2002 yapımı Sıkıysa Yakala (Catch Me If You Can) filmini izlediyseniz, muhtemelen ağzınız açık kalmıştır: Pilot kılığına girmiş, doktor gibi muayene yapmış, avukat gibi dava almış, FBI’ı yıllarca parmağında döndürmüş bir adam… Ve sonra? Tüm bu çılgınlıklardan sonra FBI ile çalışmaya başlamış! İşte bu efsane karakter Frank Abagnale Jr. Ama şimdi sıkı durun! Çünkü bu filmde anlatılan hikâye tam olarak gerçeği yansıtmıyor. Hatta bazı kısımlar o kadar abartılmış ki, gerçek Frank bile izlese “Ben bunu yapmış mıydım ya?” diyebilir. Peki, Sıkıysa Yakala filminin hikayesi gerçek mi?
Sıkıysa Yakala filmine konu olan Frank Abagnale Jr., 1948 yılında New York’ta dünyaya geldi
15 yaşına geldiğinde anne ve babası ayrılmaya karar verdi. O da bu süreçte suça bulaşmaya başlamış. Evet, daha çocukken! Küçük dolandırıcılıklar, sahte çekler, kimlik oyunları derken kendini bir anda ıslahevinde bulmuş. Sonra biraz da donanmada takılmış ama 1965’te terhis olur olmaz tekrar suç dünyasına dönmüş. Ve inanın, hikâyenin bu kısmı daha fragman gibi.
Frank, henüz 17 yaşındayken pilot taklidi yapmaya başladı. Hatta bir gazeteye çıkıp “American Airlines okulundan eyaletin en iyi öğrencisi olarak mezun oldum!” diye röportaj bile verdi
Düşünebiliyor musunuz? Kendi yalanını manşete taşımış. Ama tabii yalanlar uzun sürmüyor. Bir hafta sonra sahte çek düzenlemekten yine tutuklanmış. Ardından birkaç yıl hapis yatmış. Çıkınca tekrar pilot kılığına girip bu kez Louisiana’da ortaya çıkmış. Ancak burada da fazla kalamamış çünkü yine yakalanmış: Bu kez suçlamalar daha kabarık – serserilik, sahtecilik, hırsızlık ve sahte kimlik.
1969 yılına gelindiğinde “Ben buradan kaçarım!” diyerek Avrupa’ya gitti. Ama Fransa’nın Montpellier kentinde yakalandı!
Hem de dolandırdığı iki aile sayesinde! Üç ay Fransız hapishanesinde yattı, sonra İsveç’e gönderildi, ardından ABD’ye geri sınır dışı edildi. Kısacası Avrupa turu biraz tatsız geçmişti.
Amerika’ya döndüğünde hız kesmeden sahtekârlıklarına devam etti. 1970’te tekrar yakalandı. 12 yıl ceza aldı ama sadece 4 yıl yattı. Neden mi? Çünkü zekâsı, sahtekârlığı bırakıp FBI için çalışmaya başladığında işe yaradı. Ve tabii bu da Spielberg’ün dikkatini çekti.
Gerçekten her şey böyle mi oldu?
2020’de gazeteci Alan C. Logan “The Greatest Hoax on Earth” (Dünyanın En Büyük Aldatmacası) adlı kitabında “Frank aslında o kadar da büyük bir dolandırıcı değilmiş” diyor. Logan, yıllarca belgeleri taradı ve Frank’in anlattığı birçok şeyin ya tamamen uydurma olduğunu ya da çarpıtıldığını ortaya koydu. Hatta en büyük suçları işlediğini iddia ettiği dönemde aslında hapisteymiş!
Peki, Sıkıysa Yakala filminin hikayesi gerçek olaylardan tam olarak ne kadar farklı?
Steven Spielberg’in 2002 yılında yönettiği filmde, Frank’in sadece 1969’da Fransa’da tutuklandığı gösteriliyor. Oysa gerçekte Frank, genç yaşlarında farklı zamanlarda birçok kez tutuklandı. Ama işin ilginç yanı şu: Frank, yıllarca röportajlarda ve konuşmalarında “Hayır, sadece bir kez yakalandım” diye anlattı durdu.
Filmde zaman çizelgesi de biraz “yaratıcı” şekilde kullanılmış. Mesela filmde Frank’in Fransa’daki tutuklanması 1967 yılında oluyor. Bunun sebebi muhtemelen şu: Gerçek hayatta Frank 1965-1968 arasında zaten hapisteydi! Yani o süslü hikâyelerde anlatılan dünya turu, Pan Am pilotluğu, FBI’dan kaçışlar o zamanlar pek de mümkün görünmüyor.
Frank kendi anlatımına göre bu “efsanevi” dönemde tam 1 milyon mil uçmuş, 26 ülke gezmiş ve 2.5 milyon dolarlık sahte çek bozdurmuş. Ama ne yazık ki bu iddiaların çoğuna dair tek bir somut kanıt yok.
2020 yılında yazar Alan C. Logan, bu hikâyenin peşine düştü
Aslında yıllardır içinde bir kuşku varmış. 2002’de filmi izlediğinde bile “Bu işte bir gariplik var” demiş kendi kendine. Sonunda oturdu, gazete arşivlerini, resmi kayıtları karıştırdı ve “The Greatest Hoax on Earth” (Dünyanın En Büyük Aldatmacası) adlı kitabı yazdı.
Ne mi buldu? Koca bir balon!
Örneğin Frank’in baro sınavını geçtiğini iddia ettiği Louisiana’da, bu sınava girdiğine dair en ufak bir iz yok. Yani avukatlık yaptığına dair anlatılar tamamen uydurma olabilir.
Gelelim o meşhur pilot kılığındaki maceralara…
Frank’in yıllarca Pan Am pilotu gibi davrandığına inandık. Ama Logan diyor ki: “Bu sadece birkaç haftalık bir olay!”
Meğer Frank, Paula Parks adında bir hostesle arkadaş olmuş. Ama bu arkadaşlık sağlıklı bir bağ mı, yoksa takıntılı bir takip mi? Şöyle düşünün: Frank, kadının uçuş programını gizlice öğrenmiş, Doğu Yakası boyunca onu takip etmiş ve bir noktada kadının ailesiyle tanışacak kadar ileri gitmiş! Hatta Baton Rouge’daki eve gidip “Ben Paula’nın pilot arkadaşıyım” diyerek içeri bile alınmış. Filmdeki karizmatik dolandırıcı yerine, sanki biraz ürkütücü bir portre çiziliyor.
Ve evet… Oradaki kibar insanlar Frank’i içtenlikle ağırlamış, ama o ne yapmış? Bankalardan değil, o aileden ve çevredeki küçük işletmelerden toplamda 1.200 dolarlık sahte çek çalmış! Yani filmde çizilen “sadece kurumsal yerleri dolandırdı” anlatısı da çöküyor.
Tom Hanks’in canlandırdığı FBI ajanı Carl Hanratty karakteri filme heyecan katmış olabilir ama gerçek hayatta böyle biri yok
Karakter, birkaç farklı FBI ajanının birleşimi olarak yaratılmış. Frank, şartlı tahliyedeyken bir FBI ajanı olan Joseph Shea ile arkadaş olduğunu iddia etse de, Logan’ın araştırmalarına göre bu dostluk ancak 1980’lerde yeniden başlamış. Yani öyle ortak operasyonlar, birlikte suç çözmeler falan yok ortada.
Frank hapisten 1974 yılında çıktı, 1980’lerde ise kitabını yazdı
Ama o noktada bile hikâyeleri durulmadı, aksine daha da renklendi! To Tell the Truth gibi TV yarışmalarına katıldı, Johnny Carson gibi ünlü programlara çıktı, herkesi büyüledi. Çünkü internet yoktu, kimse onun hikâyelerini anında doğrulayamıyordu. Yerel gazetelerde birkaç haber çıksa da, bu yalanlar ulusal gündemde kaybolup gitti.
Alan Logan çok net söylüyor: “Frank’in 16-20 yaş arasında FBI’dan kaçtığı, uluslararası kaçak yaşadığı anlatısı tamamen hayal ürünü.” Gerçekte bu yıllarda zaten çoğunlukla hapisteydi.
Pan Am sözcüsü Bruce Haxthausen, 1978’de yaptığı açıklamada çok net konuşuyor: “Bu adam, 3 dolarlık banknot kadar sahte.” Uçuş görevlileri, güvenlik ekipleri, kimse böyle bir olay hatırlamıyor. Eğer 2.5 milyon dolarlık kayıp olsaydı, unutulmazdı! Sıkıysa Yakala filminin hikayesi yazımızın sonuna geldik. Bu içerik de ilginizi çekebilir: