak açıklandı. Olay kısa sürede Avrupa gündemine oturdu. Hırsızlar birkaç yıl sonra yakalansa da tüm mücevherler geri getirilemedi. Dresden Beyaz Elması hâlâ kayıp. Yine de ele geçirilenlerin büyük kısmı 2023’te müzeye geri dönerek sergilenmeye başladı.
5. Isabella Stewart Gardner Müzesi soygunu
1990 yılında Boston’da yaşanan bu olay, sanat dünyasının hala çözülmemiş en büyük gizemlerinden biri olarak biliniyor. Polis kılığında müzeye giren iki adam, güvenlik görevlilerini bağladıktan sonra yaklaşık bir saat boyunca rahatça dolaşıp 13 eseri çaldı. Aralarında Rembrandt’ın ve Vermeer’in başyapıtlarının bulunduğu eserlerin toplam değeri 500 milyon doların üzerindeydi.
İşin ilginç yanı, müze yönetimi daha önce güvenlik konusundaki uyarıları dikkate almamıştı. Görevliler asgari ücretin biraz üzerinde maaş alıyor, sistemler yetersiz kalıyordu. FBI yıllarca soruşturma yürüttü, şüpheler Boston mafyasına kadar uzandı, fakat eserlerden hâlâ tek bir iz yok. Gardner Müzesi bugün bile çalınan eserlerin çerçevelerini boş halde sergiliyor. Bu nedenle bu olay, tarihin en büyük müze soygunları arasında yerini almayı başarmış.