Ana sayfa » Yaşam » Rumpelstiltskin Etkisi: Sadece Hastalığın Adını Öğrenerek İyileşmeye Başlamak Mümkün Mü?
Rumpelstiltskin Etkisi: Sadece Hastalığın Adını Öğrenerek İyileşmeye Başlamak Mümkün Mü?
Rumpelstiltskin masalı ile modern tıp arasında nasıl bir bağ olabilir? İşte, ABD’li iki araştırmacının ortaya attığı “Rumpelstiltskin Etkisi” tam da bu noktada devreye giriyor.
Grimm Kardeşler’in masallarını bilenler, “Rumpelstiltskin” adını duyunca hemen hatırlar. Samanı altına çevirebilen gizemli adam, değirmencinin kızına bebeğini kurtarabilmesi için tek bir şans verir: onun adını bilmek. Kızcağız neredeyse umudunu kaybeder, çünkü bu kadar tuhaf bir ismi kim tahmin edebilir ki? Ama işin sırrı tam da burada gizlidir: İsmi bilmek, güç kazanmak demektir. Araştırmacılar Alan Levinovitz ve Awais Aftab, bu masaldan yola çıkarak çok ilginç bir noktaya dikkat çekti: Tıpkı masaldaki gibi, hastalıkların da adını bilmek, onları biraz olsun kontrol altına alabilmeyi sağlar. İşte bu yüzden, yeni bir kavram doğdu: Rumpelstiltskin etkisi.
Bazen günlerce süren baş ağrısı ya da bitmeyen yorgunluk, insana belirsiz bir kaygı yükler. “Acaba ciddi bir şey mi?” sorusu zihinden çıkmaz
Sonra doktora gidip net bir teşhis duyduğunuzda ister hafif ister kronik olsun, birden derin bir nefes alırsınız. Çünkü artık bir adı vardır. Araştırmalar gösteriyor ki bu adlandırma, tedavi başlamadan önce bile iyileştirici bir etki yaratabiliyor. İsim koymak, belirsizliğin yarattığı sis perdesini dağıtıyor ve kişi, yaşadığı sıkıntıyı kendi içinde daha anlamlı bir yere oturtabiliyor. İşte burada Rumpelstiltskin etkisi başlıyor.
Bir rahatsızlığın teşhis edilmesi sadece tıbbi bir süreç değildir aynı zamanda psikolojik bir rahatlama kaynağıdır
Hastalar, yaşadıkları sıkıntının gerçek olduğunu doktorun ağzından duyduklarında kendilerini onaylanmış hisseder. “Demek ki bu tamamen benim kuruntum değil” düşüncesi, kişiye güç kazandırır. Levinovitz ve Aftab’ın vurguladığı gibi, bir teşhis, sadece tedaviyi başlatmaz, aynı zamanda kişinin kendi bedenini ve duygularını ciddiye almasını da sağlar. Bu yüzden birçok hasta, doktorun kesin konuşmasından sonra daha yüksek memnuniyet bildiriyor.
Teşhis almanın bir başka faydası da kişiyi benzer sorunlar yaşayan topluluklarla buluşturmasıdır. Bir isim sayesinde destek gruplarına katılabilir, aynı yoldan geçmiş insanlarla deneyim paylaşabilirsiniz. Belirli rahatsızlıkları olan kişilerin, adını koydukları bu durum sayesinde yalnız hissetmedikleri görülüyor. Bir terim, bir kelime, aslında insanı koca bir topluluğun parçası haline getirebiliyor. Bu da iyileşme sürecinde moralin ve dayanışmanın ne kadar önemli olduğunu bir kez daha hatırlatıyor.
İnternet çağında yaşıyoruz, semptomları aratıp kendi kendimize teşhis koymak neredeyse rutin hale geldi
Levinovitz ve Aftab, bunun ilginç bir yanına dikkat çekiyor: Resmi tedavi başlamasa bile, sadece bir isim koymanın dahi kişiye fayda sağladığını görüyoruz. Ancak bu durumun riskleri de var. Yanlış teşhis, gereksiz kaygıya yol açabilir. Yine de şu bir gerçek: İnsan zihni, belirsizlikten çok, isimlendirilmiş bir durumla baş etmeyi tercih ediyor.
Psikolojide uzun süredir bilinen bir gerçek var: Plasebo etkisi. Yani, aslında ilaç olmayan bir şeyin bile, kişi ona inandığında olumlu sonuçlar yaratabilmesi. Eğer zihnin gücü bu kadar etkiliyse, teşhisin de benzer bir işlev görmesi şaşırtıcı değil. Araştırmacılar, isim koyma eyleminin bile psikolojik ve fiziksel belirtilerde değişim yaratabileceğini öne sürüyor. Yani kelimenin kendisi bazen ilaç kadar güçlü olabiliyor.
Tabi her şeyin olduğu gibi bunun da gölgeli tarafı var. Psikiyatride kullanılan tanılar, zaman zaman damgalanma ve ayrımcılığa yol açabiliyor
Bazı etiketler, hastaların üzerine taş gibi bir yük bindiriyor. Ronald W. Pies gibi uzmanlar, bu noktada dikkatli olunması gerektiğini vurguluyor: Bir insan sadece tanısından ibaret değildir. Etiket, kişinin hayatını kolaylaştırmalı; onu daha da zorlaştırmamalı. Rumpelstiltskin etkisinin gücü buradan geliyor: İsmi bilmek faydalı olabilir ama bu isim, kişinin tüm varlığını tanımlamamalıdır.
Şimdilik Rumpelstiltskin etkisi yeni bir kavram olduğu için, elimizde kapsamlı klinik veriler yok. Ancak araştırmacılar bunun çok daha fazla sürpriz barındırdığına inanıyor. İleride yapılacak çalışmalar, teşhisin sadece tıbbi değil, toplumsal ve psikolojik yönlerini de daha iyi anlamamızı sağlayacak. Belki de bir gün, doktorların ellerindeki en güçlü araçlardan biri, yazdıkları reçeteden çok söyledikleri kelime olacak. Tıpkı masaldaki gibi: İsmi bilmek, kaderi değiştirebilir.