“Senin cinsel açlık içinde olduğunu, diğer cinsten insanlara nasıl şehvetle baktığını, dostlarınla aşk meseleleri üzerine pis şakalar yaptığını, pis pornografik fantezilerin olduğunu sen biliyorsun, ben biliyorum, herkes biliyor (…) Senin kafanda her türlü ahlaksızlık marifeti oluşuyor. Benim sevgiyle kucaklayışım senin yaşamında pornografik bir sahne haline geliyor. Benim neden söz ettiğimi bilmiyorsun küçük adam.
Bu yüzden hep geride kaldın küçük adam.”
Sigmund Freud’un deli – dahi öğrencilerinden sadece biri olan Wilhelm Reich’ın ünlü “Dinle Küçük Adam” kitabından bir alıntıyla başlayalım istedik. Dinle Küçük Adam hayatını yoğun olarak cinsel meseleler üzerine düşüncelerle geçirmiş Reich’ın önemli eserlerinden. Buradaki küçük adamdan kast edilen hangi küçük adam orası size kalmış. Adamın kendisi de olabilir, küçük bir kısmı da olabilir. Boyut şakası yapmak için demedik, ama olabilir. Kim bilebilir ki? (Tamam, asıl amaç boyut şakasıydı)
Wilhelm Reich’ın bu kitabı hayat değiştiren eserlerden olmasa da arada bir açıp karıştırmakta fayda var
Montaigne’in denemelerinden Voltaire’in Candide’sinden falan daha faydalı bir eser olduğu kesin. Bu yarı deli adam yaşamı boyunca fikirleriyle her kesimi rahatsız etti; hatta hocası Freud bile bundan kurtulmak için elinden geleni ardına koymadı. Reich, orgazm üzerine çok düşündü, taşındı. Orgazm enerjisini dünyanın ve yaşamın merkezine bile koydu. Hitler buna soyadı Reich diye falan biraz katlansa da, sonunda biletini kesti. Orgazmik Wilhelm Abi, Amerika’ya zor kaçtı.
Onun düşüncesine göre “dünya yerinden dünya yerinden oynar” orgazmda gerilen kasların enerjisi açığa çıksa!
Pek bilimsel durmasa da tam tanımı böyle. Wilhelm Reich’a göre orgazm anındaki enerji ile dünyanın aslında daha iyi bir yer olması mümkün. Adam aslında hepi topu “savaşma seviş” demiş diye ona deli demişler. Derler tabi, zevk alınan her şeyin arkasına bir suç, bir kulp, bir teneke bağlamak adet olmuş. Arınç’ın “vajina kelimesinden utanıyorum” demek için 4 defa vajina demesi kadar saçma şeyler bunlar. Peki nedir bu kadar tabu olan orgazm meselesi?
Orgazmın da tarihçesi mi olurmuş
Haliyle tutup da insanlık tarihinde ilk orgazm olan elemanı bulduk diyemeyeceğiz. Keşke diyebilseydik. Şöyle antik çağlardan bile önceden yüzünde kalan o ifadeyle falan çok güzel olmaz mıydı? Porno endüstrine değindiğimiz bu listemizde Pornonun kökenine biraz da olsa değinmiştik. Orgazm da porno da olduğu gibi kelime olarak Antik Yunan’a dayanıyor. Orgasmus; olgunlaşmak, büyümek kelimelerinden türüyor ve cinsel haz – heyecana kadar geliyor.
Sanskritçe “urj” (aniden gelişen güçlü duygu) kelimesine kadar uzanan bir tarihi olduğuna inanılıyor
İşin içinde Sanskritçe olunca inanasımız geldi. Bin yıldır kamasutra diye bir şey üzerinde kafa yoran boşalma süresini 2010 Wimbledon’daki Mahut – Isner maçı kadar uzatabilen (maç 3 gün sürmüştü) insanlardan bahsediyoruz.
Eski güzel günlerde orgazm korkulan değil saygı duyulan hatta bir çok kültürde tapınılan bir olguymuş
Erkek kadın ayrımı olmadan herkes eşit olarak (payına ne kadar düştüyse) orgazmını tadabiliyormuş. Mesela bu oyuncak neolitik çağdan kalma.
Zamanla insanlık geliştikçe orgazm ve cinsellik de şekle şemale sokulmuş
Üretim dengeleri, mal mülk edinme, sahiplik derken doğal dengeye o bilindik normlar sokuşturulmuş. O günlerden beri de insanda huzur falan kalmamış. Mis gibi işleyen düzeni bozmuşuz, şimdi yeniden düzene sokmak için yüzyıldır uğraşıyolar, düzelmiyor tabi kolay kolay. Sen çalışan sistemi ne diye kurcalıyorsun arkadaşım?
Özellikle Batıda kadın orgazmı uzun dönemler boyunca ataerkil güç yapısı altında bilinmezliğe hapsedilmiş
Sonradan doğunun da ne hale geldiğini biliyoruz. Maalesef doğudaki hapsedilmişlik de bizim yüzyıllara denk geldi.
Kadının cinselliği hep aynı perde arkasında hapsedilmiş, sosyal yapı, ahlak vs
Sosyal yapı ve ahlak erkek için geçerli değilmiş gibi bir algı kasılmaya çalışıldığı için haliyle sistem bir türlü tutmamış. Fırsatını bulan erkek gizli kapaklı ya da parasal gücüne göre alenen tavşanlar gibi sevişirken kadının önüne türlü engeller sürülmüş. Sanki erkek o işi kadınla yapmıyor. Hoş yapmaya da bilir, kendi bileceği iş. Gerçi sosyal yapı kaldırmaz ama fırsatını bulan erkek gizli kapaklı ya da parasal gücüne göre alenen tavşanlar gibi takıladabilir. Gördüğünüz gibi düzenin kendi içinde böylesine saçma bir döngüsü var.
Sonradan tıp diye bişey icat oldu da kadının da orgazm olduğunu ve sekse ihtiyaç duyduğunu anlayabildiler
Böylece aşırı yavaş olsa da kadın cinselliği hakkında konuşulmaya ve araştırılmalar yapılmaya başlandı. Hatta kitap okuyan kadınlara orgazm yaşatıp bakın böyle oluyor diye insanlara izlettiler. Görüntüler tüm dünyada viral oldu.
Peki orgazm hadisesi neden bu kadar önemli
Çünkü Milan Kundera’nın dediği gibi “Nesnesitelna lehkost byti” yani “Varolmanın dayanılmaz hafifliği.” Hangi dilde söylerseniz söyleyin anlamı kadar akıcı bir tanım: The Unbearable lightness of being, L’Insoutenable Legerete de l’etr, Die unerträgliche Leichtigkeit des Seins… Öyle ya da böyle o an varoluş noktana en yakın olduğun andır.
Orgazm anında zaman durur ve en doğal yapına geçersin
Laf buraya gelmişken fake orgazm işlerine girenin karşısındaki kadar kendini de kandırdığını belirtelim. Nereye kadar kuzum? Varoluşunu da mı aldatacaksın?
İnsana sonradan gelip yapışan ego, sosyal konum, kültür gibi zırhların hepsi eriyip gider
O an tek başına sadece bedeninle kalırsın. Şansın varsa yanında bir beden daha vardır. Tabii tercih edilen ikincisi.
Geçmiş kaygılar, gelecek değil sadece o nefessiz kaldığın an vardır
Eğer her şey tam anlamıyla uyumlu gitmişse iki beden arasındaki enerji akışı, kalplerin deli gibi atışı ve ruhun yükselişiyle varlığının yeniden farkına varırsın. Reich’ın çalışmalarında sırrını aradığı ve adına Orgon enerjisi dediği şeye insanın en yakın olduğu anlardan biri bu andır.