Tüm dünyada “kendinden olmayana kin duyma” cehaletinin en büyük mağdurlarından biri olan eşcinsellere karşı gün geçmiyor ki bir saldırı daha gerçekleşmesin. LGBT’lere karşı bu tükenmeyen nefret yüzünden belki de dünyanın her yerinde, her gün, çoğu kez haberimizin bile olmadığı kıyımlar gerçekleşiyor. Bunun en kan donduran örneklerinden biri dün gece Amerika, Orlando’da yaşandı.
Orlando’daki Pulse isimli gay barda yaşanan korkunç saldırıda 50 kişi hayatını kaybetti ve 53 kişi yaralandı.
29 yaşındaki Afgan asıllı saldırgan ABD vatandaşı Omar Mateen, kulübe girer girmez otomatik tüfekle etrafa ateş açtı, polisler gelince de kulüpteki insanları rehin aldı.
Polisle girdiği çatışma sonucunda saldırgan öldürüldü, içerideki diğer 30 kişinin hayatının bu şekilde kurtarıldığı belirtildi.
Katliamla ilgili, ilk açıklamalardan birini yapan ABD başkanı Barack Obama, olayın bir terör ve nefret eylemi olduğunu söyledi.
Obama’nın, olayın yaşandığı mekan, “Pulse” için yaptığı açıklama:
“Sadece bir gece kulübü değil, bir topluluğun dayanışma simgesiydi. İnsanların dans edip, eğlendiği bir yer hedef alındı. Bu saldırı tüm Amerikalılara yapılmıştır.”
Katliamın ardından Orlando valisi bölgede olağanüstü hal ilan etti. Ve bu korkunç olay, ABD tarihinin en kanlı silahlı saldırısı olarak kaydedildi.
Bugüne kadar ABD tarihinde yaşanan, en çok can kaybına yol açan silahlı saldırısı oldu.
FBI sözcüsü, güvenlik görevlisi olarak bir huzur evinde çalışan Mateen’in, saldırıdan önce 911’i arayıp IŞİD’e bağlılığını ilan ettiği açıklandı.
Mateen’in şüpheli söylemlerinden dolayı 2013 yılında iş yerindeki çalışanlardan bazıları ihbarlarda bulunmuştu. Bu yüzden FBI 2013 yılında terörle bağlantıları olması ihtimalinden Mateen’i takibe almıştı. İşinden dolayı Mateen’in yanında silah bulundurma yetkisi vardı.
Işid’in açıklamasında Omar Mateen için “Halifeliğin askerlerinden biri” ifadesi kullanıldı.
Işid’in üstlendiği terör eylemini gerçekleştiren saldırganın, babasının yaptığı yorum da oldukça enteresan…
“Oğlum dindar birisi değildi, ama iki erkeği öpüşürken görünce çok sinirlenirdi. Yaşananlardan ötürü herkesten özür diliyoruz. Planladığı saldırı konusunda en ufak bir bilgiye sahip değildik. Biz de tüm ülke gibi şoktayız.” Saldırganın babası ve eski eşi, Mateen’in terör örgütüyle bir ilgisi olmadığını iddia ettiler.
Saldırı esnasında tuvalete sığınan Eddie Justice’in annesine gönderdiği mesaj: “Öleceğim”
Ülkemizdeki güvenlik tedbirleri ve özgürlük anlayışı ile kıyaslandığında, ABD’de böyle bir olayın yaşanabilmesi, Türkiye’deki eşcinselleri ister istemez daha da tedirgin ediyor.
Peki ya Türkiye’de olursa?
Eşcinsel hakları üzerine farkındalık artmış, yeni kanunlar ile bu haklar koruma altına alınmaya başlamışken, aslında insanlık olarak hala güvende olmadığımızı görmek tedirginlik verici. LGBT Onur Haftasına günler kala yaşanan bu trajedi, hepimizin eşcinsellere daha çok destek vermemiz gerektiğini acı bir şekilde hatırlatırken, bir insanı sevmek için sadece insan olması gerektiği neden yeterli gelmiyor sorusunu akıllara getiriyor. İşin en üzücü tarafı, ülkemizde gündem sıralamasında bile kendine yer bulamayan bir çok eşcinsel cinayeti var. Peki bu çapta büyük bir şey olduğunda tepkimiz ne olurdu? Polislerimiz Omar’la da selfie çektirir miydi?