“Temel İçgüdü” filmiyle hafızalara kazınan, Hollywood’da pek çok yapımda yer alan ünlü aktris Sharon Stone, hayatına dair detayları otobiyografisinde anlattı. “The Beauty of Living Twice” ( İki Kez Yaşamanın Güzelliği” ismini taşıyan kitap, dünya çağında büyük yankı uyandırdı. 63 yaşındaki başarılı aktris otobiyografisinde, yaşamının en iyi ve en kötü dönemlerini ayrıntılarıyla anlattı. Aile travmasından Temel İçgüdü filmindeki çok konuşulan sahnesine kadar işte Sharon Stone’un yeni kitabında anlattığı 5 önemli anısı.
1. Travmalarla dolu aile hayatı
Sharon Stone, “The Beauty of Living Twice isimli kitabını annesine adamış. Ancak kitapta anne ve babasına duyduğu sevginin yaşamının sonraki evrelerinde oluştuğunu belirtiyor. Çocukken annesinde şiddet gördüğünü; “şımarıklık” yaptığında annesinin kendisini “çok kötü tokatladığını” ve “bir kemerle feci şekilde dövdüğünü” anlatıyor.
Anne tarafından dedesi ve büyükannesiyle ilgili hatıraları ise daha rahatsız edici. Sekiz yaşındayken dedesi Clarence’ın beş yaşındaki kız kardeşini taciz ettiğini, bu sırada büyükannesinin de odadan çıkışını engellediğini iddia ediyor.
Dedesi 14 yaşındayken öldüğünde, öldüğünden emin olmak için cesedini dürttüğünde “garip bir tatmin duygusu” yaşadığını ifade ediyor. Stone, 1992’de bir seri katili canlandırdığı, ilk çıkış yaptığı Temel İçgüdü filminde ise role girmek için dedesine duyduğu “öfkeyi” kullandığını vurguluyor. Sharon Stone “O öfkeyi işlememe izin vermem harikaydı ve bence başkalarının bunu hissetmesine izin vermek izleyenler için de tedavi ediciydi. Sadece ben olmadığımı biliyorum” diyor.
2. Temel İçgüdü filminde milyonların koştuğu o sahne
Sharon Stone, Temel İçgüdü filmiyle çıkış yapmıştı. Stone’un karakteri filmde, Michael Douglas’ın canlandırdığı dedektifi baştan çıkartıyordu ve sorgu sırasında bacak bacak üzerine attığı sahne kısa sürede meşhur olmuştu. Stone da kitabında çok konuşulan bu sahneye ilişkin açıklamalar yaptı. Stone, sahne çekilirken “beyaz ışığı yansıttığı için” iç çamaşırını çıkartmasını istediklerini ve izleyicilerin “hiçbir şey göremeyeceğini” söylediklerini anlattı.
İzleyicilerin aslında görebildiklerini, hatta çok şey görebildiklerini; avukatlar ve menajerlerle dolu bir gösterime kadar fark etmediğini vurguluyor.
“Şimdi, mesele şu. Artık bir önemi yoktu. Ben ve çeşitli kısımlarım perdedeydi. Vermem gereken kararlar vardı. Gösterim odasına girdim. Paul’ün (Verhoeven, Yönetmen) yüzüne bir tokat attım, çıktım, arabama bindim ve avukatımı aradım.”
Avukatı kendisine çekimin yasal olduğunu anlatmış, ancak rolü almak için çok mücadele ettiği ve Verhoeven’in de kendisi için savaştığını düşünmüş.
“Seçim yapabilirdim yani. Çok düşündüm ve sahnenin filmde kalmasına karar verdim. Neden mi? Çünkü film ve karakter için doğruydu ve çünkü hepsinden öte, yapmıştım.”
3. Onayı olmadan göğüs büyütme işlemi yapılması
Sharon Stone 2001 yılında göğüslerindeki iyi huylu tümörlerin alınması için ameliyat oldu. Ancak operasyon bitip bandajları çıktığında, göğüslerinin büyüdüğünü fark etti;
“Bandajlanmıştım ve bandajlar çıktığında göğüslerimin büyüdüğünü fark ettim. Cerrahım ‘kalça ölçülerinle daha iyi gider. Şu an daha iyi gözüktüğüne eminim’ demişti. Kendisine çok inanan bir şekilde, bilgim ve onayım olmadan bedenimi değiştirdi.”
4. Işığa doğru gitmek
Stone, ameliyatın beyin kanaması ve felç geçirdiğinde dolaylı bir şekilde daha ciddi sağlık problemlerine yol açtığını söylüyor. Hastanede “her şeyin garip bir şekilde hareket etmeye başladığını, hayatının bir kameranın önündeymiş gibi hızla sonundan başına geçtiğini” belirtiyor.
“Bir düşme duygusu, daha sonra bir şeylerin kendisini, bedenini ve ruhunu ele geçirmeye başladığını” hissettiğini, daha sonra da vücudundan “inanılmaz, parlak, moral veren, beyaz bir ışığın” çıktığını kaydediyor.
Sonra birden acil serviste uyandığını söylüyor. Yaşama şansının o noktada yüzde 1’den az olduğunu anlatıyor:
“Hayatımı gözden geçirdim ve kendime sordum, kendimi dinlemeden neden kendimi bu kadar zorlamıştım? Dinleme aygıtının neresi bu kadar bozulmuştu ki, nereye doğru ilerlediğini görmemiştim?”
5. Oscar ödülleri
Sharon Stone 1996 yılında, Casino’daki rolüyle en iyi kadın oyuncu Oscar’ına aday gösterilmişti. Bu anısından bahsederken Robert De Niro’nun da ne kadar iyi bir oyuncu olduğunu belirtmeden geçmiyor; “inanılmaz çalışma ahlakıyla kendisine tüm diğer aktörlerden daha çok örnek olduğunu” yazıyor ve Martin Scorsese’nin “hayatının en büyük yönetmeni” olduğunu vurguluyor.
2002 yılında ise artık iyileştiğinde John Travolta’yla birlikte sahnede bir ödülü sunması istendi. Yürüme yeteneğini yeni geri kazanmıştı ancak hala görme, konuşma ve duyma sorunları yaşıyordu. Ancak dünyanın bunu fark etmemesinde kararlıydı:
“Sahnede akar gibiydim ve yetenekli, müthiş Akademi üyelerinin yüzlerine baktım. Hepsi gülümsüyor, kahkaha atıyor ve anın tadını çıkartıyorlardı. Hepimiz neşeliydik. Neden olduğunu bilmeleri gerekmiyordu”
Kaynak: 1