“Ailenin yaşadığı yerde üniversite mi okunurmuş ya” diyenleri buraya alalım lütfen. Şimdiden yaptığımız bu ifşa için özür dileriz fakat kabul edelim bunları yapmayanımız yoktur. Bunlar bir hayal ürünüdür demeyi çok isterdik lakin hayat hiç bu kadar gerçekçi olmamıştı.
Bazen oh be kafam rahat dediğimiz bazen ulan mis gibi ailemin yanında okumak varmış dediğimiz ama artık kendi ayaklarımızın üzerinde durmaya resmen başladığımız o çelişkili günlerin zorluklarından, güzelliklerinden bahsedelim istedik.
1. Yaşasın bağımsızlık!
Geç oldu eve gel, neredesin bakiyim sen diye sürekli size karışabilecek biri yok diye özellikle birinci sınıfta ortam olayını abarttığımız doğrudur.
2. Kelebek mi fiyonk mu arasında gidip gelmek
Yemek yapmasını bilmiyorsanız ve yapabileceğiniz tek yemek makarnaysa şimdiden geçmiş olsun. Hayır bir de çok önemli bir farkmış gibi ‘ya ben kelebek makarna sevmiyorum’ diyenleri etrafınızdan postalayıp arkadaş seçiminizi hayvan gibi yemek yapmayı bilen, yemek yapmaktan anlamsızca haz alan insanlardan seçmenizde yarar var.
3. Büt ki ailen öğrendi
Sınav sonuçlarından bir haber ailemiz, gerçekten alttan kaç tane dersimizin kaldığını, sınıfta kalmamak için yaptığımız hesapları bilse ah bir bilse. Zaten biz sırf üzülmesinler diye söylemiyoruz yanlış anlaşılmasın lütfen.
4. Dağınık ev sorunsalı
Bazen oda arkadaşını bile göremeyecek kadar dağınık bazen karantinaya alınacak kadar kirli olan güzel öğrenci evimiz, ailemizden biri geleceği zaman pencereye tadilattayız yazısı asarak hummalı bir çalışmaya girmelik cinsten.
5. Kimse senin gibi sevmiyor anne
Hasta olduğunuzda size bir çorba yapanınız yoksa telefonda ‘ anneee ben ölüyorum galiba’ diye hönkürüp duygu sömürüsü yaptığımız lanet günlerimizde olmuyor değil.
6. Dersteyim baba sonra konuşsak
Kabul edelim dışarda üniversite okumanın en güzel yanı bolca gezmek. Arkadaşlarınla kaçamak bir tatil, telefon çaldığında ders çalıyorum, dersteyim gibi bahanelerle bu durumun üstesinden gelip kumsalda ayaklarımızı yakmak bizim işimiz.
7. Çamaşır yıkamak hiç bu kadar zor olmamıştı
Basit bir durum gibi dursa da eskiden sadece kirli sepetine attığımız, renklerini takmadığımız ve annemizin yıkadığı çamaşırlarımız artık beyazıydı, siyahıydı, renklisiydi diyerek hayattan soğutmaya birebir.
8. Genç yaşta borç batağına girmek bir harika
Hepimizin kanına girip “vadesiz öğrenci kredi kartı ya istemiyorsanız kullanmasınız” diyerek bizi kandıran sonra o kredi kartını nefes almadan kullanmamıza sebep olanlar utansın. Ama yani bir bira daha içmeyelim mi?
9. Üniversite havalarına girmeyi sizden öğrenecek değiliz
Eğer yaşadığımız yer ve okuduğumuz yer arasında büyük bir kültür farkı varsa tatillerde ve bayramlarda geri döndüğünüzde ‘of burası çok sıkıcı, ben tek başıma yaşamaya alıştım, beni bunaltıyorsunuz gibi gereksiz trip atmak kesinlikle kaçınılmaz durumumuz.
10. Sanırım herkes katil
Aile tembihleriyle hatta korkutmalarıyla gittiğimiz üniversitenin ilk zamanları herkese düşman, güvenilmez hatta “lan acaba arkamdan iş mi çeviriyor bu” diye kaygılanmalarımız da alışa alışa geçiyor tabi ki.
11. Özlemeli aile şefkati
Her ne olursa olsun bunaldığınızda, sıkıldığınızda ne kadar arkadaşınız olursa olsun bir anne omuzu bir baba tesellisinin yerini hiçbir şeyin tutmayacağının hep farkında olmuşuzdur.