Dünyamızın ne kadar yaşlı olduğunu şüphesiz herkes biliyordur. 4.5 milyardan biraz daha fazla bir yaşa sahip olan gezegenimiz oldukça zorlu süreçlerden geçti. Bu sürede dünya üzerindeki tüm hayat formlarını ilgilendirecek birçok olay yaşandı. Gezegenimizdeki ilkel hayat formlarından tutun daha karmaşık yaşam formlarına kadar tüm canlılar belirli olaylara şahit oldular. Bunlardan bazıları kendileri için evrimsel açıdan faydalıyken bazıları ise yok olmalarına neden olacak kadar tehlikeliydi. En ölümcül olanı ise Permiyen-Triyas isimli bir olaydı. Bu olay gezegenimizin bu günlere gelmesini sağladı. Uzunca bir süre alev topu olarak dönen gezegenimiz bir süre sonra soğudu. Su ve mineral taşıyan bir asteroidin etkisiyle hayatın ilk tohumları atıldı. Detaylara birlikte bakalım…
Yaklaşık 250 milyon yıl öncesine gidiyoruz…
Günümüzden yaklaşık 250 milyon yıl öncesine uzanıyoruz. Dünya bildiğinizden çok daha farklı bir yer. Daha önce hiç görmediğiniz canlılarla dolu, egzotik bir ortam. Öyle ki bitki türlerinin bazıları bile sizi hayrete düşürecek cinsten. 250 milyon yıl önce yaşayan çeşitli yaşam formlarının ezici bir kısmı ne yazık ki yaşadığımız döneme ulaşamadı.
İlginizi çekebilir:
Homo Sapiens’in Birlikte Yaşamasının Mümkün Olmadığı Tarih Öncesi Dönemlere Ait 25 Hayvan
Dinozorların ve dünyadaki tüm hayatın en zorlu sınavı başlamak üzere
Şüphesiz, dinozorların ne olduğu ve nasıl gözüktüğüyle ilgili aklınızda canlanan çok fazla imaj vardır. 250 milyon yıl önce yeryüzünde yaşayan en gelişmiş yaşam formlarından bir tanesi onlardı. Başlarına geleceklerden habersiz bir şekilde hayatlarını sürdürmekte olan bu canlılar dünyanın en büyük kitlesel yok oluşunu yakından tanıyacaklardı.
Permiyen-Triyas Yok Oluşu nedir?
Permiyen-Triyas, dünya üzerindeki canlı hayat formunun %83’lük kısmını yeryüzünden silen kitlesel bir yok oluşa verilen isimdir. Pemiyen- Triyas’ın dünya üzerinde yaşanan en büyük kitlesel yok oluş olayı olduğunu da söylemeden geçmeyelim. Deniz ve kara üzerindeki yaşam formu kaybının ortalaması alınmadığında ise denizde %96, karada ise %70’lik bir yok oluş söz konusu.
Bir çoğunuzun bildiği asteroid kaynaklı yok oluş hikayesi kısmen doğru. Buna rağmen bilim dünyasında yapılan son araştırmalara göre bu yok oluşun kaynağı çok daha farklı bir sebebe dayanıyor.
Her ne kadar asteroidin dünyaya çarpması sonucu yaşam formları için oldukça ölümcül bir etki sağlasa da asıl yok edici faktör bu değil.
Asıl faktör süper volkan patlamaları ve patlama sonrası etkileri…
Süper volkanlar görülmemiş bir etkiyle devrede…
Bilim insanlarınca dev bir asteroidin dünyaya çarpması, gezegenimizde çok tehlikeli bir durumu tetikledi. Süper volkan olarak isimlendirilen korkunç bir olayın fitilini yaktı. MIT‘de çalışan jeoloji profesörü Samuel Bowring, Proceedings in the National Academy of Science isimli bir dergide bu duruma açıklık getirmeye çalıştı. Dergide yayınlanan makaleye göre kitlesel yok oluşun aslında asteroidin dünyaya çarpması anında gerçekleşmedi. Yok oluşun asıl sebebi kimyasal bir reaksiyon olabilirdi…
Peki nasıl?
Süper volkan patlaması, asteroidin çarpması sonucu mu yoksa kendi kendine mi aktif hale geldi henüz hala tam olarak bilinmiyor. Yine de patladığı kesin…
2011 tarihli bir çalışmada Permiyan-Triyas döneme ait olduğu bilinen jeolojik örnekler incelendi. Oldukça kısa bir sürede böylesine bir kitlesel yok oluşa neden olan durumu anlamak için ortaya sıra dışı bir teori ortaya çıktı. Bu teoriye göre Permiyen-Triyas’ın sebebi olarak süper volkan patlamaları sonrasında atmosferdeki karbondioksit oranını ciddi bir şekilde yükselmesi gösterildi. Teoriye göre yükselen karbondioksit oranı ilk olarak okyanusa karıştı. Okyanusu asitlendiren karbondioksit, deniz yaşamının çok ciddi bir kısmını yok etmeye yetti. Çok kısa bir süre sonra da aynı durum havayı soluyan canlılar için de geçerli oldu. Deniz yaşamının ciddi bir kısmı yok olmuştu ve karada da durum farksızdı.
Her ne kadar bu durum bir teori de olsa teoriyi doğrulayacak kanıtlar Sibirya Dağları bölgesinde yatıyor olabilir. Bahsettiğimiz alan süper volkan patlamasının kalıntılarını taşıması bakımından önemli. Gerekli çalışmalar yapıldıktan sonra böylesine ilginç bir teorinin bilimsel açıdan doğru olup olmadığı anlaşılabilir.