Hayat hikâyelerle dolu. Bu hikâyelerden bazıları saniyeler sürerken bazıları bir ömür sürüyor. Bazı anlardan büyük dersler çıkarırken bazıları uzun uzun düşündürüyor. Bir de unutmamak, yıllarca hatırlamak istediklerimiz var. Edebiyat ve spor yazarlığıyla birlikte kısa film yönetmenliği ve senaristliği
yapan Mert Erez’in ilk kitabı olan Şerefli Mağlubiyetler Antolojisi de hayatın içinden kopan 7 farklı öyküden oluşuyor.
Birçok ödüle sahip kısa filmleri olan Mert Erez, ilk öykü kitabı “Şerefli Mağlubiyetler Antolojisi”nde kısa filmin dilini öykülerinde kullanıyor. İşte Mert Erez’in kendi çektiği fotoğraflarla kitaptan 7 çarpıcı alıntı…
1. “Yüksekten düşen bir cisim saniyede yaklaşık 5 metre yol alır. 2. saniye sonunda ise bu mesafe 20 metreye kadar çıkar. Düşme hızı ise her saniye biraz daha ivme kazanır. Hayır bunları bir yerde okumadım. Hepsini düşerken öğrendim”
2. Kahvehanede bir anda herkes sanki sözleşmiş gibi sustu. Kahvedeki sessizliği “Kaçır şu kodumun penaltısını!” diye söylenen belediyeden emekli Timur Bey bozdu…
… Rivaldo onun sözünü dinlemedi. Penaltı, bir milletin uzun süredir beklediği galibiyet umudunu bir sonraki maça erteledi. Gol sonrası kahvehaneyi esir alan sessizlik önce büyük bir küfür kalabalığına, daha sonra yeniden bir hastane koridoru sessizliğine dönüştü. Kimseden tek bir kelime çıkmadı. Kahveci birkaç boş bardağı topladı, hiçbir şey olmamış gibi. Adamlardan biri cebinden birkaç kuruş bozuk para çıkarıp çay tabağının altına iliştirdi. Kafası önde yürüdü kahvenin kapısına. Bir adam seslendi arkalardan. “Moralleri bozmayın. Daha iki maçımız var.” dedi. Bazıları bu görüşe katıldığını belli eden sesler çıkardı. Bazıları “Bizden bir bok olmaz.” demeye getirdi. Oğlan babasına baktı. “Maç devam ediyor oğlum.” dedi baba. Oğlan “Maç devam ediyor.” dedi kendi kendine. Maç devam ediyordu gerçekten de. O maç bitse, başka bir maç devam edecekti. O maç bir süre daha devam etti. Bir kırmızı kart daha çıktı sonra Türkiye’ye. Maç da öyle bitti. “Her zaman devam eder.” dedi baba. “Biri biter, başka maçlar devam eder.”
3. “Sabah ezanı gecenin tekinsiz sessizliğini bölerken, dışarıda yalnızca sevaba ve günaha meyilli insanlar yürüyordu…”
…Saat işten gelmek için çok geç, işe gitmek için de çok erkendi. Çoğunlukla bu saatte insanlar ya ucundan kıyısından bir günaha bulaşır ya da bir sevabın peşinde dolanırdı.
Ben ise bunların hiçbiriyle ilgilenmiyordum.
Kafamı yukarıya kaldırmış orada öylece bekliyordum.
Bana birkaç metre uzaktan bakanlar gökyüzünün, bir bulutun, hatta bir uzay aracını dikkatimi çektiğini düşünebilir.
Daha uzaktan bakanlarsa delirdiğimi zannedebilirler. Çok daha uzaktan bakanlar ise hiçbir şey göremezler. Olan biteni yalnızca benim olduğum yerden izleyenler, hızla üzerime düşmekte olan öldürücü bir cisme baktığımı görebilirler.
Kafanız karıştı. Benimki ise parçalanmak üzere.
4. “Ateşli silahların çalışma mekaniğinde mermi ateşlenene dek 3 aşamadan geçilir. İlk aşama beslemedir. Bunu Chrysler RAM 1500’ün ön kapısı açıldığı anda öğrendim…”
“… Besleme kısaca; şarjördeki fişeği, fişek yatağına sürmeye hazır bir hale getirmek için şarjör yuvasına veya mekanizma yatağına yerleştirmektir.
İnce ve yerden 5 santim yükseklikte bir çift topuklu ayakkabı yere değdiği an, tabanca da ilk aşama olan beslemeden geçiyordu.
Topuklu ayakkabıların üzerinde yükselen, saten siyah çoraplarla saklanmaya çalışılsa da, güzelliğini bulunduğum ve bulunmadığım her yerden görebileceğim uzun bacaklar, pikaptan inen ve bana doğru yönelmeye devam eden tabancanın ateşleme mekanizmasının hızını artırmaya devam ediyordu.
Chrysler Ram 1500’ün kapısı kapanırken gönlümün kapıları açılıyordu.”
5. “Sıradan insanlar başlarına sürekli sıradan şeyler geldiği için değil başlarına gelen sıra dışı şeylere sıradan tepkiler verdikleri için sıradanlardır”
6. “72. kattayım. Buradan düştüğümde, eğer ölmezsem neler olacağını biliyorum. Birden fazla organım paramparça olacak. Çünkü yüksekten düşmeler sıklıkla çoklu organ yaralanmalarına sebep olur…”
“… Beynimde kalıcı hasarlar oluşacak. Ön kol kemiklerim, el ve ayak bileklerim düşüş yönüme göre öncelik göstererek un ufak olacak. Düşerken kalp krizi geçirebilir ya da hava basıncından nefessiz de kalabilirim. Bütün bunların içinde eğer şanslıysam sadece ölürüm.”