Gün geçmiyor ki hayat bizi hiç tanımadığımız insanlarla farklı farklı ortamlarda başbaşa bırakmasın, bizi yepyeni birileriyle muhabbete zorlamasın. Bazen dünyanın zirvesine çıkacakmışçasına bitmeyen bir asansör yolculuğunda, bazen bindiğimiz bir takside, bazen gittiğimiz bir etkinlikte, bazen bir berberde, bazen bozulan metrobüsten inmiş Zincirlikuyu’ya yürürken, bazen bir kuyrukta sıramızı beklerken, bazen iki arada bir derede, kapı önü sigara kaçamağında…
Bu tip durumlarda gözünüzü aslında hiç olmayan bir noktaya dikmek ya da hayatta okumayacağınız bir şeyleri okumak (ezbere bildiğimiz asansörün kullanma talimatı gibi) veya susup tanıdığınız dünyaya dönmeyi beklemek yerine sosyalleşmeniz ve bir iki kelam etmeniz için aklımıza gelen konu başlıklarını sıraladık size. Odun olmayın, iletişim önemli, kafanızda bambaşka bir şeyler varsa bile göreceksiniz ki hiç tanımadığınız birileriyle konuşmak bir an olsun ufkunuzu açacak ve iletişimin gücü damarlarınızda dolaşacak. Tabi ufkunuzu bir daha hiç açılmamak üzere kapatacak bir cümle duyma ihtimaliniz de hep var ama risk budur, riski severiz, macera ve bilinmezlik bizi hep çeker.
İlk silahımız: Nezaket
Ne olursa olsun nezaketi elden bırakmıyoruz dostlar. Yabancısı olduğumuz bir ortamda yabancısı olduğumuz biriyle karşı karşıyaysak öncelikle hiç olmazsa bir gülümseme takınıyoruz. En az konuşmak kadar etkileyici bir şeydir gülümseme, bazen bir “iyi günler”den çok daha anlamlıdır. Baktınız karşınızdaki de gülümseyiverdi hemen patlatın “merhaba”yı. Korkmayın yahu merhaba deyip de saldırıya uğrayan eminim çok az insan olmuştur dünyada. Zaten karşıdan alacağınız cevap ya da tepkisizlik ortamın muhabbet açılabilirliğini size gösterecektir. Baktınız karşıdan da bir “selam” geldi, o zaman ister hal hatır sorma faslına geçersiniz, isterseniz direkt olarak aklınızdaki konuyu patlatırsınız. Birinci bölümü başarıyla geçtiniz, tebrikler.
Ne yapacağız bu havalarla bilmem
Karşıdaki insanın tanımadığımız biri olmasından mütevellit kurulabilecek en risksiz ikinci cümle hava durumuyla ilgili olacaktır şüphesiz. Evet kulağa klişe gelebilir ama her zaman işe yarar bu yöntem. “Eee sonunda kış geldi çattı.” dediğiniz anda havaların soğumasıyla ilgili en az bir cümleyle sizi cevaplamayacak insan yoktur şu dünyada! Şu an farklı yarım kürelerdeysek sıcaklardan da muhabbet açabilirsiniz tabi ama Türkiye’de bu mevsimde “Ay sıcak bastı.” gibi bir cümle ya farklı anlaşılmalara ya da tekme tokata sebebiyet verir. Soğuk hava insanları geriyor malum. Girebileceğiniz yüzde 99 ortamda ve denk gelebileceğiniz yüzde 99 insana karşı çalışıyor bu yöntem, o kalan yüzde 1’lik ortamlara da insanlara da denk gelmeyin bir zahmet.
Hepimizin içindeki siyasetçiler
Malum ülkemiz pek çok benzeri gibi siyaseten her an size konuşacak konu verebilecek güçte bir gündeme sahip. Ya da yaşadığımız her olayla ve karşılaştığımız her yenilikle ilgili siyasi bir yorum yapma şansımız var. Eğer karşınızdakinin siyasi eğilimini üç aşağı beş yukarı kestiremiyorsanız yuvarlak bir giriş cümlesi seçebilirsiniz. Örnek: “Marmaray da neymiş be arkadaş.” Bu tip bir cümle karşıdakinin ağzını açacak, vereceği cevap ve veriş tarzı karşınızdakinin siyaset konuşabilir ya da konuşulamaz biri olduğunu belli edecektir. “Evet büyük ihtiyaçtı, 2 haftada milyonlar bindi, çok makbule geçti.” şeklinde bir cevapla “Allah sonumuzu hayır etsin, boğulup gideceğiz.” tipi bir cevap arasında dağlar kadar fark var. Bu fark sizin heves ve heyecanınıza göre konuşmayı sürdürüşünüzü ya da konuyu değiştirme ihtiyacınızı belirleyecektir. Üst kuşağa denk gelirseniz kaşla göz arasında birilerinin meydanlarda sallandırılması muhtemeldir, kuşak çatışmasının gereğidir bu durum. Az tanımanın verdiği saygıyı kaybetmeden muhabbete devam edebilirseniz, henüz tanıştığınız bu insanla artık saatlerce hatta günlerce konuşacak malzemeniz var.
Konser, sinema ve çeşitli etkinlikler
Kulağımıza ya da gözümüze çalınan etkinlikler muhabbet açmak için bire birdir. Yolda gördüğünüz bir tiyatro afişi, daha önceki gece jeneriğini izlediğiniz bir vizyon filmi veya çok ses getireceğinden şüphe duymadığınız bir konser kurmanız gereken olası ilk cümle için biçilmiş kaftandır. “Tarkan haftaya Kuruçeşme’ye çıkacakmış, kesin gitmek lazım.” tadında bir cümle size sonsuz bir müzik muhabbetinin kapılarını açabilir misal. “Tarkan’ı pek sevmem.” gibi bir olumsuz cevap alırsanız şayet zaten o insanla gerçekten de iletişime geçmeyin, o insan ki dünyada pek çok şeyi yanlış anlamıştır. Yeni konu bile aramayın, susup tepkinizi koyun, ne de olsa bir süre sonra yollarınız ayrılacak. Tarkan’ın sevilmemesi ihtimali bile gördüğünüz üzere bizi sinirlendirmeye yetti.
Gözlem ve iltifat
Karşınızdaki şahısı göz ucuyla da olsa iyi gözlemleyin. Giyimi, ses tonu, cümle vurgusu, o an içinde bulunduğunuz ortamın detayları bile size konuşulabilecek olası konular hakkında onlarca ipucu verecektir. Eğer iyi gününüzdeyseniz ve karşınıza çıkan insan hoşunuza giden bir ayrıntıya sahipse (bu kostümü de olabilir, saç modeli de) ona iltifat edebilirsiniz. Karşınızdakine güzel bir şey söylemek gerçekten büyüleyici bir şeydir ve insanların birbirine karşı taktığı kalkanların neredeyse yarısını bir anda etkisiz hale getirir. Tabi hemcinslerinize iltifat etmek kolayken karşı cinse iltifat etmek biraz “Bu bana yazıyor mu?” şüpheleri doğurabilir ancak kendinize güveniniz ve samimiyetiniz bu noktada tek dayanağınız. Hem baktınız karşılıklı bir elektriklenme var, yazınız efendim. Tabi insan gibi.
Hayat tarzına müdahale
Bu yöntem çok sempatik bir imajınız yoksa size göre bir yöntem değil. Yeterince sevimli olmadan kurulacak her cümle karşıdaki insanın yüzde 15’lik iletişime geçme ihtimalini de sıfırlar. Ya çok şirin olun ya da kendinizden daha genç ama ergenlik döneminde de olmayan -ergenlik tehlikeli- bir aday seçin. Üst kuşaklar bu konuda müthiş rahattır mesela. Karşınıza herhangi bir ortamda çıkan ortalama bir teyze ya da amcanın çat diye “Yavrum o tişörtle donmuyor musun bu havada?” diyerek muhabbete girmesi an meselesidir. Bu eleştiriyi olgunlukla karşılamak ve sevimli bir cevap vermek ise sizi keyifli bir sohbete taşıyacaktır muhakkak. Yapıcı bir eleştiri de muhabbete girmekte işinize yarayacaktır tabi karşınızdakinin keyfini yerle bir etmediğiniz sürece. “İçme şu zıkkımı!” diye konuya girerseniz olmaz yani.
Ateş, sakız, selpak vb. temel ihtiyaçları istemek
İçine düştüğümüz olası mağduriyet durumu hepimizin içinde bulunan acıma duygusunu tetikleyecektir. Dudağından sarkan bir dal sigarayla ateş arayan adam, kırmızı bir burunla hapşurma arifesindeki bir kadın, lahmacunun dibine vururken katılacağı toplantıyı unutmuş bir beyaz yakalı bir gün hepimizin karşısına çıkabilir. Hatta hepimiz an gelir kendimizi bu tip ihtiyaçlar içerisinde de bulabiliriz. Bu durumda ihtiyacımızı isterken ya da karşıdakinin ihtiyacını elimizden geldiğince karşılar ya da karşılayamazken kuracağımız nüktedan cümleler bizi çok keyifli sohbetlere götürmenin anahtarıdır. Artık tarzınıza göre “Vayt burun çilek gibi kızarmış.” mı dersiniz, “Ben 27 sene içtim bu mereti.” mi dersiniz o size kalmış. Abartmadan, tenkit etmeden, kibar ve sevimli sevimli attığımız her adım, karşınızda size koşan insanlar oluşturacaktır.
Aşure bonusu
En tehlikeli bonus: Fıkra
Fıkra dipsiz kuyu, o ana gerçekten uygun bir fıkranız yoksa, denemeyin bile. Yukarıdaki kadar zor bir duruma düşmezsiniz belki ama her türlü karşınızdakinin gözünden düşersiniz. Düşenin de dostu olmaz, tanımadık bir insan kazanacağım derken hali hazırdaki dostluklarınızı da kaybetmeyin. Tanımadığınız kişilerle sohbet etmenizin olası ilk adımlarını biz bu şekilde sıraladık, bu konuda bol bol pratik yapıp çevrenizi mi genişletirsiniz, yoksa arada bir deneyip macera mı arasınız o size kalmış. Sosyal varlıklar olduğumuzu unutmayalım, gün gelir hepimiz iki muhabbete muhtaç kalabiliriz.