Gün geçmiyor ki korkunç detaylarla bezenmiş tarihsel bilgilerle karşılaşmayalım! ? Konu işkenceler olduğunda insanlığın ne kadar yaratıcı olabileceğini biliyoruz. Orta Çağ’dan günümüze, pek çok farklı infaz çeşidine şahit olduk. Giyotin gibi kimi yöntemler kurbanlara hızlı bir ölüm sunarken scaphism gibi yöntemler ise akıllara durgunluk veriyor. Antik Pers İmparatorluğu tarafından kullanılan bu korkunç infaz yöntemini sizler için araştırdık. İşte kurbanın haşarat ve sürüngenlere yedirildiği scaphism hakkında bilmeniz gerekenler…
Adını Yunancada “kase” ya da “mezar” anlamına gelen “skáphē”den alan scaphism, insanlık tarafından tasarlanmış en ürkütücü infaz yöntemlerinden biri olarak biliniyor
İnsanlar, binlerce yıldır birbirlerini öldürmek için çeşitli yollar arıyorlar. Orta Çağ infaz yöntemlerinden günümüz infaz yöntemlerine dek her tarihsel dönemde insanlar, değersiz gördüklerini acımasızca öldürmek için elindeki araçlara başvurdu.
MÖ 500 civarında karşımıza çıkan bu infaz yöntemi, diğer tüm infaz yöntemlerini geride bırakıyor
Tekne yöntemi olarak da bilinen bu infaz çeşidinde kurban, henüz acılı süreç başlamadan kütük teknelere yerleştiriliyor. Başları ve uzuvları tekneden sarkan kurbanlara zorla süt ve bal veriliyor. Cellat kurbanın yüzüne bal döküyor. Tabii bu esnada kurbanın midesi iflas ediyor ve ishal oluyor. Bataklık civarına yerleştirilen tekne sürüngenler ve haşaratlar için adeta bir açık büfeye dönüşüyor. Bu canlılar yalnızla süt ve balı tüketmekle kalmıyor, aynı zamanda kurbanı yemek için vücuduna giriyorlar.
Biraz da scaphism’in tarihinden bahsedelim
Scaphism’e dair somut bir kanıt olmadığını söyleyerek başlayalım. Zaten iki bin yıl öncesine ait bir işkenceden kanıtlar bulmak, takdir edersiniz ki zor olacaktı. Mevcut haliyle scaphism’den bahseden ilk kişi, Yunan filozof Plutarch’dı.
Plutarch, Mithridates adlı bir askerin Kral II. Artaxerxes’in kardeşi Genç Cyrus’ı öldürmesinin ardından böyle bir infaza şahit olmuştur. Hikayeye göre aslında Cyrus, abisini devirmek istemektedir. Bunun farkında olan Mithridates, Cyrus’u öldürmüş, Artaxerxes’in tahtını sağlama almıştır. Ancak Kral Artaxerxes, bunun bir sır olarak saklanmasını ister. Bir ziyafette çok sarhoş olan Mithridates, Cyrus’u öldürdüğünü ağzından kaçırınca scaphism’e mahkum edilir. İşin sonunda ölmeden önce 17 gün boyunca böceklere ve sürüngenlere yedirilmiştir.
Hazırlanan bal ve süt karışımıyla kurbanın tüm vücudu kaplanır
Günler süren bu işkencenin ilk misafiri sineklerdir. Kurban, kapalı tekneye dışkısını yapıp kusarken küçük haşaratlar sürünerek vücuduna tırmanırlar. Saatler içerisinde kurbanı yemeye ve içine doğru büyümeye başlarlar. Yakıcı güneşle birlikte kurbanın derisi dökülür. Bu süreç her gün tekrarlanır ve sinekler, arılar bu açık büfeye davet edilir. Cellatların mahkumların yumuşak dokularına, cinsel organlarına ve anüslerine ek yığınlar halinde bal ve süt döktüğüne dair iddialar vardır. Küçük böceklerin yaptığı yaralardan ve enfeksiyonlardan bahsetmiyoruz bile! Enfeksiyonun yayılmasıyla birlikte yaralardan sızan irin, kurtçuklara da davetiye çıkarır. Bu noktadan itibaren fareler de ölen kurbanı kemirmek için içeri girmeye çalışırlar.
Peki scaphism gerçek miydi?
Pek çok kişi Antik Pers İmparatorluğu’nda karşımıza çıkan bu infaz yönteminin gerçek olduğuna ve hainler ya da acımasız katiller için kullanıldığına inanıyor. Yine de kimi tarihçilerin kafası karışık! O zamandan beri pek çok bilim insanı bu korkunç infaz yönteminin uydurma olup olmadığını araştırıyor. Böylesine korkunç bir infazın gerçek olduğuna inanmak istemesek de karşılaştığımız tek işkence yöntemi de elbette bu değil. Haliyle insan kendini neden olmasın ki derken buluyor. ?
İlginizi çekebilir:
Görmek Bile Ürkütüyor! Tarihte Kullanılan Birbirinden Korkunç 14 İşkence Aleti
Kaynak: 1