Ülkemizin dört bir yanı doğa harikası yerlerle dolu. Büyüleyici güzelliğiyle tüm dünyanın göz bebeği olan yerlerden biri de Pamukkale! Pamukkale her yıl yaklaşık 2.5 milyon ziyaretçi ağırlıyor. Ancak bu ziyaretçilerin büyük bir kısmı, Pamukkale’deki gizemin farkına varmadan gezilerini tamamlıyor. Oysa ki Pamukkale’de bulunan Hiearapolis Antik Kenti birçok gizeme ev sahipliği yapıyor. İşte Cehennem Kapısı da bu antik kentin içinde bulunuyor. Rivayete göre yer altına açılan bu kapı, ölüler ülkesine geçiş kapısıydı. Peki bu hikayelerin kökeni ne? Antik dönemde yaşayan insanlar için Cehennem Kapısı neden önemliydi? Hiç vakit kaybetmeden tarihte kısa bir yolculuğa çıkalım.
Hierapolis Antik Kenti, M.Ö. 2. yüzyılın sonlarında Bergamalı Attalos Hanedanlığı tarafından kuruldu
Bugün bile görenleri büyüleyen bu kent, M.S. 133 yılında Roma İmparatorluğu’nun eline geçti. Antik Roma döneminde burası ünlü bir kaplıca kentine dönüştü. Öyle ki M.S. 3. yüzyıla gelindiğinde insanlar şifalı olduğu söylenen bu sularda yıkanmak için Hierapolis’e akın ediyordu. Kısacası Hierapolis, 3. yüzyılda dinamik, büyüleyici, kalabalık ve popüler bir kaplıca merkezi olmuştu.
Antik kent her ne kadar birçok güzellik sunsa da bazı “lanetli ve uğursuz” efsanelerle de tanınıyordu
Rivayete göre yer altındaki dünyaya açılan Cehennem Kapısı bu kentte bulunuyordu. Yine aynı rivayete göre, yer altındaki üç başlı cehennem köpeği, tanrı olarak kabul ettiği Hades’e (Plüton) masumları kurban veriyordu. İşte bu efsane nedeniyle Cehennem Kapısı’nın (Plütonyum) hemen yanına Apollon Tapınağı inşa edildi. Artık bu kente gelenler, tanrılara kurban vermek için din adamlarına ödeme yapmaya başladılar.
Antik dünyanın birçok bilgini “kurban verme ayinlerini” tüyler ürpertici bir gösteri olarak tanımlıyordu
Ayin sırasında bir din adamı, kurban edilecek hayvanı önce tapınağın içine götürüyordu. Tapınağın içinde sanki ilahi bir müdahale olmuş gibi hayvan anında ölüyordu! Din adamı ise canlı olarak tapınaktan dışarı çıkıyordu. Aynı yere giren din adamı canlı kalırken hayvanların neden öldüğünü insanlar uzun yıllar merak ettiler. Peki bu anlatılanlar gerçek mi yoksa efsaneden mi ibaret?
Bugün Apollon Tapınağı’na gittiğinizde bu dramatik olayları hayal etmekte zorlanabilirsiniz
Çünkü günümüzde tapınak çevresinde bulunan Cehennem Kapısı, berrak sularla dolu oldukça huzurlu bir yer. Antik kent şu an huzur dolu olsa da meraklı bazı bilim insanları tarihi belgelerde de geçen bu efsanenin peşinden gitmeye karar verdi. Duisburg-Essen Üniversitesi’nde volkan biyoloğu olan Hardy Pfanz 2013 yılında Pamukkale’yi ziyaret etti. Pfanz buraya geldiğinde ne bulacağından, neyle karşılaşacağından pek emin değildi. Bu anlatılanlar efsaneden ibaret de olabilirdi. Ancak merak ettiği soruların cevabını çok hızlı aldı.
Hardy Pfanz, Cehennem Kapısı’na geldiğinde düzinelerce ölü hayvan gördü. Böylece binlerce yıldır anlatılan hikayenin gerçek olduğunu hemen anladı
Pfanz yanında getirdiği portatif bir gaz ölçüm cihazıyla, etraftaki havayı analiz etmeye başladı. Normal havada karbondioksit oranı yüzde 0,04 civarındayken tapınak çevresinde bu oran yüzde 80’lere ulaşmıştı.
Bilim insanlarına göre sadece %10’luk bir karbondioksite birkaç dakika boyunca maruz kalmak bile yaşamsal tehdit oluşturuyor. Hal böyle olunca tapınak çevresindeki miktarın gerçekten de ölümcül olduğu anlaşılıyor.
Apollon Tapınağı’ndaki karbondioksit seviyeleri Pamukkale’deki travertenleri ortaya çıkaran aynı jeolojik sistemden kaynaklanıyor
Pamukkale bölgesi 35 kilometre uzunluğunda günümüzde hala aktif olan bir tektonik fay hattı bölgesinde bulunuyor. Bu uzun fay hattının bir kolu da Apollon Tapınağı’na uzanıyor. Peki tüm bunlar Cehennem Kapısı’nın gizemini aydınlatıyor mu? Efsanelere tekrar dönelim. Neden tapınağa giren hayvanlar ölürken din adamları sağ çıkıyordu? Meraklı bilim insanımız Pfanz bu sorunun cevabını aramak için 2014 yılında bir kez daha Pamukkale’ye gitti.
Karbondioksit, havadan daha ağır olduğu için geceleri hava soğuduğunda gaz zeminde birikiyor ve yer ölümcül gazlarla kaplanıyor
Dolayısıyla yere daha yakın olan hayvanlar karbondioksitten çabucak etkileniyordu. Ancak din adamları uzun olduğu için daha az karbondioksit soluyordu. Pfanz’ın teorisi bu şekilde. Birçok bilim insanı da bunu doğruluyor. Günümüzde insanların yüksek karbondioksite maruz kalmaması için Cehennem Kapısı tuğlalarla örülmüş durumda. Ancak ziyaretçilerin tarihi yapıyı görebilmeleri için Cehennem Kapısı’nın etrafında bir yürüyüş yolu var. Hierapolis son haliyle bile oldukça büyüleyici bir yer. Mitoloji ve dünyevi gerçekliğin buluştuğu bu antik kent, kesinlikle görülmeye değer!
İlginizi çekebilir:
Görünce Hayranlığınızı Gizleyemeyeceğiniz Birbirinden Etkileyici 10 Vitray Çalışması
Dünyanın En İyi Turizm Köyü Seçilen Mustafapaşa’da Mutlaka Görmeniz Gereken 8 Yer
Göbeklitepe’den Balıklıgöl’e: Şanlıurfa’da Mutlaka Görmeniz Gereken 13 Yer
Pembe Plajlardan Büyülü Ormanlara: Gerçek Olduğuna İnanmakta Zorlanacağınız 10 Yer