Motosiklet deyince öyle aklınıza hemen havalı sürat motorları ya da cross motorları gelmesin. Bizim motosikletten kastımız bisikletin az hallicesi olan, yer yer mobilet, yer yer pırpır, yer yer motur, yer yer de sinek gibi adlarıyla karşımıza çıkan cinsten.
Ekonomik düzeyin yüksek olmadığı ülkelerde bu araçlar yeri geliyor koca bir aileye ev sahipliği yapıyor, yeri geliyor koskoca kamyona yüklemeye cesaret edemeyeceğiniz malzemenin altına giriyor, yeri geliyor sürat tutkunu sahiplerine adeta Kenan Sofuoğlu olduğunu hissettiriyor. İnternette sörf ederken, Vietnam’da güzel ama yalnız ülkemizde görmeye alışık olduğumuz ve ülkemizin bazı konularda o kadar da yalnız olmadığına bizi inandıran sıra dışı yüklenmiş motosikletlere denk geldik. Bunları sizlerle paylaşmayı bir borç bildik ve buyurun başlıyoruz.
Station wagon arabaya ne hacet
Sanmayın bu fotoğraf Sakarya’dan, Kırklareli’nden, Antalya’dan ya da Erzurum’dan. Bayağı bayağı Uzakdoğu’dan. Koşullar bazen öyle gerektiriyor ki bir kişilik, haydi iki kişilik yeri beş kişi paylaşıyorsunuz. Aynı karenin farklı sayıda kadınlı, erkekli, çocuklu, gömlekli, şalvarlı, başörtülü, gözlüklü ve buna benzeyen milyon çeşit varyasyonlu haline gözlerimiz alışık. Denildiği üzere nasıl iki gönül bir olunca samanlık seyran oluyorsa, beş gönül bir olunca da mobilet station wagon oluyor herhalde.
Bidon, bi’ don daha, sonra bi’ kaç don daha…
Ağırlık olarak birinci sıraya oynamayacağı kesin ama estetik olarak gönüllerin birincisi bidon taşıyan motorlu ağabeyimiz. Nasıl güzel dizmiş ilmik ilmik o süt beyazı bidonları; kırmızı kapaklar nasıl da bir şiir gibi sıralanmış bu apak bidon deryasında. Bir de o, iki sıra daha koyarım mantığıyla selenin ucuna zarifçe oturuş yok mu, işte o estetik puanını bu kadar yüksek vermemize sebep olan detaylardan. Tabii işin delikanlılığı dönüşte bidonları doldurmuşken belli olacak ama gerçekten serimizin görsel olarak en güzel çalışmalarından biri budur.
Çelenk Sepeti
Sıradaki ikilimiz ise çelenk sepeti diye bir sistem henüz kurulmadığı için yukarı mahallede bugün dükkanının açılışını yapan amca oğullarına kendi yöntemleriyle çelenklerini götürüyor. Bu yöntemin en güzel yanı sıcak havalarda size gölge ve huzur sağlaması, trafiğin çilesinden uzak, güzel rayihalarla dolu bir motosiklet yolculuğu için birebir. Hem de efil efil.
Kurban sezonunun aranan taşıyıcısı olarak motor
Domuz yemenin ülkemizde çok günah olduğu düşünülmekle beraber, bu fotoğrafı bu topraklara adapte ettiğimizde gözümüzün önüne gelen sahne şu: Bayram arifesi, arka tekerin iki tarafına sarılmış iki koç, bir tanesi de arka koltuğa oturtulmuş, kalan boşluklara da adaklık birkaç tavuk serpiştirilmiş. Gayet bizim konjonktüre uyuyor bence bu sahne. Bir sonraki bayramda denenebilir diye not aldık bir köşeye.
Yazın sıcakta durmayacan
Aldığımız duyumlara göre bu kare, dayıyla hanımının yaşadıkları şehrin neminden bunalıp mevsim bitene kadar yaylaya çıkmaya karar vermelerinden sonra çekildi. 3-4 ay boyunca kullanacakları eşyaları çuvallayıp, bir miktar da erzak alan çiftimiz en son Kong Dağları sapağında görülmüş. Bir sonraki baharda bu sefer de dönüş yüklemesiyle tekrar şehirde görünmeleri muhtemel.
Noel geliyor Noel ya lele ya lele
Fotoğrafta gördüğümüz genconun bu satırları mırıldanarak ülkenin yüzde 10’undan azını oluşturan Hıristiyan yurttaşların bolca yaşadığı yöne doğru motorunu sürdüğü belirtildi. Onca hindiyi gidona asıp da motora nasıl yön verdiği hâlâ gizemini korurken, Noel sezonunda yapacağı satışların hayali, gencimize şimdiden bir keyif sigarası yaktırmış bile.
Halden pazara, üreticiden tüketiciye
Bu güler yüzlü karı kocanın -değildilerse bile bu yolculuktan sonra oldular- halden yükledikleri motoru semt pazarına doğru sürdükleri aşikâr. Taşıdıklarının çiçek mi, yoksa kurutulmuş sebze mi olduğu yönünde tartışmalar süredursun, oluşturdukları bu görsel şölen için biz kendilerini tebrik ediyoruz.
Motosiklet yan gelip yatma yeri değildir
Şu motosikleti görüp de bu cümleyi kurabilecek siyasilerimizin varlığı ne kadar elem vericiyse, bu ağabeyimizin, evde hanımın ve çocuklarından gürültüsünden bıkıp “İki dakika uyutmadınız lan!” diye yatağı yüklenip yollara dökülmesi de bir o kadar elem verir görene. Yorganı, nevresimi, ikiz yatağı ve battaniyesiyle her türlü iklim koşulunda uyuyabilir, her ortamda evindeymiş kadar huzur bulabilir artık.
Ağzıyla kuş tutmaya ramak kala
Fotoğrafta gördüğünüz adamcağız hesaplarımıza göre 1.000’e yakın yumurta taşımak için motor gibi riskli bir araç seçmiş. Hoş gayet de başarılı görünüyor şimdilik. İstanbul trafiğinde denemesi halinde varacağı yere omlet olarak ulaşması muhtemel ama belli ki Vietnam’da aşırı fazla kullanılan motosikletler, halkın bu yönde bir duyarlılık kazanmasına sebep olmuş; motor sürücüleri ilk hedef değil en azından.
Bonus: “10 takla falan attığımı hatırlıyorum, daha sonrasını hatırlamıyorum”
Bizim ülkenin yiğitleri “yük taşıma out, modifiye in” demişler herhalde ki artık Vietnam’dakine benzer daha az fotoğrafla karşılaşıyoruz. Bizden size dost tavsiyesi. Siz motosikletle ne gereksiz yük taşıyın, ne yarış yapın. En fazla alın arkadaşınızı ya da sevgilinizi, takın kasklarınızı, şehirden uzak, doğayla içiçe bir yere pazar gezmesine gidin.