Taksim Meydanı, şehrin en kalabalık yeri, İstanbul’un en renkli fotoğrafı.
Bu sıralar sık sık TOMA’ların, akreplerin, polislerin cirit attığı meydan, aslında günün her saatinde her yaştan her kesimden insanın uğrak yeri.
Taksim Meydanı son zamanlarda en çok 27 Mayıs 2013’te başlayan Gezi Direnişi ile hafızamıza kazınsa da, geçmişte de elbette pek çok siyasi ve toplumsal olayın ev sahibiydi.
Biz de hafızamızı tazeleyelim, meydanın mimari, toplumsal ve siyasal geçmişine şöyle bir bakalım istedik.
Maksemden Taksim Meydanı’na
Taksim Meydanı adını, 1732-1733’te 1. Mahmut tarafından Galata-Beyoğlu suyunu taksim etmek için yapılan maksemden (su dağıtımının yapıldığı bina) aldı.
Cephesinde “Her şeye su ile hayat verdik.” anlamına gelen bir ayet yazan Taksim Maksemi, bugün kurumuş. Ama sivri külahlı, taş yapı İstiklal Caddesi’nin girişinde varlığını sürdürüyor.
Semtin resmileşen tarihi
18. yüzyıldan itibaren eskiden kırlık bölgede Topçu Kışlası, kışlanın karşısındaki talim yeri (Talimhane), Abdülmecid Dönemi’nde yapılan Mecidiye Kışlası (İTÜ Taşkışla Binası) ve Gümüşsuyu Askeri Hastanesi gibi binalarla semtin çehresi resmileşti.
Tramvay sayesinde önemi arttı
Civardaki binalar, gayrimüslimler ve Levantenlerin yaşadığı Pera (Beyoğlu) ve Tatavla’yla (Kurtuluş) tezatlık yaratınca, bölgeye eğlence mekânları sıkıştırıldı. 1913’te tramvayla Beyoğlu’nun Şişli’ye bağlanması Taksim’in önemini arttırdı.
Civarda neler oldu?
Meydanın yakınındaki Topçu Kışlası, zamanla kullanılamaz hale gelince önce Taksim Stadyumu’na çevrildi. 1930’larda civardaki Ermeni ve Müslüman mezarlıkları kaldırıldı. Bölgedeki kâgir konaklar, binalar el değiştirip yıkılırken meydanın çevresi değişti.1940’ta İstanbul Valisi Lütfi Kırdar döneminde ise stadın yerine Gezi Parkı yapıldı.
Cumhuriyet Anıtı ile meydan oldu
Taksim, Cumhuriyet Anıtı’ndan önce açıklık alan, bir yol kavşağı görünümündeyken 1928’de Cumhuriyet Anıtı’nın dikilmesiyle şehir meydanı kimliği kazandı.
Yeni düzenin anıtı
Meydanın simgesi Cumhuriyet Anıtı’nı, İtalyan heykeltraş Pietro Canonica 2,5 yılda yaptı. Figüratif bir anlatımla Atatürk’ü ve yeni düzeni anlatan 11 metre yüksekliğindeki heykelde pembe Trentino ve yeşil Suza mermerleri kullanıldı.
Anıtta kimler, neler var?
Anıtın bir yüzü Cumhuriyet Türkiyesini, diğer yüzü Kurtuluş Savaşı’nı simgeler. Kuzey yönünde Mustafa Kemal, yanında İsmet İnönü, Fevzi Çakmak, halk ve iki Sovyet generali Kliment Yefremoviç Voroşilov ile Mihail Vasilyeviç Frunze betimlenir. Yan yüzlerinde birer asker, üstlerindeki madalyonlarda ise iki kadın figürü görülür. Anıtın dar yüzleri altında mermerden yalak, çeşme olarak düşünüldü ama çeşmeler daha sonra eklenmedi.
Yeni rejimin kamusal alanı
Taksim Meydanı, Cumhuriyet’in ilk dönemlerinde, Sultanahmet ve Beyazıt meydanlarının kamusal işlevlerini yüklendi, yeni rejimin simgesi olarak görüldü.
Meydana müdahaleler değişen iktidarlarda da sürdü. Taksim, Adnan Menderes’in imar hamlelerinden Bedrettin Dalan’ın Tarlabaşı yıkımlarından nasibini aldı.
Kanlı 1 Mayıs…
1 Mayıs İşçi Bayramı’nın Taksim Meydanı’nda kutlanması hükümetler ve kitleler arasında hep tartışma konusuydu. 50 yıllık yasaklı dönem 1976’da sona erdi. Bir sene sonraki kutlama ise kana bulandı.
1 Mayıs 1977’de İşçi Bayramı’nı kutlamak üzere yaklaşık 500 bin kişi Taksim Meydanı’ndaki mitinge katıldı. Alana ateş açılınca yaşanan izdihamda 34 kişi yaşamını yitirdi ve yaklaşık 130 kişi yaralandı. O gün, tarihe Kanlı 1 Mayıs olarak geçti.
Yeniden 1 Mayıs
Meydan ancak 32 yıl sonra, 1 Mayıs İşçi Bayramı’nın resmi tatil ilan edildiği 2009’da kitlelere açıldı. Ama sonraki yıllarda da meydandaki kutlamalar iktidarın keyfine bağlandı.
Tören yeri, buluşma mekânı
Meydandaki Cumhuriyet Anıtı bugün ulusal bayramlarda, yılbaşında ve futbol galibiyetlerinde kutlama yeri; Galatasaray Meydanı’nda başlayan bütün eylemlerin varmak istediği son durak. Hatta 2013 Gezi Direnişi’nde polislerin günlerce el ele verip ‘barış ve kardeşlik zinciri’ yaptığı yer!
Meydan 7/24 durmaz
Taksim Meydanı ve İstiklal Caddesi 7/24 hareketli, kıpır kıpır bir alan. Meydanın girişindeki büfeler sabaha kadar kapanmaz. Taksiler günün her saati ulaşım sağlar. Müzik, kalabalık, keşmekeş bitmez.
Gece her telden çalan barlarda, kulüplerde eğlendikten sonra, Sıraselviler’deki büfelerde ıslak hamburger, kaşarlı dürüm yenir, sabahın ilk ışıklarıyla evlere dönülür.
Taksim Yayalaştırma Projesi
İstanbul Büyükşehir Belediyesi, sivil toplum örgütlerinin “insansızlaştırma projesi” diyerek karşı çıktığı projeyi 31 Ekim 2012’de başlattı. Trafiği yer altına indirecek tüneller ile Topçu Kışlası’nın yeniden inşasını öngören çalışmanın ilk etabı Tarlabaşı-Harbiye hattı için 5 Kasım 2012’de ilk kazma vuruldu.
Gezi Parkı Direnişi
İktidar 27 Mayıs 2013’te, İstanbul 6’ncı İdare Mahkemesi ve 2 No’lu Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu kararına rağmen, Gezi Parkı’na imar izni olmadan Topçu Kışlası’nı yeniden yapmak istedi. 28 Mayıs’a bağlanan gece geç saatlerde yıkım girişiminin ardından Gezi Parkı nöbeti başladı.
”Bu daha başlangıç, mücadeleye devam” ya da ”Isengard’a hoş geldiniz”
Çevik Kuvvet ve zabıta, parkta nöbet tutanlara saldırıp, çadırlarını yakıp, iş makineleriyle ağaçları sökünce “üç, beş ağaç” için başlayan direniş, Türkiye’nin 80 iline yayıldı. Taksim Meydanı haziran ayı boyunca polisin attığı biber gazlarıyla J. R. R. Tolkien’in hayali evrenindeki Isengard’a döndü.
Meydan meydan olalı böyle şenlik görmedi
Neler yapılması düşünüldü?
O dönemde mimarlar, mühendisler ve şehir planlamacıları Başbakan’ın hızına yetişemedi. Gezi Parkı’na AVM, yeniden yapılacak Topçu Kışlası’na otel-rezidans-şehir müzesi, meydanda şu anda karakola dönüşen Atatürk Kültür Merkezi’ne “barok opera binası” yapılması düşünüldü.
Direnişin Bilançosu
İçişleri Bakanlığı’nın verilerine göre eylemlere yaklaşık 2.5 milyon kişi katıldı, daha fazlası da sosyal ağlar üzerinden destek verdi. Direnişteki polis saldırısı sonuncunda farklı illerde altı sivil, bir komiser hayatını kaybetti, binlerce kişi yaralandı.
Trafiğin taksim edilişi
Taksim, şimdi meydandan çok, ucube bir kavşak görünümünde. Meydan, Cumhuriyet ve Halaskargazi caddeleri üzerinden Harbiye, Nişantaşı, Osmanbey, Şişli ve Mecidiyeköy’e, Tarlabaşı Bulvarı’yla Kasımpaşa, Şişhane, Unkapanı ve Aksaray’a, İstiklal Caddesi’yle Tünel ve Karaköy’e, Sıraselviler Caddesi ve Defterdar Yokuşu ile Cihangir ve Tophane’ye, İnönü (Gümüşsuyu) Caddesi’yle Dolmabahçe’ye, Mete Caddesi ve devamındaki Taşkışla Caddesi ile de Nişantaşı ve Maçka’ya bağlanıyor.
Meydan mı beton çölü mü?
İmar planları iptal edilmesine rağmen, Taksim Yayalaştırma Projesi’nde artık sona gelindi. Mevcut haliyle İstanbulluların elinde yağmurda göle, karda buz patenine dönen beton çölü kaldı. Sıkışan trafik, yer altındaki tüneller, yer üstündeki havalandırma bacası ve yaya yolunda otoyol bariyerleri de cabası.
Edebiyatçı bonusu 1
“Taksim Meydanı hayattır. Türkiye’nin neşeli, kederli, cani balinasıdır. Ağzından su, sırtından kan, kıçından rakı fışkırtır. Her daim taksilerin kuşatmasındadır ve taksiciler meydanı ağızlarındaki okkalı sigaralarla süzerlerken ekmek, memleket ve meşk hayalleri kurarlar…” (Murat Uyurkulak Bazuka – Kuş Yuvası)
Edebiyatçı bonusu 2
“Bütün hayatının coğrafyasını belirleyen temel merkezlerden biri, Taksim Meydanı, iri hindiler gibi dolanan otobüsleri ve dalgın ıstakozlar gibi ağır ağır hareket eden troleybüsleri ve her zaman karanlıkta kalmaya kararlı belirsiz köşeleriyle bu müziğin içinde ağır ağır değişti ve Galip’in ilk defa adımını attığı fakir, düşmüş ve umutsuz bir ülkenin allanıp pullanmış ‘modern’ bir meydanına dönüştü.” (Orhan Pamuk – Kara Kitap)