17 Temmuz tarihinde Malezya Havayolları’na ait uçağın “Ay biz onu düşman sandıydık” gibi sudan sebeplerle düşürülmesinin ardından tarihte bu tür şüpheli kazalarla ölen insanlara bir bakalım istedik.
Özellikle ülkemizin ’93 cinayetleri adı altında kaybettiği isimleri okuyunca birçok şeyi tekrar düşüneceğinize eminiz. Kaza mı, komplo mu? Eğer herhangi bir tabuyu yıkabilecek insanların hepsinin sonunun aynı şekilde geldiğini fark ettiyseniz, bizce cevap açık.
Faili meçhul kavramı, sırf bize özel değil gördüğünüz üzre. Bir de faili aleni olup de meçhulmüş gibi davranılanlar var ki onları bu listeye almadık liste sonsuza dek uzamasın diye. Enteresan teorileri ele aldık daha çok, huzurlarınızda şüpheli kazalarla ölen insanlar.
1. Malezya Havayolları uçağı
http://www.youtube.com/watch?v=ecl9_OdajII
Amsterdam – Kuala Lumpur seferini yapan Malezya Havayolları’na ait yolcu uçağı 17 Temmuz 2014 tarihinde Ukrayna’nın Rusya sınırı yakınlarında düştü. Luhansk Halk Cumhuriyeti’nden yapılan açıklamada, Boeing 777 tipi yolcu uçağının düşüşüne şahit olan görgü tanıkları uçağa Ukrayna Silahlı Kuvvetleri’nin saldırdığını ifade ettiler. Bizce bu işin altında AIDS’i dünya üzerinden silmemek böylece nüfusu kontrol altında tutmak için elinden geleni ardına koymayan toplum mühendisleri var. Az üzerinde düşünün bu dediğimizin, sonra tartışalım ayrıca.
Bitti mi? Bitmedi!
Yaklaşık 4 ay önce bir Malezya uçağı daha düşmüştü ve ne tesadüftür ki onun uçuş numarası da 17 idi. Daha önce de ticari uçakların düşürülmüşlüğü var, mesela:
New York – Roma seferini yapan TWA’ya (Trans World Airlines) ait olan uçak, yine 17 Temmuz 1996 tarihinde, kalkışından yaklaşık 12 dakika sonra Atlantik Okyanusu’na düştü. Uçaktaki herkes, yani 230 kişi, hayatını kaybetti.
2. 11 Eylül 2001 Dünya Ticaret Merkezi saldırısı
http://www.youtube.com/watch?v=el7eEc5JW6I
11 Eylül 2001’de gerçekleştirilen saldırı, Dünya Ticaret Merkezi’nin ilk saldırıya uğrayışı değil. 1993’te, CIA’in 1 milyon dolar ödeme yaptığı eski bir Mısır Ordusu subayı, saldırıyı tetikleyen isimdi. Bir bomba patlatmıştı evet, ama ne yazık ki (onlara göre) sadece 6 kişi hayatını kaybetmişti. 2001 yılında bu olay tekrarlandığında ise etkileri çok daha büyük oldu ve bugün de hepimizin bildiği üzere Amerikan halkında başı sonu belli olmayan bir anti-müslüman bilinç yarattı.
Artık neredeyse hepimiz 11 Eylül’ün ABD Hükümeti’nin halkına istediğini yaptırabilmesi için özenle tezgahladığı bir işten başka bir şey olmadığını biliyoruz. En komik tarafı ise, hala çoğu kişinin bunu idrak edememesi. Bu konuda zorlananları şu tarafa yönlendirelim işin uzmanı durumu izah etsin.
3. Aselsan Mühendisleri
http://www.youtube.com/watch?feature=player_detailpage&v=EicrJIruuKo
Aselsan’da mühendis olarak görev yapan Hüseyin Başbilen, Halim Ünal, Evrim Yançeken ve Burhanettin Volkan birbirlerine çok yakın tarihlerde sözde intihar ederek can verdiler. İddiaya göre, mühendisler dışa bağımlılığı bitirecek bir donanım üzerinde çalışıyorlardı. Bu donanım, düşman uçakların takibine olanak sağlıyordu.
TÜBİTAK’ın Ulusal Elektronik Kriptoloji, yani şifreleme Araştırmaları Enstitüsü’ne giren Ercan Kuruoğlu, yine TÜBİTAK görevlisi olarak görev yapan Yüzbaşı Yücel Kenter ile birlikte 15 Temmuz 2004 gecesi önemli bir cihazı Gelibolu’daki askeri birime teslim ettikten sonra dönüş yolunda trafik kazasında hayatlarını kaybettiler.
4. Ekvator – Jaime Roldos Aguilera
Amerikan diktatörlüğü altında yönetilen Ekvator’da, 1979’a kadar hep baskıcı sistemler hüküm sürdü. Ta ki, Jaime Roldos Aguilera, Ekvator’da ilk defa yapılan demokratik seçimlerde oyların çoğunu alarak Başkan olana kadar. Roldos insan haklarının ısrarlı bir savunucusuydu ve Ekvator kaynaklarının insanlara yardım için kullanılacağı vaadini veriyordu. Ki öyle de yapmaya çalıştı. Petrolden gelen kârın halk yararına kullanılmasında ısrarcıydı.
Bu, tabii ki Amerika’nın hoşuna gitmedi. Aguilera ile görüşmesi için gönderilen “Ekonomik Tetikçi” lakaplı John Perkins, eli boş döndü ve bundan kısa bir süre sonra Roldos’un içinde bulunduğu uçak, düştü. Bu düşüşe tanık olan 2 çok önemli görgü tanığı ise, kazadan iki gün sonra bir “trafik kazasında” hayatlarını kaybetti.
5. Panama – Omar Torrijos
John Perkins’in rüşvet vererek yoldan çekmeye çalıştığı bir diğer isim, 1980’li yıllarda Panama Başkan’ı olan Omar Torrijos’tu. ABD’nin ülkesinde gerçekleştirdiği tahribat nedeniyle halkına karşı olan borcunu ödemesi gerektiğini durmadan savunan Torrijos, Panama Kanalı’nın ait olduğu yere, Panama’ya verilmesi için mücadele ediyordu.
Jimmy Carter ile yaptığı müzakerelerden sonra başarıya ulaşan Torrijos, Jaime Roldos’un başına gelenlerin kendisine de olacağının az biraz farkındaydı. Zira Kanal başarısından yalnız bir ay sonra, bir uçak kazasında hayatını kaybetti.
6. Usame Bin Ladin
Ladin’in 2007 yılında böbrek yetmezliğinden eceliyle öldüğü yıllardır en ciddi istihbarat birimleri tarafından sürekli söylenen bir gerçek.
Böyle olmasa 4 yıldır CIA tarafından gözetlendiği söylenen Ladin’in evinin operasyondan önceki hali, giren çıkanı, operasyon anı, cesedinin görüntüsü ve kefenlenişi esnasında çekilen görüntülerin bir şekilde mutlaka basına sızdırılacağı ve Amerika’nın Bin Ladin’in cesedini okyanusa atmaktansa?! ölüsünden dirisinden paye çıkaracağı söylenmekte.
7. Kazım Çillioğlu (Tunceli Jandarma Alay Komutanı)
http://www.youtube.com/watch?v=84RHR29EfQY
İntihar ettiği düşünülen Kazım Çillioğlu’nun intihar notundaki yazının ait olmaması ve mezarından çıkarıldıktan sonra yapılan incelemelerde saçına arsenik zehrine rastlanması, bunun aslında bir suikast olabileceği ihtimalini epey güçlendiriyor. Yeşil kod adlı teröristin Çillioğlu’nu sorgularken öldürmüş olabileceği iddiaları da gündemde.
8. Adnan Kahveci (eski Maliye Bakanı)
https://www.youtube.com/watch?feature=player_detailpage&v=XF5qtW9VNmw
Maliye Bakanı ve dönemin Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın danışmanlığını yapan Adnan Kahveci’nin ölümüne, hazırladığı Kürt Raporu’nun ve Özal ile çalıştığı gizli tutulması amaçlanan bir projenin yol açtığı düşünülüyor.
Turgut Özal, kamuoyunda sadece adı bilinen ancak, ne olduğu asla bilinmeyen bir proje üzerinde çalışıyor, danışmanlarına da bu projenin parçalarını hazırlattırıyordu. Bu projelerden biri de, ABD-AB yapılanmasının karşısına, eli güçlü olarak çıkmak amacıyla hazırlanan ve uygulamasına başlanmış bir projeydi. Projenin adı Ufuk Ötesi’ydi. Projenin daha sonra Turgut Özal’ın ölümüne de yol açtığı söyleniyor.
9. Bedri İncetahtacı (SP Gaziantep Milletvekili)
Susurluk Araştırma Komisyonu’nda yer alan Tahtacı, Adnan Kahveci gibi ülkenin hasret kaldığı, ender politikacılardandı. Kaza yaptığı iddia edilen araç inceleme dahi yapılmadan ortadan kaldırıldığından olayın kaza mı yoksa suikast mi olduğu bilinmiyor. Kazadan 5 gün önce sarf ettiği; “Amerika en büyük engeldir bu ülkeye; istediğini Başbakan yapar, istediğini Cumhurbaşkanı” sözlerinin ölümüne neden olabileceği komplo teorileri arasında.
10. Turgut Özal
Sanıldığı gibi kalp krizinden değil, kanda tespit etmesi zor olan Polonyum 210 ve Amerikyum 241 isimli radyoaktif ilaçların sebep olduğu bir kriz yüzünden hayatını kaybeden Turgut Özal da ölümü şüpheli olanlar konumunda yerini koruyor. Eşinin evinde kasasında sakladığı ve Özal’a ait olan saçları savcılığa teslim etmemesi de bu şüpheli durumu iyice pekiştiriyor.
11. Recep Yazıcıoğlu (Efsane Denizli Valisi)
Şehre bir vali gelir, değişir şehir. Devletin 30 yılda yapamadığı köprüyü 8 ayda tamamlayan Yazıcıoğlu, sadece halka verdiği hizmetlerle değil, tam bir halk adamı olmasıyla da uzun bir süre boyunca tüm ülke tarafından sevilip, sayılmıştı. Öyle ki; Denizli, Erzincan merkezden uzakça şehirlerin valisi olmasına rağmen ülkede onu tanımayan, sevmeyen yoktu. Klasik devlet anlayışına karşı çıkan biriydi ve haksızlığa hep karşıydı.
Sözde intihar ettikleri düşünülen Aselsan mühendislerinin şüpheli ölümlerini araştırmaya başladığı sıralarda bir trafik kazasında hayatını kaybeden Yazıcıoğlu’nun ölümü akla şu soruyu getiriyor: Doğru olanı yapmaya çalışan her adamın ayağı kaydırılacak mı bu memlekette? Hayatını merak edenler Ayşe Kulin’in Köprü adlı romanını okuyabilir ya da aynı romandan uyarlanan Erdal Beşikçioğlu’nun başrol oynadığı diziye göz atabilir.
12. Orgeneral Eşref Bitlis
Ordu içinde uyuşturucu işine bulaşmış kişileri eleştiren ve bunların sona ermesini isteyen bir Paşa olan Bitlis, JİTEM’in yasa dışı yolsuz faaliyetlerine de son derece karşıydı.
1991 yılında BM’nin Güneydoğu’ya Çekiç Güç’ü göndermesinden de son derece rahatsız olan ve aslında Çekiç Güç’ün PKK’yı beslediğini iddia eden Bitlis, ABD’nin çıkarlarına hareket etmediği hepten belli olup da “İncirlik Üssü’nden kalkan ABD uçakları, PKK’ya yardım dağıtıyor.” açıklamasını yaptıktan yalnızca 10 gün sonra, bindiği helikopterin düşmesi sonucu öldü.
Helikopterin düşüş sebebinin yakıt buzlanması olduğunun ifade edilmesi ise, -60 derecede buzlanmayan yakıtın -10 derecede nasıl buzlanıp, üstelik yandığını (?) sorgulatarak akıllara suikast ihtimalinin ne kadar da güçlü olduğunu getiriyor.
13. Bahtiyar Aydın (Diyarbakır Jandarma Genel Komutanı)
Eşref Bitlis gibi 1993 yılında Lice’de öldürülen Bahtiyar Aydın’ın, Bitlis Paşa gibi “Kürt meselesi” üzerinde çalıştığı için canının alındığı söyleniyor.
Söz konusu suikastın ilkokulda yardım malzemesi dağıtan Aydın’ın çocukların gözü önünde, PKK tarafından gerçekleştirildiği öne sürülse de, yakın zamanda tamamlanan soruşturma olayın içeriden halledildiği yönünde. Dönemin Diyarbakır Jandarma Alay Komutanı “taammüden adam öldürme” suçundan yargılanıyor. Bahtiyar Aydın’ın Doğu’da olan olaylar hakkında: “Bunların hepsi dış mihrakların oyunu. İnanmayın, kanmayın. Kardeşi kardeşe vurduruyorlar. Dedelerimiz bu memleketi hep beraber, yan yana savaşarak kazandılar. ABD oyunu bitecek.” gibi konuşmalarının bu olaya zemin hazırladığı düşünülüyor.
14. Muhsin Yazıcıoğlu
Büyük Birlik Partisi’nin kurucusu ve ölümüne kadar genel başkanlığını yapan Muhsin Yazıcıoğlu, 2009 yılında Kahramanmaraş mitinginden Yozgat mitingine giderken içinde bulunduğu helikopterin bilinmeyen bir sebepten düşmesi sonucu öldü.
Akıllara suikast fikrini getiren çokça teori olmakla birlikte bunların başında, helikopterin düşüş zamanı anındaki radar görüntülerinin arşivden uçması ve Acil Servis ekibinin telefonla 20 dakika net görüşme yapmasına rağmen helikopterin konumunu saptayamaması var.
Son olarak Yazıcıoğlu’nun Ergenekon davasında kilit rol oynadığı ve bildiklerinin tehdit unsuru olarak görülmesi suikast için geçerli sayılabilecek sebeplerden. Emrin ise Başbakan tarafından verildiği ve 17 Aralık, 25 Aralık yolsuzluk operasyonları çerçevesinde bu emrin verilişinin kanıtlarının medyaya sürüleceği iddialar arasındaydı. Ne var ki öyle olmadı. Bugün bile Yazıcıoğlu’nun ölümü gizliliğini koruyor.
15. Isparta’da düşen uçak
30 Kasım 2007 tarihinde meydana gelen kazada, CERN’deki Atlas Deneyi’nde çalışan Prof. Dr. Engin Arık ile beraberinde “Türk Hızlandırıcı Merkezi Teknik Tasarımı ve Test Laboratuvarları Proje Ekibi”nde yer alan Prof. Dr. Fatma Şenel Boydağ, Doç. Dr. İskender Hikmet, Araştırma Görevlisi Özgen Berkol Doğan, Mustafa Fidan, Engin Abat; hayatlarını kaybetti. Uçağın rota dışında bir alanda bulunması ve kara kutusunun içeriğinin paylaşılmaması, olayın bir komplo olabileceğini kanıtlar vaziyette.
Prof. Dr. Engin Arık, Türkiye’nin doğalgaz ve petrol ihtiyacını bitirecek bir materyal olan toryum maddesi üzerine çalışmalar yapıyordu. Arık’ın iddiasına göre, 1 ton toryum 1 milyon petrol variline eşdeğerdi ve elinde toryum bulunmamasına rağmen Japonya’nın dahi toryum santralleri üzerine çalışmalar yapması bu konunun önemini ortaya koyuyordu.
16. Meksika Uçak Kazası
Yasal yetkisi olmadığı halde uyuşturucu çetelerine karşı silahlı mücadele yürüten sivil bir örgütün lideri olan Dr. Jose Manuel Mireles’in içinde bulunduğu uçağın rotasıyla alakasız bir yere düşmesi akıllara Mireles’e yönelik bir suikast girişimini getiriyor.
Meksika’da açık sözlülüğüyle adından sık sık söz ettiren bir isim olan Mireles, devletten yardım almadan kendi imkanlarıyla uyuşturucu çetelerine karşı kendi bölgelerini korumaya çalışan en popüler örgüt liderlerinden biri olarak tanınıyor. Mireles’in yaralandığı olaydan saatler önce, söz konusu örgütlerden birinin, Michoacan eyaletindeki uyuşturucu çetelerinin kontrolündeki bir kasabayı ele geçirmesi üzerine başlayan çatışmalarda bir kişinin hayatını kaybetmesi ise dikkat çekici.
17. Kore Havayolları’nın uçağının düşmesi
Tarihin en şüpheli uçak kazalarından biri olan olay, 1983 yılında Sovyetler ve Amerika arasında işlerin gergin olduğu bir dönemde Kore Havayolları’na ait uçağın navigasyon sistemlerinde olan bir arıza nedeniyle Sovyet hava sahasına izinsiz giriş yapmasıyla gerçekleşiyor. Uçağı casus zanneden Sovyet kumandanları uçağı vurup düşürüyorlar. Kara kutular açıldıktan sonra anlaşılan duruma göre pilotların gayet rahat oldukları ve başlarına geleceklerden habersiz oldukları gözleniyor. Ölü sayısı, 269.
Bu liste daha sonsuza dek uzar gider ama biz Malezya uçağı sayesinde ilk aklımıza gelenleri yazdık. Aklınıza gelen başka teorileri yazmak isterseniz çekinmeyin yorum yapın.