Yeşille mavinin kucaklaştığı, buram buram tarih kokan bir şehir; “Hiç şüphesiz ki dünyanın en güzel yeridir” denilen Antalya… Günümüzde genellikle yaz tatillerini geçirmek; deniz, kum ve güneşin keyfini çıkarmak için gidilen bu cennet şehir, aslında her mevsim bir başka güzeldir. Bir yandan karla kaplı yaylalarında kış sporları yaparken, bir yandan güneşin ısıttığı sahillerinde ister denize girer, isterseniz tarih ve portakal çiçeği kokan antik kentlerini, ören yerlerini gezebilirsiniz Antalya’nın. Son yıllarda tüm yurtta olduğu gibi Antalya’da da gerileyen turizm trafiğini canlandırmak amacıyla 2018 yılı “Perge Yılı” olarak ilan edildi. Biz de bu vesileyle Antalya’ya yolu düşenlere ya da düşmeyenlere Perge Antik Kentini tanıtalım dedik…
1. Yerleşim için tercih edilen verimli topraklar
“Tüm kavimlerin ülkesi” anlamına gelen Pamfilya; Aspendos, Perge, Side gibi tarihi şehirleri içinde barındıran, Antalya ilinin doğusundaki Likya ve Kilikya arasındaki bölgedir. Pamfilya ovası tarihöncesi çağlardan itibaren yerleşime elverişli ve gözde bir bölge olmuştur. Perge akropolisinin plato düzlemi de çok eski çağlardan itibaren yerleşim için tercih edilmiştir. İşte bir zamanlar bu yerleşim bölgesine başkentlik yapmış olan Perge, Antalya’nın 18 km doğusunda, Aksu ilçesi sınırları içinde bulunan, antik bir kenttir.
2. Aksu Nehri’nin bereketi
Şehirde ilk yerleşim kuzeydeki tepe düzlüğünde gerçekleşmiş, zamanla tepenin güneyindeki düzlükte gelişip genişlemiştir. Bergama’da başlayıp Side’de sona eren antik yolun üzerinde yer alan Perge, coğrafi önemi ve gelişimini özellikle Aksu (Kestros) nehrine borçludur. Bugün ulaşıma uygun olmayan nehir, eski çağda toprağı verimli kılmasının yanında, şehirde ulaşımı sağlaması bakımından da çok önemli bir rol oynamıştır. Havari Paulos (Pavlos) ve arkadaşlarının Kıbrıs’taki Paphos limanından yelken açıp Perge’ye ulaştıkları bilinmektedir. Bunun da ancak Kestros (Aksu Nehri) aracılığıyla olduğundan şüphe yoktur. Şehrin nehirle olan bu bütünleşmesi sikkeler, kabartmalar ve akropolisin güney eteğinde bulunan anıtsal çeşmedeki Nehir Tanrısı (Kestros) heykelinden de anlaşılmaktadır.
3. Hititlerden bugüne
Hattuşaş kazılarında 1986 yılında bulunan tunç levha üzerindeki yazıttan Perge kentinin Hitit İmparatorluğu döneminde önemli bir yer tuttuğu anlaşılmaktadır. Hellen Kahramanlık söylencelerine göreyse, Troia Savaşı sonucunda Hellenli Akhalıların Pamfilya’ya gelerek Phaselis, Perge, Syllion ve Aspendos antik kentlerini kurdukları iddia edilir. Yine tarihi belgelere göre Makedonya Kralı Büyük İskender, ordusunu Trakyalıların Toros üzerinden açtığı yoldan, Lykia’dan Pamhylia’ya göndermiş, kendisi de yakın komutanları ile kıyı şeridini izleyerek Perge’ye ulaşmıştır. Kaynaklarda Perge şehri ile Makedonya ordusu arasında herhangi bir savaştan söz edilmediği için, şehrin savaşmadan kapılarını Büyük İskender’e açtığı düşünülür.
4. En düzenli Roma kenti; Perge
İS. 1.Yüzyıldan itibaren Perge, Roma İmparatorluğunun oluşturduğu yeni dünya düzenine uyum sağlayarak sadece bölgenin değil, tüm Anadolu’nun en düzenli Roma dönemi kentlerinden biri olmuştur. 1946 yılından beri İstanbul Üniversitesince yürütülen kazılar sonucu, mimarisi yanında, şimdilerde Antalya Müzesinde sergilenen mermer heykelleriyle de ünlü olan kentin, önemli anıtsal yapıları gün ışığına çıkarılmıştır. Ele geçen heykel buluntuları sayesinde Antalya Müzesi dünyanın en zengin Roma Dönemi heykel müzelerinden birisi olma özelliğini kazanmıştır.
5. Yarım tonluk taşlardan yapılmış surlar
Perge Antik Şehrini gezmeye anıtsal sur duvarlarının kalıntıları boyunca yürüyerek başlayabilirsiniz. Büyük İskender’in şehre hakim olmasından sonra yapılan bu surlar, her biri yaklaşık yarım tonu bulan taşların üst üste konulmasıyla inşa edilmiş. Bu kocaman taşlar, doğal yapısı nedeniyle zamanla yağmur sularının etkisiyle birbirine kaynaşmış ve böylece şehri kuşatan surlar bugüne kadar ayakta kalabilmiştir. İÖ. 333’te Büyük İskender’in bölgeyi zaptı sırasında Pergelilerin hiç direnme göstermeden İskender kuvvetlerini konuk etmeleri şehri koruyan surların olmamasına bağlanır. Bu nedenle bugün şehrin en anıtsal yapıları olan ve şehrin sembolü haline gelmiş yuvarlak planlı iki kule ile sur duvarlarının İskender’in şehri almasından sonra yapıldığı varsayılmaktadır
6. Sütunlu Cadde
Günümüzde gezilebilen kalıntılar çoğunlukla Roma dönemine aittir. Perge şehir planının ana hatlarını biri kuzey-güney, diğeri doğu-batı doğrultusunda uzanan iki ana cadde oluşturur. Şehrin belkemiği olan Sütunlu Cadde, yol boyunca sıralanmış sütunlar ve bazilikaların bulunduğu Helenistik kapıdan başlayıp akropolisin eteğindeki anıtsal çeşmede son bulur. Yaklaşık 300 metre uzunluğundaki caddenin ortasında iki metre genişliğinde bölmeli bir su kanalı ve her iki yanında ise mozaikli portikolar ve dükkanlar yer alır.
7. Şehre hayat veren su kanalı
Antik Kentin önemli yapılarından biri olan anıtsal çeşmeyi, şehrin hemen yakınlarda bulunan Aksu Nehri’nin tanrısı olarak ifade edilen, Kestros‘un heykeli süslemektedir. Bu çeşmeden akan su, yolun ortasındaki kanaldan geçerek kenti ikiye ayırır. Su kanalının ortadan ikiye böldüğü 22 metre genişliğindeki bu caddede, o dönemlerde kullanılan at arabası tekerleklerinin izlerini hâlâ görmek mümkündür. Bölgenin iklimsel özellikleri düşünülerek kurulan şehrin ortasından, havuzlarla birbirine bağlanmış bir su kanalının geçiyor olması, o günün koşullarında, sıcaklığın 40 dereceyi geçtiği yaz günlerinde kim bilir ne büyük bir ferahlık duygusu vermiştir şehirde yaşayanlara.
8. Gözetleme kulesindeki zabıtalar
Bu çeşmeli yolun devamında, caddelerin kesiştiği şehir merkezinde ise Apollonius Demetrius takı bulunmaktadır. Helenistik duvarların renkli mermerlerle kaplandığı sütunlu bir cephe mimarisinin oluşturduğu caddenin ilerisindeki agoranın girişinde İÖ 2.Yüzyılda inşa edilmiş olan Helenistik kapı ise Romalılar tarafından şehri savunma amacıyla dört katlı iki yuvarlak kule olarak yapılmıştır. Surlardaki nişlerde (oyuklarda) önceleri Antalya Arkeoloji Müzesine taşınan tanrıların ve şehrin kurucularının heykelleri bulunuyormuş. Bir gözetleme kulesi niteliğinde olan bu kulelerin üstünde bulunan bir bölümde, çarşıdaki düzeni sağlayan ve hile yapan satıcıları gözleyen, bir anlamda bugünkü zabıtaların görevini yapan görevliler bulunurmuş.
9. Çift kapılı dükkanlar ve agora
Perge Antik Kentinde de birçok antik şehirde bulunan ve şehirle ilgili her türlü ticari ve politik faaliyetin yapıldığı bir agora bulunuyor. Geniş bir avlu ile çevresindeki dükkanlardan oluşan ve Eski Yunancada toplanmak anlamına gelen Agoradaki bazı dükkanların tabanları mozaikle kaplı ve bu dükkanlardan biri sırasıyla agoraya açılırken, diğeri agorayı çevreleyen sokaklara açılmaktadır.
10. Roma hamamı ve spor merkezi
Perge’nin en dikkat çeken ve günümüze en sağlam olarak gelen yapılarından biri Helenistik kapının batı tarafında bulunan Roma hamamlarıdır. Sıcak ve soğuk su havuzlarının yanı sıra soyunma odaları, soğuk, ılık ve sıcak banyo kısımları ile spor odası gibi bölümlerden oluşan hamamda sıcak su ve ısı sağlayan külhan bölümlerini de görmek mümkün. Böylesi geniş imkanlara sahip hamamlar o dönemde sadece yıkanmak için değil, edebi ve politik sohbetler yapmak, dinlenmek ve zaman geçirmek için kullanılan sosyal mekanlarmış. Antik kentte bugün ayakta kalarak görülebilen ve gezilebilen birçok eser Roma Döneminden kalmaymış.
11. Zemini kaplayan mozaikler
Perge’yi gezerken neredeyse şehrin büyük bir kısmında zeminin ince çakıl ya da kumla kaplı olduğu görülür Zeminlerde bulunan mozaiklerin tahrip olmaması için böyle bir önlem alınmış şehrin caddelerinde. Bu arada çeşmeli yolun dayandığı yamaçtan tepeye doğru tırmanmak için yapılan merdivenli yoldan çıkıldığındaysa şehri tüm görkemiyle görmek mümkün.
12. On iki bin kişilik anıtsal tiyatro
Günümüz yerleşiminde şehre giden yol üzerinde ilk karşılaşılan yapı, Yunan-Roma tipinde inşa edilen anıtsal tiyatro binasıdır. Yaklaşık 12 bin kişi alabilen ve İS 2.Yüzyılda yapılan tiyatro, sahne binasının zengin mermer dekorasyonu ile ünlüdür. Prof. Dr. Jale İNAN ve ekibi tarafından 1985-1993 yılları arasında kazılmış olan tiyatronun heykel buluntuları Antalya Müzesinin “Perge Tiyatrosu Salonunda” sergilenmektedir. Duvarlarında şarap tanrısı Dionisos‘un hayatını betimleyen rölyeflerin bulunduğu Perge tiyatrosu; seyircilerin oturma alanı, orkestra ve sahne alanları olmak üzere üç ana bölümden oluşmuş. Bu görkemli tiyatro meydanı zamanında birçok gladyatör ve vahşi hayvan dövüşlerine şahit olmuş.
13. At nalı şeklindeki stadyum
İS 2. Yüzyıldan kalma, Anadolu’nun en büyük antik stadyumlarından olan Perge Stadyumu ise ince, uzun dikdörtgen planlı olarak yörenin doğal taşı olan konglomera bloklarından “at nalı” şeklinde yapılmış. On iki bin izleyiciyi alacak şekilde yapılan statta, zamanla gladyatör ve vahşi hayvan dövüşleri popüler olunca, stadyumun kuzey ucu koruyucu kafeslerle çevrilmiş ve arenaya dönüştürülmüş. Uzunluğu 234 metre, genişliği ise 34 metre olan stadyum şehrin girişinde tiyatronun hemen yanında yer almaktadır. Sözün kısası; Perge Antik Kenti hem şehir merkezine yakınlığı ve ulaşımın kolay olması hem de buram buram tarih kokması nedeniyle şehrin gezilecek yerler listesinin başında yer almayı hak ediyor…
Kaynak: 1