1992 yılında sinema adına çok şey değişti. Hem de bir anda. Pat diye. Tarantino isimli genç, Rezervuar Köpekleri’ni yazdı yönetti. Başlarda kimsecikler bir şey anlamadı. Filmde herkes ağız dolusu küfür ediyor, kan ketçap şişesinden boşalır gibi savruluyordu.
Kurgu da bir tuhaftı. Karakterler de. Konu bir acayip, diyaloglar bir acayip. Ne biçim sinema, bu nasıl film derken, aslında aranılan kanın bu olduğu fark edildi. Birbirinin kopyası konular, hep aynı anlatım, sinema izleyicisine toptan geri zekalı muamelesi çeken piyasa şok olmuştu. Gencin biri farklı bir şeyler denemiş, hatta o farkı kendi geçmiş sinema belleğinden apartmıştı.
Burun kıvrıldı, dudak büküldü, ırkçı dediler, cinsiyet ayrımcılığı yapıyor dediler (o zamanlar seksist kelimesi yoktu), aslında o kadar da şey değilmiş dediler, ağzı olan yazdı çizdi… Sonuçta Tarantino, gücünü eskiden alan yeni bir film şekli ortaya koymuştu. Denediği her nokta “tuttu”. Tüm endüstriyi değiştirdi. Konu kıtlığı vardı demiştik hani… İş Tarantino’ya geldiğinde adamımız sadece garson kıza bahşiş verilip verilemeyeceğinin tartışıldığı bir sahneden, bir uzun metraj çıkartacak kadar açtı sinemaya…
Her şey Rezervuar Köpekleri sayesinde başladı. Kısa ve net repliklerin dünyasından, bitmeyen uzuun öykülere, sinema dünyasına yeni bir yıldız göz kırpıyordu. Huzurlarınızda Tarantinovari bir Thug Life dünyası ve Rezervuar Köpekleri’nden efsane replikler.
Mr. Blonde: Hey Jo, Bu Adamı Vurmamı İster misin?
Mr. White: Beni Rüyanda Bile Vursan Uyanıp Özür Dilemen Gerekir
Mr. Pink: Birilerini vurdun mu?
Mr. White: Sadece birkaç polisi…
Mr. Pink: Hiç gerçek insan yok mu?
Mr. White: Sadece polisler.
Mr. Blonde: Eğer yapmamalarını söylediğim şeyi yapmamış olsalardı; hala hayatta olacaklardı.
Mr. Pink: Ben niye pembeyim ?
Mesela sorduğun bir soruya cevap vermezse, parmaklarından birini kes…
Küçük parmağıyla başla, sonra başparmağını keseceğini söyle. Ondan sonra, sana kadın iç çamaşırı giydiğini bile söyleyecektir.
(Banka soygunu tavsiyeleri)
Mr. Blonde: Bir kaltak gibi konuşmaya devam edersen, sana kaltak muamelesi yapmak zorunda kalacağım
Kahrolası bir çaylak gibi davranıyorsunuz. Ben profesyonel bir hırsız olduğumu gösteriyorum.
Kendini Charles Bronson sanan biri çıkarsa karşına…
Tabancanın kabzasıyla burnunu paramparça edersin. Bu onu sakinleştirir.
(bank soygunu tavsiyeleri – 2)
Mr. Blonde: Dinle, ne bildiğin ve bilmediğin umrumda değil, çünkü ne olursa olsun sana işkence yapacağım…
Bilgi almak için değil. Bir polise işkence etmek, benim için, çok eğlenceli.
Neden dövüyorsunuz ?
Belki de filmin özeti olabilecek kısalıkta bir cümle.
Mr.Pink: Neden herkes kendi rengini seçmiyor?
Joe: Asla. Bunu bir kez denedik, yürümedi. Sonuçta Mr.Black kim olacak diye kavga eden dört adamdan başka bir şey olmadı. Bu yüzden ben seçiyorum. Bay Pembe sensin.
Bu lanet pisliği yeterince uzun döverseniz lanet olası Chicago yangınını bile kendisinin çıkardığını söyler ama bu doğru söylediği anlamına gelmez.
Adını biliyor bir, neye benzediğini biliyor iki, nereli olduğunu biliyor üç ve uzmanlık alanını biliyor dört…
Seni bulmaları için ona pek fazla resim göstermek zorunda kalmayacaklar. Aynasızların işini kolaylaştırmak için başka neler yaptın?
Hikayeyi inandırıcı yapan detaylardır. Senin hikayen baylar tuvaletinde geçiyor…
Bütün detayları bilmen gerekiyor. Elleri kurulamak için kağıt havlu mu vardı yoksa elektrikli kurutma makinesi mi?
Kabinlerin kapıları var mı yok mu? Sıvı sabun mu var yoksa şu liselerde kullanılan normal sabunlardan mı?
Bonus: O Tarantino adam olacak adam!