Penis hakkında konuşmak hâlâ birçok çevrede utangaç bir sessizlikle karşılanıyor. Oysa bu organ, sadece cinselliğin değil, genel erkek sağlığının da önemli bir göstergesi. Yalnızca işlevselliğiyle değil, anatomik yapısı, duyusal haritası, yaşla birlikte geçirdiği değişimler ve hatta mikrobiyolojik ekosistemiyle oldukça karmaşık ve ilginç bir yapıya sahip. Modern üroloji, artık penis sağlığını yalnızca bir “sertleşme sorunu” meselesi olarak değil, bütüncül bir beden dengesi içinde ele alıyor. Çünkü düzenli ereksiyonların dokusal sağlıktan, iç yapının yapısal esnekliğine; sinirlerin hassasiyetinden mikroorganizmaların dengesine kadar birçok alanla doğrudan ilgisi var. Üstelik bu bilgiler sadece tıbbi değil, zaman zaman şaşırtıcı ve eğlenceli de olabiliyor: Mesela penisinizin aslında düşündüğünüzden iki kat daha uzun olduğunu ya da uykuda “kendini koruma” amacıyla ereksiyon yaşadığını biliyor muydunuz? Ya da vibratörlerin sadece kadınlara değil, erkeklere de önemli katkılar sunduğunu? İşte bu yazımızda, penis hakkında bilmeniz gerekenler ama belki de hiç konuşulmamış detaylara ışık tutuyoruz.
1. Kullan ya da kaybet: Bilim insanlarına göre penisinizin formunu koruması için düzenli olarak ereksiyon olmanız gerekir
Bunu, kas çalıştırmaya benzetebilirsiniz. Southern Illinois Üniversitesi’nden üroloji uzmanı Dr. Tobias Kohler’in dediğine göre, penisteki düz kasların sağlıklı kalabilmesi için ara ara oksijenle beslenmesi gerekir. Bu da ancak kan akışıyla olur — yani ereksiyonla.
Eğer gün içinde hiç erotik bir durumla karşılaşmıyor ama fizyolojik olarak sertleşme sorunu yaşamıyorsanız, endişeye gerek yok. Vücut bu konuda sizi zaten destekliyor. Beynimiz, rüya gördüğümüz REM uykusu sırasında penise otomatik olarak ereksiyon sinyali gönderir. Yani ister romantik bir rüya görün, ister zombi istilasında hayatta kalmaya çalışın, uykunun bu evresinde penis kendi bakımını yapar.
Ama bazı erkeklerde —örneğin sinir hasarı, diyabet ya da travma nedeniyle— bu otomatik sistem işlemeyebilir. Bu durumda, düzenli ereksiyon yaşanmazsa peniste kısalma olabilir. Evet, yanlış duymadınız. Kohler’e göre, esnekliğini kaybeden doku zamanla büzüşür ve penis 1-2 cm kadar kısalabilir.
Bu durumu önlemek için özel vakum pompaları gibi cihazlar kullanılabilir. Bu cihazlar, kanın penise dolmasını sağlayarak doğal ereksiyonun yerini alabilir ve dokuların sağlıklı kalmasına yardımcı olabilir.
2. “Büyüyen” mi “gösteriş yapan” mı?
Penisin gevşek haldeki görünümüyle ereksiyon halindeki boyutu arasında net bir ilişki yoktur. Yani soyunma odasında büyük görünen bir penis, ereksiyon olduğunda çok fazla değişmeyebilir. Öte yandan, küçük gibi görünen bir penis şaşırtıcı ölçüde büyüyebilir.
Araştırmalar, bazı penislerin sertleştiğinde yalnızca birkaç milimetre uzadığını, bazılarının ise 8-9 santimetre kadar uzayabildiğini gösteriyor. Seks araştırmacısı Alfred Kinsey’nin geniş çaplı ölçümleri de benzer sonuçlar ortaya koymuş: Özellikle küçük gevşek penisler, ereksiyon sırasında iki katına kadar büyüme eğiliminde.
Bu farklılıklar halk arasında “büyüyen” ve “gösteriş yapan” şeklinde adlandırılıyor. Tıbbi bir terim değiller elbette ama anlatımı kolaylaştırıyor. “Büyüyen” penisler ereksiyonla ciddi bir boy uzaması yaşarken, “gösteriş yapan”lar zaten büyük görünüyor ama ereksiyon sırasında pek değişmiyor.
Kinsey’nin verilerine göre, penislerin %12’si ereksiyon halinde neredeyse hiç büyümezken, %7’si iki katına kadar çıkabiliyor. Yani ortalama bir penis, ne çok şov yapar ne de büyük sürprizler sunar.
Pek çok erkek için en hassas bölgeler penis başının alt kısmı ve penis gövdesinin alt tarafıdır. 81 erkekle yapılan bir araştırmada, vücutta farklı noktaların —penis, testis torbası, anüs, meme uçları, boyun— ne kadar erotik hissiyat uyandırdığı sorgulanmış.
Çoğunluk, penis başının altını ve şaftın altını en hassas yerler olarak bildirmiş. Ardından gelen bölgeler: penis başının üstü, sağ ve sol kenarları, şaftın üst kısmı ve sünnet derisi (sünnetsiz erkeklerde).
Bu bulgular 2009’da British Journal of Urology International dergisinde yayımlandı ve erkek bedeninin erotik haritasına dair ilginç bilgiler sundu.
4. Yaşla birlikte hassasiyet azalır
Yaş ilerledikçe penisteki hassasiyet azalır. Fakat bu azalma herkes için aynı hızda ve düzeyde olmaz. Çünkü farklı çalışmalar farklı yöntemlerle ölçüm yapıyor. Yine de genel eğilim açık: Hassasiyet, yaklaşık 25 yaşından itibaren azalmaya başlar ve bu düşüş özellikle 65-75 yaş arasında hızlanır.
Burada bahsi geçen şey, en düşük uyarılma seviyesinin ne kadar hissedildiği. Yani duyusal eşik. Bu eşik yaşla birlikte yükselir; yani uyarılma için daha güçlü dokunuşlar gerekir.
Ancak ilginç bir şekilde, erkekler bu değişimi fark etmeyebilir veya önemsemeyebilir. Dr. Kohler, hastalarının bu konuda pek şikâyetçi olmadığını, ama ereksiyon ya da boşalma sorunlarının daha sık gündeme geldiğini belirtiyor. Penis hakkında bilmeniz gerekenler yazımıza devam ediyoruz.
5. Vibratörler sadece kadınlar için değil!
Evet, yanlış duymadınız. Vibratörler sadece kadınlara özgü bir oyuncak değil; penis üzerinde de oldukça etkili olabilirler. Hatta öyle ki, omurilik yaralanması geçirmiş bazı erkekler, özel tıbbi vibratörler sayesinde boşalma yaşayabiliyor. Bu cihazlar genellikle penis başının hemen altına yerleştirilerek kullanılıyor.
Üroloji uzmanı Dr. Kohler şöyle açıklıyor: “Tıbbi vibratörler aslında daha güçlü değiller. Onları özel yapan şey, sinir sistemini tam da boşalmayı tetikleyen yerlerden uyaracak şekilde ayarlanmış olmaları.” Yani mesele güç değil, frekans ve hassasiyet.
Şimdi gelelim asıl meseleye: Çoğu erkeğin böyle bir tıbbi cihaza ihtiyacı yok. Ancak geç boşalma ya da orgazma ulaşmakta zorluk yaşayanlar için, piyasada satılan kişisel masaj aletleri (evet, o titreşimli olanlardan bahsediyoruz) oldukça işe yarayabiliyor. Doktor Kohler, hastalarına sık sık bu tür cihazları önerdiğini söylüyor.
Ve elbette, bu cihazları kullanmak için mutlaka bir tıbbi sorununuz olması da gerekmiyor. Sırf eğlencesine, merakla ya da farklılık katmak adına da kullanılabilir. Kısacası, titreşim iyidir.
6. Penis pelvik bölgenin içine, kasık kemiğinize doğru devam eder
Şimdi dikkat: Dr. Kohler’ın dediğine göre, çoğu erkek penisinin düşündüğünden iki kat daha uzun olduğunu öğrense gurur duyardı. Çünkü penisin yalnızca görünen kısmı dışarıda. Geri kalanı – evet, yanlış okumadınız – vücudun içinde.
Tıpkı büyük bir ağacın köklerinin toprağın altına uzanması gibi, penis de pelvik bölgenin içine, kasık kemiğinize doğru devam eder. MRI görüntülerinde bu iç yapının bumerang şeklinde olduğu görülmüş. Kısacası, dışarıda ne görüyorsanız, bilin ki içeride de bir o kadar devam ediyor.
Evet, penis bir yaşam alanı. Derisi, farklı bakteri topluluklarına ev sahipliği yapıyor. Arizona’daki Translasyonel Genomik Araştırma Enstitüsü’nden bilim insanları, genetik testlerle erkeklerin penislerinde toplam 42 farklı bakteri türü tespit etmişler.
Dr. Lance Price bu durumu şöyle özetliyor: “İnsan bedeni aslında bir ekosistem.” Ve bu ekosistemde, sünnet olup olmamanız bakterilerin türünü ve sayısını etkileyebiliyor.
Araştırmacılar, sünnet olmadan önce ve sonra aynı erkeklerden örnekler alarak inceleme yapmış. Sünnetten sonra özellikle oksijensiz ortamda çoğalan (anaerobik) bakterilerin sayısında ciddi düşüş gözlemlenmiş. Neden mi? Çünkü sünnet derisi mukoza benzeri nemli bir yapı sunarken, sünnet sonrası oluşan kuru cilt bu tür bakterilerin barınmasını zorlaştırıyor.
Dr. Price, bu durumu şöyle açıklıyor: “Bu, ormanın tüm ağaçlarını kesmek gibi. Ortam değişince, güneş giriyor ve her şey farklılaşıyor.”
Araştırma Uganda’da yapılmış ve katılımcıların hepsi Ugandalı erkeklerdi. Elbette, farklı coğrafyalarda farklı bakteriler olabilir ama burada asıl önemli olan, sünnetin mikrobiyom üzerindeki etkisi. Çünkü bazı bilim insanları, bu bakterilerin bağışıklık sistemini HIV’e karşı daha savunmasız hale getirebileceğini düşünüyor.
8. Dünyadaki erkeklerin çoğu sünnetsiz
Penis hakkında bilmeniz gerekenler yazımızın sonuna geldik. Peki dünya genelinde erkeklerin kaçı sünnetli? 2016 tarihli bir rapora göre, 15 yaş ve üzeri erkeklerin sadece %37 ila %39’u sünnetli. Oranlar dini ve kültürel faktörlere göre değişiyor. Yahudi ve Müslüman toplumlarda oran neredeyse %100. Yani dünyadaki sünnetli erkeklerin %70’i bu iki inanç grubundan.
Bazı araştırmalar, sünnetin sağlık açısından bazı avantajlar sağlayabileceğini öne sürüyor: Daha az idrar yolu enfeksiyonu, daha düşük penis kanseri riski ve bazı cinsel yolla bulaşan hastalıkların bulaşma ihtimalinde azalma gibi…
Ancak Amerikan Pediatri Akademisi, bu faydaların rutin olarak her yenidoğana sünnet önermek için yeterli kanıt oluşturmadığını belirtiyor. Ailelere önerilen şey: karar vermeden önce bir çocuk doktoruna danışın.
Bu arada, Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ve UNAIDS, erkek sünnetini HIV önleme stratejisi olarak öneriyor. Çünkü yapılan çalışmalar, sünnetin erkeklerde heteroseksüel yolla bulaşan HIV riskini %60’a kadar azaltabileceğini ortaya koymuş durumda.