Konuk yazarımız Kenan Serkan listeledi, haberiniz olsun.
70 yıl önce bugün başlayan Normandiya Çıkarması’nı kesin biliyorsunuzdur ama bir de bizden okuyun istedik. Huzurlarınızda tüm dünyanın kaderini etkileyen Normandiya Çıkarması ve çıkarmanın ilginç yanları.
Tarihi Arka Plan
70 yıl önce bugün İkinci Dünya Savaşı’nın bitmesine bir yıl kala durum Almanlar aleyhine oldukça kötü bir biçimde dönmüştü. Ruslar, Alman yenilmezliğini bitirdikleri Stalingrad ve saldırı kabiliyetini kırdıkları Kursk savaşlarından sonra hiç durmadan Batı’ya ilerlemeye başlamıştı. Afrika Cephesi çökmüş ve terk edilmişti. Sicilya ve İtalya işgale uğramış, Almanya üç cepheden sarılmıştı. Alman şehirleri ve endüstrisi Müttefik Hava Kuvvetleri tarafından gece gündüz bombalanıyordu. Bu durumdayken bile Almanya bir Batı Cephesi açılmadığı sürece çok tehlikeli bir düşman sayılırdı. Zamanına göre çok ileri jet uçaklarını, sessiz elektrikli denizaltıları savaşa sokma hazırlığı içindeydi. Müttefikler tarafından varlığı bilinen (ancak hiç de gerçekleşmeyecek) bir nükleer silah programı vardı. Kısaca Almanya’yı bu zor zamanda arkadan vurmak, sırtlarından bir Batı Cephesi açmak gerekiyordu.
Atlantik Duvarı
Söylemesi kolay ancak düşman Almanya gibi bir ülkeyse, kendisine denizden çıkarma yapmak çok büyük riskleri beraberinde getirir. 1941’de jet motoru yapmış adamlardan bu kadar büyük bir operasyonu saklamak, o adamların dizayn ettiği silahlara, koruganlara, eğittiği askerlere karşı gidip denizden çıkarma yapmak her babayiğidin altına gireceği bir risk değildir. Hele ki deniz çıkarması denilen operasyonda beklenilen kayıp oranı yüzde 60 gibi uçuk seviyelerde olunca Amerikalıların niye 1944’e kadar beklediğini anlamak mümkün.
Almanlar da bu sürede pek boş durmamışlar. Zaten bir çıkarmanın geleceği onlara göre de kesin bir şeydir. Ama bu çıkarmayla bir numaralı soru son ana kadar hep kafalarını kurcalayacaktır; “Bu çıkarma nereye yapılacak?”…
Günde 9 saat haritaya eğilip bakan adamlar cevabı bulamaz. Kâh İspanya sınırından Fransa’ya bakar, kâh Norveç kıyılarını eksik gedik incelerler. Hitler bile en sonunda canından bezer, Erwin Rommel’i olası bir işgali durdurması için Batı’ya gönderir. En sonunda Bask ülkesi sınırından Danimarka’nın kuzeyine kadar kıyıyı bir duvar gibi koruganlarla güçlendirmeye başlarlar. Kumsallara 6 milyon mayın döşenir. Kumsalın ardındaki tepelere çok sağlam beton koruganlar, koruganlar arkasına havan ve hava savunma topları dikilir. 18 bin kilometrelik sahil diyoruz! 7 ülke boyu sahil korunuyor diyoruz!
Normandiya
Normandiya haritaya göz attığınızda Fransa’da üslenmiş ve yerleşmiş, sahilleri de iyi koruyan bir düşmana karşı bir numaralı tercihiniz olmaz. Öncelikle ana hedefiniz Paris’e daha yakın alternatifler vardır. Calais’e çıkarma yaparsanız İngiltere sahili ile arasında yalnız yirmi kilometre vardır. Gemiler, Alman denizaltılarına karşı sığ sular sebebiyle daha güvende olur, köprübaşını aldığınız zaman Paris’in kapısındasınızdır. Bu kadar uygun noktalar varken neden illa Normandiya?
Nedeni Almanların da iyi asker olması. Onlar da biliyor çıkarma nereden yapılır, nasıl yapılır. Onlar da haritaya baktığında gözleri otomatik olarak Calais-Dunkerque-Dieppe’e bakıyor. Bu yüzden en çok Alman ihtiyat gücü Calais’e yakın noktalarda bekliyor. Normandiya’ya yapılacak bir çıkarma kritik sayılan altıncı saatine erişirse Calais’den Normandiya’ya asker ve tank kaydırmak Almanların iki nehir geçip müttefik hava gücünün yıkıcı yumruğu altında 200 kilometre Batı’ya ilerlemesi demek. Pratikte pek mümkün değil. Cherbourg-Le Havre gibi doğal limanlar çıkarma sahillerine yakın. Oralar da düştüğü anda kıyıdaki askerin ikmali kabul edilebilir seviyeye çekilebilir. Son olarak da Paris’e kuş uçuşu mesafe olarak uzak olsa da tek nehir geçişi yüzünden daha kısa sürede zırhlı birlikleri yürütebiliyorsunuz. Normandiya’nın tek kötü yanı limanların yakın olması… Yani sadece yakın. Orayı gidip alana kadar elde gemilerden kargo indirecek bir iskele bulunmuyor.
6 Haziran 1944
Aslında Overlord Operasyonu’nun kararlaştırılmış tarihi 5 Haziran olsa da, hava şartları ayın beşinde yoğun sağanak ve rüzgâr gösterdiği için operasyondaki herkes elinde silahı, sırtında paraşütü, ayağında botuyla bir gün daha geçirir. Hava yükselince 6 Haziran’da operasyona start verilir. Yukarıdaki fotoğraftaki İngiliz yol gösterici paraşütçüler Normandiya’ya ilk varan askerler olmuştur. Bunların arkasından Amerikan 101. ve 62. Hava İndirme Tümenleri kumsallara yakın noktalara atlarlar, sabahın ilk saatlerinde de kıyıya büyük çıkarma gelir.
İşgal Ordusu
39 tümen müttefik askeri işgalde hazırdır. Bunların 22’si Amerikan, 12’si İngiliz, üçü Kanadalı, biri Polonyalı, biri de Fransız’dır. Toplam 1 milyon 400 bin kişi gelen bu ordunun başına İngilizlere ayıp olmasın diye Bernard L. Montgomery getirilmiştir.
Bu askerler saldırıya yıllardır hazırlandıkları için moralleri iyiydi. Ekipmanları iyiydi, silahları dahi kumlar mekanizmaya doluşmasın diye tek tek naylonla kaplanmıştı. Beş savaş gemisi, 20 kruvazör ve 65 destroyer gibi devasa bir armada askerlere atış desteği verip çıkarmayı güven altına alıyordu. 5.500 uçak hava üstünlüğünü tartışmasız bir şekilde ele geçirmişti. Çıkarma başladığında 132 bin kişi botlarla sahile çıkmış, 24 bini de havadan atılmıştı. Bu, halen tarihte bir araya gelmiş en büyük amfibi operasyon gücüdür.
Alman Ordusu
1944’ün 6 Haziranı’nda Almanya’nın batısını koruyacak İspanya sınırından Danimarka sınırına kadar ancak 50 tümen asker vardı. Elde bekletilen, bir sorun olursa yollarız diye haber bekleyen bir stratejik ihtiyat gücü artık kalmamıştı. İhtiyatlar, redifler, muvazzaflar, emekliler falan artık hep savaştaydı, askere alınma yaşı 16’ya inmiş, 15 yaşın da eli kulağındaydı.
Fransa’da konuşlanmış birimler de askeri değeri çok yüksek olmayan statik tümenlerden meydana geliyordu. Yani içlerinde 40 yaşın üzerinde Birinci Dünya Savaşı gazileri ve resimdeki gibi 17 yaş altı çocuklar epeyce vardı. Yaş ortalamasına bakarsak Alman Ordusu ortalaması müttefiklerden 6 yaş fazlaydı. Yani yaşlılar gençlerden daha çoktu. Her sekiz kişiden ancak biri daha önce savaş görmüş usta askerlerdi. Bu statik tümenler beton koruganlar içinde eninde sonunda bir gün gelecek olan müttefik işgalcilerini bekliyordu. Almanların elindeki en değerli tümenler olan Waffen-SS birlikleri de Fransa’da, eğer bulunuyorlarsa Rusya’da savaşmaktan bitap düşmüş bir halde oraya dinlenmeye, sayılarını tamamlamaya geliyorlardı. Yani sonuç olarak kıyıları savunan Alman Ordusu, savaşın başında Polonya’yı ezen, Fransa’yı 6 haftada alan, Moskova kapılarına dayanan ordu değildi. Eski iyi askerler Stalingrad’da, Kursk’da, Harkov’da, El Alameyn’de ölmüş gitmiş ya da esir düşmüştü.
Deniz gücü olarak bir miktar torpidobot ile kanal derinliğinde işleyebilen Tip-IIA denizaltısı dışında Almanların işgalcilerin karşısına tehdit diye çıkaracak bir şeyi yoktu. Hava gücü olarak da Alman Hava Kuvveti Luftwaffe 528 uçağa düşmüştü. Her 10 müttefik uçağına karşı birden az alman uçağı kalmıştı.
Dwight D. Eisenhower
Daha sonradan başkanlığını, mürüvvetini (şaka) falan da göreceğimiz “Ike” müttefik dediğimiz karmaşayı adam eden bir numaralı insandır diyebiliriz. Askeri okul notlarına, çıkışına, erken hizmetlerine baksak kendisinden güzel levazım subayı, depocu falan olur, dahası da olmaz diyeceğimiz Eisenhower; cephe generali olmasa da o sıralarda Batı dünyasında çok ihtiyaç olan “sempatik olma” ve “organizasyon kabiliyeti” gibi nadir iki özelliği bir araya getirebilen bir generaldi. İngilizler gibi Amerikalıların her şeyinden nem kapan, 1940’larda hâlâ onları Commonwealth kolonisi gibi görmeye alışmış bir milletin, kameralara hep gülümseyen, herkesle iyi geçinmeyi adet edinmiş “Ike” efendinin Müttefik Kuvvetler Komutanı olmasına ses çıkarmaması biraz da bu yüzdendir. Diğer taraftan kendilerinin de Montgomery gibi savaş görmüş bir mareşali vardır. Ancak Monty kendisini Büyük İskender ve Napoleon ile bir tuttuğundan ve bunu her yerde söylediğinden Eisenhower bu tip işler için sanki daha uygun bir adamdı.
Erwin Rommel
İkinci Dünya Savaşı’nda Almanlar bildiğiniz gibi öyle işlere (insanlık suçlarına) bulaşmıştır ki o taraklarda hiç bezi olmayan sadece askerlikle ilgilenmiş Guderian-Von Manstein-Von Kleist-Von Rundstedt gibi generaller bile hiçbir zaman Nazilikten bağımsız olarak değerlendirilemez bir hale gelmiştir. Rommel yine de bu konuda bir istisnadır. Seveni sayanı çoktur.
Erwin Rommel, Normandiya çıkarmasından 3 yıl önce İtalya’nın bağıra çağıra rezil rüsva olduğu ve kaybettiği Kuzey Afrika cephesine, Hitler’in “Bari yardım etmedi demesinler” diye gönderdiği bir ufak kolordunun başında gider. Rommel de “Yardım et!” sözünü tersten anladığı için İtalyan yenilgisini bir zafere çevirmekle kalmaz, İngilizleri önüne katar Mısır’a kadar da kovalar. El Alameyn’de Rommel’i kendisinden birkaç kat üstün güçle savunma yaparak anca durdururlar. Başarıları yüzünden böyle her iki tarafta da çok saygı duyulan bir mareşal olmuştur Rommel. Hitler de onu Afrika’dan sonra Atlantik Duvarı’nı güçlendirsin diye Avrupa’ya müfettiş general tayin etmiştir. Zurna da ondan sonra zırt demiştir.
Rommel sahilleri teftiş ettiğinde bakar ki koruma falan hak getire. Afrika’da öğrendiği mayın döşeme konusundaki bütün ekspertizi Fransa-Hollanda sahillerinde gösterir. Buralara 6 milyon mayın döşetir. Deli gibi bunker’lar, koruganlar inşa ettirir. Paraşütçüler indiklerinde yaralansın diye açık alanlara sivri çubuklar falan bile diktirir. Rommel ayrıca bir çıkarma durumunda Almanya’nın tek şansının ilk 6 saatte düşmanın püskürtülmesi olduğunu söyleyip sahillere oldukça yakın noktalara zırhlı birimler yerleştirmiştir. Bu konuda da kendi üstü Von Rundstedt ile çok ağır kavga etmiştir. Zira o da kendince oturma odası kadar bir arazide oynak savunma yaparız diye düşünmektedir.
Nitekim kaderin müttefiklere oynadığı en güzel oyun da kendisi olmuştur. 5 Haziran’da meteoroloji sonraki 3 gün boyunca sağanak yağmur gösterdiği zaman herhalde sağanak yağmurda çıkarma olmaz diye 3 gün izin alıp eve gider. Yolda da arabasına bir uçak saldırıp kendisini çok ağır yaralar. Çıkarma sırasında kendisinin ortamda olmaması yüzünden Batı dünyası o pilota çok şeyler borçludur.
Operation Bodyguard
Her lorda bir bodyguard gerekir diye düşünürsek Overlord gibi devasa bir operasyonu da Alman planlamacılardan korumak için o derece devasa bir şaşırtma planı gerektiğine kani olabiliriz. Bodyguard, Almanları düzenli olarak yanlış istihbaratla besleyerek çıkarmanın Normandiya’dan başka yerlere olacağına inandırmak üzerine kuruluydu. İnanmasalar da şüphelenmeleri bile İngilizlere yeterdi.
Farklı ülkelerdeki çifte ajanlar vasıtasıyla, orada burada unutulmuş çantalar, yanlışlıkla düşürülmüş uçaklardan çıkan belgelerle Almanlara sürekli olarak bir çıkarmanın temmuz 1944’te Calais’ye yapılacağı telkin ediliyordu. Almanlar’da nihayetinde bu yaklaşımı en mantıklı çıkarma planı olarak düşündüklerinden Calais Bölgesi’ni kimsenin geçemeyeceği şekilde istihkam etmişlerdi.
En ilginç kısmı da Normandiya Çıkarması’ndan 12 saat sonra Alman Genelkurmayı OKW’nin hâlâ Normandiya’nın bir şaşırtma harekâtı olduğuna inanması ve asıl çıkarmanın Calais’e geleceğini beklemesidir. Adamlar Almanları nasıl inandırmışsa artık kendileri operasyondan sonra bile ters köşeye yatmayı sürdürmüşlerdir. İşte Bodyguard böyle takdire şayan bir karşı istihbarat çalışmasıdır. Sırf bu sebeple Normandiya’ya doğru çok önce yola çıkması gereken panzer tümenleri artık iş işten geçtikten sonra yola koyulabilmiştir.
Çıkarma
Çıkarma 6 Haziran günü sabah 6.30’da başlar. Akıntı ve gelgitin beklendiğinden yüksek olması yüzünden pek çok çıkarma teknesi yalan yanlış yerlere çıkar. Özellikle Omaha’da birimler birbirine girdiği için emir ve komuta çok zor bir hal alır. İngilizlerin çıktığı Sword ve Gold Sahili’nde kayıplar nispeten daha azdır. Kanadalıların çıktığı Juno Sahili’nde ise piyadenin tankların önünden çıkması yüzünden yüksek kayıplar yaşanmıştır. İlk gün çıkarma bittiğinde müttefikler sahilde 4.144’ü ölü olmak üzere 12 bin zayiat vermiştir. Sahil başı çıkarma sonunda tutulmuş ancak hedeflere ulaşılamamıştır. Caen şehri gibi ilk gün alınması planlanan hedefler 21 Temmuz’a kadar bekleyecektir.
Sahil Koruganları
Bunların planlaması genellikle Rommel tarafından yapılmıştır. Her şey Müttefik Gücü’nü olabildiğince sahilde tutmak, tankların ilerlemesini zorlaştırmak, mayınlı alanları kullanarak düşmanı sıkıştırmak ve üstün Alman ateş gücüyle de işgalcileri biçmek üzerine kuruludur. Rommel gelgit zamanlarını da hesapladığı için çıkarmanın denizin yüksek olduğu saatlerde yapılacağını öngörmüştür. Zira bu durumda askerlerin kumsalda koşacakları mesafe kısalmaktadır. Almanlar da bunun üzerine direklere mayınlar takarak yüksek gelgitte ilerlemesi intihar olan alanlar yaratmıştır. Çıkarma botunun derinliğine denk gelen bu mayınlar yüzünden pek çok çıkarma teknesi patlarız endişesiyle yüksek gelgitte askerleri erken çıkartmış, bazen gırtlağa kadar gelen suda onları makineli tüfeklerin karşısında bırakmıştır. Pek çok asker de ekipmanını atıp can havliyle koruganları siper diye kullanmaya çalışmıştır.
Çıkarma sırasında bir askerin kumsalda koşacağı mesafe 200 metredir. Bunu makineli tüfek ve havan ateşi altında sığınacak yer olmadan yapmak zorundalardır, ardından nispeten güvenli dikenli tel hattına erişecek, istihkamcılar burayı patlatacak, “shelf plain” denen korugan altına girilecek ve 30 metrelik bir tepe savaşarak alınacaktır.
Bütün bunlar da yalnızca yüzde 18’i tamamlanmış bir inşaatın sonuçlarıdır. Alman planları yüzde 100’e erişse, koruganlar tam Rommel’in öngördüğü şekilde yapılsa ne olacağı konusu çok muallaktadır.
Normandiya’da askerlik zordur netekim.
İstihkam Timleri
İstihkamcıların çıkarma anındaki koşullarını da hatırlatmak gerekir. Bu arkadaşlar piyade gibi botlardan inip tank tuzakları, dikenli teller gibi hedefleri patlatarak diğerlerine yol açmak gibi zor işleri üstlenen kişiler. Savaşın heyecanı içinde malzemeyi kaybeden, mermi yağmuru altında patlayıcılarla uğraşmak zorunda kalan istihkamcılar sayılarına oranla yüksek sayılabilecek yüzde 40 gibi bir rakamda zayiat vermişlerdir. Normandiya Çıkarması’nda istihkamcı olmanın nasıl bir şey olduğunu da açıklamak istersek Omaha Sahili’nde anlatılan hikâyelere bir göz atabiliriz. Bu arkadaşların zayiatları hep toplu olarak olmaktadır. Misal çıkarma botundan üstüne patlayıcı istifledikleri bir lastik sandalla dikenli tele doğru koşan 8 kişilik bir istihkam mangası bir havan topunun tam üstlerine düşmesi yüzünden havaya uçmuştur. Bir başka tim, dikenli tel hattını uçurmak için Bangalore torpidosu bağlarken torpidoya mermi isabet etmesi yüzünden havaya uçmuş. Patlama 19 istihkamcı ve yanlarında kendilerine yardım eden piyadeleri de götürmüştür.
Omaha Sahili
Omaha Sahili, Normandiya Çıkarması’nın en tehlikeli noktasıdır. Burası Amerikalı planlamacıların gözünden her nasılsa kaçmış olduğundan, sahili altı sektöre bölerken gelecek olan direnişi ve ateş gücünü planlamaya nedense dahil edemezler. Örneğin Utah Sahili’ni bir alay Alman askeri tutarken Omaha Sahili’nde koskoca 352. Piyade Tümeni vardır. Doğal olarak da burada verilen müttefik kaybı diğer bütün sahillerin toplamından fazladır. Bunun nedeni koruganların yanında, tepelerdeki siperlerden de yoğun tüfek ve makineli tüfek ateşinin koruganlara eklenmesidir. Bütün namlular çıkarma yapan askerlere dönmüş durumdadır. Omaha Dog Sector Green Bölgesi’ne varan ilk 6 çıkarma botunda ertesi gün bu yüzden hikâyeyi anlatacak pek kimse kalmamıştır. Diğer kumsalların aksine 6.30’da başlayan çıkarma öğle saatlerine kadar sürmüş, saat 12.40’ta Alman yüksek kalibreli toplarının mermilerinin de bitmesiyle savunmacılar geriye çekilmiştir. Omaha Sahili’ndeki beklenmedik direnç yüzünden çıkarma günü ulaşılması gereken hedefler çıkarmadan 3 gün sonraya kadar beklemiştir.
Utah
Çıkarma sırasında Amerikalı olsanız, Normandiya’da bulunmak isteyeceğiniz yer hiç şüphesiz Utah Kumsalı’dır. Hemen yanıbaşlarındaki Omaha Sahili’nde kıyamet koparken çok daha hafif korunan ve cephesi doğuya dönük Utah Sahili’nde sadece 200 ölü-yaralı çıkmıştır. Buna rağmen bu sahilden çıkan askerler o günlük hedeflerinin 6 kilometre gerisinde kalmıştır. Yine de kendilerinden önce ortama girmiş 101. Hava İndirme Tümeni ile kontak kurabilmişlerdir.
Hava İndirme Harekâtı
Müttefik tarafında en eğitimli askerler olan hava indirmeciler, 1.200 kargo uçağıyla yola çıkıp, çıkarma kumsallarının sol cenahlarını güven altına almak için Cotentin Yarımadası’ndaki hedeflere paraşütle atladılar. Daha önceden atlayışları çok iyi çalışılmış olsa da harekatın gece olması, paraşütçülerin muazzam ağırlığı, Alman flak ateşi, operasyon sırasındaki radya sessizliği yüzünden paraşütçüler çok alakasız yerlere inmişlerdir. Ancak Almanlar buna rağmen yanlış atlama yüzünden müttefik paraşütçülerin yaşadığı kaosu suistimal edemediler. Zira kendileri de beklenmedik bir şekilde ortaya çıkan binlerce paraşütçünün yarattığı bir başka kaosu yaşıyorlardı. Ertesi gün ve kara birlikleri tarafından kontak kurulana kadar 101. ve 82. Hava İndirme Tümenleri Utah Kumsalı’nın batısında çok mühim geciktirme operasyonlarına imza atmıştır. Stratejik olarak önemli olan kavşak kasabası Carentan’ın ve daha merkezi ve Sainte Mere Eglise’in alınması yüzünden Almanlar kuvvetlerini toplayıp batıdan doğuya bir süpürme operasyonuna başlayamamıştır.
Heinrich Severloh
Az bilinen biri olması herhalde Alman olması ile alakalı olan Heinrich Severloh, Normandiya Çıkarması esnasında üstü açık bir direnç noktasında makineli tüfekçiydi. Görev yaptığı 62 numaralı direnç noktasında bir MG-42 makineli tüfek, iki K-98 tüfek ve sürüyle el bombası olan Heinrich siperinden ateş etmeye başlamış ve sabah saat 6 buçuktan öğleden sonra saat 3’e kadar tetiği hiç bırakmamış. Direnç noktasında mermi istifi çok fazla olduğundan mermisi bitmeden çok uzun süreler ateş edebilmiş. O gün makinelisiyle 12 bin, tüfeklerle de 400 mermi attığını söylüyorlar. Hatırlatmak gerekirse de 12.400 mermi tartsanız 560 kilo çekiyor. Yani durup düşünülürse kendisi tek başına yarım ton mermi atmış.
Bugün adı Amerikan kamuoyunda ve internet sitelerinde Omaha Canavarı olarak geçiyor. Amerikalılara 70 yıl önce bugün tek başına 2.000’in üzerinde insana mal olan Heinrich Severloh fotoğrafta eserinin önünde görülüyor.