Kızlar bu yazı size hatip ediyor! Erkekler sizin de bir kısmınıza! Canımız, cicimiz, bebeğimiz Ryan Gosling bugün doğdu! O titreşimli sesinde eriyip bittiğimiz, gülüşüne çıldırdığımız, sinirli haliyle maço hayranı içgüdülerimize geri döndüğümüz yakışıklı oyuncuya özel bir liste yapmadan olmazdı.
Sarışın sevmeyenlerin bile gönlünü çelen, “ay ben yakışıklı erkek sevmemki”cilerin kafasını karıştıran, ezber bozan kişilik Ryan Gosling’i –tam ismiyle Ryan Thomas Gosling- nereden anlatmaya başlamalı bilemiyoruz. Ancak uzun uzun anlatacağımız kesin, bilmediğiniz birçok detay için buyurun yazımızın devamına.
12 Yaşından beri oyunculuk yapıyor
1980’de Kanadada Ontario’da dünyaya gelen başarılı isim 12 yaşında ‘The Mickey Mouse Club’ adlı diziyle oyunculuk kariyerine ilk adımı atmış. Rol arkadaşlarından biri ise Justin Timberlake imiş. Bu dizide yaşına göre oldukça başarılı bir performans sergileyerek dikkatleri üzerine çekmiş. Ardından ‘Breaker High’, ‘Young Hercules’ gibi dizilerde oynamış.
Unutulmaz filmlerde rol aldı, pek çok ödül topladı
Ancak başarılı oyuncu aslında The Notebook -filmde rol bulmasının sebebi yönetmenin onu tipsiz ve sıradan bulmasıydı-, Half Nelson ve Cinayet Gecesi filmlerindeki rolleri ile biliniyor. Sinemada genç bir yahudiyi canlandırdığı ‘The Believer’ adlı filmi onun tanınmasındaki önemli adımlardan biriydi. Oyunculuktaki başarısı yakışıklılığından tamamen bağımsız olan aktör birçok ödüle de sahip. 2002 yılında The Believer filmi ile Bağımsız Ruh Ödülleri’ne aday gösterildi, 2007 yılında ödülü Half Nelson filmi ile kazandı. Half Nelson filmi ile Stockholm Film Festivali ve Las Palmas Film Festivali’nde En İyi Aktör ödülünün sahibi oldu. Lars and the Real Girl filmiyle 2007 yılında Altın Küre’ye aday oldu.
The Notebook filmi hayatının dönüm noktasıdır
Birçok sinemaseverin kendisini The Notebook (2004) adlı film ile tanıştığı Ryan Gosling. Bu film sayesinde hem büyük aşk yaşayacağı Rachel Adams ile tanışır hem de gerçek anlamda tanınır.
İlk tanıştıklarına birbirlerini hiç sevmeyen ikili, bu soğuk sürenin ardından harika bir ilişki yaşarlar. Hatta Ryan Gosling ilişkiye dair şunları söylüyor. “The Notebook filmi içinTanrı’ya şükrediyorum! Bu sayede hayatımın aşkını (rol arkadaşı ve eski sevgilisi Rachel Adams’dan bahsediyor) tanıdım. Ancak filmi izleyenler oradaki aşkı yaşadığımızı sanıp yanıldılar. Rachel’la olan aşk hikayemiz yüz misli daha romantikti.” Bir dipnot çoğunlukla yaptıklarına çok akıl sır erdiremediğimiz oyuncu Notebook filminin ardından bir süre sandviççide çalışır.
10 Parmağında 10 marifet
Kendisinin o buğulu sesine ilk olarak filmlerdeki kısa şarkı performanslarında şahit olduk. Ardından ise bir sonraki maddede bahsedeceğimiz müzik grubuyla tanıştık. Ama arkadaş bir adam her konuda mı başarılı olur, evet olurmuş!
Gosling’in birçok filmde şarkı söylediğine tanık oluyoruz. Ancak en akılda kalanlardan biri Blue Valentine olsa gerek. Bu sahneyi izleyip de kendisine aşık olmamak biraz zor olabilir. Küçük bir dipnot, geçmişte Backstreet Boys’a katılmak için uğraşmış ancak kabul edilmemiş. İyi ki kabul etmemişler diyoruz.
Herkes tarafından bilinmeyen gizemli müzik grubu
Evet çok bilinmese de seksi oyuncu bir de müzik sektörüne bulaşmış durumda. Vokalde Ryan Gosling, bateride Zach Shields’ın yer aldığı, ikili tarafından kurulan Dead Man’s Bones isimli grup kendilerinin tanımıyla gotik/gospel bir tarza sahipler.
Neredeyse Ryan Gosling sinemayı bıraksın sadece müzik yapsın dedirtecek kadar başarılı olan grup ne yazık ki pek aktif değil. Gene de bu bugüne kadar yayınladıkları şarkıları tekrar tekrar dinlemek için bir engel değil. Bizim önerimiz “Lose Your Soul”, zira şu an listeyi yaparken de onu dinliyoruz. Buyrunuz.
Kompleksiz ve mütevazi bir kişiliğe sahip
“Canlandırdığım tüm karakterler ben’im. Bir karakterin ‘ruhuna girebilecek’ kadar iyi bir oyuncu değilim.” diyerek mütevazi bir tavır sergileyen Ryan Gosling bu yıl 35. yaşına giriyor. Bu genç yaşı için gayet başarılı bir kariyer çizen sanatçı tiyatro ve güzel sanatlar okumuş, bunun dışında özel bir ders almadığını söylüyor. Hatta serseri olduğu için okuldan atıldığını, eğitiminin bir kısmını dışarıdan tamamladığı gerçeğini gizleme gereği dahi duymuyor.
Elbette fırtınalı ilişkiler yaşadı
Yakışıklı akrep erkeğinin aşk hayatı da bir o kadar hareketli oldu tabii ki. Kızlar bu bölüm size biraz üzebilir. İsterseniz bu maddeyi es geçebilirsiniz. Blake Lively, Famke Jannsen, Jaime Murray, Kat Dennings, Olivia Wilde, Rachel Mcadams, Sandra Bullock ve Eva Mendes gibi isimlerle ilişkiler yaşayan çapkın oyuncu. Filmlerde başrolleri paylaştığı aktristlerle aynı zamanda birliktelikler kurmaktan çekinmedi. Şeytan tüyü olan bir adama hayır demek pek de kolay olmasa gerek.
Gelelim Gosling’in gerçek aşkına
Gözümüzün nuru kimseye yakıştıramadığımız Ryan, uzun süredir bir röportajında 50 farklı eyalette seks yaptığını söylemesiyle gündeme bomba gibi düşen Eva Mendes ile beraber. Evlilik sonrası mal beyanı anlaşmazlığı sebebiyle bir türlü evlenemeyen ikili 2011’den beri birlikteler. Esmeralda Amada adında bir kız çocukları var ve bu ismi Notre Dame müzikalinden etkilenerek koydular. Geçtiğimiz ay kızlarının birinci yaş gününü kutlayan ikili gayet mutlu görünüyorlar.
Yönetmen koltuğuna oturmuşluğu da var
Boşuna demiyoruz 10 parmağında, 10 marifet diye. Her başarılı oyuncu gibi yönetmen koltuğuna oturmayı deneyen Gosling. The Lost River isimli filmde marifetini gösterir. Başarılı oyuncunun yönetmenliğini ve senaristliğini üstlendiği film yalnız yaşayan bir annenin karanlık bir dünyaya çekilmesini ve kadının genç oğlunun gizli bir su altı dünyasını keşfetme sürecini anlatıyor. Filmin başrollerinde Eva Mendes–tabii ki-, Christina Hendricks, Matt Smith (IV), Saoirse Ronan gibi başarılı oyuncular yer alıyor.
Tam bir James Dean hayranı
Bugüne de 40’ı aşkın filmde yer alan başarılı oyuncu kendisinin en sevdiği filmin James Dean’in baş rolde olduğu, John Steinbeck’in aynı adlı romanı, 1955 yapımı “East of Eden” olduğunu söylüyor.
El becerisi konusunda da tartışmasız bir usta
Evde boş boş oturup örgü örmeyi çok sevdiğini söyleyen sanatçı, sıradan bir karaktere sahip. Mesela kollarında ne olduğu anlaşılamayan dövmeler var. Ve bu dövmeleri kendisi yapıyor. Birkaç kaktüs ve canavar eli olduğunu iddia ettiği dövmeleri keşke yapmasa mıydı acaba. Elleriyle bir şeyler üretmeyi seven yetenekli adam The Notebook’taki meşhur masayı kendisi yapmış mesela, Drive filmindeki arabayı da kendisi birleştirmiş.
Anlayamazsınız…
Sevgili Ryan anlat anlat bitmez. Keşke daha çok konser verse, keşke Türkiyeye gelse, keşke minik kızından fırsat bulup daha çok film çekse de biz de onu izlesek. Karşı koyamadığımız oyuncu hakkında son bir dipnot vererek içinizin yağlarını eritiyoruz. Sempatik oyuncu canı sıkıldığında, kafa dağıtmak için Disneylande gidiyormuş. Ay yeme de yanında yat.