Nelson Mandela; Martin Luther King Jr., Mahatma Gandhi, Dalai Lama gibi dünya üzerinde kendi hayatlarını insan hakları ve insan eşitliği için hiç düşünmeden feda eden az insandan biriydi. Alçak gönüllü bir lider, ülkesinin babası, evrensel bir barış sembolü ve dünya üzerindeki birçok insan için bir idoldü. Yaşadığı akciğer rahatsızlığı sebebiyle kaldırıldığı hastanede 5 Aralık 2013 itibariyle bu dünyadan ayrıldı.
Hem gayretli bir boksör, hem de başarılı bir avukattı.
Nelson Mandela, genç bir avukat olarak başladığı kariyerine Afrikan Ulusal Konseyi’nin kurulmasına yardımcı olarak devam etti ve apartheid olarak adlandırılan ayrımcılık sistemini sonlandırmayı kendisine görev bildi. Bu sistem, siyahi insanların vatandaşlık, eğitim ve sağlık hizmetlerinden kısıtlı biçimde yararlanmasını öngörüyordu.
1952 yılında devlet aleyhine prostesto düzenlemekten tutuklandı.
Fakat hapsedilmedi. Buna rağmen hükümet Mandela’nın politik yaşamını kısıtladı.
Aynı yıl Mandela meslektaşı olan Oliver Tambo ile beraber ülkenin ilk siyahi avukatlık firmasını kurdu.
1956’da Konsey’deki rolünden dolayı vatana ihanet suçundan tutuklandı ve serbest bırakıldı.
Fakat hükümet Afrikan Ulusal Konseyi’ni kapattı.
Mandela 2 yıl sonra Winnie Madikizela ile evlendi.
Winnie’den iki çocuğu olan Mandela’nın önceki eşinden de 3 çocuğu var.
1961 yılında silahlı kuvvetler kuran Konsey Mandela’yı liderleri olarak seçti.
Konsey’in amacı asla sivillere zarar vermek değildi. Asıl amaçları ayrımcılık sisteminin sembolü olan insanları alaşağı etmekti. Mandela’nın bu saldırılarda hiçbir aktif katılımı olmadı fakat 1962’de tekrar ihanet suçundan tutuklandı ve ömür boyu hapsi istendi.
Mahkemede Mandela oldukça ateşli bir savunma yaptı.
“Beyaz ırkın üstünlüğüne ve siyah ırkın üstünlüğüne karşı savaştım. Bütün insanların uyum içinde ve eşit haklara sahip olduğu demokratik ve özgür bir toplumun hayalini kurdum. Bu ulaşmayı umduğum bir ideal. Bu, eğer olması gerekiyorsa uğrunda ölmeye hazır olduğum bir ideal.”
Bu savunma mahkemedeki kimsenin fikrini değiştirmedi ve Mandela suçlu bulundu.
Mahkumiyet süresinin çoğunu Cape Town’a yakın bulunan Robben Island’da geçiren Mandela’nın yakalandığı akciğer enfeksiyonları ve tüberküloz gibi hastalıkların sebebinin hapishanenin kireçtaşı ocağında çalışmaya zorlanmaktan dolayı olduğu bilinmekte.
Mandela’nın özgürlüğe giden yolu yürüyüşü ise bugün bile hala bir halkın ayrımcılıktan kurtulmasını simgeleyen bir sembol.
Serbest bırakıldıktan birkaç saat sonra yaptığı konuşmadan bir kare…
1993 yılında F.W. De Klerk ile beraber Nobel Barış Ödülü’nü kazandı.
Mandela, “Siz ülkenizde Kürtlere ayrımcılık yapıyorsunuz.” diyerek 1992 yılında ona verilmek istenen Atatürk Barış Ödülü’nü reddetmiştir.
1994 yılında Afrikan Ulusal Konseyi genel seçimleri kazandı.
Böylece Nelson Mandela Güney Afrika Cumhuriyeti’nin başkanı oldu. Bu olay apartheid sistemin sonu olarak kabul edilir.
1995 yılında 27 yılını geçirdiği hücresini ziyaret eden Mandela’yı zamanında o hücrede başka biri de ziyaret etmişti.
Bu kişi siyahi insanlara yapılan ayrımcılığın sonuna kadar karşısında bulunan Bill Cosby idi.
Nelson Mandela’yı konu alan Clint Eastwood filmi Invictus’ta Mandela’yı oynayan isim Morgan Freeman’dan başkası değildi.
Film 1995’te Dünya Rugby Şampiyonası’na katılıp kupayı kazanan Güney Afrika takımını konu ediniyor.
Güney Afrika Springbok takım kaptanı François Pienaar Mandela’dan William Webb Ellis Kupası’nı alırken…
Mandela ikinci eşi Winnie’den 1996 yılında boşandıktan sonra 80. doğumgününde Mozambique başkanının dul eşi olan Graca Machel ile evlendi.
Devlet başkanı olarak sadece bir dönem görevde kaldı ve 2010’da siyaseti bıraktı.
Buna rağmen ulusu tarafından apartheid dönemin bitirilmesinde en önemli rolü oynayan insan olarak benimsendi.
90. yaşının şerefine Londra, Hyde Park’ta düzenlenen anma töreninden bir fotoğraf.
Hapisten çıktıktan sonra yazdığı otobiyografisi Long Walk To Freedom’da Mandela özgürlükçü idealini şöyle dile getirir: “Özgürlüğe giden bu uzun yolda bocalamamayı öğrendim, bu zorlu yol boyunca bazı yanlış adımlar attım. Ama keşfettim ki büyük bir tepeyi tırmandıktan sonra insan fark ediyor ki daha tırmanacak çok tepe var. Yolum henüz bitmedi.”
Güle güle Nelson Mandela…
Ötekileştirmeye meraklı insanların çoğu onu Güney Afrika Cumhuriyeti’nin ilk zenci başkanı olarak tanımlıyor, fakat bu o kadar yanlış ki. Nelson Mandela ne başka bir ırkın ne de kendi ırkının üstünlüğü için mücadele veren bir insandı. Onun başardığı sadece bir ırkın özgürlüğünü sağlamak değildi. Bu sebeple onu tek bir sıfatla kısıtlamak hem onun anısına, hem de başardıklarına hakaret olur. Bizim elimizden gelen ise onun ülkesi için gösterdiği çabayı takdir etmek ve ona saygı duymak…
Fotoğrafların bir kısmını şuradan aldık.