Ahiret inancı dünya çapındaki birçok eski ve modern dinin temel taşıdır. Ancak ölülerle iletişim kurmanın mümkün olduğu fikri bu din ve kültürlerde kabul görmez. Fakat 1840’lı yıllardan sonra insanlar oldukça yaygın bir şekilde ruhlarla iletişim kurabileceklerine inandılar. Modern spiritüalizm olarak bilinen bu inanış 1848 yılında New York’un bir taşrasında başladı. Margaret ve Kate Fox isimli kız kardeşler, ruhlarla iletişim kurduklarını iddia ederek dünya çapında üne kavuştular. Bazıları için Fox kardeşler sadece insanlarla eğleniyordu. Ama onlara inanların sayısı azımsanacak gibi değildi.
Spiritüalizmin popülaritesi özellikle 20. yüzyılda artış gösterdi. İç savaşlar, I. Dünya Savaşı, 1918 yılındaki grip salgını gibi dünyanın kaos yaşadığı bir dönemde insanlar bu harekete yoğun bir şekilde ilgi göstermişti. Spiritüalist hareket hiçbir zaman tamamen sönmese de II. Dünya Savaşı’nın ardından popülaritesi azaldı. Ancak 100 yılı aşkın bir süre, ünlüler de dahil olmak üzere toplumun her kesiminden insanları kendine çekmeyi başardı. İşte hayatlarının bir noktasında ölülerle iletişim kurmanın mümkün olduğuna inanan sekiz ünlü kişi…
1. Thomas Edison
Thomas Edison 1877’de fonografı icat ettiğinde oluşturduğu ilk kayıt kendi sesiydi. Ardından 1920’li yıllarda farklı bir ses türünü yakalama planlarını duyurdu: Artık dünyada yaşamayanlara ait sesler. Edison, eğer böyle bir gerçeklik varsa bunu medyumların değil bilim insanlarının yapması gerektiğini düşünüyordu. Edison’un ölülerle iletişim kurma konusundaki inancı bazılarına göre sadece reklamdı. Maneviyatın popülaritesinden yararlanıp göz önünde olmak istiyordu. Belki de durum gerçekten böyleydi. Ancak Edison’un insanlar öldükten sonra ne olduğuna dair sıra dışı pek çok hipotezi vardı. Hiçbiri kanıtlanmasa da ruhlarla iletişim kurulabileceğini sürekli dile getiriyordu.
2. Mae West
Amerikalı tiyatro ve sinema sanatçısı Mae West, 1929 yılında Chicago’da performans sergilerken bir anda kendini kaybetti. O zaman 36 yaşında olan sanatçı, şiddetli karın ağrısı sonucu yere yığılmıştı. Sonuç olarak West o an, Sri Deva Ram Suku adında bir spiritüalist şifacının eline geçtiğine inandı. West hakkında çıkan haberlerden oluşan bir koleksiyon, sanatçının maneviyatla ilişkisinin oldukça derin olduğunu gözler önüne seriyor. Bu koleksiyonda West’in sık sık spiritüel kamplara katıldığı ve medyumlarla buluştuğuna dair belgeler de bulunmakta.
3. Kraliçe Victoria
Kraliçe Victoria spiritüalizmle ilgilenmeye başladığında henüz dünyada bu konu ilgi uyandırmıyordu. Kraliçenin eşi Albert’in 1861 yılındaki zamansız ölümü, Victoria’yı yasa boğmuştu. Ölümünden sonra sürekli siyah giyen kraliçe, öbür dünyadaki Albert’le iletişime geçebileceğini düşünüyordu. Albert’in ölümünden kısa bir süre sonra, Robert James Lees isimli 19 yaşındaki bir medyum, prens Albert’in seanslarından birinde kraliçe için bir mesaj bıraktığını iddia etti. Victoria bunu duyduktan sonra Lees ile bir seans ayarladı. Seans sırasında medyum kimsenin bilemeyeceği bilgilere atıfta bulundu. Genç medyum görevini başka bir medyuma devretmeden önce kraliçe için Buckingham Sarayı’nda sayısız seans gerçekleştirdi. Victoria son nefesine kadar Albert ile iletişim kurabilmek için sarayda seanslar düzenlemeye devam etti.
4. Arthur Conan Doyle
Sherlock Holmes’un yaratıcısı Sir Arthur Conan Doyle, 19. yüzyılın sonlarında dünyanın en tanınmış spiritüalistlerinden biriydi. Medyumların oldukça güçlü olduğuna inanan yazar, perilerin de var olduğunu düşünüyordu. Doyle 1880 yılında bir seansa katıldıktan sonra ölülerle iletişim kurmanın mümkün olduğuna ikna olmuştu. Bilincin bedenden ayrı olarak var olabileceğinden tamamen emindi. Yazar, spiritüalizm ve öbür dünya hakkındaki düşüncelerini insanlara anlatmak için hem Avrupa’yı hem de Amerika’yı dolaştı. Hatta Pheneas isimli bir ruhun kendisi ve karısıyla düzenli olarak temas ettiğini iddia ediyordu.
5. Mary Todd Lincoln
Abraham Lincoln’un eşi Mary Todd Lincoln, oğulları Willie’nin 11 yaşında tifodan ölmesinin ardından spiritüalizme ilgi duymaya başladı. İlk başlarda kederiyle başa çıkmanın bir yolu olarak seanslara katılım gösteriyordu. Sonradan sık sık kendi seanslarına ev sahipliği yapmaya başladı. Beyaz Saray Tarih Derneği, Mary Todd’un oğlu öldükten sonra kırmızı odada seanslar düzenlediğini iddia ediyor.
6. Victoria Woodhull
Amerika Birleşik Devletleri’nin ilk kadın başkan adayı Victoria Woodhull, gençlik döneminden itibaren ruhlarla iletişim kurulabileceğine inanmaktaydı. Yakın çevresine aktardığı kadarıyla Woodhull’a rehberlik eden ve onu koruyan ruhlar vardı. Bu nedenle cesur eylemlerde bulunmaktan kaçınmıyordu. Woodhull başkan adaylığına ek olarak kadınlara oy hakkı verilmesini talep eden ve kongre önünde konuşan ilk kadındı. Aynı zamanda Wall Street’te bir yatırım şirketine sahipti.
7. Dan Akyroyd
Emmy Ödülü sahibi müzisyen ve oyuncu Daniel Edward Akyroyd, spiritüalizme ilgi duymasıyla biliniyor. Kendisi gibi büyükbabası Sam Akyroyd’ün de düzenli seanslar gerçekleştirdiği ve Kanada’daki spiritualist topluluğun bir parçası olduğu iddia ediliyor. Dan Aykroyd, 2020 yılında Kanada Yayın Kurumuna verdiği bir röportajda şunları kaydetti: “Biz inanıyoruz ve bu sanırım benim dinim. Diğer taraftan ruhlarla konuşabileceğimize ve bilincin sonsuza kadar hayatta kaldığına eminiz.”
8. Hilma af Klint
İsveçli ünlü bir ressam olan Hilma af Klint, soyut sanat henüz popüler değilken soyut resimler yaparak ün kazanmıştı. Sanatçı ilk spiritüalist eğilimlerini 17 yaşında gösterdiğini iddia ediyor. O günden sonra seanslar yapan Klint, ruhlarla iletişim kurduğunu düşünüyordu. İddiasına göre ruhların rehberliğinde otomatik çizimler yapıyordu.
Kaynak: 1