Roma, karmaşık tarihi ile diğer hiçbir yere benzemeyen bir şehir. Roma’nın birçok muazzam sarayı ve zarif villanın duvarları arasında, şehrin en iyi saklanan sırlarından bazıları bulunuyor. Bu yerler, antik zamanlardan 18. yüzyıla kadar şehrin tarihini anlatıyor, birçok tarihi gerçeği ortaya çıkarıyor. İşte Roma en etkileyici villa ve saraylar 👇
1. Palazzo Barberini
Roma en etkileyici villa ve saraylar listemize bu muhteşem yapıyla başlıyoruz. Roma’daki en etkileyici saraylardan biri Palazzo Barberini, Esquilino’da, Roma’nın en eski semtlerinden birinde bulunuyor. 1625 yılında, Maffeo Barberini, yani Papa Urban VIII, binayı ailesi için satın almıştı. Orijinal yapının yeniden tasarımı, 17. yüzyılın en ünlü mimarları olan Carlo Maderno, Gian Lorenzo Bernini ve Francesco Borromini’nin eseridir. 1949’dan beri, Palazzo Corsini ile birlikte bu saray, Antik Sanat Ulusal Galerisi’ne ev sahipliği yapmaktadır ve ziyaret edilebilir.
Bu yapı barok mimarinin olağanüstü bir örneği olmasının yanı sıra, Rafael, Caravaggio ve Tintoretto gibi ünlü sanatçıların eserlerini içeren 5000’den fazla sanat eserine ev sahipliği yapıyor.
İlginizi çekebilir:
Yükselişinden Düşüşüne: Roma Cumhuriyeti Tarihi Hakkında Bilmeniz Gerekenler
2. Palazzo Massimo alle Terme
Şehrin demiryolu istasyonuna yakın konumlanmış olan Palazzo Massimo, Antik Roma hakkında bilgi edinmek için harika bir yer. Bina, 1889’da kurulan Ulusal Roma Müzesi’nin dört mekanından biri. Camillo Pistrucci tarafından tasarlanan ve 1883-1887 yılları arasında inşa edilen saray, başlangıçta bir Cizvit eğitim tesisi olarak kullanılmıştır. Bugün, müzenin dört katında dünyaca ünlü heykeller, freskler ve mozaikler sergileniyor.
Koleksiyon, Roma İmparatorluğu’nun önemini yansıtmak amacıyla restore edilmiş çeşitli arkeolojik buluntuları içeriyor. Müzedeki en değerli parçalardan bazıları, Dinlenen Boksör, Diskobolus ve Uyuyan Hermaphroditus gibi heykellerdir. Grottarossa Kızı’nın antik mumyası da görülmesi gereken bir sergi.
İlginizi çekebilir:
Egzotik Baharatlardan Vahşi Hayvanlara: Antik Roma’da Son Derece Değerli Kabul Edilen 5 Şey
3. Villa Giulia
16. yüzyıl inşa edilen Villa Giulia, Roma’nın en değerli tarihi mekanlarından biridir. Eskiden Papa Julius III’ün kırsal ikameti olan bu yer, Rönesans mimarisinin başyapıtıdır. Güzel binada yeşil, huzurlu bahçeler, çeşmeler ve Alatri Tapınağı gibi 4. yüzyıl kalıntıları bulunmaktadır. Villa’nın mimarları Giacomo Barozzi da Vignola, Bartolomeo Ammannati, Giorgio Vasari ve Michelangelo Buonarroti’dir.
Ancak, villaya yapılan yıllık ziyaretlerin ana sebebi Ulusal Etrüsk Müzesi’nin geniş koleksiyonudur. Dünyanın en iyi Etrüsk sanat ve artefakt koleksiyonlarından biri olan bu müze, antik Etrurya’nın günlük yaşamına, kültürüne ve tarihine dalmak için eşsiz bir fırsattır. Sergilenen eserler arasında heykeller, seramikler, mücevherler ve mezar objeleri bulunuyor. Koleksiyondaki en etkileyici eserler arasında Spouses Sarkofajı, Veii Apollon Heykeli ve Pyrgi Tabletleri yer alıyor.
İlginizi çekebilir:
İmparatorlardan Gladyatörlere: Antik Roma Hakkında Doğru Bilinen 9 Yanlış
4. Palazzo Altemps
Palazzo Altemps, Ulusal Roma Müzesi’nin başka bir mekanıdır. Papa Pius IV’ün yeğeni Kardinal Altemps, sarayı 1568’de satın aldı. 19. yüzyila kadar bu mekan onun ailesine aitti. Zarif saray, 1997 yılında müze haline gelmeden önce 15 yıl süren bir restorasyon sürecinden geçti. Koleksiyon, kardinal ve dönemin diğer soylu aileleri tarafından toplanan eserleri içeriyor; Ludovisi, Mattei ve Del Drago gibi. Sarayın duvarları içinde ziyaretçiler, değerli Yunan ve Roma heykelleri, nadir kitaplar ve güzel freskleri görebilir. Palazzo Altemps, Ludovisi Tahtı (M.Ö. 459) gibi antik değerlere ev sahipliği yapıyor.
İlginizi çekebilir:
Roma Gezi Rehberi: Nerede Konaklanır, Nereye Gidilir, Ne Yenir?
5. Villa Farnesina
Villa Farnesina’yi ziyaret etmek, Rönesans dönemi Roma’sına dalmak için harika bir yol! Sarayın odalarında dolaşırken ziyaretçiler, o dönemin şehrinin en zengin ve ünlü insanlarının yaşamını tadabilirler. 16. yüzyılın başlarında Baldassare Peruzzi tarafından tasarlanan villa, bir banker olan Agostino Chigi için bir konut ve etkinlik mekanıydı. Binanın ve iç mekanın tasarımı Raphael ve birkaç diğer yetenekli sanatçının eseridir. Bunlar arasında Peruzzi’nin yanı sıra Sebastiano del Piombo ve Sodoma da bulunuyor.
Bugün villa, halka açık bir sanat galerisi olarak hizmet veriyor ve Lynceans Akademisi’nin merkezi olarak kullanılıyor. Villa Farnesina’ya gelenler, yüzlerce yıllık inanılmaz fresklerinin keyfini çıkarabilirler. Her ziyaretçinin görmesi gereken bir diğer oda ise villanın mimarı Peruzzi tarafından dekore edilen Perspektifler Salonu’dur.
6. Palazzo Colonna
14. yüzyıl Palazzo Colonna, Roma’nın en etkileyici özel saraylarından biri. Saray, hala soylu Colonna ailesine ait olup aynı zamanda Colonna Galerisi’ne ev sahipliği yapmakta. 14. ile 18. yüzyıl arasından seçilmiş resim ve heykellerin yer aldığı muazzam bir koleksiyona sahip. Bina, Rönesans ve Barok gibi birkaç mimari tarzı birleştiren mermer ve altınla süslenmiş harika bir yapı.
Odalarda değerli antika mobilyalar, Venedik cam avizeler ve muhteşem freskler sergileniyor. Galerideki eserler, Tintoretto, Veronese, Salviati, Rosa, Bernini gibi dünyaca ünlü sanatçılara ait. Sarayın en heyecan verici bölümlerinden biri, Prenses Isabelle’in dairesi ve hala dokunulmamış bir şekilde yerinde sergileniyor.
7. Castel Sant’Angelo
Roma en etkileyici villa ve saraylar listesinin sonunda ancak en önemlisi, Castel Sant’Angelo veya Kutsal Melek Kalesi’dir. Gerçek bir saray değil, ancak tarihi ve kültürel değeri kusursuz. Roma’nın önemli bir simgesi olan bu yapı, başlangıçta Aelia Klan’ı üyesi Roma İmparatoru Hadrian’ın mezarıydı. Daha sonra, Roma tarihindeki bazı çalkantılı dönemlerde birçok Papa için askeri bir kale ve sığınak olarak hizmet verdi. 1277’de inşa edilen 800 metre uzunluğundaki Passetto di Borgo adlı koridor, kaleyi ve Vatikan’ı birbirine bağlıyordu. Günümüzde, ulusal bir müze, Papa Dairesi ve tarihi yeraltı hapishanelerinden oluşan bir kompleks haline gelmiştir.
Ziyaretçiler, İtalyan ordusunun geniş koleksiyonu olan resimler, heykeller, mobilyalar, silahlar ve hatıra eşyalarını görmek için müzeyi ziyaret ediyorlar. Gezi bittikten sonra ziyaretçiler, muazzam manzaralarıyla geniş bir kafeye sahip terasa çıkabilirler. Terasta Ponte Sant’Angelo adlı köprü ve kale tepesindeki Başmelek Mikail heykeli gibi ikonik simgeleri izleyebilirsiniz.
Kaynak: 1