Aylardır beklediğin film vizyonda. Bir yerlerden DVD’sini bulmak, indirmek, piksel piksel seyretmek esaslı bir izleyici olarak sana göre değil haliyle. Final telaşından, iş yoğunluğundan bir zaman bulup sinemada izlemeye karar verdin.
Umalım ki kader seni listedeki denk gelinmeyesi tiplerle karşılaştırmasın. Verdiğin para, yediği pop corn burnundan fitil fitil çıkmasın.
Neredeyse ’10 dakika ara’da gelen son dakikacı
Hep ışıklar söndüğünde gelir. Kedi gözleriyle salonu tarar, seni bulur. Koltuk aralarında nice ayaklar ezer. Milletin bacaklarına sürtünerek hedefe varır. Dünyanın dönüşünü durduran gergin anlara sebebiyet verir.
Filmi barınakta izleyeceğini sanan abur cubur canavarı
Abur cubur canavarı, bir ay yetecek kadar popcorn, cips, çikolata ve kola alır. Sanki oraya yaşamaya gelmiştir. Film boyunca yanakları doludur. Şapırdar, höpürder, boğulurcasına yer. Hele o janjanlı ambalaj sesleri yok mu sanırsınız korsan cd’ciler tarafından sinemaya ajan olarak sokulmuştur.
Konuşmasa ölecek hastalığına yakalanmış sinema tenoru
Sinema tenoru, filmin en heyecanlı yerinde bacağından dürter, dirsek atar, fısır fısır konuştuğun zanneder ama o sesle fısır fısır konuşma imkanı yoktur. Yan salon bile başrolün sesini duyamaz bu arkadaşın gürlemesi yüzünden. “Keşke Londra’da Prince Charles Sineması’nda olsaydık da sinema ninjaları kapatsaydı o boşboğaz çeneni” dedirtir.
Şarj aleti kendinden telefon bağımlısı
Telefon bağımlısı için zaman ve mekan o narin dokunmatik ekranına dokunmaması için geçerli parametreler değildir. O Facebook’a illaki girilir, o son tweet okunmazsa takipçi sayısı 3’e düşecektir. Telefonunun sesi son ses açılır ki milyon dolarlık anlaşma yapacağı genel müdürün aramasını duyabilsin.
Boynunda görünmez bir fular olan ara eleştirmeni
Ara eleştirmeninin yegane emeli, filme ara verildiğinde sinema eleştirmeni olmaktır. Antrakt onun dönüşüm yeridir. Alnı kırışır, gözüne kuşkulu ifade yerleşir. Elini çenesine dayadı mı artık o bir Atilla Dorsay’dır. Tarkovski’yi, Bergman’ı, Fellini’yi havada çarpıştırır.
Gelmeden sakinleştirici alması gereken abartı tepkili
Tamam 7. sanat etkiler. Katharsis iyidir, arındırır. Ama bu abartılı tepkili, yine de insan içinde olduğumuzu unutur. Korkudan koltuğa tırmanır, kahkahadan bayılma arefesine gelir, ağlamaktan helak olur. Sinema sektörünün huzurla imtihanıdır.
Paralel evrende Garfield olan rahat koltuk uykucusu
Rahat koltuk uykucusu, kaba eti sinema koltuğuna temas ettiği anda ayaklarını öne uzatır, kafayı koltuğa yapıştırır, reklamların geçmesini ve filmin başlamasını ister. Çünkü umarsızca uyuyacaktır. Bu tipi dünyanın en harbi korku filmine götürsen, insanların rengi süt beyazına dönse uykusundan vazgeçmez.
Tahminleriyle yürek dağlayan sinema falcısı
Sinema falcısı iyi metafordan anlar, anlamlı anlamlı kafa sallar, katili ilk tahmin edendir. Esprileri daha yapılmak üzereyken havada yakalar. “Filmi bir tek sen mi izliyorsun arkadaşım” cümlelerinin yegane hamilidir.
Pop corn’u elinde çekirdek aile
Çekirdek aile kırk yılda bir yapılan sinema planlarının azılı düşmanıdır. Yanlış anlaşılmasın herkes gelebilir tabii ki ama biz yine de 3 yaşındaki bir çocuğun sanat filminden pek bir şey anlamayacağını düşünenlerdeniz.
Ilgaz Anadolu’nun bir yüce dağı
Patenti Cem Yılmaz’a ait (kulakları çınlasın) olan sinemanın yüce dağı tipi, kendinden kısa boylu olanlar için tam bir kabustur. Kafası hafif büyükçe, boyu ‘Koy Efes’e pivot oynasın” modunda olduğu için arkasındaki iki kişinin hayatını rahatlıkla karartabilir.
Biyolojik reaksiyonlar kombocusu
Biyolojik kombocu, burnunu çeker, çekmezse sümkürür, aksırır, öksürür, bacağını sallar. Evet hasta olmuştur, geçmiş olsundur, lafımız yoktur ama film daha 2 hafta vizyonda kalacakken “Bu acele ne?” diye sordurtur.
İğneyi kendine çuvaldızı başkasına bonusu: Kendini Sinemadan Sorumlu Devlet Bakanı sanan tip
Listedekilerin hiçbirine tahammül edemez. Sanırsın devlet törenindedir. Herkese bir kulp takabilir. “Madem bu kadar mutsuzsun, sinema kapataydın kardeşim” cümlelerini göğsünde yumuşatması gerekendir.