Yarı ahşap evler, Arnavut kaldırımlı sokaklar, gotik yapılar, büyüleyici güzelliğe sahip köyler… 5. yüzyılda Roma İmparatorluğu’nun çöküşünden, 15. yüzyılda Rönesans’ın başlangıcına kadar süren Orta Çağ, Avrupa mimarisinin adeta ustalık dönemiydi. Bu yapıların bazıları günümüze kadar ulaşamasa da birçoğu mükemmel bir şekilde korunmuş ve bugün hala sapasağlam ayaktalar!
Almanya’da bulunan Bamberg’den, ikonik İngiliz kasabası Rye’e kadar Orta Çağ’ı dönemini iliklerinize kadar hissedeceğiniz 8 Avrupa kasabasını sizler için listeledik.
1. Rye, İngiltere
Rye, Doğu Sussex’te bulunan tarihi bir liman kentidir. Balık, şarap, yün ve çeşitli lüks ürünlerin ticaretinin yapıldığı bu kentte bir zamanlar kraliyet tersaneleri yer alıyordu. Bir nevi kraliyetin deniz üssü olarak kullanılıyor, ihtiyaç duyulan kadırgalar ve gemiler burada üretiliyordu.
Günümüzde ise antika dükkanları, lezzetli yemekler yiyebileceğiniz restoranları ve Orta Çağ’a tanıklık edebileceğiniz muazzam yapıları ile dikkat çeken Rye, turistlerin gözde lokasyonlarından biri olmuş durumda. Siz de rotanıza bu sevimli kenti eklemek istiyorsanız, Arnavut kaldırımlı Mermaid Caddesi’nde bulunan The Mermaid Inn’de konaklayabilir veya 1156 yılında inşa edilen ve günümüzde hala pub ve otel olarak hizmet veren Lamb House’da tarihe tanıklık edebilirsiniz!
2. Gamla Stan, İsveç
Kelime anlamı “Eski Şehir” olan Gamla Stan, İsveç’in başkenti Stockholm’ün tarihi bir mahallesidir. 13. yüzyılın izlerini taşıyan bu mahalle, Arnavut kaldırımlı sokakları ve Kuzey Germen mimarisi ile dikkatleri üzerine çekiyor. Burada turistlerin en çok ilgi gösterdiği yer hiç şüphesiz ki Stortorget meydanı. Bugün küçük ama hareketli bir mahalle olan Gamla Stan; Saint Erics Katedrali, ikonik Stockholm Menkul Kıymetler Borsası Binası ve İsveç hükümdarlarının mezarlarının bulunduğu Riddarholmen Kilisesi’ne ev sahipliği yapıyor.
3. Urbino, İtalya
Urbino, İtalya’nın Marche bölgesinde bulunan ve etrafı duvarlarla çevrili olan ufak bir kent. İlk olarak Roma yerleşimi olan Urbino, 15. yüzyılda, özellikle de Federico da Montefeltro döneminde ülkenin dört bir yanından gelen entelektüellere ve sanatçılara ev sahipliği yaptı. Öyle ki kent, Rönesans döneminde İtalya’nın başlıca yaratıcı merkezlerinden biri haline geldi.
Günümüzde büyüleyici mimarisini koruyan Urbino, ziyaretçilerini adeta tarihin içine sokmayı başarıyor. Eğer bu büyüleyici şehri ziyaret edecekseniz 15. yüzyılda inşa edilen, şimdilerde ise ulusal sanat müzesine ev sahipliği yapan Palazzo Ducale’yi ve 14. yüzyıldan kalan Albornoz Kalesi’ni mutlaka rotanıza ekleyin!
4. Vranduk, Bosna Hersek
Vranduk, Bosna Hersek sınırları içinde yer alan tarihi bir kasabadır. Ana kule ve onu çevreleyen koruyucu duvarlardan oluşan kasaba, aynı zamanda 15. yüzyılın ortalarında Bosna’yı yöneten Kral Stjepan Tomas’ın da ikametgâhıydı.
2005 yılında ulusal anıt olarak ilan edilen Vranduk’ta Bosna yemeklerini deneyimleyebileceğiniz birçok restoran yer alıyor. Ayrıca Vranduk’un tarihi ve kültürü hakkında bilgi edinebileceğiniz ufak bir müze bulunuyor. Seyahat edeceklerin kesinlikle görmesi gereken yer ise hiç şüphesiz ki Osmanlı döneminden kalan Fatih Sultan Mehmet Camii…
5. Visby, İsveç
Gotland’ta yer alan Visby, müthiş bir manzaraya ve onlarca tarihi binaya ev sahipliği yapıyor. Burası özellikle 12. yüzyıldan sonra Alman, Danimarkalı ve Rus tüccarların yoğun ilgi gösterdiği bir şehirdi. Visby aynı zamanda, konumu itibarıyla geçmişte olduğu gibi günümüzde de önemli bir ticaret merkezi.
Şehre hâkim olan surlar ve içindeki yerleşim yeri, 1995 yılında UNESCO Dünya Mirası ilan edildi. 3,6 kilometre uzunluğa sahip olan surlarda toplam 50 adet kule bulunuyor. 12. yüzyılda inşa edilen ve günümüze kadar korunan Visby Katedrali ise bölgede turistlerden en yoğun ilgili gören yapı diyebiliriz.
6. Colmar, Fransa
Uzun duvarlarla çevrili olan Colmar şehrinin tarihi 9. yüzyıla kadar uzanıyor. Şehre 13. yüzyılda Roma İmparatoru 2. Frederick tarafından “İmparatorluk Şehri” statüsü verildi. 17. yüzyılda İsveçlilerin, 2. Dünya Savaşı sırasında ise Almanların işgaline uğrayan Colmar, tüm bunlara rağmen tarihi evlerini, görkemli çeşmelerini ve antik kiliselerini günümüze kadar koruyabilmiş nadir kentlerden biridir.
Eğer Colmar’ı ziyaret etmeyi düşünüyorsanız ünlü sanat eserlerine ev sahipliği yapan Unterlinden Müzesi’ni gezmeyi ve New York’taki Özgürlük Heykeli’ni tasarlayan Frederic-Auguste Bartholdi’nin eski evini görmeyi unutmayın!
7. Wells, İngiltere
Adını, Saint Andrew’e adanan 3 su kuyusundan alan Wells, ilk başlarda küçük bir Roma kasabasıydı. 704 yılında Wessex Kralı’nın burada bir kilise kurmasıyla önemli bir şehir haline geldi. Bugün hala Orta Çağ mimarisini koruyan kentte özellikle Wells Katedrali turistlerin uğrak noktası olmaya devam ediyor. Ayrıca Britanya’nın en eski 2. saati olan Wells Clock’un da bu eşsiz güzelliğe sahip şehirde olduğunu söylemeden geçmeyelim.
8. Bamberg, Almanya
Tarihi 9. yüzyıla kadar uzanan Bamberg, adını bir zamanlar Babenberg ailesinin yaşadığı Babenberch kalesinden alıyor. 12. yüzyıldan itibaren Kutsal Roma İmparatorluğu’nun önemli bir yerleşim yeri haline gelen şehir, bunun doğal bir sonucu olarak büyük bir refah yaşadı.
1993 yılında UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne alınan Bamberg, doğal güzelliği ve mimarisiyle her yıl milyonlarca turist ağırlıyor. Eğer rotanızda Bamberg varsa, 13. yüzyıldan kalma Bamberg Katedrali’ni ve Tarih Müzesi’ni gezmeyi unutmayın!
Bu içeriğimiz de ilginizi çekebilir;
Filmlerde Gördüklerinize İnanmayın: Orta Çağ ile İlgili Doğru Bilinen 15 Yanlış!
Kaynak 1