Bildiğiniz gibi cadılık ve cadılar, günümüzden birkaç yüzyıl önce özellikle Avrupa kültüründe önemli bir yer tutuyordu. 15. ve 16 yüzyıl Avrupa’sında bazı kadınlar doğaüstü güçlere sahip kötü niyetli varlıklar olarak görülüyor, cadılıkla suçlanıyor korkunç işkenceler görüyor ve öldürülüyordu. Benzer uygulamalar Avrupa ile sınırlı değildi. Örneğin 17. yüzyılda Amerika Birleşik Devletleri’ndeki Salem cadı mahkemelerinde çok sayıda kadın cadılıkla suçlanmış, yargılanmış ve idam edilmişti. Kısacası 15. ve 17. yüzyıllar arasında Batı dünyası için cadı avı, son derece önemli ve gerekli bir uygulamaydı. Peki ama cadı avcıları, bir kadının cadı olduğunu nasıl anlıyorlardı? Cadı işaretleri, cadı avcılarının en büyük yardımcısıydı! İşte sadece cadılarda olduğu düşünülen işaretler…
Cadılık, günümüzden birkaç yüzyıl önce özellikle Batı dünyasında oldukça önemli bir kavramdı
İlginizi çekebilir:
Avrupa Tarihinin En Karanlık Yüzü: Orta Çağ’da Cadı Avı
Avrupa ve Amerika Birleşik Devletleri’nde yaşayan bazı insanların doğaüstü güçleri olduğuna, büyü ve sihir yoluyla kötü emellerini hayata geçirmek için mücadele ettiğine inanılıyordu
Ancak ne hikmetse, bu kötü niyetli varlıkların hemen hepsi kadınlardan oluşuyordu!
Cadılar kıtlıkların, salgın hastalıkların veya savaşların sorumlusu olarak görülüyor, yakalanmaları ve öldürülmeleri için büyük bir çaba harcanıyordu
Cadı olduğu gerekçesiyle yakalanan kadınlar yargılandıktan sonra korkunç şekilde katlediliyordu
Öte yanda Batı dünyasındaki cadı mahkemeleri, cadıların adil yargılanması konusunda son derece hassastı!
Bu nedenle bir kadının cadı olup olmadığının kanıtlanması, mahkemenin güvenilirliği ve toplumun gerçek cadılardan arındırılabilmesi için hayli gerekliydi. Peki ama bir kadının cadı olup olmadığına nasıl karar veriliyordu?
Cadı avcıları ve cadı mahkemelerindeki yargıçlar bir kadının cadı olup olmadığını anlamak için bazı kadim yöntemler kullanıyordu
Örneğin, suçlu olduğu düşünülen kadın elleri bağlı bir şekilde denize atılıyor, suyun üzerinde kalmayı başarırsa masumiyetini ispatlamış oluyordu. Bazen de cadılıkla suçlanan kadınlarından bazı duaları ezbere okumaları isteniyor, okuyamazlarsa cadı olduklarına hükmediliyordu! Bir de sadece cadılarda olduğu düşünülen işaretler vardı.
Ancak bazı kadınların şüpheye mahal vermeyecek şekilde cadı olduğunu gösteren, kesin kanıtlar da vardı!
Cadı işaretleri veya şeytan işareti olarak isimlendirilen izler, cadılığın en somut delilleri olarak görülüyordu!
Peki cadılığın en kesin kanıtı olan bu cadı işaretleri, neleri mi kapsıyordu? Siğiller, doğum lekeleri, benler veya sonradan oluşan yara izleri! Vücudunun herhangi bir yerinde bu izlerden birisi olan kadınlar, cadılıkla suçlanıyor ve idam ediliyordu! Dahası bunların sadece cadılarda olduğu düşüncesi Batı dünyasının büyük bir bölümünde yaygın bir durumdu.
Cadı olduğu düşünülen kadınlar yargılanmaları sırasında çırılçıplak soyuluyor ve yargıçların dikkatli gözleri, talihsiz kadınların bedenlerinde kötülüğün bariz işaretlerini arıyordu!
Vücudunda siğil, ben veya doğum izi olan kadınların şeytan tarafından damgalandığına ve onun hizmetinde olduğuna inanılıyordu!
Kısacası, bugün oldukça sıradan cilt sorunları olarak gördüğümüz bazı izler, birkaç yüzyıl önce bir kadının cadı olarak suçlanmasına ve hayatını kaybetmesine neden oluyordu
Kaynak: 1