Hayat çok zor!
Sabah, bünyemizin uyanması için asla uygun bir zaman dilimi olmasa da birçoğumuz erken saatlerde kalkıp işe güce gitmek için yataktan kazıyoruz kendimizi. Bazen hava bile aydınlanmamış 🙁 o saatlerin ağırlığı göz kapaklarımızdayken gayet naif hislerle hangi ayakkabıyı giysem diye camdan bakıyoruz ve çat! KAR YAĞIYOR. Beterin de beteri yağmur ise her şeyi derinlemesine keder ve elemle kaplıyor. Hele o kapıdan çıktığınız anda kirpiğinize düşen koca damla…
‘Güne kötü başlangıçları silip sizi hangi bulutun hangi parçasına çıkaracağını şaşırdığınız’ bir liste değil bu. Karlı, yağmurlu günlerde izlemelik filmlerle dolu net bir liste. Göz atmak isterseniz aşağı doğru gelsenize. ^^
1. Dean Spanley
1900’lü yılların başında geçen ilginç reenkarnasyon hikayesinde Henslowe hasta babası Horatio Fisk ile ‘ruhların göçü’ adlı kursa katılmaya karar verir. Aralarındaki ilişki hayatları boyunca yolunda gitmeyen baba oğul, bu kurs sonunda Horatio’nun önceki hayatında bir köpek olduğunu öğrenir. Bu olay baba oğulun hayatına yeni anlamlar katacaktır. Başta çözülemeyen örgü gibi görünse de az sabırla murada erdiren bir yapım.
2. Zamani barayé masti asbha (Sarhoş Atlar Zamanı)
Abbas Kiarostami’nin eski asistanı Bahman Gobadi’nin Cannes Film Festivali’nde Altın kamera ödülü alan ilk uzun metraj filmi. Adını soğukta yük taşıyan katırların hareketlenmesi için sularına katılan viski sayesinde alan Sarhoş Atlar Zamanı’nda yönetmen İran ve kürt kültürlerini birleştirip bütün dünyanın kalbine dokunacak bir hikayeye dönüştürüyor. Babalarını kaybeden ailede erkek olduğu için ailenin başına geçmesi gereken küçük Eyüp, ailesi ve bilhassa ameliyat olması lazım gelen kardeşi için her şeyi yapmaya hazırdır.
3. Groundhog Day (Bugün Aslında Dündü)
Hava durumu sunucusu olan Phil Connors’ın, Punxsutawney kasabasındaki kunduzların baharın gelip gelmediğini haber veren geleneksel Groundhog Day şenliklerine gönderilmesiyle başlar. Ancak sorun şudur ki, Phil Connors her uyandığına 2 Şubat Dağsıçanı festivalinin yapıldığı güne uyanmaktadır.
4. The Revenant (Diriliş)
Adını söylemek bile keyif veren Alejandro González Iñárritu’nun Leonardo DiCaprio’ya Oscar kazandıran filmi Revenant, Michael Punke’nin 2002’de yayınlanan aynı adlı romanından uyarlandı. Ne demişler: Öldürmeyen allah öldürmüyor.
5. The Hateful Eight
‘Tarantino’nun westerni nasıl olur’un cevabı, iç Savaş sonrası Wyoming’de kar fırtınası sırasında posta arabasıyla dağdan geçerken sığınak arayan 8 kişinin hikayesine odaklanıyor. Samuel L. Jackson’a mı, Kurt Russell’a mı yoksa Tim Roth’a mı baksam derken dişinize gelecek yumruğu kimden yiyeceğinizi şaşırabilirsiniz.
6. Soğuk
Uğur Yücel’in Yazı Tura ve Ejder Kapanı sonrasındaki yönetmenliğini yaptığı üçüncü filmi, karla kaplanmış klasik bir Kars kasabasında geçiyor. Hamile karısından uzaklaşıp arkadaşlarıyla gittiği pavyonda İrina isimli kadınla tanışan Balabey’in gitgelleri filmin ortasına oturur.
7. Kraftidioten (Buz, Kar ve İntikam)
Diğer adı ‘Kuzeyin Garipliği’ olması gereken refah seviyesi yüksek yapımın odağında kan davası bulunuyor. Yönetmen koltuğunda Coen kardeşler mi oturuyor acaba? diye düşündüren film bittiğinde insanın damağında tıpkı öyle bir tat bırakıyor.
8. Beed-e majnoon
50’lerinde üniversitede öğretim görevlisi olarak çalışan Yusef 8 yaşında havai fişek kazasında gözlerini kaybetmiştir. Tüm hayatı eşi, kitapları ve kızı olmuşken bir gün gözlerinin açılabilme ihtimalini öğrenir ve ameliyat olur. Gözleri açılan Yusef hayatına bambaşka bir pencere açarken artık eski hayatının çekiciliğini kaybettiğini fark eder.
9. Tokyo Godfathers
Perfect Blue’dan aşina olduğumuz Satoshi Kon’un yönettiği karla kaplı bu animasyon, evden kaçan lise öğrencisi Miyuki, transseksüel Hana ve orta yaşlı alkolik Gin’den oluşan evsiz grubunun çöpler arasında bulduğu bebekle maceraya dönen bir dönemlerini anlatıyor.
10. Vodka Lemon
Ermenistan’daki bir Ezidi Kürt köyünde geçen hikayede, Sovyetlerin çöküşünün olumsuz etkileri görülmektedir. Üç oğlu olan Hamo, her gün karısının mezarına gitmektedir. Mezarlıkta Nina isimli kadınla tanışır. “Votka Limon” isimli barda çalışan Nina, çalıştığı bar kapanmak üzere olduğu için üzgündür. İkisinin de parasız olmasına rağmen, aralarında hayatlarını canlandıran, beklenmedik bir ilişki başlar.
11. The Shining (Cinnet)
Geçiyoruz klasikler kısmına. Üstadlar üstadı Stanley Kubrick’in hava sahnesiyle başlayıp Overlook Oteli’nin içine girdiği filmi, ailesiyle birlikte kış sezonunda otelde kalan Jack Torrance ve ailesinin otelde gelişen garip olaylar içinde kalmalarını anlatır. Minik detaylar olarak aklını kaybeden Jack Torrance’ın baltayla kapıyı kırdığı ve merdivenlerde eşinin üzerine yürüdüğü sahnenin 127 tekrar sonucunda çekildiğini söyleyebiliriz. Ayrıca, takip sahnesi olarak adlandırılan steadicam’in bu kadar uzun süre kullanıldığı ilk film olma özelliğine sahip.
12. Fargo
Gözlerinin hastası olduğumuz Steve Buscemi ve Peter Stormare karakterinin 1.000.000 dolarlık fidye almak uğruna birini kaçırmalarıyla başlıyor. Bu kaçırılış, sonrasında gelen birçok cinayetle devam eder. Hamile polis memuru Gunderson bu cinayet dizisini çözecek belki de tek kişidir. Gerçek hikayeden uyarlanan film, Coen’lerin elinden çıkınca yıllar sonra dizisi çekilmeden durulamadı.
13. Dersu Uzala
Ülkesinde film yapmak için para bulamayan Akira Kurosava, bu yüzden intihara bile kalkışmıştı. Durumdan sovyet yönetimi sayesinde çıkan Kurusava, Dersu Uzala’yı Rus rublesiyle çekti. Aynı yıl hem Oscar hem de Moskova Şenliği’nde büyük ödülü kazandı. 20. yüzyılın başlarında geçen filmde Mançurya ormanlarında araştırma yapan Rus askeri haritacı ekibi, atalarının yaşamından farksız hayat süren yaşlı bir avcıyla tanışır. Bu kişi Dersu Uzala’dır. Dersu, bu askeri ekibe çok şey öğretecektir.
(Film bittikten sonra bir süre kulaklarda Kapitaan, kapitaan! sesleri duyulabilir.)