O minnacık bir kadını seven mavi gözlü devdi: “Bir dev gibi seviyordu dev/ Ve elleri öyle büyük işler için/ hazırlanmıştı ki devin/ yapamazdı yapısını/ çalamazdı kapısını/ bahçesinde ebruli/ hanımeli açan evin.”
Mavi gözlü dev Nazım Hikmet‘in en sevilen şiirlerini özel bir tasarımla derleyen bir projeden bahsedeceğiz size bugün. Yaratıcı yönetmen ve grafik tasarımcı olan Ozan Karakoç‘un hazırladığı bu projenin en dikkat çeken yanı ise bu çalışmaları gazete formunda oluşturulmuş olması. Listemizin sonunda bulacağınız 2000 kare/saniye kaydedebilen yüksek hızlı bir kamera ile çekilen görüntülerden oluşan video ise işin kaymağı olmuş.
İngilizce olarak hazırlanan çalışmanın şiir seven ve henüz Nazım Hikmet ile tanışmamış yabancıları da kendine çekeceği ve projenin Nazım’ı dünya çapında tanınmasına katkı sağlayacağı kesin.
Sözü çok uzatmadan sizi Ozan Karakoç’un gazete okur gibi sayfa sayfa okuyacağınız “Nazım Hikmet: The Tree With Blue Eyes” çalışması ile baş başa bırakalım.
Manşet: Nazım Hikmet The Tree With Blue Eyes
Bugün Pazar
Yaşamaya Dair
Ben Senden Önce Ölmek İsterim
Karıma Mektup
Davet
Şiirime Dair
Kız Çocuğu
Ben İçeri Düştüğümden Beri
Hapiste Yatacaklara Bazı Öğütler
Sayfa 1: Bugün Pazar
Bugün pazar.
Bugün beni ilk defa güneşe çıkardılar.
Ve ben ömrümde ilk defa gökyüzünün
Bu kadar benden uzak
Bu kadar mavi
Bu kadar geniş olduğuna şaşarak
Kımıldamadan durdum.
Sonra saygıyla toprağa oturdum,
Dayadım sırtımı duvara.
Bu anda ne düşmek dalgalara,
Bu anda ne kavga, ne hürriyet, ne karım.
Toprak, güneş ve ben…
Bahtiyarım…
Sayfa 2: Yaşamaya Dair
Yaşamak şakaya gelmez,
büyük bir ciddiyetle yaşayacaksın
bir sincap gibi mesela,
yani, yaşamanın dışında ve ötesinde hiçbir şey beklemeden,
yani bütün işin gücün yaşamak olacak.
Yaşamayı ciddiye alacaksın,
yani o derecede, öylesine ki,
mesela, kolların bağlı arkadan, sırtın duvarda,
yahut kocaman gözlüklerin,
beyaz gömleğinle bir laboratuvarda
insanlar için ölebileceksin,
hem de yüzünü bile görmediğin insanlar için,
hem de hiç kimse seni buna zorlamamışken,
hem de en güzel en gerçek şeyin
yaşamak olduğunu bildiğin halde
…
Sayfa 3: Ben Senden Önce Ölmek İsterim
Ben
senden önce ölmek isterim.
Gidenin arkasından gelen
gideni bulacak mı zannediyorsun?
Ben zannetmiyorum bunu.
İyisi mi, beni yaktırırsın,
odanda ocağın üstüne korsun
içinde bir kavanozun.
Kavanoz camdan olsun,
şeffaf, beyaz camdan olsun
ki içinde beni görebilesin
…
Sayfa 4: Karıma Mektup
Bir tanem!
Son mektubunda:
‘Başım sızlıyor yüreğim sersem! ‘ diyorsun.
‘Seni asarlarsa seni kaybedersem;
diyorsun;
‘yaşıyamam! ‘
Yaşarsın karıcığım,
kara bir duman gibi dağılır hatıram rüzgarda; yaşarsın kalbimin
kızıl saçlı bacısı
en fazla bir yıl sürer
yirminci asırlılarda
ölüm acısı.
…
Sayfa 5: Kız Çocuğu
Kapıları çalan benim
kapıları birer birer.
Gözünüze görünemem
göze görünmez ölüler.
Hiroşima’da öleli
oluyor bir on yıl kadar.
Yedi yaşında bir kızım,
büyümez ölü çocuklar
…
Sayfa 6: Nazım Hikmet kimdir?
Sayfa 7: Kronoloji
Sayfa 8: Şiirime Dair
Ne binecek sırma pelerinli bir atım
ne bilmem nerden geliratım
ne mülküm, ne malım var.
Sade bir çanak balım var.
Rengi ateşten al
bir çanak bal
Balım herşeyim benim…
Ben
mülkümü ve malımı
yani bir çanak balımı
koruyorum haşerattan.
Bekle kardeşim bekle..
Çanağımda balım olsun,
gelir arısı
Bağdattan.
…
Sayfa 9: Davet
Dörtnala gelip Uzak Asya’dan
Akdeniz’e bir kısrak başı gibi uzanan
bu memleket, bizim.
Bilekler kan içinde, dişler kenetli, ayaklar çıplak
ve ipek bir halıya benziyen toprak,
bu cehennem, bu cennet bizim
…
Sayfa 10: Ben içeri düştüğümden beri
Ben içeri düştüğümden beri güneşin etrafında on kere döndü dünya
Ona sorarsanız: ´Lafı bile edilemez, mikroskopik bi zaman…´
Bana sorarsanız: ´On senesi ömrümün…´
Bir kurşun kallemim vardi, ben içeri düştügüm sene
Bir haftada yaza yaza tükeniverdi
Ona sorarsaniz: ´Bütün bi hayat…´
Bana sorarsanız: ´Adam sende bi hafta…´
Katillikten yatan Osman; ben içeri düştügümden beri
Yedibuçugu doldurup çikti.
Dolaşti dişarda bi vakit,
Sonra kaçakçiliktan tekrar düştü içeri, alti ayi doldurup çikti tekrar.
Dün mektubu geldi; evlenmiş, bi çocugu olacakmiş baharda
…
Sayfa 11: Hapiste Yatacak Olanlara Bazı Öğütler
Dünyadan, memleketinden, insandan
umudum kesik değil diye
İpe çekilmeyip de
Atılırsan içeriye,
Yatarsan on yıl, on beş yıl
Daha da yatacağından başka,
‘Sallansaydım ipin ucunda
Bir bayrak gibi keşke”
Demiyeceksin,
Yaşamakta ayak direyeceksin.
Belki bahtiyarlık değildir artık,
Boynunun borcudur fakat,
Düşmana inat
Bir gün fazla yaşamak
…
Video bonusu:
Projedeki diğer çalışmalar ve detaylar için Ozan Karakoç’un Behance sayfasını ziyaret edebilirsiniz.