Bu listeyi Fil’m Hafızası ekibinden Ebru Çavuşoğlu hazırlamıştır, haberiniz olsun.
Kimi filmler izledikten sonra daha farklı bir anlam boyutuna geçerler. Sanki izlerken ortaya attığı her tezi, bir sonraki sahnede çürütür ve sonuna geldiğinde de “vay be!” dedirten bir ünlem çıkar kendiliğinden. Bu tür filmlerin etkisi, birkaç gün boyunca sürer gider. Anlamına erilemeyen kareler anlamına kavuşur, tıpkı bir yapboz gibi. Buradaki fark; yapan önce bozmuş, sonra yapmıştır yapbozu.
Aşağıda, tadı damakta kalan ve “yeryüzünde ne güzel akıllar var!” dedirten filmlerden bir derleme yaptık. Hiç şüphe yok ki, bu listeye çok sayıda film daha eklenebilir. Bu listedeki filmleri izlerseniz şayet, dileriz size de her birinin sonuna geldiğinizde benzer duygular eşlik eder. Kore’den İspanya’ya uzanan, yapım yıllarına göre dizilenmiş, günümüze yakın bir sağ gösterip sol vuran filmler listesi bekliyor sizi. Şaşkınlığı bol ve keyifli seyirler olsun.
1. Seven
David Fincher, 1995
Yedi ölümcül günahın ilhamıyla kurbanlarının yaşamına son veren bir seri katilin, iki dedektifi parmağında nasıl oynattığını seyirciye sunan filmde, zekânın günahla dansını izleyeceksiniz.
2. Fight Club
David Fincher, 1999
Sıradan, yavan ve tekdüze hayatına renk arayan anlatıcımızın serüveninde karşısına çıkan sabun yapımcısı Tyler, hayatı anlamanın, acıdan geçtiği inancındadır. Birlikte başlattıkları dövüş kulübü ile acı üzerine kurulu olan bağları, kimi yerde düğümlenerek seyirciye nefes kesen bir sağ gösterip sol vurma deneyimi yaşatır.
3. The Sixth Sense
M. Night Shyalaman, 1999
8 yaşındaki Cole, sahip olduğu olağanüstü güçlerle baş etmeye çalışırken, bunu paylaştığı tek kişi psikolog Malcolm’dur. Bu gücün gizemini çözmeye çalışırken, akla gelmez bir bağları olduğunu göreceklerdir.
4. Snatch
Guy Ritchie, 2000
Muhteşem oyuncu kadrosuyla daha en başından seyircinin beklentisini yükselten Snatch, paha biçilemez çalıntı bir elmasın peşinde kesişen birbirinden renkli kişiliklerin serüvenini anlatıyor. Ayrıca vardıkları sonda, seyirciyi yine bir sürpriz bekliyor.
5. The Others
Alejandro Amenábar, 2001
Bir perili köşk filminden beklenen korku tüneli kıvamındaki efektler, bu filmde yok. The Others’da, kocası II. Dünya Savaşı’nda mücadele verirken, güneşe alerjisi olan iki çocuğuyla evini paylaşan Grace’in işe aldığı üç hizmetçi ile filmde çözülmesi gereken gizem bambaşka bir hâl alıyor.
6. Oldeuboi (Old Boy)
Chan-wook Park, 2003
Kaçırılıp, 15 yıl boyunca tek bir odaya hapsedilen Oh Dae-Su’nun dışarı çıkmasıyla başlayan film, birçok soruyla karşıladığı seyirciyi aheste aheste rahatlatırken, yer yer nefessiz bırakıyor. Aynı isimli Japonya’da çıkmış bir mangaya dayanan film; uzun, tek çekim sahneler ve yakın çekimler sayesinde çizgi romanın içine alıyor sanki izleyeni. Oh Dae-Su’nun intikam yolculuğunda fiziksel olarak hapsedildiği yerden çıkıp, zihinsel ve duygusal olarak hapsedilişinin hikâyesi var filmde. Bu hikâyede güç oyunları arasında kıstırıldığı köşesinde, artık bambaşka bir insandır Oh Dae-Su.
7. Mystic River
Clint Eastwood, 2003
Çocukluk yıllarında başlarından geçen trajik bir deneyimin kalıntılarıyla hayatlarına devam eden üç adamdan biri, kızını kaybeder. Bu olayın ardından aralarındaki dostluk ilişkisi şüphe ve güvensizlikle beslenir ve girilen çıkmazda seyirci gafil avlanır.
8. The Butterfly Effect
Eric Bress, J. Mackye Gruber, 2004
Yaşananların ya da yaşanacakların ne kadarını değiştirebiliriz? Sürekli geriye dönüşlerle izleyici pasif olmaktan çıkaran ufak değişimlerin, zaman içinde öngörülemez sonuçları doğurabileceğine dair derinliği aşikâr bir filmdir The Butterfly Effect.
9. Shutter
Banjong Pisanthanakun, Parkpoom Wongpoom, 2004
Genç fotoğrafçının kız arkadaşıyla geçirdiği kazanın ardından, çektiği fotoğraflarda belirsiz gölgeler ortaya çıkmaya başlar. “Geçmişinden kaçamazsın” gerçeğine gönderme yapan Shutter, kişinin geçmişten getirdiği yükün şaşırtıcı bir sona taşındığını sunar.
10. El laberinto del Fauno (Pan’s Labyrinth)
Guillermo del Toro, 2006
Müzik ve görsellikle de seyirciye yaşattığı keyfi katlayan Pan’s Labyrinth kötünün dünyasında tutunmaya çalışan iyinin, izleyiciye bıraktığı farklı sonlarla mükemmel birleşimi. Kimine göre masal, kimine göre gerçektir filmde yaşananlar. Buna karar verecek olan ise, izleyici.
11. Orphan
Jaume Collet-Serra, 2009
Yakın zamanda çocuklarını kaybeden bir çiftin, 9 yaşındaki bir kızı evlat edinmesiyle değişen hayatlarını konu alan Orphan, izleyiciye masumiyetin kimi zaman göründüğünden çok daha tehlikeli olabileceğini gösteriyor.
12. El Cuerpo (The Body)
Oriol Paulo, 2012
Orta yaşlı, varlıklı ve güzel bir kadının cesedinin morgdan kaybolmasıyla başlayan El Cuerpo, seyirciyi zekice kurgusuyla canlı tutmayı başarıyor. Soğukkanlı bir koca ve cevap arayan bir dedektifin performansıyla da süslenen film kurgusu, izlemeye harcanan vakte “hakikaten değer” dedirtiyor. Finaliyle anlam bulan başarılı bir İspanyol sineması örneği.