Nobel Edebiyat Ödülü, 1901 yılından bu yana her yıl herhangi bir ülkeden bir yazara verilen en prestijli edebiyat ödüllerinden biridir. İsveçli sanayici Alfred Nobel’in vasiyeti üzerine, “edebiyat alanında idealist bir doğrultuda en seçkin eseri ortaya koyan yazar”lara verilen ödül, İsveç Akademisi’nin her yıl seçmiş olduğu saygın yazarlara verilir. 2000 yılından bu yana, son 21 yıldır Nobel Edebiyat Ödülü sahibi 21 yazarın en beğenilen eserlerini bu listemizde bir araya derledik.
Ruh Dağı – Gao Xingjian
Gao Xingjian, 2000 yılında “evrensel geçerliliği, acı içgörüleri ve dilsel yaratıcılığı” nedeniyle Nobel Edebiyat Ödülü’ne layık görülen Çinli romancı, oyun yazarı, eleştirmen, ressam, fotoğrafçı, film yönetmeni ve çevirmendir. Yazarın ilk kez 1990 yılında yayınlanan romanı Ruh Dağı, yazarın yanlış bir akciğer kanseri teşhisinden ilham alarak Çin Halk Cumhuriyeti’nin kırsal kesimlerine yaptığı kendi yolculuğuna dayanan yarı otobiyografik eserdir. Bir adamın efsanevi bir dağ olan Lingshan’ı bulma serüveni üzerine kurulu olan anlatı; hikâye parçalarının, seyahatnamelerin, “ben”, “sen”, “o” gibi zamirlerle anılan isimsiz karakterlerin ve halk efsanelerinin birleşimidir.
Nehrin Dönemeci – V. S. Naipaul
2001 yılında Nobel Edebiyat Ödülü’nü kazanan, Karayipler’de bir ada ülkesi olan Tirinidad ve Tobago doğumlu İngiliz yazar Vidiadhar Surajprasad Naipaul’dur. Naipaul’un en bilinen eserlerinden biri olan ve büyük övgüler alan romanı Nehrin Dönemeci, 20. yüzyılın ortalarında sömürge sonrası Afrika’da bir tüccar olan Salim’in hikayesini anlatır. Bağımsızlığını kazanan, adı belirtilmeyen bir Afrika ülkesinde geçen hikâye, etnik olarak Hintli bir Müslüman olan ve ülkenin ücra iç kesimlerinde küçük ama büyüyen bir şehirde esnaf olan Salim’in kendi hayatını kurmaya çalışırken bağımsızlığına yeni kavuşmuş devletin akışkan ve tehlikeli siyasetiyle yakından ilgilenir. Salim’in yaşadıkları ve çevresinde olup bitenlerle okuyucu da Afrika’da yaşanan hızlı değişimlere tanık olur.
Kadersizlik – Imre Kertész
“Tarihin barbarca keyfiliğine karşı bireyin kırılgan deneyimini destekleyen” başarılı anlatımları sayesinde 2002 yılında Nobel Edebiyat Ödülü’nü almaya hak kazanan Imre Kertész, Nobel Edebiyat Ödülü’nü kazanan ilk Macar yazardır. 15 yaşındayken Auschwitz Toplama Kampı’na gönderilen Kertész, eserlerinde Holokost, diktatörlük ve bireysel özgürlük gibi konulara ağırlık vermektedir. Kendisini bir Yahudi olarak görmeyen ve çevresindekilerin de onu bir Yahudi olarak görmediği, 14 yaşında Macar bir Yahudi çocuk olan Georg’un Auschwitz ve Buchenwald toplama kamplarında yaşadığı deneyimleri ve yabancılaşmasını anlattığı romanı Kadersizlik, yarı otobiyografik özelliklere sahip bir kitaptır. Kitabı incelemek ve satın almak için buraya tıklayabilirsiniz.
Utanç – J. M. Coetzee
Nobel Edebiyat Ödülü’nü kazanan dördüncü Afrikalı yazar olan J. M. Coetzee, İsveç Akademisi tarafından “Batı medeniyetinin zalim gerçekçiliğini ve kozmetik ahlakını açıkça eleştiren vicdanlı bir şüpheci” olarak nitelendirilmiştir. Yazarın 1999 yılında yayınlanan, Booker Ödülü alan ve apartheid sonrası Güney Afrika’da geçen romanı Utanç, Cape Teknik Üniversitesi’nde iletişim ve Romantik Şiir profesörü olan, iki kez boşanmış, 52 yaşındaki David Lurie’nin hikayesini anlatıyor. Lurie, kendisi için rahat, hatta biraz tutkusuz bir hayat yarattığına inanan, maddi ve manevi imkanları dahilinde yaşayan bir adamdır. Üniversitedeki pozisyonu düşürülmüş olmasına rağmen, derslerini hala büyük bir görev bilinciyle öğretmekte olan Lurie, yaşı dolayısıyla çekiciliğini azaldığı için bir fahişeye haftalık ziyaretlerle cinsel ihtiyaçlarını karşılamaktadır. Kendisini mutlu bir birey olarak tanımlayan Lurie, öğrencilerinden birini baştan çıkardığında, sahip olduğu rahatlığın paramparça olduğu ve yaşananların Lurie’yi tamamen rezil edeceği bir olaylar zinciri birbirini takip etmeye başlar. Kitabı incelemek ve satın almak için buraya tıklayabilirsiniz.
Piyanist – Elfriede Jelinek
Günümüzde Almanca’yı en süslü kullanan yazarlardan biri olarak kabul edilen, Avusturyalı oyun ve roman yazarı Elfriede Jelinek, “romanlarında ve oyunlarında olağanüstü bir dilsel coşkuyla, toplumun klişelerinin saçmalığını ve onların boyun eğdirici gücünü ortaya koyan seslerin ve karşı-seslerin müzikal akışı” yansıttığı gerekçesiyle 2004 yılında Nobel Edebiyat Ödülü’nü almıştır. Jelinek’in Avusturyalı yönetmen Michael Haneke tarafından aynı isimle sinemaya uyarlanan romanı Piyanist (The Piano Teacher), baskıcı bir toplum ile en karanlık arzuları arasında sıkışmış bir kadının sarsıcı, yakıcı, sancılı bir portresini sunar. Prestijli ve resmi bir kurum olan Viyana Konservatuarı’nda piyano öğretmeni olan ve hala otoriter ve sahiplenici olan annesiyle birlikte yaşayan otuz sekiz yaşındaki Erika Kohut, oldukça can sıkıcı görünen hayatında canlı seks şovları ve sadomazoşist filmler izlemek için geceleri gizlice dikizleme şovlarını ziyaret eder. Bu arada, yakışıklı ve kendini beğenmiş on yedi yaşındaki bir öğrencisi, Erika’ya aşık olur ve onu baştan çıkarmayı kafasına koyar. Başlangıçta öğrencisinin kendisini baştan çıkarma girişimlerine direnen Erika, dış görünüşü altında kaynayan bastırılmış karanlık tutkuları, cinsel sapıklık, bastırılmış şiddet ve insani aşağılamanın serbest bırakılmasıyla patlar. Kitabı incelemek ve satın almak için buraya tıklayabilirsiniz.
Seçme Oyunlar – Harold Pinter
2005 yılında Nobel Edebiyat Ödülü sahibi olan Harold Pinter, 50 yılı aşkın yazma kariyerine sahip en etkili modern İngiliz oyun yazarlarından biridir. Akademi’nin de belirttiği gibi “oyunlarında günlük gevezeliklerin altındaki uçurumu ortaya çıkaran ve baskının kapalı odalarına girmeye zorlayan” Pinter’ın ilk yazdığı oyundan itibaren kariyerinde birer eşik sayılabilecek oyunlarından bir seçkidir Seçme Oyunlar. Kitabı incelemek ve satın almak için buraya tıklayabilirsiniz.
Kar – Orhan Pamuk
Türk edebiyatının en önemli çağdaş yazarlarından birisi olan Orhan Pamuk, 2006 yılında Nobel Edebiyat Ödülü’nü kazanarak bu ödülü alan ilk Türk yazar olmuştur. Eserlerinde genellikle Doğu ve Batı değerlerinin çatışmasını, kimlik kargaşasını, gelenek ve modernizm ile sekülarizm arasında yüzyıllardır süre gelen gerginliği işleyen Pamuk, aynı zamanda romanlarının içine mükemmel şekilde yedirdiği yaratıcı sanat dallarıyla da okurlarını büyülemeyi başarır. Yazarın 2002 yılında yayınlanan postmodern romanı Kar, orta yaşlı bir şair olan Ka, yıllarca siyasi sürgünde yaşadığı Almanya’dan annesinin cenazesine katılmak için İstanbul’a döner. Sonrasında bir söyleşi için ve eskiden tanıdığı bir kadınla tanışma umuduyla Kars’a giden Ka, Türkiye’nin başka hiçbir yerine benzemeyen Kars’ta yabancılaşma duygusunu yoğun bir şekilde hissetmeye başlar. Modern Türkiye’nin birçok siyasi ve kültürel gerilimini özetleyen Kar, karakterleriyle mizah, sosyal yorum, mistisizm ve derin bir sempatiyi başarılı bir şekilde birleştirirken aynı zamanda siyasal İslâmcılık, Türk ve Kürt milliyetçiliği, sol hareketler, başörtüsü tartışmaları gibi konulara da değinmektedir. Kitabı incelemek ve satın almak için buraya tıklayabilirsiniz.
İyi Terörist – Doris Lessing
Nobel Edebiyat Ödülü’nü alan en yaşlı kişi olan Doris Lessing, 2007 yılında ödülü aldığında 88 yaşındaydı. İsveç Akademisi ödülü verirken “şüphecilik, ateş ve hayal gücüyle bölünmüş bir uygarlığı incelemeye tabi tutan kadın deneyiminin destancısı” olarak nitelendirdiği Lessing, 1945’ten bu yana en büyük 50 İngiliz yazardan biri olarak değerlendirilir. Doris Lessing’in 1985 tarihinde yayınlanan siyasi romanı İyi Terörist, Londra’da bir grup radikalle yakınlaşan ve onların terörist faaliyetlerine doğru çekilen Alice Mellings’in hikayesidir. Alice, ideolojisi ile burjuva yetiştirilmesi arasında bir köprü kurmaya çalışırken, arkadaşları, sosyal değişimi kayıtsızlığa ve kapitalizme karşı kışkırtma arayışlarında beklenmedik zorluklarla karşılaşırlar. Kişisel ve politik arasındaki kesişmelere dair incelikli bir anlayışla kaleme alınan İyi Terörist’te aile hayatı ve isyanın etkileyici bir portresine yer verilir. Kitabı incelemek ve satın almak için buraya tıklayabilirsiniz.
Çöl – Jean-Marie Gustave Le Clezio
Hem Fransız hem de Mauritius uyruklu Jean-Marie Gustave Le Clézio, 2008 yılında Nobel Edebiyat Ödülü’ne layık görüldüğünde İsveç Akademisi tarafından “yeni ayrılıkların, şiirsel maceranın ve şehvetli coşkunun yazarı, hüküm süren uygarlığın ötesinde ve altında bir insanlığın kâşifi” olarak betimlenmiştir. Yazarın en çığır açan romanlarından biri olarak kabul edilen ve ilk kez 1980 yılında yayınlanan Çöl, iç içe geçmiş iki alternatif hikâye anlatmaktadır. 1909-1912 yılları arasında geçen ilk hikâye, genç bir ergen çocuk olan Nour ve onun kabilesi çölün ünlü savaşçıları Mavi Adamlar’ın göçünü hatırlatırken, ikinci anlatı Mavi Adamların soyundan gelen Lalla’nın çağdaş hikayesidir. Kitabı incelemek ve satın almak için buraya tıklayabilirsiniz.
Keşke Bugün Kendimle Karşılaşmasaydım – Herta Müller
Romanya asıllı Alman yazar Herta Müller, genellikle kendi yaşadığı baskıcı Nicolae Çavuşesku rejimi altındaki Romanya Sosyalist Cumhuriyeti ortamında şiddet, zulüm ve terörün etkilerini betimleyen çalışmalarıyla dikkat çekmiş ve 2009 yılında Nobel Edebiyat Ödülü’nü kazanmıştır. Yazarın faşizmin gölgesinde yaşayan ve yaşananlara dair sarsıcı romanı Keşke Bugün Kendimle Karşılaşmasaydım, sürekli yeni çehrelere bürünen ve adına hayat da denen aldanışın, hayal kırıklıklarıyla hayatını inşa etmeye çabalayan bir kadının öyküsünü anlatıyor. Kitabın Tanıtımından: Müller, sorguya çağrılı adsız kahramanıyla birlikte okurunu uzun bir tramvay yolculuğuna çıkarıyor ve camın dışında akan manzara, bütün bir yaşamın dökümü halinde sayfalara yansıyor. Tramvay hattın üzerinde dümdüz ilerlese de dünya yavaş yavaş rayından çıkıyor ve bir kadınla bir erkeğin arasındaki en kısa mesafe, sonsuzluğa uzanıyor. Kitabı incelemek ve satın almak için buraya tıklayabilirsiniz.
Dünya Sonu Savaşı – Mario Vargas Llosa
Latin Amerika’nın en önemli romancı ve denemecilerinden biri olan Perulu yazar Mario Vargas Llosa, “iktidar yapılarının haritasını çizdiği ve bireyin direnişi, isyanı ve yenilgisine dair keskin görüntüleri” nedeniyle 2010 yılında Nobel Edebiyat Ödülü’nü almıştır. 1960lar ve 1970ler arası edebiyatta yaşanan Latin Amerika Patlamasının en etkili isimlerinden biri olduğu düşünülen Vargas Llosa’nın 1981 yılında yayınlanan romanı Dünya Sonu Savaşı, 19. yüzyılın sonlarında Brezilya’daki Canudos Savaşı çatışmasına kurgusal bir bakış açısını yansıtır. Dünya Sonu Savaşı, fahişelerin, dilencilerin ve haydutların yeni bir cumhuriyet, özgürlükçü bir cennet olan Canudos’u kurduğu gizemli bir peygamber tarafından yönetilen kıyamet hareketinin unutulmaz hikayesini anlatıyor. Kitabı incelemek ve satın almak için buraya tıklayabilirsiniz.
Hüzün Gondolu – Tomas Tranströmer
Nobel Ödüllü İsveçli şair ve psikolog Tomas Tranströmer, şiirlerinde uzun İsveç kışlarını, mevsimlerin ritmini ve doğanın elle tutulur, atmosferik güzelliğini betimler ve şiirlerine sıklıkla dini bir boyut kazandırır. Tranströmer’in 1996 yılında yayınlanan şiir kitabı Hüzün Gondolu, Macar besteci Franz Liszt’in “La lugubre gondol” kompozisyonuna atıfta bulunur ve şairin 1990 yılında geçirdiği felçten sonra yayınlanan ilk şiir koleksiyonudur. Kitabı incelemek ve satın almak için buraya tıklayabilirsiniz.
Kızıl Darı Tarlaları – Mo Yan
Çince’de “konuşma!” anlamına gelen Mo Yan mahlasını kullanarak eserlerini kaleme alan yazar Guan Moye, bilinen adıyla Mo Yan, 2012 yılında “halüsinasyonlu gerçekçilikle halk hikayelerini, tarihi ve çağdaşı birleştiren” bir yazar olarak çalışması nedeniyle Nobel Edebiyat Ödülü’ne layık görüldü. 1986 yılında yayınlanan Kızıl Darı Tarlaları, Mo Yan’ın ilk romanı olmasının yanı sıra en bilinen eserlerinin başında gelmektedir. 1923-1976 yılları arası Shandong ailesinin üç nesil süren hikayesini anlatan Kızıl Darı Tarlaları, tamamen yeni ve unutulmaz bir kurgu üretmek için masal ve tarihin çarpıştığı bir kitaptır. Kitabı incelemek ve satın almak için buraya tıklayabilirsiniz.
Nefret, Arkadaşlık, Flört, Aşk, Evlilik – Alice Munro
2013 yılında Nobel Edebiyat Ödülü’nü kazanan Kanadalı kısa öykü yazarı Alice Munro, özellikle zamanda ileri ve geri hareket etme eğiliminde olan, kısa öykü mimarisinde devrim yaratan eserler kaleme almaktadır. Yazarın onuncu kısa hikâye koleksiyonu olan Nefret, Arkadaşlık, Flört, Aşk, Evlilik’te dokuz ayrı hikâye yer almaktadır. Kitabı incelemek ve satın almak için buraya tıklayabilirsiniz.
En Uzağından Unutuşun – Patrick Modiano
Otuzdan fazla kitabın yazarı ve Fransa’nın en beğenilen çağdaş romancılarından biri olan ve 2014 Nobel Edebiyat Ödülü sahibi Patrick Modiano, iki serseri arasındaki bir aşk ilişkisinin karamsar, ustalıkla işlenmiş bir hikayesini anlatır En Uzağından Unutuşun adlı romanında. 1995 yılında yazan anlatıcı, çalışmalarını yarıda bırakıp geçinmek için eski sanat kitaplarını sattığı otuz yıl öncesini hatırlar ve Gérard Van Bever ve Jacqueline adlı rulet kazançlarıyla geçimini sağlayan genç, esrarengiz bir çift ile tanışır. Anlatıcı, Jacqueline’e aşık olur; ikili birlikte İngiltere’ye kaçarlar, burada birkaç hüzünlü, amaçsız ayı paylaşırlar, ta ki bir gün Jacqueline ortadan kaybolana kadar. Modiano’nun ustalık dönemi eserlerinden biri olarak görülen En Uzağından Unutuşun, şiirsel diliyle okurlarını büyülüyor. Kitabı incelemek ve satın almak için buraya tıklayabilirsiniz.
Kadın Yok Savaşın Yüzünde – Svetlana Aleksiyeviç
Çağımızın acı ve cesaret anıtı çok sesli yazıları sayesinde 2015 yılı Nobel Edebiyat Ödülü sahibi Belaruslu araştırmacı gazeteci, deneme yazarı ve sözlü tarihçi olan Svetlana Aleksiyeviç, Belarus’ta Nobel Ödülü sahibi olan ilk yazardır. İkinci Dünya Savaşı’nın daha önce hiç ilişkilendirilmemiş yönleri hakkında konuşan savaştaki kadınların monologlarından oluşan, Aleksiyeviç’in ilk kitabı olan Kadın Yok Savaşın Yüzünde bir itiraf, bir belge ve insanların hafızasının bir kaydı niteliği taşımaktadır. 200’den fazla kadının ve gelin olmayı hayal eden genç kızların 1941 yılında nasıl asker olduklarını anlattığı bu kitap, savaş zamanında kadınların yürek parçalayan deneyimlerinin kanıtıdır. Kitabı incelemek ve satın almak için buraya tıklayabilirsiniz.
Sözler – Bob Dylan
Kitabın Tanıtımından: Bob Dylan, yaşayan en önemli Amerikalı şarkı yazarlarından ve şairlerinden biri. 2016’da Nobel Edebiyat Ödülü’nü aldığında büyük bir tartışma yaratmıştı. Ödülü almasının sebebi, “Büyük Amerikan şarkı geleneğine yeni, şiirsel bir ifade tarzıyla katkıda bulunması”ydı. Kendi adını taşıyan ilk albümünden başlayarak (albümlere girmemiş şarkıları da ekleyerek) otuz bir albümdeki şarkılar Sözler’de bir araya geliyor. On üç çevirmenin elinden çıkan usta işi çevirilerle ortaya koyduğu Sözler, müzikseverlere, şiirseverlere, kitapseverlere görkemli bir ziyafet vaat ediyor. Kitabı incelemek ve satın almak için buraya tıklayabilirsiniz.
Günden Kalanlar – Kazuo Ishiguro
Japonya’da doğan ve beş yaşındayken ailesiyle birlikte İngiltere’ye taşınan yazar Kazuo Ishiguro, 2017 yılında Nobel Edebiyat Ödülü’nün sahibi oldu ve İsveç Akademisi, Ishiguro’yu, “büyük duygusal güce sahip romanlarında, dünyayla olan yanıltıcı bağlantı duygumuzun altındaki uçurumu ortaya çıkaran” bir yazar olarak nitelendirdi. Yazarın aynı isimle sinemaya uyarlanan ve başrolünün Anthony Hopkins tarafından oynandığı romanı Günden Kalanlar (The Remains of The Day), Oxford yakınlarındaki görkemli bir ev olan Darlington Hall’da uzun yıllar hizmet vermiş bir uşak olan Steven’ın 1956 yılında bir meslektaşını ziyaret etmek için çıktığı altı gün süren yolculuğunda İngiltere’nin geçmişine, faşizme, iki dünya savaşına ve uşak ile kahyası arasındaki gerçekleşmemiş aşka dair anıları hatırlamasıyla fiili bir şekilde yapılan yolculuk aynı zamanda geçmişe doğru çıkılmış bir yolculuğa dönüşür. Kitabı incelemek ve satın almak için buraya tıklayabilirsiniz.
Kadimzamanlar ve Diğer Vakitler – Olga Tokarczuk
Kendi kuşağının en çok beğenilen ve başarılı yazarlarından biri olarak kabul edilen Polonyalı yazar ve aktivist Olga Tokarczuk, “bir yaşam biçimi olarak sınırların aşılmasını ansiklopedik tutkuyla temsil eden anlatısal bir hayal gücü”nü kullanarak kaleme aldığı nesir yazıları sebebiyle 2018 yılında Nobel Edebiyat Ödülü sahibi oldu. Yazarın üçüncü ve oldukça başarılı olan romanı Kadimzamanlar ve Diğer Vakitler, (Kitabın tanıtımından) dünyanın bir mikrokozmosu olarak irdelenen bu mitsel Polonya kasabasından kesitler sunuyor; 1914’ten 1980’e kadar insanlığın değişimini, Kadimzamanlar’da yaşayan üç neslin arketip fertleri üzerinden anlatıyor. İki savaş arasındaki çöküşü, masalsı olduğu kadar vurucu bir tonda resmederek okuru varlık, hiçlik, zaman, modernite, fanilik üzerine düşünmeye çağırıyor. Kitabı incelemek ve satın almak için buraya tıklayabilirsiniz.
Çocuğun Öyküsü – Peter Handke
Avusturyalı roman ve oyun yazarı, şair, yönetmen ve senarist Peter Handke, “dilsel ustalıkla insan deneyiminin çevresini ve özgüllüğünü araştıran etkili çalışmaları” gerekçe gösterilerek 2019 yılında Nobel Edebiyat Ödülü sahibi oldu. Yazarın 1981 yılında ilk kez yayınlanan eseri Çocuğun Öyküsü, bir çocukla yaşamanın düşünü kuran bir babanın öyküsünü anlatır. Bir çocuğun hayatının ilk on yılını anlatan kitap, ebeveyn olma konusuna yeni bir bakış getirmektedir. Kitabı incelemek ve satın almak için buraya tıklayabilirsiniz.
Seçme Şiirler – Louise Glück
“Sert güzelliğiyle bireysel varoluşu evrensel kılan kusursuz şiirsel sesi”yle övülen ve 2020 yılında Nobel Edebiyat Ödülü’nün sahibi Amerikalı şair ve deneme yazarı Louise Glück, çoğunlukla kişisel deneyimlere dayanan şiirleri sebebiyle otobiyografik bir şair olarak tanımlanır. Kitabın Tanıtımından: Şimdiye kadar ancak dergi ve antoloji sayfalarında kalan birkaç parça şiiriyle tanıyabildiğimiz Louise Glück, ilk kez uzun uzadıya ağırlanıyor Türkçede: Güven Turan “Firstborn”dan “The Wild Iris”e kadar bütün kitaplarından en karakteristik Glück şiirlerini seçti ve çevirdi.
Kumdan Yürek – Abdulrazzak Kurnah – 2021
Birleşik Krallık’ta yaşayan Tanzanya doğumlu romancı ve akademisyen Abdulrazzak Kurnah, 2021 yılının Nobel Edebiyat Ödülü kazananıdır. “Kültürler ve kıtalar arasındaki körfezde sömürgeciliğin etkilerine ve mültecilerin kaderlerine uzlaşmaz ve merhametli bir şekilde nüfuz etmesi” nedeniyle ödülü kazanan Kurnah, 2017 yılında yayınlanan romanı Kumdan Yürek’te sürgün, göç, kimlik, aidiyet ve ihanetin güçlü bir hikayesini anlatır. 20. Yüzyılın sonlarında geçen yazarın dokuzuncu romanı Kumdan Yürek, Zanzibar’dan Birleşik Krallık’a taşınan Salim’in anne ve babasının ayrılığı ve sakladıkları sırlar üzerine düşünmesi etrafında örülen yürek burkan bir romandır. Kitabı incelemek ve satın almak için buraya tıklayabilirsiniz.
Gao Xingjian, 2000 yılında “evrensel geçerliliği, acı içgörüleri ve dilsel yaratıcılığı” nedeniyle Nobel Edebiyat Ödülü’ne layık görülen Çinli romancı, oyun yazarı, eleştirmen, ressam, fotoğrafçı, film yönetmeni ve çevirmendir. Yazarın ilk kez 1990 yılında yayınlanan romanı Ruh Dağı, yazarın yanlış bir akciğer kanseri teşhisinden ilham alarak Çin Halk Cumhuriyeti’nin kırsal kesimlerine yaptığı kendi yolculuğuna dayanan yarı otobiyografik eserdir. Bir adamın efsanevi bir dağ olan Lingshan’ı bulma serüveni üzerine kurulu olan anlatı; hikâye parçalarının, seyahatnamelerin, “ben”, “sen”, “o” gibi zamirlerle anılan isimsiz karakterlerin ve halk efsanelerinin birleşimidir.
2001 yılında Nobel Edebiyat Ödülü’nü kazanan, Karayipler’de bir ada ülkesi olan Tirinidad ve Tobago doğumlu İngiliz yazar Vidiadhar Surajprasad Naipaul’dur. Naipaul’un en bilinen eserlerinden biri olan ve büyük övgüler alan romanı Nehrin Dönemeci, 20. yüzyılın ortalarında sömürge sonrası Afrika’da bir tüccar olan Salim’in hikayesini anlatır. Bağımsızlığını kazanan, adı belirtilmeyen bir Afrika ülkesinde geçen hikâye, etnik olarak Hintli bir Müslüman olan ve ülkenin ücra iç kesimlerinde küçük ama büyüyen bir şehirde esnaf olan Salim’in kendi hayatını kurmaya çalışırken bağımsızlığına yeni kavuşmuş devletin akışkan ve tehlikeli siyasetiyle yakından ilgilenir. Salim’in yaşadıkları ve çevresinde olup bitenlerle okuyucu da Afrika’da yaşanan hızlı değişimlere tanık olur.
“Tarihin barbarca keyfiliğine karşı bireyin kırılgan deneyimini destekleyen” başarılı anlatımları sayesinde 2002 yılında Nobel Edebiyat Ödülü’nü almaya hak kazanan Imre Kertész, Nobel Edebiyat Ödülü’nü kazanan ilk Macar yazardır. 15 yaşındayken Auschwitz Toplama Kampı’na gönderilen Kertész, eserlerinde Holokost, diktatörlük ve bireysel özgürlük gibi konulara ağırlık vermektedir. Kendisini bir Yahudi olarak görmeyen ve çevresindekilerin de onu bir Yahudi olarak görmediği, 14 yaşında Macar bir Yahudi çocuk olan Georg’un Auschwitz ve Buchenwald toplama kamplarında yaşadığı deneyimleri ve yabancılaşmasını anlattığı romanı Kadersizlik, yarı otobiyografik özelliklere sahip bir kitaptır. Kitabı incelemek ve satın almak için buraya tıklayabilirsiniz.
Nobel Edebiyat Ödülü’nü kazanan dördüncü Afrikalı yazar olan J. M. Coetzee, İsveç Akademisi tarafından “Batı medeniyetinin zalim gerçekçiliğini ve kozmetik ahlakını açıkça eleştiren vicdanlı bir şüpheci” olarak nitelendirilmiştir. Yazarın 1999 yılında yayınlanan, Booker Ödülü alan ve apartheid sonrası Güney Afrika’da geçen romanı Utanç, Cape Teknik Üniversitesi’nde iletişim ve Romantik Şiir profesörü olan, iki kez boşanmış, 52 yaşındaki David Lurie’nin hikayesini anlatıyor. Lurie, kendisi için rahat, hatta biraz tutkusuz bir hayat yarattığına inanan, maddi ve manevi imkanları dahilinde yaşayan bir adamdır. Üniversitedeki pozisyonu düşürülmüş olmasına rağmen, derslerini hala büyük bir görev bilinciyle öğretmekte olan Lurie, yaşı dolayısıyla çekiciliğini azaldığı için bir fahişeye haftalık ziyaretlerle cinsel ihtiyaçlarını karşılamaktadır. Kendisini mutlu bir birey olarak tanımlayan Lurie, öğrencilerinden birini baştan çıkardığında, sahip olduğu rahatlığın paramparça olduğu ve yaşananların Lurie’yi tamamen rezil edeceği bir olaylar zinciri birbirini takip etmeye başlar. Kitabı incelemek ve satın almak için buraya tıklayabilirsiniz.
Günümüzde Almanca’yı en süslü kullanan yazarlardan biri olarak kabul edilen, Avusturyalı oyun ve roman yazarı Elfriede Jelinek, “romanlarında ve oyunlarında olağanüstü bir dilsel coşkuyla, toplumun klişelerinin saçmalığını ve onların boyun eğdirici gücünü ortaya koyan seslerin ve karşı-seslerin müzikal akışı” yansıttığı gerekçesiyle 2004 yılında Nobel Edebiyat Ödülü’nü almıştır. Jelinek’in Avusturyalı yönetmen Michael Haneke tarafından aynı isimle sinemaya uyarlanan romanı Piyanist (The Piano Teacher), baskıcı bir toplum ile en karanlık arzuları arasında sıkışmış bir kadının sarsıcı, yakıcı, sancılı bir portresini sunar. Prestijli ve resmi bir kurum olan Viyana Konservatuarı’nda piyano öğretmeni olan ve hala otoriter ve sahiplenici olan annesiyle birlikte yaşayan otuz sekiz yaşındaki Erika Kohut, oldukça can sıkıcı görünen hayatında canlı seks şovları ve sadomazoşist filmler izlemek için geceleri gizlice dikizleme şovlarını ziyaret eder. Bu arada, yakışıklı ve kendini beğenmiş on yedi yaşındaki bir öğrencisi, Erika’ya aşık olur ve onu baştan çıkarmayı kafasına koyar. Başlangıçta öğrencisinin kendisini baştan çıkarma girişimlerine direnen Erika, dış görünüşü altında kaynayan bastırılmış karanlık tutkuları, cinsel sapıklık, bastırılmış şiddet ve insani aşağılamanın serbest bırakılmasıyla patlar. Kitabı incelemek ve satın almak için buraya tıklayabilirsiniz.
2005 yılında Nobel Edebiyat Ödülü sahibi olan Harold Pinter, 50 yılı aşkın yazma kariyerine sahip en etkili modern İngiliz oyun yazarlarından biridir. Akademi’nin de belirttiği gibi “oyunlarında günlük gevezeliklerin altındaki uçurumu ortaya çıkaran ve baskının kapalı odalarına girmeye zorlayan” Pinter’ın ilk yazdığı oyundan itibaren kariyerinde birer eşik sayılabilecek oyunlarından bir seçkidir Seçme Oyunlar. Kitabı incelemek ve satın almak için buraya tıklayabilirsiniz.
Türk edebiyatının en önemli çağdaş yazarlarından birisi olan Orhan Pamuk, 2006 yılında Nobel Edebiyat Ödülü’nü kazanarak bu ödülü alan ilk Türk yazar olmuştur. Eserlerinde genellikle Doğu ve Batı değerlerinin çatışmasını, kimlik kargaşasını, gelenek ve modernizm ile sekülarizm arasında yüzyıllardır süre gelen gerginliği işleyen Pamuk, aynı zamanda romanlarının içine mükemmel şekilde yedirdiği yaratıcı sanat dallarıyla da okurlarını büyülemeyi başarır. Yazarın 2002 yılında yayınlanan postmodern romanı Kar, orta yaşlı bir şair olan Ka, yıllarca siyasi sürgünde yaşadığı Almanya’dan annesinin cenazesine katılmak için İstanbul’a döner. Sonrasında bir söyleşi için ve eskiden tanıdığı bir kadınla tanışma umuduyla Kars’a giden Ka, Türkiye’nin başka hiçbir yerine benzemeyen Kars’ta yabancılaşma duygusunu yoğun bir şekilde hissetmeye başlar. Modern Türkiye’nin birçok siyasi ve kültürel gerilimini özetleyen Kar, karakterleriyle mizah, sosyal yorum, mistisizm ve derin bir sempatiyi başarılı bir şekilde birleştirirken aynı zamanda siyasal İslâmcılık, Türk ve Kürt milliyetçiliği, sol hareketler, başörtüsü tartışmaları gibi konulara da değinmektedir. Kitabı incelemek ve satın almak için buraya tıklayabilirsiniz.
Nobel Edebiyat Ödülü’nü alan en yaşlı kişi olan Doris Lessing, 2007 yılında ödülü aldığında 88 yaşındaydı. İsveç Akademisi ödülü verirken “şüphecilik, ateş ve hayal gücüyle bölünmüş bir uygarlığı incelemeye tabi tutan kadın deneyiminin destancısı” olarak nitelendirdiği Lessing, 1945’ten bu yana en büyük 50 İngiliz yazardan biri olarak değerlendirilir. Doris Lessing’in 1985 tarihinde yayınlanan siyasi romanı İyi Terörist, Londra’da bir grup radikalle yakınlaşan ve onların terörist faaliyetlerine doğru çekilen Alice Mellings’in hikayesidir. Alice, ideolojisi ile burjuva yetiştirilmesi arasında bir köprü kurmaya çalışırken, arkadaşları, sosyal değişimi kayıtsızlığa ve kapitalizme karşı kışkırtma arayışlarında beklenmedik zorluklarla karşılaşırlar. Kişisel ve politik arasındaki kesişmelere dair incelikli bir anlayışla kaleme alınan İyi Terörist’te aile hayatı ve isyanın etkileyici bir portresine yer verilir. Kitabı incelemek ve satın almak için buraya tıklayabilirsiniz.
Hem Fransız hem de Mauritius uyruklu Jean-Marie Gustave Le Clézio, 2008 yılında Nobel Edebiyat Ödülü’ne layık görüldüğünde İsveç Akademisi tarafından “yeni ayrılıkların, şiirsel maceranın ve şehvetli coşkunun yazarı, hüküm süren uygarlığın ötesinde ve altında bir insanlığın kâşifi” olarak betimlenmiştir. Yazarın en çığır açan romanlarından biri olarak kabul edilen ve ilk kez 1980 yılında yayınlanan Çöl, iç içe geçmiş iki alternatif hikâye anlatmaktadır. 1909-1912 yılları arasında geçen ilk hikâye, genç bir ergen çocuk olan Nour ve onun kabilesi çölün ünlü savaşçıları Mavi Adamlar’ın göçünü hatırlatırken, ikinci anlatı Mavi Adamların soyundan gelen Lalla’nın çağdaş hikayesidir. Kitabı incelemek ve satın almak için buraya tıklayabilirsiniz.
Romanya asıllı Alman yazar Herta Müller, genellikle kendi yaşadığı baskıcı Nicolae Çavuşesku rejimi altındaki Romanya Sosyalist Cumhuriyeti ortamında şiddet, zulüm ve terörün etkilerini betimleyen çalışmalarıyla dikkat çekmiş ve 2009 yılında Nobel Edebiyat Ödülü’nü kazanmıştır. Yazarın faşizmin gölgesinde yaşayan ve yaşananlara dair sarsıcı romanı Keşke Bugün Kendimle Karşılaşmasaydım, sürekli yeni çehrelere bürünen ve adına hayat da denen aldanışın, hayal kırıklıklarıyla hayatını inşa etmeye çabalayan bir kadının öyküsünü anlatıyor. Kitabın Tanıtımından: Müller, sorguya çağrılı adsız kahramanıyla birlikte okurunu uzun bir tramvay yolculuğuna çıkarıyor ve camın dışında akan manzara, bütün bir yaşamın dökümü halinde sayfalara yansıyor. Tramvay hattın üzerinde dümdüz ilerlese de dünya yavaş yavaş rayından çıkıyor ve bir kadınla bir erkeğin arasındaki en kısa mesafe, sonsuzluğa uzanıyor. Kitabı incelemek ve satın almak için buraya tıklayabilirsiniz.
Latin Amerika’nın en önemli romancı ve denemecilerinden biri olan Perulu yazar Mario Vargas Llosa, “iktidar yapılarının haritasını çizdiği ve bireyin direnişi, isyanı ve yenilgisine dair keskin görüntüleri” nedeniyle 2010 yılında Nobel Edebiyat Ödülü’nü almıştır. 1960lar ve 1970ler arası edebiyatta yaşanan Latin Amerika Patlamasının en etkili isimlerinden biri olduğu düşünülen Vargas Llosa’nın 1981 yılında yayınlanan romanı Dünya Sonu Savaşı, 19. yüzyılın sonlarında Brezilya’daki Canudos Savaşı çatışmasına kurgusal bir bakış açısını yansıtır. Dünya Sonu Savaşı, fahişelerin, dilencilerin ve haydutların yeni bir cumhuriyet, özgürlükçü bir cennet olan Canudos’u kurduğu gizemli bir peygamber tarafından yönetilen kıyamet hareketinin unutulmaz hikayesini anlatıyor. Kitabı incelemek ve satın almak için buraya tıklayabilirsiniz.
Nobel Ödüllü İsveçli şair ve psikolog Tomas Tranströmer, şiirlerinde uzun İsveç kışlarını, mevsimlerin ritmini ve doğanın elle tutulur, atmosferik güzelliğini betimler ve şiirlerine sıklıkla dini bir boyut kazandırır. Tranströmer’in 1996 yılında yayınlanan şiir kitabı Hüzün Gondolu, Macar besteci Franz Liszt’in “La lugubre gondol” kompozisyonuna atıfta bulunur ve şairin 1990 yılında geçirdiği felçten sonra yayınlanan ilk şiir koleksiyonudur. Kitabı incelemek ve satın almak için buraya tıklayabilirsiniz.
Çince’de “konuşma!” anlamına gelen Mo Yan mahlasını kullanarak eserlerini kaleme alan yazar Guan Moye, bilinen adıyla Mo Yan, 2012 yılında “halüsinasyonlu gerçekçilikle halk hikayelerini, tarihi ve çağdaşı birleştiren” bir yazar olarak çalışması nedeniyle Nobel Edebiyat Ödülü’ne layık görüldü. 1986 yılında yayınlanan Kızıl Darı Tarlaları, Mo Yan’ın ilk romanı olmasının yanı sıra en bilinen eserlerinin başında gelmektedir. 1923-1976 yılları arası Shandong ailesinin üç nesil süren hikayesini anlatan Kızıl Darı Tarlaları, tamamen yeni ve unutulmaz bir kurgu üretmek için masal ve tarihin çarpıştığı bir kitaptır. Kitabı incelemek ve satın almak için buraya tıklayabilirsiniz.
2013 yılında Nobel Edebiyat Ödülü’nü kazanan Kanadalı kısa öykü yazarı Alice Munro, özellikle zamanda ileri ve geri hareket etme eğiliminde olan, kısa öykü mimarisinde devrim yaratan eserler kaleme almaktadır. Yazarın onuncu kısa hikâye koleksiyonu olan Nefret, Arkadaşlık, Flört, Aşk, Evlilik’te dokuz ayrı hikâye yer almaktadır. Kitabı incelemek ve satın almak için buraya tıklayabilirsiniz.
Otuzdan fazla kitabın yazarı ve Fransa’nın en beğenilen çağdaş romancılarından biri olan ve 2014 Nobel Edebiyat Ödülü sahibi Patrick Modiano, iki serseri arasındaki bir aşk ilişkisinin karamsar, ustalıkla işlenmiş bir hikayesini anlatır En Uzağından Unutuşun adlı romanında. 1995 yılında yazan anlatıcı, çalışmalarını yarıda bırakıp geçinmek için eski sanat kitaplarını sattığı otuz yıl öncesini hatırlar ve Gérard Van Bever ve Jacqueline adlı rulet kazançlarıyla geçimini sağlayan genç, esrarengiz bir çift ile tanışır. Anlatıcı, Jacqueline’e aşık olur; ikili birlikte İngiltere’ye kaçarlar, burada birkaç hüzünlü, amaçsız ayı paylaşırlar, ta ki bir gün Jacqueline ortadan kaybolana kadar. Modiano’nun ustalık dönemi eserlerinden biri olarak görülen En Uzağından Unutuşun, şiirsel diliyle okurlarını büyülüyor. Kitabı incelemek ve satın almak için buraya tıklayabilirsiniz.
Çağımızın acı ve cesaret anıtı çok sesli yazıları sayesinde 2015 yılı Nobel Edebiyat Ödülü sahibi Belaruslu araştırmacı gazeteci, deneme yazarı ve sözlü tarihçi olan Svetlana Aleksiyeviç, Belarus’ta Nobel Ödülü sahibi olan ilk yazardır. İkinci Dünya Savaşı’nın daha önce hiç ilişkilendirilmemiş yönleri hakkında konuşan savaştaki kadınların monologlarından oluşan, Aleksiyeviç’in ilk kitabı olan Kadın Yok Savaşın Yüzünde bir itiraf, bir belge ve insanların hafızasının bir kaydı niteliği taşımaktadır. 200’den fazla kadının ve gelin olmayı hayal eden genç kızların 1941 yılında nasıl asker olduklarını anlattığı bu kitap, savaş zamanında kadınların yürek parçalayan deneyimlerinin kanıtıdır. Kitabı incelemek ve satın almak için buraya tıklayabilirsiniz.
Kitabın Tanıtımından: Bob Dylan, yaşayan en önemli Amerikalı şarkı yazarlarından ve şairlerinden biri. 2016’da Nobel Edebiyat Ödülü’nü aldığında büyük bir tartışma yaratmıştı. Ödülü almasının sebebi, “Büyük Amerikan şarkı geleneğine yeni, şiirsel bir ifade tarzıyla katkıda bulunması”ydı. Kendi adını taşıyan ilk albümünden başlayarak (albümlere girmemiş şarkıları da ekleyerek) otuz bir albümdeki şarkılar Sözler’de bir araya geliyor. On üç çevirmenin elinden çıkan usta işi çevirilerle ortaya koyduğu Sözler, müzikseverlere, şiirseverlere, kitapseverlere görkemli bir ziyafet vaat ediyor. Kitabı incelemek ve satın almak için buraya tıklayabilirsiniz.
Japonya’da doğan ve beş yaşındayken ailesiyle birlikte İngiltere’ye taşınan yazar Kazuo Ishiguro, 2017 yılında Nobel Edebiyat Ödülü’nün sahibi oldu ve İsveç Akademisi, Ishiguro’yu, “büyük duygusal güce sahip romanlarında, dünyayla olan yanıltıcı bağlantı duygumuzun altındaki uçurumu ortaya çıkaran” bir yazar olarak nitelendirdi. Yazarın aynı isimle sinemaya uyarlanan ve başrolünün Anthony Hopkins tarafından oynandığı romanı Günden Kalanlar (The Remains of The Day), Oxford yakınlarındaki görkemli bir ev olan Darlington Hall’da uzun yıllar hizmet vermiş bir uşak olan Steven’ın 1956 yılında bir meslektaşını ziyaret etmek için çıktığı altı gün süren yolculuğunda İngiltere’nin geçmişine, faşizme, iki dünya savaşına ve uşak ile kahyası arasındaki gerçekleşmemiş aşka dair anıları hatırlamasıyla fiili bir şekilde yapılan yolculuk aynı zamanda geçmişe doğru çıkılmış bir yolculuğa dönüşür. Kitabı incelemek ve satın almak için buraya tıklayabilirsiniz.
Kendi kuşağının en çok beğenilen ve başarılı yazarlarından biri olarak kabul edilen Polonyalı yazar ve aktivist Olga Tokarczuk, “bir yaşam biçimi olarak sınırların aşılmasını ansiklopedik tutkuyla temsil eden anlatısal bir hayal gücü”nü kullanarak kaleme aldığı nesir yazıları sebebiyle 2018 yılında Nobel Edebiyat Ödülü sahibi oldu. Yazarın üçüncü ve oldukça başarılı olan romanı Kadimzamanlar ve Diğer Vakitler, (Kitabın tanıtımından) dünyanın bir mikrokozmosu olarak irdelenen bu mitsel Polonya kasabasından kesitler sunuyor; 1914’ten 1980’e kadar insanlığın değişimini, Kadimzamanlar’da yaşayan üç neslin arketip fertleri üzerinden anlatıyor. İki savaş arasındaki çöküşü, masalsı olduğu kadar vurucu bir tonda resmederek okuru varlık, hiçlik, zaman, modernite, fanilik üzerine düşünmeye çağırıyor. Kitabı incelemek ve satın almak için buraya tıklayabilirsiniz.
Avusturyalı roman ve oyun yazarı, şair, yönetmen ve senarist Peter Handke, “dilsel ustalıkla insan deneyiminin çevresini ve özgüllüğünü araştıran etkili çalışmaları” gerekçe gösterilerek 2019 yılında Nobel Edebiyat Ödülü sahibi oldu. Yazarın 1981 yılında ilk kez yayınlanan eseri Çocuğun Öyküsü, bir çocukla yaşamanın düşünü kuran bir babanın öyküsünü anlatır. Bir çocuğun hayatının ilk on yılını anlatan kitap, ebeveyn olma konusuna yeni bir bakış getirmektedir. Kitabı incelemek ve satın almak için buraya tıklayabilirsiniz.
“Sert güzelliğiyle bireysel varoluşu evrensel kılan kusursuz şiirsel sesi”yle övülen ve 2020 yılında Nobel Edebiyat Ödülü’nün sahibi Amerikalı şair ve deneme yazarı Louise Glück, çoğunlukla kişisel deneyimlere dayanan şiirleri sebebiyle otobiyografik bir şair olarak tanımlanır. Kitabın Tanıtımından: Şimdiye kadar ancak dergi ve antoloji sayfalarında kalan birkaç parça şiiriyle tanıyabildiğimiz Louise Glück, ilk kez uzun uzadıya ağırlanıyor Türkçede: Güven Turan “Firstborn”dan “The Wild Iris”e kadar bütün kitaplarından en karakteristik Glück şiirlerini seçti ve çevirdi.
Birleşik Krallık’ta yaşayan Tanzanya doğumlu romancı ve akademisyen Abdulrazzak Kurnah, 2021 yılının Nobel Edebiyat Ödülü kazananıdır. “Kültürler ve kıtalar arasındaki körfezde sömürgeciliğin etkilerine ve mültecilerin kaderlerine uzlaşmaz ve merhametli bir şekilde nüfuz etmesi” nedeniyle ödülü kazanan Kurnah, 2017 yılında yayınlanan romanı Kumdan Yürek’te sürgün, göç, kimlik, aidiyet ve ihanetin güçlü bir hikayesini anlatır. 20. Yüzyılın sonlarında geçen yazarın dokuzuncu romanı Kumdan Yürek, Zanzibar’dan Birleşik Krallık’a taşınan Salim’in anne ve babasının ayrılığı ve sakladıkları sırlar üzerine düşünmesi etrafında örülen yürek burkan bir romandır. Kitabı incelemek ve satın almak için buraya tıklayabilirsiniz.