Zengin olmayı kim istemez ki? Sizi bilmiyoruz ama biz isteriz. Şayet Türkiye’de siyasetçi değilseniz bol paraya kavuşmanın yollarından biri de şans oyunları.
İddaa, Şans Topu, Kazı Kazan, Süper Loto, Sayısal Loto falan son dönem çocuklarıdır. Bunların hiçbiri yokken Milli Piyango biletleri vardı, hatta daha da öncesinde Tayyare Cemiyeti Piyangosu.
Piyangonun bu pek de bilinmeyen tarihi, tuttuğunu koparan efsane bir kadın yarattı: Melek Nimet Özden, nam-ı diğer Nimet Abla.
Bu pes etmeyen, hiçbir zorluğun yıldıramadığı “devlet gibi kadın”ı ölümünün 36. yılında analım istedik.
Bu öykü Nimet Özden’in promosyonda, reklamda ve müşteri hizmetlerinde çığır açmasının da öyküsüdür aynı zamanda.
Merhaba dünya
Nimet Abla (gerçek adıyla Melek Nimet Özden) 1899 yılında Sıdıka-Raşit çiftinin çocuğu olarak İstanbul’da doğdu.
İsmail Bey ile evlilik
27 yaşındayken Eminönü’nde tütüncülük ve sarraflık yapan İsmail Bey (Özden) ile evlendi.
Nimet Hanım biletçilikle tanışıyor
Eşi İsmail Bey 1928 yılında Türk Tayyare Cemiyeti’nin çıkardığı piyango biletlerini kendi dükkânında satmaya başladı. Böylece Nimet Abla piyango biletleri dünyasına adım attı.
İflasın eşiği
O yıllarda idare, piyango biletini teşvik etmek için veresiye bilet satılmasına da izin veriyordu. Nimet Abla’nın eşi İsmail Bey de biletleri veresiye satmaya başladı. Dağıttığı biletlerin paralarını tahsil edemeyince büyük zarara uğradı ve dükkânı kapatma noktasına geldi.
Nimet Hanım işlere el atıyor
İşte Nimet Özden’in Nimet Abla’ya dönüşme süreci bu dönemde başladı. Eşinin bilet paralarını tahsil edemediği bu zor günlerde Nimet Abla ipleri eline aldı -evde de onun sözü geçermiş zaten, muhtemelen piyango işini eşine kabul ettirmesi de zor olmadı- ve Türk Tayyare Cemiyeti’nin o dönemki müdürü Fikret Bey ile görüşüp bir bayilik anlaşması yaptı.
“Bir bilet alana bir kutu şeker”
Nimet Abla o dönem başka bayilerin itirazı ve “Kadından piyangocu mu olurmuş canım” düşüncesi yüzünden cemiyetten bilet almakta zorlandı. Çevresindekilerin ve muhataplarının bu bakışı onu yıldırmadı. Devamını ondan dinleyelim:
Kat’i kararımı verir vermez hemen işe giriştim. Önce Eminönü’nde kendi malım olan dükkânı açtım. Pangaltı’daki evimi boşaltıp dükkânın üzerine taşındım. Tütün, kırtasiye ve bilet satışına başlayınca ser (baş) bayiler, küçük bayiler, ‘Aman bizim müşterimizi almasın’ diye rekabete girdiler. O kadar ileri gittiler ki bilet vermediler bana. Bin bir müşkülatla 1500 bilet alıp sattım. Arkası gelmeyince Piyango Müdüriyeti’ne başvurdum. Önce ser bayiden almamı söylediler. Nihayet ‘Vermezseniz Ankara’ya gideceğim’ deyince, 10 bin bilet vermeye mecbur oldular. Biletleri aldıktan sonra Lion Fabrikası’na gidip 30 kuruştan 250 gramlık kutular yaptırdım. Bir bilet alana bir kutu şeker veriyordum. Bu şekilde 10 bin bileti kısa zamanda sattım.
Nimet Abla biletinin peşini bırakmaz!
Nimet Abla’nın özelliklerinden biri de kendisinden bilet alanları defterine kaydedip takip etmesiydi. Olur da ikramiye kendisinden bilet alan birisine çıkarsa, Nimet Abla peşine gazetecileri takar, ikramiyeyi kazanan kişinin evine giderdi. Talihliye ikramiyesini listeler henüz resmi olarak yayınlanmadan teslim ederdi, hem de komisyon -o zamanki tabirle “bahşiş”- almadan…
Dönüm noktası
Nimet Abla’yı herkese tanıtan olay 1931’in yılbaşında gerçekleşti. Sattığı biletlerden birisine büyük ikramiye olan 100 bin lira çıkması, Nimet Abla’yı herkesin tanımasını, bunun da ötesinde Nimet Abla’nın uğurlu olduğuna dair bir inanışın ortaya çıkmasını sağladı.
“Siz bilet satışında beni geçemezsiniz”
Bu söz Nimet Abla’yla aynı dönemlerde bilet satan ve Nimet Abla’nın kapı komşusu olan piyangocu Tek Kollu Cemal’e ait. Cemal’in bu çıkışı Nimet Abla’yı korkutup pes ettirmiş midir? Elbette hayır. Tam tersine onu daha da hırslandırmış ve promosyon-reklam konusunda çığır açmasını sağlamıştır.
“Talih Nimet Abla’dan doğuyor “ manşetleri
Bu kadar tanınmasında o dönem çok satılan ve Nimet Abla’nın talihliye büyük ikramiyeyi teslim ederken çekilen fotoğraflarını yayınlayan İkbal, Tasvir, Efkar gibi gazetelerin da payı var elbette. Bu haberlerden sonra insanlar Türkiye’nin çeşitli illerinden gelip Nimet Abla gişesinden bilet almaya başladı.
Rakipleri de vardı
Nimet Abla’nın piyango bileti sattığı dönemlerde, Tayyare Cemiyeti bileti satan başka satıcılar da vardı. Bunlardan öne çıkanları Tek Kollu Cemal, Uzun Ömer ve Cüce Simon’du. (Fotoğraftaki kişinin kim olduğunu tahmin etmişsinizdir sanırız.)
İstimlak nedeniyle bugünkü yerine taşınıyor
1938 yılında, zamanın valisi ve belediye başkanı Lütfü Kırdar’ın Eminönü meydanının genişletilmesiyle ilgili olarak başlattığı istimlak çalışması nedeniyle Nimet Abla gişesi şu anki yerine taşındı.
Yeniliklerin ardı arkası kesilmiyor
Gazetelerde, sattığı biletlere çıkan büyük ikramiyelerin reklamını yaptırdı. Sadece bununla da yetinmedi; sattığı biletlerin kaybolmasını ya da karışmasını önlemek için ön yüzünde kendi resminin olduğu zarflar bastırttı. Anadolu’da yaşayan müşterileri ile mektuplaşıyor, ödeme konusunda sıkıntı çekenlere taksitle satış yapıyordu.
İnançlarına bağlı bir Atatürkçü
İnançlarına da fazlasıyla bağlı bir kadındı Nimet Abla. İlki 36 yaşında olmak üzere defalarca hacca gitti. 1963’te Esentepe’de bir cami yaptırmaya başladı. Cami 1970’te tamamlandı. Yaptırdığı camiye gelir kaynağı olması için 1971 yılında boğazdaki villasını sattı ve Hacı Nimet Özden adıyla bir vakıf kurdu. Sahibi olduğu tüm gayrimenkulleri de bu vakfa bağışladı. Nimet Abla ayrıca Atatürk için de her yıl mevlit okuttururdu.
Camiyle de yetinmedi
Yaşarken kazandıklarıyla, yine aynı vakıf çatısı altında, gayrimenkullerden sağlanan gelirle 200 kadar çocuk eğitim görüyor. Nimet Abla bunların yanı sıra yoksul çocuklara üst baş alır, erkek çocukları sünnet ettirir, manevi evlat edindiği kızların her şeyiyle ilgilenirdi.
Hastalık kapıyı çalıyor ve…
Yetmişli yılların başlarına kadar işinin başında olan Nimet Abla maalesef 1976 yılında felç geçirdi. İki yıl felçli bir şekilde yaşayan Nimet Abla 28 Temmuz 1978 günü, bundan tam 36 yıl önce aramızdan ayrıldı. Eşi İsmail Bey ise 1992’de hayata gözlerini kapadı.
Nimet Abla yerine Nimet Abi
Nimet Abla öldü, ama onun “uğurlu eli” Bahçekapı Eminönü Meydanı, Bakırköy İstanbul Caddesi ve Sirkeci Ankara Caddesi’ndeki gişelerinde umut dağıtmayı sürdürüyor. Tek bir farkla: Gişede sizleri artık Nimet Abla değil, onun yeğeni Nimet Abi karşılıyor. Sadece Türkiye’nin çeşitli illerinden gelen değil, Avrupa’nın muhtelif ülkelerinden gelen insanlarımız da ondan “umut” satın almaya devam ediyor. Hatta teknolojiye ayak uyduran Nimet Abla online bilet bile satıyor.